Ekonomik kriz ve pandemi nedeniyle kentsel dönüşüm hız kesse de devam ediyor.
Özellikle İstanbul'da 1999 öncesinde deprem yönetmeliğine uyulmadan yapılmış bazı binalar, sahiplerince veya anlaştıkları müteahhitlerce yıkılarak yeniden yapılıyor.
Bu süreç her zaman sorunsuz geçmediği gibi çok ciddi mağduriyetler ve hukuki sorunlara da neden olabilmekte.
Kentsel dönüşüm sürecinin en önemli ayaklarından biri de yıkım için binalara çürük yapı raporu alınması.
Bunun için binaların güvenli olup olmadığının tespiti için betonun sağlamlığını tespit etmeye yarayan ve "karot testi" denilen bir inceleme yapılması gerekiyor.
Karot testinde binanın farklı bölümlerinden alınan malzemeler incelenerek sağlam olup olmadığı ortaya çıkarılıyor.
Binada yaşayan bir kişi bile karot testi için yapı denetim firmalarına giderek başvuru yapabiliyor.
Yapılan testin sonuçları mutlaka Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bildirilmek zorunda.
Test sonucuna göre binanın halk dilinde adlandırıldığı şekliyle "çürük" çıktığı tespit edilirse binanın kentsel dönüşüm kapsamında yıkılarak yeniden yapılması kararı çıkıyor ve üç ay içinde tahliye edilmesi gerekiyor.
Bu süre zarfında taşınmak zorunda kalan bina sakinlerinin önünde iki seçenek kalıyor.
Ya kendi imkanlarıyla ya da binayı bir müteahhitle anlaşarak yeniden yaptırmak.
Yıkım öncesi tahliyenin ardından bina sakinleri, kentsel dönüşüm kapsamında devletten 18 ay süreyle 750 ile 1500 lira arasında ama çoğunlukla da 1180 lira kira yardımı alıyor.
Maddi durumu iyi olanlar diğer komşularını düşünmeden daha kolay test için başvurabiliyor
İddialara göre karot testiyle başlayan süreç kimi binalarda komşular arası adeta bir gerginlik, baskı aracı haline gelmiş durumda.
Çünkü inşaat maliyetlerinin artması ile müteahhitlerin hak sahiplerinden de ciddi paralar istemesi, inşaatların belirtilen sürelerde bitirilememesi, kira yardımının yeterli olmaması, çoğu zaman aylarca kiranın tamamının veya bir kısmının cepten ödenmek zorunda kalması özellikle dar ve orta gelirli mülk sakinlerini tedirgin ediyor.
Hatta bu durumu 2 Kasım 2020 tarihinde "İnsanlar sokakta kalırım korkusuyla binalarını kontrol ettirmiyor, ölümleri pahasına gerçeği saklıyor" başlığı ile haberleştirmiştik.
Dar ve orta gelirli insanlar "ödeyemeyeceğim borcun altına girerim" korkusuyla kentsel dönüşüme soğuk bakarken özellikle maddi durumu iyi olan ve başka yerlerde evi olan bina sakinlerinin yeni bir eve sahip olarak daha yüksek kira alma düşüncesiyle uzlaşma sağlanmasa dahi kimi zaman tek başına karot testine başvurarak binanın yıkılmasıyla sonuçlanacak süreci ateşledikleri iddia ediliyor.
Kimi zamanda müteahhitlerle anlaşan kişilerin onların da teşvikiyle binada çoğunluk kararı olmamasına karşın benzer bir yola başvurduğu ardından yıkım kararı sürecinde anlaştıkları müteahhidin planının geçmesi için komşuları üzerinde baskı kurdukları da öne sürülüyor.
Ayrıca kimi yerlerde bizzat müteahhitlerin gözüne kestirdikleri binalarda birer ev alarak ev sahibi gibi benzer yola başvurdukları da iddialar arasında.
"Uyumsuz komşu, komşularına haber vermeden karot testine başvurdu"
Tüketici Koruma Derneği (TükoDer) Genel Sekreteri Avukat Onur Cingil, İstanbul'da özellikle Tozkoparan gibi birçok sorunlu kentsel dönüşüm davasını yakından takip eden bir isim.
Cingil, dile gitirilen iddiaları doğrulayarak, benzer mağduriyetlere dair dosyaların kendisine de ulaştığını söyledi.
"Tabir yerindeyse gıcıklığına yapan var" diyen Cingil, "Binamız 1999 öncesi yapıldı. Her halükarda yıkım kararı çıkar diyen biri komşularına haber vermeden karot testine başvurdu. Geçen günlerde Üsküdar Acıbadem'den bir dosya geldi. Uyumsuz bir komşu komşularına tepki olarak 'binayı illaki yıktıracağım' diye karota başvurmuş" dedi.
"Müteahhitler gözlerine kestirdikleri binada biriyle anlaşarak... "
Kimi müteahhitlerin gözünü kestirdikleri binada bir veya birileriyle fazladan pay verme gibi vaatlerle anlaşarak karot testine başvurmalarını sağlayabildiklerini, riskli yapı raporu alınmasının ardından bina sakinlerini kabul edemeyecekleri şartlara zorlayabildiklerini aktaran Cingil, "Başvurular bazen binada durumu iyi olan birisince bazen de binada yeri olan müteaahhitler tarafından da yapılabiliyor. Müteahhitler özellikle büyük sitelerde kimi zaman pay toplayarak 3/2 çoğunluğun oluşmasını sağlayarak kentsel dönüşüm kararını da çıkarabiliyor" diye konuştu.
