Tersine beyin göçünü sağlamak amacıyla TÜBİTAK tarafından 2010 yılında başlatılan program kapsamında bugüne kadar 579 bilim insanı Türkiye'ye döndü.
Independent Türkçe'ye konuşan akademisyenler çalışmalarına Türkiye'de devam etme istekleri nedeniyle dönüş yaptıklarını anlattı.
Beyin göçüne dikkati çeken Prof. Dr. İskender Gökalp, "Durum vahim. Pırıl pırıl öğrenciler yüksek lisans ve doktora için gitmek istiyor. Akademisyenler yurt dışına gitmeye çalışıyor. Ülke boşalıyor. Buna engel olmak lazım" uyarısında bulundu.
Türkiye'de beyin göçü ciddi endişelere yol açarken, dünyanın saygın üniversitelerde araştırma yapan bilim insanlarının geri dönüşü de devam ediyor.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından yapılan çalışmalar sonucu 2010-2022 dönemleri arasında 579 bilim insanı Türkiye'ye döndü.
Global şirketler ile CERN, Max Planck Institute öncü araştırma kuruluşlarında ve Harvard, Stanford, Oxford, Massachusetts of InstituteTechnology gibi saygın üniversitelerde çalışan bilim insanları, Türkiye'ye gelerek çalışmalarına başladı.
1908 araştırmacı da konuk veya akademik izinli olarak Türkiye'ye geldi. Yurda dönüş yapan akademisyenlerin hikayelerini araştırdık.
"Türkiye'de eğitim ve araştırma koşulları iyileştirilmeli"
Prof. Dr. İskender Gökalp, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Uçak Mühendisliği Bölümü'nde lisans eğitimi ardından yüksek lisans ve doktorayı Paris 6 Üniversitesi'nde devam etti.
Çalışmalarını Fransa'nın ve dünyanın önde gelen araştırma kuruluşlarından Centre National de la Recherce Scientifique'ye (CNRS) bağlı Aerotermik Laboratuvarı'nda türbülanslı yanma konusunda tamamladı.
CNRS'deki araştırma faaliyetlerine devam eden Prof. Dr. Gökalp, birçok pozisyonda görev aldı, uzun süre direktör olarak çalıştı.
Toplam 36 yıl süren araştırma deneyimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Makine Mühendisliği Bölümü'ne taşıyan ve iki araştırmacıyı da Türkiye'ye kazandıran Prof. Dr. Gökalp, uyarılarda bulunarak yaşadığı süreci şöyle özetledi:
"Türk akademisyenler veya araştırmacılar yurt dışından ülkemize geri dönüyorlar; ama sayıları az. Bu da mutlaka önemli; ancak Türkiye'de beyin göçü ciddi anlamda yaşanıyor. Önemli olan; beyin göçü nasıl önlenir?
Ben Aralık 2019'da döndüm. Ama 2000'li yılların ortasından beri bir ayağım Türkiye'deydi. Birçok öğrenciyi Fransa'ya getirdim, doktora yaptırdım, Türkiye'ye geri gönderdim. Şimdi hepsi benimle çalışıyor. Bu nedenle benim durumum biraz değişik.
TÜBİTAK Uluslararası Lider Araştırmacılar çağrısı aracılığı ile ikinci ayağımı da Türkiye'ye getirdim. Fransa'daki önemli çalışmalarımı Türkiye'ye taşıdım. Burada kimyasal enerji dönüşümü konularında bir araştırma merkezi kurmaya çalışıyorum.
"Eğitim ve araştırma olanakları küresel seviyede değilse yurt dışını düşüneceklerdir"
"Türkiye'de Ar-Ge koşullarını oluşturmamız veya iyileştirmemiz lazım. Benim gibilerin geri dönmesi beyin göçü bakımından önemli; ama ülkemizde durum vahim" şeklinde konuşan Prof. Dr. Gökalp, sözlerini şöyle sürdürüyor:
Üniversitelerde çalışan akademisyenler bile yurt dışına gitmeye çalışıyor. Bunlar bir iki kişi değil, önemli sayılarda. Ayrıca pırıl pırıl öğrenciler de yüksek lisans ve doktora için gitmek istiyor. Ülke boşalıyor.
Buna engel olmak lazım. Bunun tek yolu Türkiye'deki koşulları iyileştirmek. Genç araştırmalarılar ve öğrenciler ancak bu sayede çalışmalarını Türkiye'de devam ettirebilirler. Eğitim ve araştırma olanakları küresel seviyede değilse yurt dışını düşüneceklerdir. Bunu engellemek mümkün değildir.
