Neden Abdurrahman Bilgiç?
Libya, Hollanda, Avustralya ve Almanya'da çeşitli diplomatik ve konsolosluk görevlerinde bulundu. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Türkiye'nin Tokyo ve Londra Büyükelçiliklerinden sonra emekli oldu, siyasete atıldı. Fakat bir süre sonra aktif siyaseti bıraktığını açıkladı ve kitap çalışmalarına başladı.
"Siyasal Bir Manipülasyon Stratejisi: Popülizm" isimli bir kitaba imza attı. Popülizmin demokrasilerin kalitesini düşürüp, geleceğini etkileyen siyasi bir pandemi olduğunu düşünüyor. Bu nedenle kavramın akademik çevrelerde ve basında tartışılması gerektiğini savunuyor. Popülizm dalgasının uluslararası ilişkileri ve Türkiye'nin ulusal çıkarlarını tehdit ettiğini savunan Bilgiç'in kitabı geçen günlerde Orion Kitapevi yayınları arasından piyasaya çıktı.
Emekli Büyükelçi Bilgiç ile yeni kitabını vesile ederek görüştük. Bilgiç, popülizmin nasıl bir tehdit oluşturduğunu ve bununla mücadele etmenin mümkün olup olmadığı başta olmak üzere birçok sorumuza yanıt verdi.
"Popülizm kavramının çağrışımları olumsuz, özünde siyasal bir manipülasyon var"
Modern bir kavram olan popülizmi nasıl tarif ediyorsunuz?
Ionescu ve Gellner, London School of Economics (LSE)'de Mayıs 1967'de popülizm üzerine bir konferans düzenledi. 43 uzman orada popülizmi tanımlamaya çalıştı. Ama popülizmin tanımı konusunda bir uzlaşmaya varamadılar. Bu konferansta yaklaşım farklılıkları giderilemedi ve günümüzde de tartışmalar sürüyor. Kimine göre bir ideoloji, ince ideoloji, bazılarına göre ise söylem/eylem ya da metot/strateji. Bilim insanları fil tarifi yapar gibi popülizmin birbirinden ayrı özelliklerine vurgu yaptı. Farklı popülizm anlayışları ortaya koydu. Coğrafya, zaman ve uzmanlık alanı değişkenlerine göre tanımlar da farklılaşıyor. Ama genelde popülizm kavramının çağrışımları olumsuz. Çünkü özünde siyasal bir manipülasyon var.
Popülizm her yerde güç kazanıyor. Ve yerleşik demokrasiler için alarm zillerini çalıyor. Dünyanın her tarafında demokrasilere musallat olmuş popülizm, kitleleri sorumsuzca istismar ediyor ve siyasal manipülasyonla aldatıyor. İktidara gelmek veya geldiğinde iktidarı sürdürmek için halkı kutuplaştırıyor. Bunu yaparken ilke/değer/kural tanımıyor. Birey/toplum/uluslararası toplum için tehdit oluşturuyor popülist anlayış, söylem ve eylemler. İşte popülizm tüm bunlardan oluşan bir bütün, diye düşünüyorum.
Popülizm dünya siyasetine nerede ve ne şekilde girmiştir?
Popülizmi antik Yunan'a ve Roma Cumhuriyeti'ndeki populares'e kadar götürenler var. Kimileri de Rus narodnik ve Sun Yat Sen'in Çin'deki köylü hareketinden ve Amerika'daki Halkın Partisi'nin kuruluşuyla başlatıyor. Kanımca modern bir kavram olarak popülizmi anlamak için daha çok 20. yüzyılın ikinci yarısına odaklanmak gerek.
"Popülist; ayrımcı, dışlayıcı ve ötekileştiricidir"
En karakteristik özelliği nedir?
Kuşkusuz ayrımcı, dışlayıcı, ötekileştirici özlüdür. Bu ayrımcı öz, ideolojik sembollerle ve tarihsel mitlerle örtülüyor. Kitleler manipüle ediliyor.
Popülizmi kabul eden herhangi bir siyasi hareket var mı?
Popülistler, genelde popülist olduklarını kabul etmiyor. Bunu belki biraz halkçılık gibi görenler, rasyonaliteden uzak bile olsa halkın isteklerine göre vaatlerde bulunmayı hoş görebiliyorlar. Hatta seçim kazanmak için popülizmi siyaseten önerebiliyorlar maalesef.
"Uçlarda görünürlük kazanıyor"
Siyasal yelpazenin hangi tarafında yer alıyor?
Popülizm daha çok uçlarda görünürlük kazanıyor. Dünyadaki örneklerine baktığımızda yine de popülizmi sadece radikal sağda veya aşırı solda görmüyoruz; az da olsa, merkezde de popülist parti ve politikacılara rastlayabiliyoruz.
Bu kavramın ideolojilerle bir irtibatı var mıdır?
