Türkiye'de tarım sektörünün en zorlu dönemlerinden birini yaşadığı, çiftçinin sorunlarının katlandığı yönündeki tartışmalar büyürken, Adana'da pamuğun satış fiyatı ve devlet desteğinin üreticiyi memnun ettiği yönündeki bazı haberler dikkat çekti. Ancak Çukurova'da bizzat sahada görüştüğümüz isimlere göre durum hiç de böyle değil.
Adana'da "beyaz altın" olarak nitelendirilen pamukta hasadın üretici açısından moralsiz başladığı görüşü hakim.
Independent Türkçe'nin ulaştığı isimler, uygulanan tarım politikası neticesinde çiftçinin yükünün ağırlaştığını düşünüyor.
Çukurova çiftçisinin alternatif ürünlere yöneldiği belirtiliyor.
Üreticinin örgütlendiği Çukurova Pamuk, Yer Fıstığı ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Çukobirlik) zor durumda.
Birliğin borçları nedeniyle arsa ve binaları satılmak isteniyor. Devletin, Çukobirlik'i borç yükünden kurtarıp, işlevsel hale getirilmesi gerektiğini savunanlar var.
Pamuk üreticisinin durumu, mevcut şartları ve gelecek yıldaki beklentileri ele aldık.
"Ülkedeki yanlış tarım politikası nedeniyle çiftçinin dayanacak gücü kalmadı"
Pamuk üreticisi olan ve aynı zamanda sulama birliği başkanlığını da yapmış Yılmaz Ballıoğlu, tarımın bitme noktasına geldiğini dile getirenlerden.
Adana Yüreğir'de kendisine ait 41 dönümlük tarım arazisinde pamuk üreticilerinin sıkıntılarını anlatan Ballıoğlu, ülkede yanlış tarım politikası uygulandığı çiftçinin dayanacak gücünün kalmadığını savundu.
Özellikle girdi fiyatının yüksekliğinden yakınan Ballıoğlu, "beyaz altın" olarak tabir edilen pamuğun işleminin çok fazla olması nedeniyle maliyetinin de artmasından dert yandı.
"Çiftçiler tefecilerin eline düştü"
Toros gübrenin, kilosu 8 lira olunca satışı durdurduğuna değinen Ballıoğlu, üreticinin prim desteğini zamanında alamadığı gibi yeterli miktarda da alamadığını savundu.
Tarım kesiminin genelinin bankalara, kooperatiflere borçlu durumda olduğunu dile getiren Ballıoğlu, "Bankalara borçlu olanlar yine şanslı, tefecinin kucağında olanlar var!" yorumunu yaptı.
"Seneye ekebilecek miyiz?"
Dolar kurundaki yükselişin de aleyhlerinde olduğunu aktaran Ballıoğlu, pamuk başta olmak üzere buğday, mısır, sebze gibi pek çok ürün için "Seneye ekebilecek miyiz?" diye sordu.
Ballıoğlu sözlerini, "Mazota 43 kuruş zam gelmesi bekleniyor, 8 lira üre gübrenin kilosu. Fiyatlar gerilemeye başladı. Çukobirlik 12 lira fiyat çekti, 44 randıman fiyat verdi. Bu girdiler, çiftçiyi kurtarmıyor. Fiyatlarla, yüksek girdilerle seneye ekme şansımız kalmıyor. Doların artması da ilaca, gübreye, alacağımız ekipmanlara, kısacası her şeye yansıyor. Üretimimizi etkiliyor" ifadeleriyle sürdürdü.
"Son 3 senedir ürettiğimiz ürünler taban yaptı"
Çiftçi kesiminin çoğunluğunun zor duruma düştüğünü ve bunun direkt yoldan istihdamı da etkilediğini vurgulayan Yılmaz Ballıoğlu, özellikle son 3 senedir ürettikleri ürünlerin tavan değil, taban yaptığını ifade etti.
