Babacan'ın istifasına köşe yazarları ne dedi?

Siyasetin en fazla konuşulan konusu Babacan'ın AK Parti'den istifası köşe yazarlarının da gündemindeydi

Dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2015'te yaptığı Ziraat Bankası ziyareti sonrası çekilen bir kare. Fotoğraf: Reuters Arşiv

2003-2015 yılları arasında Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Başmüzakerecisi ve Başbakan Yardımcılığı görevlerinde bulunun Ali Babacan'ın dün AK Parti'den istifa etmesinin ardından köşe yazarları, Babacan'ın kararını değerlendirdi. 

Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, istifa mektubunda "AK Parti'yle aklen ve kalben ayrışma yaşadığını" vurgulayan Babacan'ın kuracağı partinin hazır olduğunu yazdı. Parti programının yazıldığını, isminin belirlendiğini yazan Selvi, partinin kurulacağı tarihi de verdi: 

İş, kurucular kurulu üyelerinin belirlenmesine kaldı. Böylece Ali Babacan ekonominin başına geçer, yeni parti işi yatar beklentisi içinde olanlar hayal kırıklığına uğradı. Eylül-ekim ayında yeni parti kurulacak.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Babacan'ın partisinin Turgut Özal'ın ANAP'ına benzeyeceğini ve Zülfü Livaneli gibi isimlere teklif götürüldüğünü de belirten Selvi "Yeni Parti’de eski AK Partililerin baskın bir görüntü vermesinin önüne geçileceği söyleniyor" ifadelerini kullandı.

"Erdoğan ile Davutoğlu telefonda görüştü, sıcak bir konuşma olmadığı her halinden belli"

Selvi yazısında, Babacan'ın istifasının ardından gözlerin çevrildiği Ahmet Davutoğlu'na da değindi. AK Parti içinde yeni bir hareket çalışması içinde olduğu bilinen Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın geçen Ramazan Bayramı'nda bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini ifade eden Selvi, şu bilgileri aktardı:

Davutoğlu ile Erdoğan arasında Ramazan Bayramı’nda bir telefon görüşmesi gerçekleşiyor. Hah tamam. Babacan olmadı ama Davutoğlu geliyor” diye düşünmeyin. Konuşma kısa sürede İstanbul seçimlerine ve yeni parti kurma konusuna kayıyor. Erdoğan, Davutoğlu’ndan tekrarlanan İstanbul seçimlerinde İstanbul’da çalışmasını istiyor. Davutoğlu, “Konya’dayım” karşılığını veriyor. Erdoğan tekrar İstanbul’a gelerek seçim kampanyasına destek vermesini isteyince Davutoğlu, “Bu tür kararları benimle istişare etmiyorsunuz” diyor. Cumhurbaşkanı bunun üzerine “Biz ilgili kurullarda konuştuk, istişare ettik” karşılığını veriyor. Davutoğlu, “İstişare edilenler zaten İstanbul’da çalışıyor” demekle yetiniyor.

Davutoğlu, 22 Nisan tarihinde 14 maddeden oluşan bir açıklama yapmıştı. Ayrıca ramazanda Diyarbakır’da bir iftar organizasyonuna katılıp konuşmuştu. Erdoğan bunları ima ederek “Konuşmalar yapıyormuşsun” diyor. Davutoğlu, “Bunlar sizin için sürpriz değil. Zaten görüşlerimi size sunmuştum” diye karşılık veriyor. Parti sorusu bu diyaloğun üzerine geliyor. Erdoğan “Parti kuruyormuşsun” diye soruyor. Davutoğlu, “Benim bir irade beyanım olmadı” diyor. Görüşme, Davutoğlu’nun “Ben sizi bayram için aramıştım. Bayramınız mübarek olsun” sözüne Erdoğan’ın “Bayramın mübarek olsun” yanıtı ile bitiyor. Her halinden sıcak bir görüşme olmadığı belli.


Fehmi Koru: Babacan kopmuş görünse de aslında onun kadar değerli pek çok kurucu isimden vazgeçen aslında AK Parti’dir

Ali Babacan'ın partisini destekleyeceği konuşulan Abdullah Gül'e yakınlığıyla bilinen gazeteci Fehmi Koru da, kişisel internet sitesinde yazdığı yazıda, "AK Parti’den o kopmuş görünse de gerçeği biliyoruz: Ali Babacan ve onun kadar değerli pek çok kurucu isimden vazgeçen aslında AK Parti’dir. Değişen parti, kendisini ‘2002 ruhu’ndan uzaklaştıran değişimine uygun kadro tercihinde bulunurken, ayak bağı olacağı düşünülen yol arkadaşlarının bazılarını da geride bırakmış oldu" dedi. 

Koru, dünyada iki zıt akımın varlığına dikkat çekerek, AK Parti'nin demokrasinin temel değerlerini söylemde sorgulayan ve uygulamada demokrasinin temel değerleri yerine gücün daha az elde toplandığı yeni bir anlayışı temsil ettiğini ifade etti. Koru, Babacan ve ekibinin, popülist anlayışın yanlışlığına ilk olarak Türkiye'de son verme görevinin bulunduğunu da belirtti. Koru, yazısında şu ifadeleri kullandı:

Babacan ve onunla birlikte hareket edecek arkadaşlarının, varlığının hissedildiği her ülkede derin sarsıntılara yol açan ‘popülist’ anlayışın yanlışlığına, ilk olarak yine bizim ülkemizde son vermek gibi bir görevleri de bulunuyor.