İdeolojiler, popülistlerce araçsallaştırılıyor. Ancak, bu durum ülkeden ülkeye değişim gösteriyor. Radikal milliyetçilik, sosyalizm, Hindu milliyetçiliği, dinler ve mezhepler…popülist amaçlarla istismar edilebiliyor.
"Biz" yerine "Ben" vurgusu yapıyorlar"
Popülist siyasetçi ve partilerin ortak özellikleri nelerdir?
Popülist politikacılar ve partiler sahte halkçıdırlar. Kendileriyle işbirliği yapmayan elitleri yozlaşmış olarak gösteriyorlar. Müslüman göçmen karşıtıdırlar. Bahaneleri öz kültürlerini korumak. Sorunları çözmeye çalışmak yerine algıları yönetmeye öncelik veriyorlar. Popülistler zaman zaman edep dışı, kaba ve aşağılayıcı bir dil kullanıyor. Kendilerince bu, sözümona sıradan insanların dili. "Biz" yerine "Ben" vurgusu yapıyorlar.
"Le Pen, Trup, Vilders…"
Aşırı sağ ve aşırı sol popülizmi nedir?
Aşırı sağ popülizmi, ırkçı nostaljiden çark ediyormuş gibi yapıyor. Antisemitist bir dil kullanmamaya özen gösteriyor. Antisemitizmin yerine İslam'ı ve Müslüman göçmenleri koyuyor. Fransa'da M. Le Pen, Hollanda'da G. Wilders, Avustralya'da P. Hanson… böyle söylemlere başvurarak ırkçı suçlamalarından kurtulmaya çalışıyorlar. Aşırı sol popülizm ise geniş halk kitlelerini daha çok ekonomik korumacılık ve adaletsizlik konuları üzerinden istismar ediyor.
Avrupa'daki popülistlerle Türkiye'nin de yer aldığı Ortadoğu coğrafyasındaki popülistlerin benzer ve ayrışan politikaları neler?
Avrupa'da ve Ortadoğu'da popülist partilerin ortak özellikleri farklı temellerde de olsa kutuplaştırarak siyasi manipülasyon ve kült liderliktir. Avrupa'da Müslüman göçmen karşıtlığı ön plana çıkarken, Ortadoğu'da etnik ve mezhepsel temelde ayrımcılık daha çok göze çarpıyor.
Avrupa popülistleri nelerden besleniyorlar?
Toplumlarda özellikle ekonomik şoklardan sonra haksızlık, eşitsizlik, adaletsizlik ve göreceli yoksunluk gibi duygu ve düşünceler güç kazanıyor. Popülistler bu duyguları manipüle edip destek tabanlarını genişletmeye çalışıyor. Nasıl manipüle ediyorlar biliyor musunuz? ‘Bu ekonomik gerileme ve sosyal statü kayıplarının sorumlusu müesses nizam, elitler, iç ve dış düşmanlardır' diyorlar. Göçmenleri de günah keçisi yapıyorlar. İşte bu şekilde geniş halk kitlelerini protestoya yönlendiriyorlar.
"Kurallara uymak yerine keyfiliğe eğilimliler"
Çok kültürlülük popülizmi törpülemiyor mu?
Biraz önce anlattığım popülizme elverişli ortamlarda çok kültürlülük rağbet görmüyor. Kutuplaştırma ortamında nasıl rağbet görsün? Hatta popülistler çok kültürlülükle açıktan alay ediyorlar.
Popülist politikacıların en belirgin özellikleri nelerdir?
Dünyadaki örneklerine baktığımızda şunları görebiliyoruz: Kurallara uymak yerine keyfiliğe eğilimliler. Algıları yöneterek pragmatik ve sorun çözücü bilinmek istiyorlar. Rasyonaliteden uzaklar. Basite indirgemeciler. Tarihten ve dinden devşirdikleri elverişli kutsal malzemeleri araçsallaştırıyorlar.
Bencil ve kinci popülist siyasetçilere ilişkin örnekler verebilir misiniz? Kimdir bu bencil popülist siyasetçiler?
Trump, Modi, Orban, Le Pen, Wilders…
Popülizmin ve popülistlerin bir ahlakı yok mudur?
Ahlakçılık taslasa da popülizmin/popülistin ahlakı yoktur. Dolandırıcının, manipülatörün ahlakı olmaz. Olsa, Müslüman göçmenlere insancıl temelde duyarlı davranan popülistler görürdük. Öfkeli kalabalıkların duygularını istismar etmiyor olurlardı.
"Ölünün tansiyon sorunu yoktur"
Popülizm, otoriter ve diktatöryel rejimlerde niye yer bulamıyor?