Üretici Yılmaz Ballıoğlu sözlerini, "Eskiden pamuk girer, kumaş çıkardı. Çukobirlik'te, sabun, yağ, küspe üretilirdi. Ama şimdi o da zor durumda, piyasayla rekabet edemiyor. Devlete borçlu durumda. Bu ekonomik şartlarda yer satmaya çalışsa da alıcı bulamıyor" diye konuştu.
"Yerli üretici dururken Yunanistan'dan, Suriye'den pamuk ithal ediyorlar"
Ballıoğlu, "Adana'da üretici dururken, yerli üretici dururken, Yunanistan'dan Suriye'den pamuk ithal ediliyor. Halbuki eskiden Adana'nın tamamı pamuk arazisiydi" sözleriyle pamuk ithalatını eleştirdi. Yılmaz Ballıoğlu sözlerini, "'Dünyaya 100 sefer gelsem yine bu işi yapardım' derdim. Artık 'Bu işi yapan ahmaktır demeye başladım. Bu çok üzücü. Çiftçi kan ağlıyor" diyerek noktaladı.
"Pamuk fiyatı yüksek gibi görünüyor ama bu önümüzdeki yıl çiftçiyi kurtarmayabilir"
Pamuğa girdi sağlayan ilaç ve gübre sektöründe çalışan Şahin Yeter de Yılmaz Ballıoğlu ile benzer görüşleri paylaştı.
Ziraat Mühendisleri Odası'nın (ZMO) Adana Şubesi eski başkanlarından Yeter, pamuk fiyatı yüksek gibi görünse de önümüzdeki sene bu fiyatların kurtarmasının zor olduğu görüşünü şu sözlerle savundu:
"Bu yıl için çiftçiler fiyatı güzel gibi görüyor ama zamlardan önceki dönemde gübre, ilaç, mazot gibi pek çok masraf yaptılar. Şimdi önümüzdeki yıl üretim yaptığında aynı fiyata ne gübre ne mazot ne de ilaç alabilecek. Pamuk fiyatı yüksek gibi görünüyor ama aslında olması gereken fiyat, önümüzdeki yıl bu fiyatlar kurtarmayabilir çünkü maliyetler çok yükseldi."
Şahin Yeter'e göre asıl sorun ülkede yıllardır pamuğun ihmal edilmesi ve üreticisinin de desteksiz bırakılması.
Pamuğun değerinden bahsederken "stratejik bir ürün olması gerekir" diyerek, istihdam ve katkıya vurgu yapan Yeter, ürünü yalnızca lif olarak düşünmemek gerektiğini anlattı.
Pamuğun yüzde 42-46'sı lif olan pamuğun geri kalanının çiğit denilen tohumdan oluştuğunu belirten Şahin Yeter, bunun da yağ fabrikalarında presle yağının alındığını ve kalan posanın da iyi bir hayvan yemi, enerji ve protein kaynağı olduğunu vurguladı.
Dünya piyasasında fiyat düşse dahi yerli çiftçinin desteklenmesi ve üretimin sürdürülmesinin şart olduğunu savunan Yeter, Çukurova'nın verimli bir alan olduğunu, geçmişte sanayinin buradan başladığını, tarımda kazanılan paraların sanayiye yatırıldığını, günümüzde ise çiftçinin para kazanamayınca mısır, buğday gibi ürünlere yöneldiğini kaydetti.
"Çukurova gibi bir yerde Kars'ta olan buğdayın ekilmesine yazık" yorumunu yapan Şahin Yeter, pamuk fiyatlarının belirleyicisinin ABD olduğunu, kendi kullanmamasına rağmen büyük plantasyonda üretim yaptığını ve çiftçisinden aldığından çok altında fiyata dünyaya sattığını söyledi.
Yeter, "ABD gibi bir ülke kendi kullanmadığı halde çiftçisini desteklerken Türkiye neden desteklemiyor?" sorusunu yöneltti.