Adaletli bir hukuk düzeni içerisinde kalkınmacı bir anlayışı yeniden diriltmek görevi…

İşsizlere iş bulacak bir ekonomik atılımı gerçekleştirirken, bunu herkesin kendini güvende bileceği bir hukuk düzeninde sağlamayı amaçlayan bir program yazılması gerekiyor.

“Nerede kalmıştık?” veya “Hadi köyümüze geri dönelim” tarzı bir kolaycılığı değil, 21. yüzyılın ilk 20 yılına damgasını vuran gelişmelerden hareketle, önümüzdeki dönemin şartlarını göz önünde tutan bir ufuk çizgisini kollamayı önceleyen bir anlayışla…

Ali Babacan’ın AK Parti’den ayrıldığını duyurmak için kaleme aldığı metin, kendisine destek verecek geniş toplumsal dinamiklerden oluşan arkadaşlarıyla birlikte tam da bunu yapmaya niyetlendiklerinin ilanı sayılabilir.


Kenan Alpay: AK Parti eşittir Erdoğan anlayışı yanlışa ve zarara çalışır

Yeni Akit yazarı Kenan Alpay ise, Babacan'ın istifasını değerlendirirken, "AK Parti eşittir Erdoğan" anlayışının yanlışa ve zarara çalışacağını savundu: 

AK Parti istişari mahiyette ortak bir aklın ve işleyişi sayesinde büyümüştü, o varlığı ve gölgesini büyütenler kurucu kadrolar, teşkilatlar ve fedakâr insanlardı. Ne var ki, sorunları tartışarak, istişare ederek ve zamana bırakarak halletme yolu değil de kızağa çekme ve tasfiye etme iradesi ağırlık kazandıkça AK Parti’nin siyasal temsiliyeti, iktisadi başarısı ve toplumsal desteği yara almaya, zaafa düşmeye ve ciddi ciddi güven sorunu teşkil etmeye başladı.


"Eriyen buzullara benzememek için..."

"Ali Babacan veya Ahmet Davutoğlu nasıl olur da Devlet Bahçeli’den, Mustafa Destici’den daha uzak, daha güvensiz hatta daha tehlikeli kategorisinde değerlendirilir?" diye soran Alpay, AK Parti içindeki isimlerle Abdullah Gül, Beşir Atalay, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu gibi isimleri kıyaslayarak şunları söyledi:

"Mevcut hangi bakanın veya milletvekilinin kamuoyunda ötekileştirilmeye çalışılan bu isimler kadar bir ağırlığı var? Sadece karizma açısından değil entelektüel birikim ve tecrübe açısından, güvenilirlik ve beceri açısından Babacan ve Davutoğlu ayarında, Abdullah Gül ve Beşir Atalay ayarında AK Parti’de hangi isim yer tutabiliyor? Kişilik hakları saklı kalmak üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısı görevini ifa eden Fuat Oktay’ın siyasette, bürokraside ve toplumda nasıl bir karşılığı olduğunu az çok hepimiz biliyoruz. Milletvekili ve bakanların durumunu varın siz bir daha düşünün."


Alpay, yazısını "AK Parti iklim değişimine bağlı olarak hızla eriyen buzullara benzememek için bu umarsız, 'sepeti koluna herkes yoluna' tavrından bir an önce vaz geçmelidir" ifadeleriyle sonlandırdı.

Mustafa Balbay: Erdoğan hain ilan edecek, saldıracak bir kesim daha bulmuş olur

Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay, Babacan'ın istifasınınve yeni parti kurmasının en çok Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından isteneceğini iddia etti ve şöyle devam etti: 

1- Böylece “hain” ilan edecek, saldıracak bir kesim daha bulmuş olur.
2- İstanbul hezimetinin bir nedeninin AKP için çalışmayan AKP’liler olduğunu söyleme zemini oluşur. 
3- Partiden ayrılanı boğmak daha kolay olur. İçeride kalıp, olumsuzlukları eleştirseler, olması gerekenleri söyleseler Erdoğan için daha ciddi sorun. 
4- Bu oluşumla “hainleri” açığa çıkarmış olur. 
5- AKP’nin gidişinden umutlu olmayanlar, CHP’ye değil, kuşatılması daha kolay bir partiye geçmiş olur. Güçlü bir alternatif oluşmaz. 
6- Erdoğan’ın “yolda buldukları”, birlikte yola çıktıklarını itibarsızlaştırmak için verilen her görevi yerine getirir. 


"Küresel yapı Erdoğan'sız AKP iktidarı istiyor"

Balbay, Ali Babacan ve ekibinin kendi içlerindeki değerlendirmelerde  "Partili cumhurbaşkanlığına evet dememeliydik" ve "Dokunulmazlıkların kaldırılmasını kabul etmemeliydik" diyerek iki konuda hata yaptıklarına yönelik bir yönelimin oluştuğunu ileri sürerken, ilk kez bir seçim sürecinden sonra CHP'nin değil AK Parti'nin içinin kaynadığını söyledi. Balbay'ın tespiti şöyle:

CHP’nin değil, AKP’nin içi konuşuyor. Bu durum, CHP için elde edilen bir başarının ardından doğal. Ancak önümüzdeki günlerde daha ayrıntılı işleyeceğimiz bir süreç var. Şöyle ki: 
Küresel yapı, Erdoğan’ın genel başkanlığında bir AKP’nin iktidarda olmasını sorguluyor. Yerine bir CHP’li iktidar istemiyor. 
Ne istiyor? 
Erdoğan’sız bir AKP iktidarı!


Independent Türkçe 

DAHA FAZLA HABER OKU