Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tutuklu Osman Kavala'nın serbest bırakılması için 10 büyükelçinin çağrı yapması ve sonrasında Türkiye'nin verdiği tepkiye ilişkin, "Aslında sizin yaptığınız bu çıkış, Davos'taki 'one minute' çıkışına benzeyen bir çıkış olarak nitelendirildi. Ne yaşandı bu süreçte? Biden ile görüşme öncesinde Amerika Birleşik Devletleri'nden geri adım mantığındaki adım, süreci nasıl etkileyecek? Bundan sonrası için süreç nasıl olmalı?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
Bizim atmış olduğumuz adım birilerine gövde gösterisi değil, sadece Türkiye'de görev yapan büyükelçilerin Türkiye'nin iç işlerine müdahil olmaması anlamındadır. Herhangi bir büyükelçi görev yaptığı ülkenin iç işlerine müdahale yetkisine sahip değildir. Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesini bunların benden daha iyi bilmeleri lazım. Çünkü büyükelçilerin kendileriyle ilgili bu tür sözleşmeleri adım adım uygulaması lazım, adım adım takip etmesi lazım. Kaldı ki sen Türkiye'de görev yapıyorsun, Türkiye'de görev yapan bir büyükelçinin, Türkiye'nin bir kabile devleti olmadığını bilmesi lazım. Türkiye gibi böyle kadim bir tarihe sahip olan bu ülkede görev yapan büyükelçinin neyin, nereye varacağını çok iyi bilmesi lazım. Eğer bunu bilmiyorsa Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesini onlara hatırlatmış olduk. Olay bu kadar basit. Tabii Amerika'nın büyükelçisi de bu işe karıştığı için herhalde Biden nezaket gösterisinde bulundu ve ilk açıklama oradan geldi. Zaten Amerika'dan açıklama gelince diğer 9 tanesi de ona tabi olmak suretiyle bu iş böylece kapanmış oldu.
"Biz bildiğimizi okuruz"
Erdoğan, Amerikan gazetelerindeki "Erdoğan krizden kaçtı, geri adım attı" gibi manşetleri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, "Ben nasıl geri adım attım? Ben taarruzdayım. Benim kitabımda geri adım atmak yok." diye konuştu.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin kasım sonunda Türkiye'ye ilişkin bir süreç başlatabileceği hatırlatılarak, "Eğer bu tarihe kadar Osman Kavala serbest bırakılmazsa AİHM'in vereceği bir görüş bu anlamda belirleyici olacak herhalde. Beklentiniz nedir?" sorusunu da Erdoğan, şöyle yanıtladı:
Benim herhangi bir beklentim yok. Benim sadece tek beklentim var; biz bildiğimizi okuruz. Konsey bildiğini mi okur, okusun. Onlar ne okuyor, dinleriz, görürüz. AİHM'inkini de Konsey'inkini de dinleriz. Dinledikten sonra da biz üzerimize düşeni yaparız. Gereği neyse bunu yapacağız. Ben, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak bu makamda bulunduğum sürece üzerime düşen görevi dört dörtlük yaparım. Acaba şu ne der, bu ne der, bunlara hiç bakmam. Benim aldığım terbiye bu, yetişme tarzım bu. Ölene kadar da aynen bu istikamette devam ederim, devam edeceğim.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Siyasetçilik başka bir şey, büyükelçilik başka bir şey"
Erdoğan, büyükelçilerin açıklaması konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve bazı çevrelerden "Nazikçe uyarıyorlar, bunlara neden tepki gösteriyorsunuz?" gibi açıklamalar geldiği, "Non grata ilan etmek bizi yalnızlaştırır" diyenlerin, büyükelçiler geri adım attıktan sonra da bunun "diplomatik başarı olduğunu" söylemeye başladığı hatırlatılarak, değerlendirmesinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:
Bunlardan biri de geçmişte Bakü'de büyükelçi olarak görev yapmıştı, şimdi CHP'de güya siyaset yapıyor. İlham Bey ile konuşurken o bile 'Ben bu adamı bir daha bu kapıdan içeri sokmam' dedi. Çünkü Azerbaycan'a da ihanet etti. Sen önce bir defa büyükelçilik yaptığın ülkenin siyasetine saygılı olmayı öğren. Bunu öğrenmedi ki bu adam. Şu anda da rastgele işte nasıl olduysa siyaset yapıyor. Biz bu tür siyasetçileri cepten çıkarıyoruz. Bunların siyaseti öğrenmeleri için daha çok fırın ekmek yemeleri lazım. Bunlar büyükelçilik yapmış, siyasetçilik değil. Siyasetçilik başka bir şey, büyükelçilik başka bir şey.
