Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kasım ayı birinci birleşiminde Bingöl'de şehit yakınına küfrettiği için İYİ Parti Grup Başkanvekilliği görevinden istifa eden Lütfü Türkkan gündeme geldi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş başkanlığında Belediye Meclis Salonu'nda sosyal mesafe kuralı gözetilerek gerçekleştirilen ve belediyenin sosyal medya hesaplarından da canlı yayımlanan toplantıda, çeşitli konularda verilen soru önergeleri okundu.
Söz alan AK Parti Altındağ Belediye Meclis Üyesi Sinan Burhan, Yavaş'ın siyasi geçmişinin Türk milliyetçiliğine dayandığına işaret ederek, "Şehit ailelerine sahip çıkan iki satırlık bir twitinizi görmedim. Bakın Sayın Başkanım daha önce terör örgütü PKK destekçisi Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'a yönelik olarak kadın hakları çerçevesinde sahip çıkan bir twitiniz oldu. Bu şehit yakınlarımızın annelerinin bacılarının Selahattin Demirtaş'ın eşi kadar değeri yok mu? Niçin bir açıklama yapmadınız?" diye konuştu.
Yavaş'a açıklama yapmaması halinde 30 bin şehidin, MHP kurucusu Alpaslan Türkeş'in ve BBP kurucusu Muhsin Yazıcıoğlu'nun kemiklerinin sızlayacağını ifade eden Burhan, Yavaş'a Bingöl'de şehit yakınına küfrettiği için İYİ Parti Grup Başkanvekilliği görevinden istifa eden Lütfü Türkkan'ı kınaması için çağrıda bulundu.
"Hiç kimsenin bir şehit yakınına sövme, onu incitme hakkı olamaz"
Burhan'ın çağrısına cevap veren Yavaş, sorulara hazırlıklı olduğunu belirterek, bir açıklama hazırladığını kaydetti.
Yavaş, "Bir şehit yakınına Lütfü Türkkan'ın sarf etmiş olduğu sözler asla kabul edilemez." ifadesini kullanarak, İYİ Partinin koruma duygusuyla hareket etmediğini Türkkan'ı görevden alarak gerekeni yaptığını aktardı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Olayın ilk olduğu andan Türkkan'ın yaptığı ilk açıklamayla olayı inkar ettiğini ardından ikinci bir açıklama yaparak özür dilediğini anımsatan Yavaş, Millet İttifakı'nın bir belediye başkanı olarak, partinin ve genel başkanının tavrını desteklediğini söyledi.
Yavaş, "Bizleri son derece rahatsız eden, bu hareketin gerekli şekilde cezalandırılmasından da ayrıca memnunum. (Ceza) Yeter mi, yetmez mi sonuçta parti kendisi karar verecek. Zaten aksi durum, kendimizi, tutturduğumuz ve halkımız tarafından karşılık gören nezaketli çizgimizi inkar etmek olurdu. İYİ Partinin Genel Merkezi, gerekli hassasiyeti 'göstermemiş' olsaydı ve biz de bu duruma 'tepkisiz' kalsaydık, hiç şüphe yok ki bizler de eleştirilmeyi hak ederdik…" değerlendirmesinde bulundu.
Şehitlerin ölümsüz ve mukaddes olduğunu vurgulayan Yavaş, şehitlerin emanetlerini en değerli varlıklar olarak gördüğüne işaret etti. Yavaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
Hiç kimsenin, hangi gerekçeyle olursa olsun, bir şehit yakınına sövme, onu incitme hakkı olamaz. Bu gerçeği hepimiz kabul etmekle birlikte, gönül isterdi ki, şehit yakını olarak kendini ifade eden o şahsın sosyal medyada çıkan önceki paylaşımlarına da tepki gösterilseydi. Siyaseten yan yana olmasak bile herhangi bir kadına sırf kadınlığı üzerinden, cinsiyetçi yaklaşımla hakaret ve tehdit geldiğinde, insanlığımızın ortak vicdanıyla karşı çıkmalıyız.
Dün Başak Demirtaş'a kadın kimliği üzerinden yapılan ahlak dışı saldırıyı nasıl kınamış ve kadına yönelik her türlü saldırının karşısında olduğumuzu ifade etmişsek, bugün Meral Akşener hanımefendiye yönelik ahlak dışı saldırılarda da siyaset üstü düşünmek ve tavır koymak her bireyin görevi olmalıdır. İki olay arasındaki farkı da şöyle izah edeyim. Birisi sağ ve kendince siyaset yapan iki şahsa karşı yapılan cinsiyetçi küfürlerdir. Bir diğeri vefat etmiş şehit olmuş birisinin arkasından yapılan galiz küfürdür. Yani onun sadece ruhu muazzep olmaktadır. Milletimiz de elbette bundan derin üzüntü duymuştur. Bence burada hepimiz kendimizi bir oto kontrolden geçirelim, bu konuda ne kadar çifte standarttan uzak ve günahsız olduğumuzu objektif değerlendirelim.
AA