Döviz kurlarında görülen sağlıksız fiyat oluşumları nedeniyle piyasaya satım yönünde doğrudan müdahale edilmektedir.
Merkez Bankası'nın son 13 günde 4 defa piyasaya döviz satmasına gerekçe gösterdiği "sağlıksız fiyat oluşumları"nın bugünlerdeki daha anlaşılabilir karşılığı: Türk Lirası, rekor seviyede değer kaybediyor.
Zira 1 dolar 14 lirayı, 1 euro 16 lirayı ve 1 İngiliz sterlini ise 19 lirayı aştı.
İlk müdahale: 1 milyar dolar
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 7 yıl sonra bir ilki gerçekleştirerek 1 Aralık tarihinde piyasadaki dövize müdahale etti.
Bloomberg HT'ye konuşan kaynaklar, müdahale büyüklüğünün yaklaşık 1 milyar dolara ulaştığını söyledi.
Bu müdahaleyle 13 lira 88 kuruşa kadar çıkan Dolar/TL kuru, 12 lira 40 kuruş seviyelerine kadar gerileyip, sonrasında tekrar yükseldi.
Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, videokonferans ile yatırımcılarla gerçekleştirdiği toplantıda döviz piyasasına müdahalenin amacını "Piyasadaki likidite koşullarını desteklemeyi ve oynaklığı gidermeye yönelik" diyerek açıklamış ve şunları söylemişti:
Kısa bir süre içinde çok daha düşük seviyelerde bir enflasyon seviyesi gözlenmeye başlayacaktır.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre ekimde yüzde 19,89 olan enflasyon, aralıkta yüzde 21,31'e çıktı. Üretici fiyatlarındaki yıllık enflasyon ise yüzde 54,62.
Dövizdeki değişimin yurtiçi fiyat seviyesini etkileme süreci anlamına gelen "döviz kuru geçişkenliğinin", 5-6 ay gibi sürede kendini gösterdiğini de ayrı bir parantez olarak belirtmekte fayda var.
İkinci müdahale: 300 milyon dolar
Merkez Bankası'ndan ikinci müdahale ise kasım enflasyonunun açıklandığı 3 Aralık'ta geldi.
Yine Bloomberg HT'nin ulaştığı piyasa kaynakları, doğrudan satış büyüklüğünün 300 milyon dolar civarında olduğunu belirtti.
Kaynaklara göre bir önceki satışa kıyasla, ikinci müdahalede alıcıların talebi daha azdı.
Üçüncü müdahale: 500 milyon dolar
Üçüncü satım yönünde doğrudan müdahalenin tarihi ise 10 Aralık oldu.
3 Aralık'ta 13 lira 40 kuruşa kadar gerileyen Dolar/TL kurunun 10 Aralık'taki en düşük seviyesi ise 13 lira 80 kuruştu. En yüksek seviye ise 13,95 liraydı.
Üçüncü döviz müdahalesinin yaklaşık 500 milyon dolar olduğunu söyleyen piyasa kaynakları, kurumsal ve yabancı yatırımcıların talebinin karşılandığını ve bireysel yatırımcıların talebinin ise nispeten sınırlı kaldığını ifade etmişti.
Dördüncü müdahale: 2,5 milyar dolar
13 Aralık'ta Dolar/TL'nin 14 lira 75 kuruş seviyesine çıkmasıyla Türk Lirası'nın dolar karşısındaki yıl başından bu yana değer kaybı yüzde 49'a ulaştı.
Bu tarihi değer kaybının hemen ardından Merkez Bankası'ndan bir döviz satışı hamlesi daha geldi.
Dolar kuru, gün içerisinde en düşük 13,66 liraya kadar gerilese de günü ortalama 13 lira 88 seviyesinde kapattı.
13 günde yapılan müdahalelerin en büyüğü sonuncusuydu. Piyasa kaynaklarına göre döviz satışı, yaklaşık 2,5 milyar dolar.
Böylelikle, "sağlıksız fiyat oluşumları" nedeniyle Merkez Bankası'nın dört kez gerçekleşen doğrudan döviz müdahalesinin değeri toplam 4,3 milyar dolar.
