Her ramazan öncesi en dikkat çeken ürünlerin başında hurma geliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "uyku" öncesi tarifiyle adını andığı Medine hurması sofraların en değerlisi olma yolunda.
Hasan Topuz 6 yıldır hurma ticaretiyle uğraşıyor. Topuz'a göre hurma fiyatları yıllardır çok fazla değişiklik arz etmiyor dünyada.
Türkiye'de hurmanın çok pahalı olması dolarla alınıp satılmasından kaynaklanıyor.
Bilindiği üzere ülkede satılan tüm hurma çeşitleri yurtdışından alınıyor.
En ucuz hurmanın kilosu 40 lira
İstisnasız hepsi dolarla alınıp satılıyor. En ucuz hurma İran, Irak ve Cezayir'den getiriliyor.
1,10 doların altında satın alınan hurma yok. Bu fiyattaki hurmalar genelde bu 3 ülkeden geliyor. 1,10 dolara alınan hurmanın Türk insanına maliyeti 16,12 lira. Buna ulaşım maliyeti ve kar eklenince 30 lirayı geçiyor. Esnaf da karını koyup sattığında en düşük hurmanın kilosu 40 lirayı buluyor.
Medine ve Kudüs hurmalarının fiyatları ise değişiklik arz ediyor. En ucuz Medine ve Kudüs hurmasının fiyatı 4 dolardan başlayıp 9 dolara kadar çıkıyor.
"9 dolardan alınan hurmayı 300 liraya satan var"
Gerisini Hasan Topuz şöyle anlattı:
Burada bizlik bir durum söz konusu değil. Ürünlerin tamamı dolarla geliyor. Toptancı bunu dolarla ile satıyor. Geçen sene en lüks hurma 125 liraya satılırken bu sene kilosu 300 liraya satılan hurma var. Bu fiyat değişikliği kur artışlarından kaynaklanıyor. Eğer dolar kuru bugün 14,66 değil de 7 lira olsaydı durum tabii ki değişirdi.
Hasan Topuz'dan hurma alıp aralarında belediyelerin de yer aldığı kurum ve kişilere satan Mehmet Tan ise bu sene yaşanan fiyat artışından dolayı hurma işine girmediğini söyledi.
"3 dolardan satın aldığım hurmadan ekmek yemem için en az 50 sent fark koymam gerekiyor. Ürünü alıp satmak istediğimiz kurum ve kişilerin yanına gidip dolar cinsindeki parayı liraya çevirdiğimizde ortaya çıkan rakamı gören vazgeçiyor. Bu nedenle bu yıl hurma satışı işine bulaşmadım" dedi Tan.
Sofraların vazgeçilmesi sadece hurma değil
Hasan Topuz ve Mehmet Tan gibi bu işten ekmek yiyen onbinlerce insan var. Ancak hepsi dertli. Çünkü geçmiş yıllara göre insanların satış hedefini yakalamaları çok güç. Yine de ramazan geldiğinde hurma satışları artıyor. Zira hurma, iftar ve sahurların vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.
Ramazan sofraları süsleyen sadece hurma değil. Zeytin, peynir, kurum üzüm, ceviz, kaysı ve tatlı çeşitlerini saymamak olmaz.
Bütün bu ürünlerin fiyatlarının el yaktığı herkesin malumu. Evde yapılacak bir yemek veya tatlı insanlara oldukça yükseğe mal oluyor.
Örneğin geçen sene ramazanda 16 yapraklı güllaç 20 lira iken bu sene aynı ürün marketlerde 42 liraya satılıyor.
Olaya bakıldığında ramazan aslında nefsi terbiye etmek, açlık çekenlerin neler hissettiğini bir nebze olsun anlayabilmek ve sabretme olarak tarif ediliyor.
Fakat tam aksine insanlar ramazanda daha fazla alışveriş yapıyor. Öğünleri azaltmış olsalar bile iftar ve sahurda daha fazla tüketiyorlar.
Ayrıca evdeki lüks tüketimin yanı sıra dışarıda yenilen iftar ve sahurlarla tasarruf değil adeta israf yapılıyor.
5 yıldızlı otelde iftar fiyatı 1250 lira
Bunun en belirgin örnekleri ise lüks oteller ile İstanbul Boğaz'ındaki restoranlarda verilen bin bir çeşit yemeklerin yer aldığı pahalı sofralar.
5 yıldızlı lüks bir otelde iftar yapmak isteyenler kişi başına 675 ile bin 250 lira arasında bir ücreti gözden çıkarmak zorundalar.