Kimileri otoriter ve totaliter rejimlerdeki popülizmden de söz ediyor. Oralarda da popülist söylem, yöntem ve politikalara benzer uygulamalara başvurulabildiğini, siyasal manipülasyon olduğunu kuşkusuz kabul ediyorum. Ancak ona popülizm demeyenler grubundayım. Diktatörlük, zaten diktatörlük! Popülizm ise demokrasilerde iktidara gelmek veya iktidarda kalmak için siyasal bir manipülasyon stratejisi. Demokrasi ölmüşse popülizmden söz etmeye gerek bulunmadığı kanısındayım. Ölünün tansiyon sorunu yoktur.
Popülizmde halk kimlerden oluşur?
Popülistler, halkın iradesini önemser görünüyorlar. Onlar için sadece kendilerine oy verenler, destekçileri, sempatizanları "gerçek halk"tır. Ötekiler, göçmenler, muhalifler, etnisite ve inanç temelinde farklı gördükleri gruplar "gerçek" veya "saf (pure) halk" değildir. Popülizmdeki halk vurgusunun özü çoğulcu değil, çoğunlukçudur.
"Atatürk bugünkü anlamda popülist olamaz"
Türkiye'de popülist parti ve kişilere örnek verebilir misiniz? Örneğin, Atatürk popülist miydi?
Türkiye'de herhangi bir partinin veya politikacının bütün popülist özelliklere sahip olduğu görüşünde değilim. Ama örneğin bir belediye başkanının göçmenlerden 10 kat fazla vergi alma söylemi ve politikası popülist bir özelliktir. Neyse ki, iç hukukumuza ve uluslararası hukuka aykırı bu ayrımcı uygulamada yürütmeyi durdurma kararı verildi. "Atatürk popülist miydi?" sorunuza gelince… Cumhuriyet'in ilk dönemine ve Atatürk'e atfedilen popülizm "halkçılık"tan başka bir şey değil. Yani günümüzdeki, özellikle son elli yılda pejoratif çağrışımları çoğalan popülizm Atatürk'e atfedilemez. Zaten akla ve bilime önem veren, aydınlanmacı felsefeye bağlı, liberal anlayışlarla da bir derdi olmayan Atatürk bugünkü anlamda popülist olamaz.
"Popülist partilerde lider yoksa parti de anlamsızlaşıyor"
Popülist söylem ile popülist parti-lider arasında nasıl bir fark var?
Popülist söylem veya politika hemen bir partiyi, lideri veya politikacıyı popülist yapmaz. Ana-akım partilerde de politikacıların zaman zaman popülistlere oy kaptırmamak için yanlış da olsa popülist söyleme başvurduklarını gözlemliyoruz. Örneğin, İngiltere'de Brexit tartışmaları sırasında Muhafazakar Partili politikacılar, popülist Nigel Farage'ın destek tabanı genişlemesin diye, "Hristiyan değerleri" gibi söylemlere daha çok yer vermeye başlamışlardı. Fransa'da da Macron radikal sağ ve sol popülistlere karşı popülist söylemlere başvurmayı sürdürüyor. Bunlar popülistlere karşı çok kısa dönemli önlemler olsa da popülizmi meşrulaştırma tehlikesi barındırıyorlar. Popülist partilerde lider yoksa parti de anlamsızlaşıyor. Hatta Wilders'in partisindeki tek üye sadece kendisi. Bu, güçlü liderliği de aşan kült liderlik anlayışından kaynaklanıyor. Elbette, partilerin güçlü liderleri de disiplin mekanizmaları da olur. Ama bu durumu, parti içi demokrasi yeterince yerleşmemiş olsa bile popülist liderlikle karıştırmamak gerekir.
Popülist olmayan siyasetçinin, popülist söyleme başvurmasına Türkiye'den örnek verir misiniz?
Bazen siyasette sert eleştiriler ve kullanılan metaforlar popülizm olarak algılanabiliyor. Geçmişte merhum Özal ve merhum Demirel buna çok sık başvururlardı. Burada bağlam önem taşıyor. Rasyonaliteden uzaklaşmıyorsanız, söylem ve politikalarınız ayrımcı bir nitelik taşımıyorsa, popülizm suçlaması yersizdir.
Popülistleri yenmek için kampanyaları yürütülmemeli, işbirliği ve ittifaklara girişilmemelidir"
Popülizme karşı nasıl mücadele edilir? Popülistleri yenmek mümkün mü?
Ana-akım partiler halktan kopmamalıdırlar. Seçmenlerle duygudaşlık kurmalı, gelecek kaygılarını gidermeli, skandallardan uzak durmalıdırlar. Sorumsuzca yapılan vaatlerin boş olduğunu, sağlam verilerle ve yalın bir üslupla kitlelere anlatmalıdırlar. Popülizmi yenmek, popülistleşerek olmaz. Bir partili, popülist söyleme/politikaya başvurduğunda partisi tarafından uyarılmalıdır. Gerekirse disiplin mekanizması işletilmelidir. Popülist partilerle ortak seçim kampanyaları yürütülmemeli, işbirliği ve ittifaklara girişilmemelidir. Ama popülistlere karşı işbirliği yapmak elzemdir.
© The Independentturkish