Kuzey kutup bölgesinde bulunan alışılmadık bir balinanın kafatası neredeyse 30 yıldır Danimarka Doğa Tarihi Müzesi’nde incelenmeyi bekliyordu.
Sonunda incelenen kafatası bilim insanlarını şaşırttı. Numune hem beyaz balinanın (beluga) hem de denizgergedanının (narval) kafataslarına benzemesine rağmen ikisinden de büyüktü ve yine iki türden farklı olarak dışa doğru eğimli şekilde uzayan spiral dişleri vardı. Daha önce buna benzer bir kafatası görülmemişti.
Grönland Doğal Kaynaklar Enstitüsü’nden profesör Mads Peter Heide-Jorgensen, kalıntıyı Grönland’ın Disko koyundaki uzak bir adada bulunan, İnuitlere ait bir avcı kulübesinin çatısında bulmuştu.
Avcı Jens Larsen, profesöre kafatasının 1980’lerin sonunda avladığı üç garip balinadan birine ait olduğunu ve bu türü öncesinde veya sonrasında bir daha hiç görmediğini söylemişti.
Kuzey kutup bölgesinde yıl boyunca yalnızca üç tür balinanın yaşadığı biliniyor: Grönland balinası, denizgergedanı (narval) ve beyaz balina (beluga).
Ancak Larsen’in gördüğü balinalar bu türlerin hiçbirine benzemiyordu. Açık gri ciltleri, beyaz balina benzeri yüzgeçleri ve denizgergedanına benzer kuyrukları vardı. Larsen bunların denizgergedanı ve bir beyaz balinanın melez yavruları olabileceğini ya da bir çeşit şekli bozulmuş beyaz balina olabileceklerini düşünmüştü.
Profesör Heide-Jorgensen, avcıyı kafatasını incelenmek üzere Danimarka Doğa Tarihi Müzesi’ne bağışlamaya ikna etmişti
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
30 yılın ardından kafatasından elde edilen DNA’yı inceleyen araştırma, balinanın melez kökenlerini doğruladı.
Bu bir narval (denizgergedanı) anneyle, bir beluga (beyaz balina) babanın melez yavrusuydu. Bu yüzden ona “narluga” adı verildi.
Kopenhag Üniversitesi’ne bağlı Danimarka Doğa Tarihi Müzesi’nin koleksiyon yöneticilerinden evrimsel biyolog Eline Lorenzen konuyla ilgili şunları söyledi:
Bildiğimiz kadarıyla bu keşif iki arktik balina türünün melezlenebildiğini gösteren dünyadaki ilk ve tek kanıt. Narval-beluga melezi bir tür olabileceği öne sürülmüştü ancak bu teyit edilememişti. Şimdi teyit edecek veriyi sağlayabildik ve evet, o gerçekten de bir melez.
Bilim insanlarına göre, hayvanın dişlerindeki garip karışım ebeveynlerinden çok farklı bir beslenme şekline işaret ediyor. Kemiklerindeki karbon ve azotun analizi, türün deniz aygırı gibi deniz tabanından beslendiği gösteriyor.
Beyaz balinalar genellikle beslenmek için 500 metre derinliğe inebilirken, denizgergedanları 800 metreden daha derindeki balık türleriyle beslenme yeteneğine sahip.
Doğa Tarihi Müzesi’nde doktora öğrencisi ve Scientific Reports adlı bilimsel yayında yer verilen makalenin başyazarı Mikkel Skovrind yaratığın beslenme alışkanlıklarını şöyle açıkladı:
Bu balinanın garip bir diş düzeni var. İzotop analizleri bize bu hayvanın beslenme düzeninin beyaz balinalardan ve denizgergedanlarından tamamen farklı olduğunu gösterdi. Dişlerinin balinanın avlanma stratejisini gösteriyor olması muhtemel. Diğer iki tür suyun farklı derinliklerinde avlanırken, bu melez deniz tabanına yerleşmiş.
Araştırmacılar iki türün çiftleşmesine neyin neden olduğunu bilmiyor ancak fosil kayıtlarında benzer bir vakanın daha önce bulunmadığını belirtiyor.
Lorenzen “İki balinanın da çekirdek genomlarını analiz ettik ancak 1,25 milyon yıllık evrimsel tarihleri boyunca melezleşmeye dair herhangi bir kanıta rastlamadık. Bu nedenle bu türler arasındaki melezleşme ya çok nadir ya da yeni bir olay” dedi.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/news
Independent Türkçe için çeviren: Umut Can Yıldız
© The Independent