3 Temmuz 2011'de dönemin Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan "Futbolda Şike Operasyonu" 8'nci yılı geride bıraktı. Dönemin Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da dahil birçok ismin şike iddialarıyla önce gözaltına alınıp ardından tutuklandığı operasyonun yargı ve emniyet içine sızan FETÖ mensupları tarafından kurgulandığı iddiasıyla dava açıldı ve bu operasyonda yer alan hakim, savcı, avukat ve emniyet müdürleri yargılanmaya başlandı.
Ancak Trabzonspor "Şike"nin gerçek olduğu ısrarına devam ediyor.
Kulübün resmi Twitter hesabından hem Türkçe hem de İngilizce bir video yayınlayan Trabzonspor kamuoyuna söz konusu videoyla şunları söyledi:
Aradan tam 8 yıl geçti. Değişmedi hiçbir şey! Hiçbir şey değişmedi şike yapanlar hariç! Başta UEFA, CAS ve İsviçre Federal Mahkemesi olmak üzere onlarca verilen kesin yargı kararı ile mahkeme şike yapanları suçlu buldu. Mahkemelerde kabul ettikleri belgeleri, ses kayıtlarını ülkemizin bekasına kasteden terör örgütüne bağladılar. Oysa ki aynı terör örgütünün elemanlarıyla kendi tesislerinde çift kale maç oynayan onlardı. O terör örgütü üyelerini kulüplerine 'onur üyesi' dahi yapanlar da...
Ceza alan kulüp bir süre sonra 'kumpas' olduğunu öne sürüp yeniden yargılama talep etti. Lakin yargılamayı yapan mahkeme 'kumpas yok' dedi, 'deliller de sahte değil' dedi. Buna rağmen 'kumpas' lafıyla gezip durdular ortalıkta... Bununla da kalmadılar elbette. Kendilerine karşı 'kumpas'la kılıfladıkları şike belgeleriyle Trabzonspor'u UEFA'ya şikayet ederek ceza almasını talep ettiler. Gittik UEFA'daki duruşmaya, vurduk yüzlerine o sözleri: 'Türkiye'de kumpas dediğiniz belgelerle bizi şikayet ediyorsunuz. Madem kumpas neden buradayız? Tabii ki cevap dahi verememişlerdi. Başaramadılar nihayetinde. Çünkü tertemiz bir itibarımız var. Velhasıl uzun yıllar geçti, unutmadık. Çünkü Kuzey unutmaz. Ekilen tarlalar, çift dikişler, çantalarda giden paralar, Mini Cooper'lar, sahte raporlar, lakabı CEO olanlar ve hocalardan fetva isteyen futbolcularla birlikte çalınan şampiyonluğumuz herkesin vicdanlarında. Diyorlar ki 'Kupa müzemizde gelin görün', halbuki meselemiz kupa değil, adalet aslında. Bilmiyorlar ki yurt dışına kaçırılan Türkiye topraklarına ait çok sayıda eser, mesela Zeus Altarı mesela İhtiyar Balıkçı Heykeli yabancı ülkelerde sergileniyor. Bu ve benzeri eserlerin Türkiye'den çalınması asıl sahibinin kim olduğu gerçeğini asla değiştirmiyor ya, bu da öyle bir şey işte.
Fenerbahçe de şike operasyonunun yıldönümünde benzer bir video yayınladı. Tıpkı Trabzonspor gibi resmi Twitter hesabından yayınlanan videoda 3 Temmuz 2011 şu sözlerle anlatıldı:
Bu günden tam 8 yıl önce çubuklu, kapkara bir güne uyandı. Oysa 11 puan geriden geldiğimiz 2010-11 sezonunu şampiyon tamamlamış, 2011-12 sezonunda çok daha güçlü bir kadro kurma hedefinde, ekonomik olarak çok iyi durumdaydık. Tırnaklarımızla kazıyarak geldiğimiz, 5 branşta birden şampiyon olduğumuz, bir spor kulübünün olabileceği en güzel noktada, Fenerbahçemizi daha da güzel günler bekliyordu. 3 Temmuz 2011 sabah 06.00 sularında, ellerindeki sonsuz güç, polis, savcı, hakim, medya hepsi bir arada, arkalarındaki karanlık destekle kurguyu başlattılar. Yoğurulduğu Atatürk sevgisi, sahip olduğu milli değerlerin gücü, milyonların bağlılığıyla dimdik duran Fenerbahçe'yi, şike kumpasıyla yıkmak, yok etmek, kendilerine mahkûm etmek istediler. 3 Temmuz kumpasında, Fener’in ışığı, milyonların uyanışı ve bir ülkenin ayağa kalkışı oldu. Sonsuza dek yaşa Fenerbahçe.
Independent Türkçe