"ABD Başkanı Biden'la Glasgow'da görüşmemiz olacak"
Roma ve Glasgow'da dünya liderleriyle görüşme yapacağı hatırlatılarak özellikle ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesine ilişkin sorusu üzerine Erdoğan, Roma'nın gündemi ile Glasgow'un gündeminin şu anda değişmiş gibi gözüktüğüne işaret etti. Erdoğan, şunları söyledi:
Büyük ihtimalle Roma'da değil ama Glasgow'da görüşmemiz olacak. Bu görüşmede de tabii ki en önemli maddemiz; malum bizim F-35 konumuz var. F-35'le ilgili olarak bizim 1 milyar 400 milyon dolarlık yapmış olduğumuz bir ödeme var. Bu ödemeyle ilgili olarak da tabii ki bunun bize geri ödeme planının nasıl olacağını kendileriyle görüşmemiz gerekecek. Bu konuda mükaleme ne getirecek ne götürecek; onu kendileriyle görüşerek öğreneceğiz. Alt düzeyde aldığımız bazı bilgiler var. Bize F-16 verme konusunda gelen bazı bilgiler… Bize gelen bilgi, bunlarla bu işi ödeme gibi bir plan olduğu yönünde. Bu doğru mudur, değil midir; bunları kendilerinden öğreneceğiz. En üst düzeyde de bunu tabii benim Sayın Biden ile konuşmam isabetli olacaktır. Eğer böyleyse ona göre bir anlaşma yoluna gitmiş olacağız.
"Devlet Bey, benim yüzde 7 teklifimi kendileri de aynen kabul ettiler"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesinde Siyasi Partiler Kanunu ve yeni Anayasa çalışmasının gündeme gelip gelmediği ve Cumhur İttifakı olarak ortak teklifin kamuoyuyla ne zaman paylaşılacağının sorulması üzerine Erdoğan, tarih ve takvimden öte şu anda Cumhur İttifakı ile müşterek attıkları adımı Genel Başkan Bahçeli ile görüştüklerini ifade etti.
MHP'den Anayasa çalışmasıyla ilgili hazırlıkların kendilerine geldiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu bizim çalışmalarımıza da aynı şekilde bir destek oldu. Onu da zaten planlıyoruz, değerlendiriyoruz. Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Kanunu’yla ilgili de Feti Bey'in bizim arkadaşlara vermiş olduğu çalışma metni de arkadaşlarımızın elinde. Burada özellikle yüzde 5, yüzde 7 meselesi gündemdeydi. Bu konuda Devlet Bey, benim yüzde 7 teklifimi kendileri de aynen kabul ettiler. 'Bu noktada siz nasıl uygun görüyorsanız bizim için o kabuldür' dediler. Dolayısıyla bu yüzde 7 meselesinin kanunda bu şekilde olmasını bizler de arkadaşlarımıza söyleyeceğiz. Onun üzerinden hareket edeceğiz.
Öbür tarafta Anayasa ile ilgili çalışmaların da aynen devam edeceğine işaret eden Erdoğan, "Arkadaşlarımız, bu çalışmayı tamamen bitirdikten sonra o da Meclis gündemine gelecektir. Ama biz de tabii Mecliste bir altyapının olmasının gereğine inanıyoruz. Bu konuda gönül arzu ediyor ki Meclisteki diğer siyasi partiler de buna hazır olsunlar, onlar da bu konuda 'Tamam biz de yaparız' desinler ama şu anda onlardan aldığımız ses seda tam aksine, böyle bir şey yok."
TÜGVA tartışmaları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir basın mensubunun "Son zamanlarda özellikle milli olan bütün kurumlar saldırı altında. Bunlar içerisinde TÜGVA da var; TÜRGEV de Ensar da var. Çok ciddi iftiralar atıldı, çok ciddi saldırılar yapıldı. Bu vakıflar neden saldırı altında" sorusunu yanıtlarken, şu ifadeleri kullandı:
Bay Kemal ve yandaşları bir defa hukuk tanımaz bir güruh. Diyelim ki TÜGVA 10 yıllık bir anlaşmayla adadaki bu yeri kiralamış. Anlaşma 10 yıllık bir süre tanıdığı halde daha üçüncü yıldayken kalkıp bunların kiraladıkları yeri zabıtalarla basıp oradan bütün demirbaş eşyalarına varıncaya kadar hepsini dışarı atma gayretleri bir defa bunların tıynetini göstermektedir, bunların cibilliyetini göstermektedir. Bu konuyla ilgili de açıklamaları ilgili bütün arkadaşlarım yaptılar, yapıyorlar. Aynı şey TÜRGEV için geçerli, aynı şey Ensar için geçerli. Her türlü iftirayı attılar, her türlü yalan dolanı söylediler. Bu bir şeyi gösteriyor, bunların ne denli hukuk tanımaz olduğunu ortaya koyuyor. Eğer bunlarda hukuka saygı olsa, zaten böyle bir adımı da atmazlar, atamazlar. Bu bir şeyi daha ifade ediyor, Allah bunların eline bu milleti düşürmesin. Bunların eline bu ülke kalacak olursa, bu ülkede nelerin olacağını, olabileceğini artık düşünün. Bunların yapmayacakları iş yok. İnsanların sırtındaki ceketi bile alır bunlar. Başka bir şey söylememe gerek var mı?