BOTAŞ'a rekor döviz satışı
Merkez Bankası, Haziran 2013'ten bu yana "Aylık Döviz Alım Satım Tutarları"nı açıklıyor.
TCMB'nin tablosuna göre döviz satımı üç şekilde oluyor:
-TL Karşılığı Döviz Satım İhaleleri
-TL Karşılığı Doğrudan Döviz Satımları
-Enerji İthalatçısı Kamu İktisadi Teşebbüslerine Döviz Satışları, yani halk arasında bilinen ismiyle BOTAŞ.
BOTAŞ'a gerçekleşen döviz satışları, Aralık 2014'ten bu yana bazen artarak bazen çoğalarak devam ediyordu.
2019'da 5 milyar 613 milyon lira zarar eden BOTAŞ'a döviz satışı Ocak 2021'de kesilmişti.
Yaklaşık 4,5 ay Merkez Bankası Başkanlığı'nda kalan Naci Ağbal, 2020 sonunda yaptığı Para ve Kur Politikası metni sunumunda, TCMB'nin döviz rezervlerinin güçlendirilmesi amaçlandığını söylemişti.
Ağbal, "Enerji ithalatçısı kamu iktisadi teşebbüslerinin döviz ihtiyacının gerekli görülen kısmı Hazine ve Maliye Bakanlığı ile TCMB tarafından piyasa koşullarına göre doğrudan karşılanabilecektir. Bu kapsamda piyasa şartları elverdiği sürece döviz satım tutarı kademeli olarak azaltılabilecektir" ifadeleri kullanılmıştı.
2021'de yalnızca haziranda 269, ekimde 258 milyar dolar döviz satışı yapılmıştı. Kasım ayında BOTAŞ'a yapılan döviz satışında 2 milyar doların üzerine çıkılarak rekor kırıldı.
Merkez Bankası'nın ne kadar rezervi var?
Merkez Bankası Kanunu'na göre Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın öncelikli hedefi, fiyat istikrarını sağlamak. Bu konudaki en güçlü silahı ise politika faizi.
TCMB'nin bir döviz kuru hedefi olmadığı gibi, yapılan döviz müdahalelerinin amacı likiditeyi düzenlemek.
Peki daha birkaç ay öncesine kadar "128 milyar dolar nerede?" tartışmalarının odağında olan, swap hariç rezervleri eksi seviyede kalan Merkez Bankası'nın, piyasaya döviz satmak için kaynağı ne?
Merkez Bankası'nın 26 Kasım 2021 Cuma günü biten haftada brüt rezervleri, 126,4 milyar dolardı.
Net rezervler hesaplandığında bu miktar, 24,7 milyar dolara kadar düşüyordu.
Bir de üstüne, swap miktarı çıkartılınca 36,2 milyar dolarlık bir eksi rezerve kadar gerileme oldu.
TCMB'nin son açıkladığı ve ilk döviz satışını gerçekleştirdiği haftada 3 Aralık haftasında ise brüt rezervler 124,1 milyar dolara düştü.
Swap hariç net rezervler ise 37,9 milyar dolar.
Neden "swap hariç" diye bir hesaplama var?
En basit haliyle swap, iki ülkenin belli bir vade ile para birimlerini yine belirlenen bir faiz oranından değiş tokuş yapması.
Vade bittiğinde işlem tersine dönüyor, paralar ait oldukları ülkelerin merkez bankalarına iade ediliyor.
Dolayısıyla swap, kalıcı bir döviz varlığı değil. Bir nevi borç para.
2017'nin ilk haftasında Merkez Bankası'nın brüt rezervleri yaklaşık 90 milyar dolardı. Bugünle kıyasladığınızda daha düşük bir miktar gibi görünse de swap hariç net rezervler artı 34,6 milyar dolardı.
Çok tartışılan ve 2019'da başlayan "128 milyar dolarlık" döviz satışı öncesi, net rezervler 30 milyar doların üzerindeydi.
Ali Babacan: Merkez Bankası'nın kendi dövizi yok. Borç döviz satıyorlar.
