Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından hazırlanan Standart Yağış İndeksi (SPI-Standardized Precipitation Index) 2021 Nisan-Haziran dönemi verileri, Türkiye genelinde yağışların azaldığı ve sıcaklığın arttığını ortaya koydu.
Özellikle Ege, Akdeniz ve Güneydoğu bölgelerinin alarm verdiği belirtildi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Güneydoğu Anadolu’da son 30 yılın en düşük yağışı
Yağışlarda en yüksek azalış yüzde 49 ile Güneydoğu Anadolu’da görülürken, mayıs ayında bölgede son 30 yılın en düşük yağışı tespit edildi.
Yağışların en düşük seviyede yer aldığı yerlerden biri de Muğla oldu. Kentte yağışlar yüzde 98 oranında azaldı.
Independent Türkçe'nin görüş aldığı Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlkay Dellal ile Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, yağışların azalması ve sıcaklığın artması nedeniyle şiddetlenmesi beklenen kuraklığın; tarım, enerji ve ekoloji gibi pek çok alanda dengeleri bozup farklı kalemlerde fiyat artışına neden olabileceği konusunda uyardı.
Prof. Dr. Dellal: Hububat rekoltesindeki düşüş, mutlaka fiyat artışı olarak yansıyacaktır
Tarım sektörünün doğada yapılan bir faaliyet olması nedeniyle yağış azalışı ve sıcaklık artışı gibi faktörlerden direkt olarak etkilendiğine dikkat çeken Prof. Dr. İlkay Dellal, bu yıl özellikle Güneyoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde geçmiş yıllara nazaran kuraklık artışı görüldüğünü söyledi.
Hububat hasadında bir önceki yıla göre rekolte düşüklüğü yaşandığını belirten Prof. Dr. Dellal, ekmek başta olmak üzere unlu mamüllere zam uyarısı yaptı.
Yağışa bağlı tarımsal üretimin yapıldığı Türkiye'de bu yıl için üretim miktarlarında azalma olabileceğini belirten Dellal, Türkiye İstatistik Kurumu'nun tahminlerinin de bu yönde olduğunu söyledi:
Ürün bazlı değerlendirmek gerekli. Buğday hasadı, hububat açısından merak edilir ve kuraklık yıllarında hububatla ilgili tahminler istenir.
Hububat rekoltesindeki düşüş, mutlaka fiyat artışı olarak yansıyacaktır. Buğday rekoltesinin düşük olması nedeniyle özellikle un ve unlu mamüllerde fiyat artışı görülecektir.
Bu yüksekliğin oranı ise piyasayı yönlendiren aktörlerin alacağı tedbirlere bağlıdır.
Yıldız: Kuraklık HES’leri de vurdu
Kuraklıktaki artışın alarm verdiğini ifade eden isimlerden biri de Su Politikaları Uzmanı, Devlet Su İşleri (DSİ) eski yöneticisi ve Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız.
Çevresel zararın yanı sıra gıdadan enerjiye pek çok kalemde yeni fiyat artışlarının da görülebileceğini belirten Yıldız'a göre iki hafta önce doğal gaz ve elektrikte açıklanan zamlar son olmayacak.
Kuraklığın HES’leri (Hidroelektrik Santraller) de vurduğunu dile getiren Dursun Yıldız, Türkiye’deki elektrik enerjisi üretiminin yarıya yakınının ithal kaynaklara bağımlı olması nedeniyle su gibi yerli kaynaklardaki dönemsel düşüşlerin elektrik maliyetini artırdığına vurgu yaptı.
“Sene sonuna kadar 2 elektrik zammı daha gelebilir”
Hali hazırda baraj doluluk oranlarının önümüzdeki yılı kurtaracak seviyede olmadığını savunan Yıldız, “Hidro enerji yerine doğalgaz çevrim santralleri devreye giriyor. Bu sene de öyle oldu. Mayıs ve haziran ayları, dünyada son 50 yılın en sıcak ayları olarak tespit edildi" diye konuştu.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün iklim değişikliği kuraklık analizlerinde son 80 yılda 8 yaygın kuraklık yaşandığının yer aldığını hatırlatan Yıldız, " Ancak son iki yılda, biz uzmanlara göre, kısmi kuraklık yaşadık. Bunun ülke genelinde yaygın hale gelme riski bulunuyor. Bu nedenle kuraklık risk yönetimi için harekete geçilmeli" dedi.