Bu koşullar oluşana kadar ülkelerarası ortak doktora programlarına yazılabilirler, Avrupa'yı tanırlar. Kariyer planlarında Türkiye'yi unutmamaları gerekiyor elbette. Sorunların temel çözümü burada, yani Türkiye'deki eğitim ve araştırma koşullarını iyileştirmek, eğitim kalitesini artırmak, Ar-Ge altyapısını oluşturmak ve gençlere destek vermek.
Benim gördüğüm bunlar yeterince yapılmıyor. Hocalarımız kendilerini yeterince öğrencilere ayırmıyorlar. Bunun değişmesi gerekiyor.
"Türkiye'ye dönmek hep aklımdaydı"
Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü'nden lisans derecesini aldıktan sonra Princeton Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü'nde bütünleşik doktora derecesi alan Dr. Betül Uralcan, doktora sonrası araştırmalarına aynı üniversitede devam etti.
Enerji depolama, protein modelleme ve kiral moleküler üzerine araştırmalar yapan Dr. Uralcan, yeni nesil enerji depolama cihazları olan çift katmanlı kapasitörlerin geliştirilmesi çalışmalarına Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği devam ediyor.
Kasım 2019'da Türkiye'ye dönen akademisyen, şunları anlattı:
Grubumuz genel olarak malzeme özelliklerini etkileyen faktörlerin anlaşılması ve iyileştirmesi üzerine çalışıyor. Çalışma konularımızdan biri hızlı enerji depolaması yönünden avantajlı yeni nesil bir enerji depolama cihazı olan 'süperkapasitörlerin' modellenmesi, çalışma mekanizmalarının anlaşılması ve malzeme özelliklerinin optimize edilmesi üzerine. Bu çalışmalarda hem teorik hem de deneysel yöntemler kullanıyoruz.
Ayrıca, simülasyon yöntemleri kullanarak proteinler üzerinde çevresel faktörlerin etkilerini anlamaya çalışıyoruz. Türkiye'ye dönüp akademik çalışmalarıma burada devam etmek hep aklımda olan ve istediğim bir şeydi. Bir laboratuvar alt yapısı kurmak ya da proje için fon bulmak zaman isteyen şeyler. TÜBİTAK desteği bu hayalimi gerçekleştirmeye yönelik olanaklara daha hızlı kavuşmamı sağladı.
Öğrencilere tavsiyede bulunan Dr. Uralcan, "Eğitimleri süresince araştırma deneyimi elde etmeye çalışmaları, farklı projelere dahil olmaktan çekinmemeleri olabilir. Bilimsel çalışmalarına Türkiye'de devam etme düşünceleri olan akademisyenlere de uzun vadeli çalışma planlarını gerçekleştirebilmek için kısa ve orta vadede gerekli olan altyapıyı nasıl sağlayacaklarının planını önceden yapmalarını tavsiye ederim" şeklinde konuştu.
"Annemi kıramadım"
Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi'nde Moleküler Biyoloji ve Genetik ile Kimya Bölümü'nde yapan Dr. Hasan Demirci, Moleküler biyoloji ve genetik alanındaki doktora çalışmalarını Brown Üniversitesi'nde tamamladı.
Bilimsel çalışmalarına Stanford Üniversitesi'nde devam etti. 17 yıllık araştırma deneyimine sahip akademisyen, yurt dışındaki laboratuvarını Koç Üniversitesi'ne taşıdı.
Dr. Demirci, Türkiye'ye dönüş hikayesini şu sözlerle anlattı:
Ağustos 2019'da döndüm. Annemler, 'Artık 20 sene oldu, cenazemize mi çekeceksin?' dediler, döndüm. Sevdiğim insanlar için dönüş yaptım. Annemi kırmadım.
Köklerimin olduğu yerdeyim, döndüğüm için mutluyum. Koç Üniversitesi'nde Stanford'da yapamadığım araştırmaları yapıyorum.
Türkiye'de en iyi öğrencilerle bilim yapıyoruz. İşimize bakıyoruz. Bilim üretiyoruz. Dışarıdan da Türkiye'yi iyi görüyordum, çocuklarımı getirdim ülkeme. Beni buraya getiren üniversitem.
2,5 milyon euro destek aldı
Dr. Levent Beker de 2019'da Türkiye'ye döndü. ODTÜ'de Makine Mühendisliği Bölümü'nde lisans ve Mikro Nanoteknoloji alanında yüksek lisansını tamamladı.
University of California, Berkeley'de doktora çalışmalarını yaptı. Stanford Üniversitesi'nde doktora sonrası çalışmalarını sürdürdü.