11 Aralık'ta partisinin Torbalı İlçe Kongresi'ne katılan Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Merkez Bankası'nın döviz müdahalesi ile ilgili iki önemli noktaya değindi.
Hükümet kanadının kur artınca ihracatın artacağı yönündeki açıklamasına değinen Babacan, "Madem kurun artması iyi bir şey Merkez Bankası niye tekrar döviz satarak kuru düşürmeye çalışıyor? Hangi seviyedeki kur rekabetçi, bunu açıklayın" ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası'nın müdahalesi ile döviz kurunun düşmediğini hatırlatan Babacan, Merkez Bankası'nın kendi dövizi olmadığını belirterek, "Dibi delik olan havuzu doldurmaya çalışıyorlar. Merkez Bankası'nın kendi dövizi yok. Borç döviz satıyorlar. Net rezervi her satışla daha da eksiye düşüyor. Her müdahaleyle geleceğe daha büyük borç yükü bırakıyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
"Ağbal döneminde artan rezervler, reeskont kredileri sayesinde arttı"
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda yaklaşık 10 yıl görev yaptıktan sonra özel sektör ve bankacılığa geçiş yapan Ekonomist Uğur Gürses, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada Merkez Bankası'nın eksi rezervden döviz satışı yaptığını söyledi.
Uğur Gürses, Naci Ağbal'ın TCMB Başkanlığı'na getirilmesinin ardından ve sonrasında bir müddet de Şahap Kavcıoğlu başkanlığı sırasında rezervlerin arttığını hatırlattı.
Naci Ağbal göreve geldiğinde 41,9 milyar dolar seviyesinde olan brüt rezervler, Ağbal'ın görevinin sonunda 50 milyar dolara kadar çıkmıştı.
Brüt rezervler, 19 Kasım haftasında 128 milyar 404 milyon doları görmüştü.
Gürses'in açıklamasına göre, rezervlerdeki artışın neden ihracatçıya reeskont yoluyla verilen kredilerdi.
Merkez Bankası'nın kredilerin tahsilini döviz üzerinden yapmasıyla rezervlerde de artış oldu.
Ancak 19 Kasım sonrası hem swap çıkışları hem müdahalelerle rezervlerde erime yeniden başladı.
"Dört müdahalede 4,4 milyar dolar satıldığını tahmin ediyorum"
"13 günde yapılan dört müdahalede 4,4 milyar dolar döviz satıldığını tahmin ediyorum" diyen Gürses, swap hariç net rezervlerde geçen hafta itibarıyla eksi 40 milyar doların aşıldığını söyledi:
128 milyar dolar sattıktan sonra hiç ders alınmadıysa, hâlâ döviz satmanın bir sonuç getirmeyeceği çok açık.
Yanlış olan sizin para politikanız.
Bizi zor bir 2022 bekliyor. Bu çalkantının ardından pazara sert bir durgunluk gelecek. İhracat da maalesef eski ivmesini koruyamayacak. Kur patladığı zaman ihracat patlar diye bir şey yok. Bunun getireceği şey, iç pazarda ciddi bir resesyon.
Satın alma gücünün azalacağını, enflasyondaki artışla harcanabilir gelirin düştüğünü söyleyen Ekonomist, şöyle devam etti:
Bu serbest düşüşten kurtulmanın yolu, doğru dürüst bir para politikasına geri dönmek.
"Ben faiz indirimini durdurdum" dediğin zaman da iş toparlanmayacak.
16 Aralık'ta "faiz indirmiyorum" dese bile TL'de toparlanma beklemiyorum. Çünkü o seviye bile enflasyona karşı korumuyor olacak.
"Müdahaleyi devam ettiremez, çünkü yeterli rezervi yok"
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova'ya göre Merkez Bankası'nın döviz müdahalesini sürekli olarak devam ettirmesi mümkün değil. Çünkü rezervleri yetersiz.
Piyasalarda yabancı yatırımcının olmadığını, "dış güçler" yorumlarının birer "hikaye" olduğunu söyleyen Arzova, dövizin yüksek iç taleple birlikte arttığını aktardı.