Restoranlarda ise fiyatlar otellere göre biraz daha düşük. Özel menüler oluşturan markalı restoranların iftarlık fiyatları 290 ile 390 lira arasında değişiyor.
İşte bu durum birçok kişi tarafından eleştiriliyor. Yapılanın israf olduğunu ve ramazanın ruhuna uygun olmadığı ifade ediliyor.
"Gıda fiyatlarını düşürmek zorunda kalırlardı"
Bunlardan biri de ilahiyatçı Prof. Dr. Faruk Beşer.
Prof. Beşer'e göre insanlar ramazanda 3 öğünü 2'ye indiriyor. Normalde oruç tutan insanın daha az yemesi, içmesi ve alışveriş yapması gerekiyor. Fakat tersi durum yaşandığı için fiyatlarda azalma değil artış meydana geliyor.
Twitter hesabında bu durumu, "Eğer biz ramazanı yeme ayı değil de sabır ayı olarak tutsaydık gıda fiyatlarını düşürmek zorunda kalırlardı" diyerek eleştirdi.
Bunun üzerine Prof. Beşer ile görüştük. "Az yeme ve içme ile alışverişin tersini yapıyoruz" diyen Prof. Beşer, "Ramazan kültür olarak bizde yemeklerle anılır oldu. Acayip çeşit çeşit, türlü türlü yemekler… Hem sahur hem de iftarda derken ramazan gelince yemeği hatırlar oldu" dedi.
Prof. Dr. Faruk Beşer, ramazanın gelmesiyle birlikte insanların oruçlu olmayan günlere göre daha az yemeleri ve içmeleri gerektiğini anımsatarak, "Aslında rahatsız olmamak için akşamları hafif yenilmesi gerekiyor. Yenilecekse bir tek sahurda bazı şeylerin yenilmesi gerekiyor. Ve yenilen şeylerle yetinilmesi gerekiyor. Ancak kimse de böyle yapmıyor. O da ayrı bir şey" diye konuştu.
"Çok çeşit yemek caiz değil diyen fıkıhçılarımız var"
Ramazan boyunca evlerde çok çeşitli ve fazla yemek yapıldığını ifade eden Beşer, şöyle devam etti:
Yemek fazla abartılıyor. Çok ve farklı yemekler yapılıyor. Niye farklı yemekler yapıyorlar? Akşam bir bakıyorsunuz sofrada 3-4 çeşit yemek. Bizden önceki fıkıhçılarımız birden çok yemeğin sofrada olmasını tartışmışlar. Yani birden fazla yemek caiz mi değil mi bunu konuşmuşlar. ‘Caiz değildir' diyenler var yani. Mesela sofrada bir çeşit yemek varsa ve bununla yenilinse ne kaybedilir. Eğer insan bir tas çorba ile doymuyorsa ikincisini içsin. Bunun yerine niye farklı farklı ve çeşit çeşit yemekler yapılır?
"Ramazanda insanların ne yapması, nelere dikkat etmesi gerekiyor?" sorusuna Prof. Dr. Faruk Beşer, "Bu konuda sürekli çağrıda bulunduğunu ve yazılar yazdığını bununla yetinmeyerek de ramazan boyunca devam eden bir YouTube yayınına başlayacaklarını anlattı.
"Lüks ürünlerde niye ısrar ediliyor?"
Sofraya ulaşan ürünlerdeki fiyat artışlarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade ederek hurmaya dikkati çeken ilahiyatçı Prof. Dr. Faruk Beşer, şunları kaydederek sözlerini noktaladı:
"Peygamberin tavsiyesi olduğu için yenilecek ise ramazan boyunca bir kilo hurma bir aile için yeterlidir. Onun dışında tatlılar zaten insan sağlığı için zararlıdır. Diğer lüks ürünler için niye ısrar edilir ki. Bir örnek vereyim: pide almıyorum. Sadece farklı bir teknikle pişirildiği için ekmeğin 2-3 katına satılıyor. O da ekmek diğeri de. Niye alayım yani? Kısacası ramazanda bile tüketim alışkanlıklarımızı değiştiremiyoruz. Ramazanı bir şeye vesile kılmak gerekiyor. Tüketim kurmanı olmak yerine kendimize çeki düzen vermemiz lazım. Son yıllarda uğraşa uğraşa birazcık düzeldi ama tam anlamıyla başarmamız gerekiyor."
© The Independentturkish