Facebook firmasında araştırmacı olarak çalıştı. 2019'da Koç Üniversitesi'nde Bio-Integrated Microdevices Laboratuvarı'nı kurdu.
İmplant edilebilir, giyilebilir medikal sensör sistemleri üzerine çalışan akademisyen, Howard Hughes Medical Institute (HHMI) Uluslararası Araştırmacı Bursu, Stanford Üniversitesi'nden de ödüller aldı.
TÜBİTAK desteği, Bilim Akademisi Genç Bilim İnsanları ödülüne ve Avrupa Komisyonu'ndan Marie Curie bursuna layık görüldü.
Avrupa Araştırma Konseyi'nden 2,5 milyon euro destek alan Dr. Beker, şunları söyledi:
Eylül 2019'da Türkiye'ye döndüm. Ailemiz buradaydı ve dönüş hevesimiz vardı. yurt dışından dönmeyi planlayan akademisyen veya uzman kişiler için TÜBİTAK gibi desteklerin çok kritik olduğunu düşünüyorum.
Üniversitede medikal cihazlar üzerine çalışıyorum. Elektrik, makine, malzeme mühendisi, kimyager, biyolog ve tıp mezunu 20'ye yakın arkadaşımızın olduğu çok disiplinli bir araştırma laboratuvarımız var.
Öğrencilerime sevdiği konuları sorgulayıp, bulmaları ve çok sıkı çalışmaları yönünde önerilerim oluyor. Lisans süreci uzmanlaşmaya yeterli olmadığı için özellikle mezun olmadan öğrencilerin araştırma alanında deneyim kazanmalarının ve çalışmak istedikleri konuları az da olsa belirleyebilmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Dr. Beker, "Yurt içinde veya dışında kendilerini gerçekten geliştirebilecekleri ortamları arayıp bulmaları ve bu konuda proaktif olmaları çok önemli. Birçok son sınıf lisans öğrencisi ancak son dönemine geldiğinde yüksek lisans veya doktorayı bir opsiyon olarak düşünmeye başlıyor. Ben de benzer hataları yaptığım için iyi biliyorum. yurt dışındaki öğrenciler arayışlarına bazen birinci sınıftan itibaren başlıyor. Lisans döneminde lisans sonrası süreç için bilinçlendirmeye yönelik programlar yapılmalı" tavsiyesinde bulundu.
Hangi programlar uygulanıyor?
TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı (BİDEB) bünyesinde tersine beyin göçünün teşvik edilmesi ve yabancı uyruklu araştırmacıların çalışmalarını Türkiye'de yürütmeleri amacıyla üç program uygulanıyor.
Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı, Uluslararası Deneyimli Araştırmacı Dolaşımı Destek Programı ve Konuk veya Akademik İzinli Bilim İnsanı Destekleme Programı.
Başlatılan yurda dönüş seferberliği kapsamında yeni program çalışmaları yapıldı ve yabancı akademisyenlerin de Türkiye'ye gelmesi hedeflendi.
2010 yılında başlatılan Yurda Dönüş Araştırma Burs Programı kapsamında 452 Türk araştırmacı ülkemize döndü.
Yurda Dönüş Burs Programı, Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı'na dönüştürüldü.
Başlatılan Uluslararası Lider Araştırmacılar Programını için Aralık 2018 ile Mart 2019 dönemi için 37 ülkeden 234 araştırmacı başvuruda bulundu.
127 bilim insanı desteklendi. Desteklenen araştırmacıların her biri 5'er yüksek lisans ve doktora öğrencisi yetiştirecek.
Nitelikli araştırmacılara çalışmalarını sürdürmeleri için 24 aydan 36 aya kadar destek veriliyor.
Uluslararası Deneyimli Araştırmacı Dolaşımı Destek Programı ile araştırmacıların projelerini Türkiye'de yürütmeleri hedeflendi.
Açılan çağrılar sonucunda 158 araştırmacı desteklendi. Konuk veya Akademik İzinli Bilim İnsanı Destekleme Programı kapsamında ise yurt dışındaki üniversiteler veya araştırma kuruluşlarında çalışmakta olan bilim insanlarının Türkiye'ye gelmelerini teşvik ederek, araştırma yapma, laboratuvarda çalışma, ürün geliştirme, konferans/kongre düzenleme, eğitim verme, ortak proje yazma gibi akademik ve Ar-Ge faaliyetlerini gerçekleştirmesine olanak sağlanması amaçlandı.
Konuk bilim insanlarının akademik izin döneminde Türkiye'deki üniversite ve enstitülerde çalışmalarına destek verildi.
2011 yılından şimdiye kadar 1908 araştırmacı bu program kapsamında Türkiye'ye geldi.
© The Independentturkish