"70'li yılların sonunda 3 milyon dekar alanda pamuk ekilirken 200 bin dekarlara düştü"
Dünya ortalamasının çok üstünde verim alan, ilk 3'te yer alan bir ülke olmamıza rağmen "yanlış" tarım politikalarından ötürü çiftçinin para kazanamaz hale geldiğini ve üretimden çekilerek mısır, buğday ektiğini dile getiren Yeter, "Son 20 yıldır sorun, 70'li yılların sonunda 3 milyon dekar alanda pamuk ekilirken 200 bin dekarlara düştü" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"En büyük sıkıntı, girdi fiyatlarının yüksekliği"
Ziraat Mühendisi Gökçen Kurtini'ye göre de en büyük sıkıntı, girdi fiyatlarının yüksekliği. Bunun başında gübre ile kimyasal mücadele için kullanılan ilaç fiyatlarının yüksekliği geliyor.
Pamuk hakkında "böcek bakımından zararlısı çok fazla olan bir ürün" yorumunu yaparak "Üretici, çok fazla kimyasal mücadele yapmak durumunda kalıyor" diyen Kurtini, örnek olarak beyaz sinek ve mantar hastalıklarını saydı.
Dolar artışıyla gübre fiyatlarının son iki yılda çok yükseldiğini belirten Kurtini, aynı şekilde ilaçlama maliyetinin de arttığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Pamuk zahmetli bir ürün. Eskiden kullanılan ilaçlar çok daha etkiliydi ama şu an onlar zehirli diye kullanılmıyor. Doğal dengeyi bozuyor, bitkilerde kalıntı, insanlara, hayvanlara, doğaya, toprağa, suya zararlı olduğundan dünya genelinde yasaklandı. Zararlı madde ve hastalıklarla mücadele etmek için üretici mecburen yevmiye harcıyor. İlaçlanması toplanması, çapalanması için işçi getirtiyor."
Günümüzde çiftçilerin doğal dengeyi bozmadan, sürdürülebilir tarım için çalıştığını, gelecek nesillere de temiz ve verimli toprak kalmasının şart olduğunu vurgulayan Gökçen Kurtini, bunların gerçekleştirilebilmesi için devletin desteğinin artırılması gerektiğini savundu.
Gökçen Kurtini, "Türkiye tarım ülkesi, dünyanın hiçbir yerinde dört mevsimi bu kadar net yaşayan bir ülke yok. Toprağımız verimli, suyumuz var" derken, çiftçiye yardım edilmesinin şart olduğunu ifade etti.
Pamuk üreticilerinin, toprağı yormamak adına tarımda münazede olarak bilinen olay nedeniyle de zorluk çektiğini belirten Kurtini, pamuk fiyatları ne kadar artarsa artsın, 2-3 sene şartına takılan üreticinin farklı ürünlere geçeceğini ve pamuk alanlarının daha da azalabileceği uyarısını yaptı.
"Pamuğa alternatif olabilecek, daha düşük fiyatlı ürünler geliştiriliyor"
Pamuğun tekstile olan etkisine de değinen Kurtini, pamuklu ürünler çok daha sağlıklı olsa da alternatiflere yönelimin olduğunu dile getirdi.
Gökçen Kurtini, Çin ve başka ülkelerden ithal edilen elyaf ve suni derili, pamuk benzeri ürünlerin arttığını belirtirken, giyim kuşamın bu yıl daha pahalı olmasının beklendiğini söyleyerek, ekledi:
"Pamuk çok daha sağlıklı ama ona alternatif olabilecek, daha düşük fiyatlı, ucuza ürünler geliştiriliyor. Yabancı ülkeler de Türkiye'den pamuk alımını azalttı. Çin bütün dünya ekonomisinin kilit ülkesi, ucuza mal ederek, rekabet gücünü artırıyor, pek çok ülkeyi sekteye uğratıyor" ifadelerini kullandı.
"Beyaz altın geri dönmeli"
Adana özelinde narenciye alanlarının çok arttığını ve pamuk alanlarının azaldığını vurgulayan Kurtini, bu durumun dengelenmesi gerektiğini savundu.
Çukurova'nın pamuk yetiştirilmesi gereken bir yer olduğunu dile getiren Kurtini, "Beyaz altın geri dönmeli" çağrısı yaptı.
© The Independentturkish