CHP'li Torun açıklamalarına yanıt: Bunlar bu parayı almamış olsalar ayakta duracak mecalleri kalmaz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, 'Biz belediyeler olarak hükümetten eşit kaynak alamıyoruz, Belediyeler Birliğinden alamıyoruz' gibi CHP'li belediyelerin ayrımcılığa tabi tutulduğu yönünde bir basın toplantısı yaptı. Hizmet üretemeyişlerinin bir bahanesi mi oluyor bu? Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu şöyle yanıtladı:
Hepsi yalan. Bir defa yasal olarak belediyelerin hakları neyse bu haklarını İller Bankasına yönelik olanı oradan, Hazine Maliye'den almaları gerekeni oradan hiç istisnasız kesinlikle alıyorlar. Bunlar bu parayı almamış olsalar ayakta duracak mecalleri kalmaz, maaş ödeyemezler, yatırım yapamazlar, o derece ciddi manada sıkıntıya girerler. Bütün bunları aldıkları içindir ki bu kadar rahat sağa sola parayı dağıtıyorlar. Bu dediğiniz isim demek ki ne maliyeyi biliyor ne vergi denilen olayı biliyor ne de belediyelerin hangi kaynaklardan nasıl gelir elde ettiğini biliyor. Bunların hiçbirini bilmiyor. Önce bunu öğrensin. CHP’li belediyelerde hizmetlerin ne kadar aksadığını, ne kadar eksik olduğunu herkes görüyor.
Ankara'da Atatürk Kültür Merkezi'ni millet bahçesine dönüştürdüklerini, Ankara'nın göbeğine 637 bin metrekarelik muhteşem bir millet bahçesi yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, "Gerçekten çok çok güzel bir yer oldu. Onun açılışını perşembe günü yapacağız." dedi.
"HDP ile CHP orada zillet ittifakı olarak cibilliyetlerinin gereğini yaptılar"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de kabul edilen TSK'nın terörle mücadele için sınır ötesine operasyon yapmasına izin veren tezkereye ilişkin, "CHP grup kararı olarak 'hayır' oyu verdi tezkereye. Daha öncesinde de HDP eş başkanlarının tezkereyle ilgili 'hayır' oyu verilmesi çağrısı vardı CHP'ye. Bir anlamda HDP'nin çağrısına olumlu yanıt vermiş oldular. 'CHP yerli, milli değil' diyoruz ama bu çok sembolik oldu açıkçası. Hakikaten CHP'li seçmeni bile şaşırtacak denli bir durum. Çünkü halihazırda Türkiye sınırın ötesinden terör tehdidiyle muhatap." şeklindeki ifadeler üzerine şu değerlendirmede bulundu:
Bunlardan farklı bir şey beklenir mi ki… CHP ve HDP'nin verecekleri oy zaten belliydi. Bunlar cibilliyetlerinin gereğini yaptılar. Orada sadece İP (İYİ Parti) farklı bir karar ortaya koymuş oldu ama HDP ile CHP orada zillet ittifakı olarak cibilliyetlerinin gereğini yaptılar. Biz terörle mücadeleyi onların desteğini alarak değil, onların desteğinin tamamen dışında zaten sürdürüyoruz. Bundan sonra da yine aynı kararlılıkla terörle mücadelemizi sürdüreceğiz. Hiç endişeniz olmasın, terörle mücadelede millet bizimle beraber. Ordumuz, jandarmamız, bu noktada bizlerle beraber. Biz terörle mücadelemizi kararlı bir şekilde de Gabar'da, Cudi'de, Tendürek'te, Bestler-Dereler'de, sınır ötesinde, sınır berisinde her yerde sürdürüyoruz.
Independent Türkçe