YouTube kanalından açıklama yapan Burak Arzova, bu talebin yüksek olsa da işlemlerin dar hacimli olduğunu hatırlatarak Merkez Bankası'nın da bunu gördüğünü ve döviz satışının bu piyasaya yönelik olduğunu belirtti.
Arzova'ya göre böyle bir hamle, kısa vadede dövizi bir miktar geriletse bile, uzun vadede farklı sonuçlar ortaya koyabilir:
Uzun vadede aynı politikaların devam etmesi, bu kadar ipin ucu bırakılmış gibi bir politika izlenmesi ve kurun gidebileceği yere kadar gidecekmiş gibi bir imaj çizilmesi, bu döviz satışıyla elde edilen geri çekilmenin kaybına sebebiyet verebilir.
Burak Arzova, Merkez Bankası'nın, kamuoyunda "128 milyar dolar" olarak bilinen döviz satışının "örtülü" olduğunu hatırlatarak "Merkez Bankası, kamu bankalarına; kamu bankaları piyasaya döviz satarak müdahalede bulunuyordu" dedi.
Son olarak 2014 gerçekleşen doğrudan döviz müdahalesinin ise sürekli olması durumunda etkinliğini kaybettiğini söyledi.
Prof. Dr. Arzova, "Daha evvel Rusya ve Çin merkez bankaları 100 milyarca dolar harcadılar ama o zaman kuru bir şekilde tutamadılar" dedi.
"Durmazsak, yavaş yavaş hiperenflasyonist seviyeye doğru gidiyoruz"
Fon Yöneticisi Stratejisti ve Finansal Danışman Işık Ökte ise Youtube'da "Integral ForexTV" adlı kanalda yaptığı açıklamada "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, net rezervi negatif olan ve buna rağmen döviz müdahalesi yapan tek banka olabilir" diye konuştu.
Dövizi düşürmek için "Faiz indirim süreci sona ermiştir" açıklamasının yeterli olacağını söyleyen Işık Ökte, şunları söyledi:
Durmazsak, yavaş yavaş hiperenflasyonist seviyeye doğru gidiyoruz. Bugün çok değer verdiğim ekonomistler ‘Yüzde 30 enflasyonda kalsa iyi' gibi yorumlara başladıysa bu, hiperenflasyonist ortama gidiyoruz demektir. Bari bir el frenimiz olsun.
Er meydanına kılıçlarla, oklarla, zırhlarla çıkılır. Çıplak elle savaşılmaz. Biz er meydanına çıplak elle çıkıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti'nde özel sektörün döviz üzerinden, kamunun hem döviz hem TL cinsinden borcu olduğunu hatırlatan Ökte, "Bu borcu kim finanse ediyor? Yüzde 70'ine yakınını Avrupa bankaları finanse ediyor. Fransızlar, Almanlar, İtalyanlar… Bazı okumaktan acizlerin ‘Katar'dan para gelir, Birleşik Arap Emirlikleri bankacılık sistemini fonlar' yorumlarını dinlemeyeceksiniz. Demek ki önce ‘Faiz indirim süreci sona erdi' diyeceksiniz, daha sonra Avrupa ile ilişkileri sorun kalmayacak şekilde düzelteceksiniz" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yabancı basında ‘Hiperenflasyonist bir ortama doğru giden Türkiye'de kurumlar ve şirketler, borç ödeme kapasitelerini kaybedecekler' gibi haberlerin yer almaya başladığını söyleyen Ekonomist Işık Ökte, Ukrayna, Arjantin ve Venezuela'da olduğu gibi borcunu ödeyemeyen şirketlerin hükümete gideceğini, daha sonra temerrüt sorununun başlayacağını belirtti.
Ökte, dolar karşısında 11 ayda yüzde 44 değer kaybeden Türk Lirası'ndan sonra gelen en kötü para biriminin Arjantin pesosu olduğunu, onun da yüzde 17 değersizleştiğini ifade etti.
Ökte "En kötü para birimlerinden bile iki buçuk kat daha fazla değer kaybetmişiz" yorumunu yaptı.
© The Independentturkish