"Yıkım kararını verilen yere yapılan itirazlar çoğunlukla olumsuz sonuçlanıyor"
Karot testi için başvurunun yalnızca mülk sahipleri tarafından değil kiracılar tarafından da yapılabildiğini belirten Cingil, "Kat maliki veya binayla hiç alakası olmayan bir kiracının bile başvuru hakkı olup olmamasını tartışmalıyız. Kiracının başvurma hakkı önemli ama bu kötüye de kullanılabilir" ifadelerini kullandı.
Karot testinde çürük raporuna itirazların karar çıktıktan 15 gün içinde bakanlıklarca yetkilendirilen belediyelere yapıldığını kaydeden Cingil, şöyle devam etti:
Yıkım kararını veren de bakanlık. Belediyeye yapılan itiraz başvurusu da en son yine bakanlığa geliyor. Kararı veren ile itirazı değerlendiren aynı yer olduğu için sonuç genellikle değişmiyor. Bu durumda idare mahkemesine başvurma hakkı var. Üniversitelerce görevlendirilen bağımsız bilirkişiler karot testi sonucunun doğru olup olmadığı konusunda karara varıyor.
İnşaatlar zamanında bitmediği için yıllarca kiracı kalınabiliyor
Türkiye'nin bir deprem sorunu olduğunu bu nedenle insanların çürük binalarda yaşamaya devam etmesinin savunulamayacağını dile getiren Cingil, "Dolayısıyla sadece bir bina sakininin karot testine başvurması anlamsız değil. Aksi takdirde de yıkılsa dahi binadan çıkmak istemeyecek insanlarda var. O zaman hiçbir dönüşüm yapılamaz. Ama burada maddi durumu iyi olan ile olmayan arasındaki farkı da gözetecek bir çözüm bulmalıyız. Hiçbir inşaat kentsel dönüşüm için kira ödenen 18 ayda bitmiyor. Hatta bazen inşaat başlamadan başvuru süreçleri bile uzayıp yılları bulabiliyor. Başvuru süreci yedi yılı bulan dosya bile var. Kentsel dönüşüm kararı alındıktan hemen sonra kira yardımı başlıyor ama çoğu zaman inşaat için kazma vurulmaya başlandığı zaman 18 aylık süre bitmiş olabiliyor. İnşaatlar da genellikle vaat edilen 36 ay yani 1,5 senede bitmediğinden bu sefer dar gelirli insanlar 3 hatta 4 yıl boyunca ödeyemeyecekleri ya da ödemekte zorlanacakları kiraların altına giriyor" değerlendirmesinde bulundu.
"İlgili bakanlık garantör olmalı"
Cingil, bunun için çözümün bizzat ilgili bakanlığın kentsel dönüşüm projelerinde garantör yani kefil olmasından geçtiğini belirterek, şunları söyledi:
Bir proje başlayıp, zamanında bitmese o işin garantörü, finansörü bizzat bakanlık olmalı. Bakanlık garantör olursa kabul edeceği projelerde de seçici davranır. Projeler zamanında teslim edileceğinde insanlar durduk yere yıllar sürece kiracılığa maruz kalmazlar ve daha çekinmeden kentsel dönüşüme evet derler. Bu şartlarda meydan müteahhitlere bırakılmış durumda. Bakanlığın bütün projeleri toplatarak yeniden gözden geçirmesi tüketici vatandaş aleyhine hak kaybı doğuran projeleri iptal ettirmesi ya da düzelttirmesi lazım.
"Çok sıkıntılı bir durum"
İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe de sahada yaşanan mağduriyetlerle ilgili iddiaları doğruluyor.
Karot testlerine yapılan itirazların genel olarak olumsuz geri döndüğüne dikkati çeken Gökçe, şöyle konuştu:
En sıkıntılı taraf burası. Biz de buna itiraz etmiştik. İstanbul'da 2000 yılına kadar yaptırılan binaların çoğunun karot testinden yıkım kararı çıkar. O nedenle ben bina sakinlerine mutlaka aranızda anlaşın diyorum. Çünkü binadaki birisinin durumu iyi iken diğerinin çok kötü olabiliyor. Bu çok sıkıntılı bir durum. Bugün İstanbul'da kiralar 3 bin liradan başlıyor. Bu binalarda oturanların çoğu emekli insanlar. Karot ile oturdukları evlerini boşaltmak zorunda kalsalar ne yapacaklar? Devlet, kentsel dönüşüm yardımı adı altında 18 ay boyunca her ay 1180 lira veriyor. Bu rakam İstanbul'da bir gecekondu kirası bile değil artık.
"Çözüm inşaat süresince ve yeterli düzeyde kira ödenmeli"
Müteahhitlerin de gözüne kestirdikleri binalardan kimi zaman yer alarak ya da binadan biriyle anlaşarak karot testine gidilmesini sağladıklarını dile getiren Gökçe, "Devlet burada insanlarla müteahhitleri karşı karşıya bırakmamalı. Sosyal devlet anlayışı hayata geçirilmelidir. Bu nedenle 18 ay değil, inşaat teslim edilene kadar yeterli düzeyde kira yardımı yapılmalı, mağduriyetlerin önüne geçilmeli" çağrısında bulunarak sözlerini tamamladı.
© The Independentturkish