Türkiye'de insan hakları alanında mücadele yürüten pek çok isim bulunuyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin de bunlardan biri.
Avukat Keskin, 30 yılı aşkın bir süredir insan hakları alanında hak mücadelesi yürütüyor.
Bu mücadeleyi yürütürken de hakkında yüzlerce dava açıldı ve yüzlerce kez ifadeye çağrıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Hakkında 26 yıl 9 ay hapis cezası bulunan Keskin, dün yine ifadeye çağrıldı.
Yargının uygulamalarını eleştiren Keskin, dün paylaştığı tweet ile tepkisini dile getirdi.
"Türkiye yargısı beni, 'silahlı örgüt üyesi' yaptı"
Keskin, hiç kimseye şiddet kullanmadığını ve şiddet çağrısı yapmadığını ancak buna rağmen yargının kendisini "silahlı örgüt üyesi" yaptığını söyledi.
"Silaha eli değmemiş, barış isteyen insanlara, bu zulüm yeter be! yeter" eleştirisinde bulunan Keskin, yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
"Türkiye 'de savcı yok mu?' demeyin. Var, bizim için çalışıyorlar. 26 yıl 9 ay cezam var. Hiç kimseye şiddet kullanmadım, şiddet çağrısı yapmadım. Ancak, 30 yıl sonra, Türkiye yargısı beni, 'silahlı örgüt üyesi' yaptı. Yarın yine ifadeye çağrıldım. 'Terör Suçları Savcısı', 'gizlilik' kararı olan bir dosyada, 'şüpheli' olarak ifademi alacak. Sonrasını, bilmiyorum. Silaha eli değmemiş insanlara, barış isteyen insanlara, bu zulüm yeter be! YETER!!!"
Türkiye ‘de savcı yok mu? demeyin. Var, bizim için çalışıyorlar. 26 yıl 9 ay cezam var. Hiç kimseye şiddet kullanmadım, şiddet çağrısı yapmadım. Ancak, 30 yıl sonra, Türkiye yargısı beni , ‘silahlı örgüt üyesi’ yaptı.
— Eren Keskin (@KeskinEren1) June 27, 2021
"Savcı mütalaasında benim ‘örgütün kalem silahşörü' olduğumu söyledi"
Konuyla ilgili Independent Türkçe'ye konuşan İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, insan hakları mücadelesine başladığından bu yana hakkında açılan dava konularının çok fazla abartıldığı görüşünde.
1995 yılında "Kürdistan" kavramını kullandığı için cezaevine girdiğini belirten Keskin, "1990'lardan beri sürekli yargılanıyorum. Hakkımda çok sayıda dava açıldı. Bir dönem 200 civarında dava vardı. Yasa değişikliğiyle birleştirilen ve bitenlerin dışında 122 tane davam var. Birçok cezayı Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni (GYY) gözüktüğüm için aldım. GYY gözüktüğüm için diyorum çünkü sadece adım yazılıydı. Aktif olarak gazetecilik yapmadım, adım dayanışma amacıyla orada yazılıydı" dedi.
Yaklaşık 30 yıldır insan hakları mücadelesinin içerisinde olduğunu ve ilk defa "silahlı örgüt üyeliği"nden ceza aldığını kaydeden Keskin, "Savcı mütalaasında benim ‘örgütün kalem silahşörü' olduğumu söyledi. Böylesine bir belirleme 90'larda bile yoktu. Yargının geldiği nokta" değerlendirmesinde bulundu.
"İfade özgürlüğünün bu kadar ihlal edildiği başka bir süreç hatırlamıyorum"
Son paylaştığı tweete açıklık getiren Keskin, şunları kaydetti:
"Mesele şu; 'Terör Suçları Savcılığı' diye bir çağrı kağıdı geldi. Savcılığa gittik. Savcılık kalemi dedi ki 'gizli bir soruşturmadan şüpheli olarak aranıyorsunuz.' Gizli dosya denildiği için şaşırıyorsunuz. Öğrendik ki 2019'da kayyum atamalarına karşı avukatlar olarak yaptığımız basın açıklamasına çok sayıda avukata dava açılmış. Metni okuduğum iddiasıyla bana sorular soruldu. Yani gizlilik kararı verilir mi böyle bir dosyaya. Çağrı kağıdının üstüne 'terör suçu' diye yazılması akıl alır gibi değil."
Ülke yasalarına göre izin alınmadan basın açıklaması yapma hakkı olduğunu hatırlatan Keskin, "Kaldı ki avukatız ve adliye önünde basın açıklaması yapmışmışız. Ne diye ‘terör suçu' olarak niteleniyor aklım almıyor. İfade özgürlüğünün bu kadar ihlal edildiği başka bir süreç daha hatırlamıyorum. 90'larda da devlet aklı çok korkunç çalışıyordu. İnsanlar öldürülüyor ve kaybettiriliyordu. Ama aynı devlet aklı bu sefer ifade özgürlüğü alanında çok fazla ihlal yapıyor" ifadelerine yer verdi.
"Her an cezaevine girebilirim"
İnsanların sadece yazdıkları ve konuştukları için cezaevinde olduğunu aktaran Keskin, hakkındaki davalardan dolayı her an bir tanesinin kesinleşip cezaevine girebileceğini söyledi.
"Neden bu kadar hedeftesiniz?" sorusuna "Sadece ben değil, Türkiye'de resmi ideolojinin kırmızı çizgilerini sorgulayan herkes tehdit altında" yanıtını veren Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son dönemlerdeki korku politikasından dolayı insanlar çok fazla konuşamıyorlar. Konuşan insan sayısı az olduğu için bazıları hedef oluyor. Bende onlardan biriyim. İnsan hakları mücadelesinde birlikte başladığımız birçok arkadaşım şu an cezaevinde. Mesela Selahattin Demirtaş İnsan Hakları Derneği kökenlidir. Cezaevinde olan sivil siyasetçilerin çok büyük bir bölümü İHD'lidir."
"Türkiye'de yargı her zaman bağımlıydı"
İnsan hakları aktivisti Keskin, "Türkiye'de yargıya güven kaldı mı?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Bunu asla sadece AKP dönemi olarak değerlendirmiyorum. Türkiye'de ifade özgürlüğü her zaman baskı altındaydı. Yani Cumhuriyet'ten bu yana ülkede ifade özgürlüğü baskı altında. 90'larda farklı yöntemler, daha çok fiziki saldırılar uygulandı. Şu an insanlar çok kolay öldürülmüyor ve kaybedilmiyor. Çünkü sosyal medya diye bir şey var ve bilgiler çok çabuk dünyaya yayılıyor. Ancak şimdi başka yöntemler uygulanıyor. Yani ülkede yargı her zaman bağımlıydı. Uzun süre militarizme bağlı yargıya karşı mücadele ettik. Bugünde bu tarz yargıya karşı mücadele veriyoruz. Avukatlar, yargıç ve savcıların odalarına bile giremiyor artık. Bu çok korkunç bir şey. Kapılar kilitli ve güvenlik önümüzü kesiyor. Biz avukatlar yargının bir tarafı olduğumuz halde yargıç ve savcıların odalarına giremiyoruz. Tamamen tek adam yönetimine bağlı, yargıç ve savcıların çok korktukları bir süreç yaşıyoruz."
© The Independentturkish