"Öncesinde hazırlık yapmazsanız kriz döneminde teslim olursunuz" diyen Dursun Yıldız'a göre sene sonuna kadar iki elektrik zammı daha gelebilir; enerji, un, ekmek, gıda fiyatları daha da yükselebilir.
Haziran ayında yağışlar geçen seneye göre yüzde 20 artış kaydetse de ortalama sıcaklığın 0,5 santigrat derece arttığına da değinen Dursun Yıldız'a göre harekete geçilmezse, özellikle tarımsal açıdan tehlike kapıda.
Türkiye genelindeki yağışların yüzde 65’inin sonbahar ve kış aylarında düşmesi nedeniyle bu dönemde yaşanabilecek herhangi bir yağış düşüklüğünün Türkiye'yi riskli duruma sokabileceğini dile getiren Yıldız, "Önümüzdeki dönem, geçen seneki kadar az yağış gelirse, 2022 yılı Türkiye için çok zor geçer" yorumunu yaptı.
"Sonbahar yağışları artmazsa, Türkiye, tarım, enerji ve içme suyu alanında problemli günlerle karşılaşır"
Su Politikaları Uzmanı Dursun Yıldız, "risk yönetiminin", kriz oluştuğunda değil, öncesinde harekete geçmek olduğuna vurgu yaparak kuraklığa karşı, merkezi ve yerel yönetimlere çağrıda bulundu.
12 yıl önce hazırlanan kuraklıkla mücadele stratejisi eylem planının uygulanmadığını ifade eden Yıldız, "Alınacak önlemlerin başarısı, yönetimlerin işbirliğine bağlıdır. Alınması gereken önlemler devletin resmi raporlarında var, hazır bekliyor ama tozlu raflardan indirilmeleri gerekiyor" diye konuştu:
Üç sene önce hazırlanan ulusal su planında her şey açıklanmış ama Türkiye’de plan çok, uygulama yok! Sonbahar yağışları artmazsa, önümüzdeki yıl felaket olur ve Türkiye, tarım, enerji ve içme suyu alanında problemli günlerle karşılaşır.
“Zam yağmuru kapıda; un, buğday, arpa fiyatları da artacak"
Kuraklığın Konya Havzası'nı da vurmasını sorduğumuz Yıldız, "Türkiye’de ilk kez arpa fiyatı, buğdayı geçti. Bu durum doğrudan sofralara yansıyacak. Bu yıl ortalama buğday üretimimiz 4 milyon ton civarında düştü. Buğday ithalatı yapacağız. Saman ihtiyacının büyük bölümünde yine ithalat gerekebilir. Un, buğday, arpa fiyatları artacak" dedi ve şöyle devam etti:
Kuraklık nedeniyle çevremiz, soframız, cebimiz, ekoloji, enerji, ekonomi... Hepsi olumsuz etkileniyor.
Zam yağmuru kapıda. Un, buğday ve arpa fiyatları da artacak. Böyle giderse kuraklık doğrudan soframızı ve cebimizi vuracak. Ne yazık ki kimse cebinden para çıkmadan uyanmıyor.
"Devlet, yağışın bol olduğu yerlere hidro enerji santralleri yapmalı ve bunları kendisi işletmeli"
Son olarak devletin hidro enerji, rüzgar ve güneş gibi yerli ve yenilenebilir enerji üretimine daha fazla önem vermesi gerektiğini savunan Yıldız, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Su ve enerjide yönetim ve kullanım konusundaki mevcut paradigma değişmeli. Enerji daha verimli kullanılmalı.
Yerli, yenilenebilir ve ucuz enerji kaynağımız sudur, yani hidro enerjidir. Bu nedenle devlet, yağışın bol olduğu yerlere hidro enerji santralleri yapmalı ve bunları kendisi işletmeli.
© The Independentturkish