İran, Venezuela'da bir deniz varlığı oluşturmak için Atlas Okyanusu'nu aşıyor!

İran'ın art niyetleri molla rejimiyle doğmadı. İmparatorluk rejimi kalsaydı ya da geri dönseydi bugün durum nasıl olurdu bilemiyoruz

Fotoğraf: AFP

Bu ayın 10'unda İranlı askeri liderler, İran donanmasına ait iki geminin Atlas Okyanusu'na girdiğini bildirdi. ABD'li yetkililere göre bu gemilerin en olası varış yeri Venezuela.

İran gemileri arasında bir fırkateyn ve Makran gemisi bulunuyor. Makran gemisi, üzerine helikopter pisti yerleştirilmiş ve elektronik harp ve özel harekat görevlerinde kullanışlı olan botlar için çıkışları olan eski bir petrol tankeri.

Geminin ileri düzey füze ve silah gücüne sahip olduğu ve insansız hava araçları (İHA) ile 6-7 helikopter taşıyabileceği söyleniyor.

Bazı haberlerde Makran'ın hızlı bir saldırı botu da taşıdığı ve Venezuela veya İran'ın bunu Karayip Denizi'nde kullanmasının beklendiği ifade ediliyor.

Bu hamle, İran'ın Ortadoğu'da önemli bir etki oluşturmak için Batı Yarımküre'de kullandığı stratejiyi uygulamaya çalıştığını gösteriyor:

İran'ın düşmanlarını vurma izinleri olan müttefikleri ve vekilleri silahlandırmak ve onları yönlendirmek.


Bu ayın 2'sinde İran donanmasının en büyük gemisi Hark, makine dairesinde çıkan yangın sonucunda Umman Körfezi kıyısındaki Cask Limanı açıklarında battı.

İngiltere'de inşa edilen gemi 1977 yılında denize indirilmişti. Hark gemisinin batışı, geçtiğimiz iki yılda İran gemilerinin karıştığı bir dizi deniz kazasının sonuncusuydu.

Ancak şaşkınlığın sebebi geminin tümünün bir yangın sonucunda batmış olması. Çünkü yangınlarla mücadelenin yanı sıra hasarları kontrol altına alma konusu da çok ciddiye alınan bir mesele.

Özellikle su hattının altında bir borunun kırılması gibi geminin batmasına neden olabilecek durumlarda, hatta geminin savaş halinde olması veya karaya oturması durumunda meydana gelebilecek hasarlarda acil durum kontrolü uygulanır.

Yangınla mücadele, hasarı kontrol altına alma ve bu görevleri yerine getirmek üzere mürettebatın eğitilmesi İran donanması da dahil olmak üzere bütün donanmalar için oldukça önem arz ediyor.

Bu yüzden bir tanesi sürekli çalışan yangın pompalarına, acil durum pompalarına, özellikle makine dairesinde bulunan birçok yangın söndürücüye, karbondioksit boğma sistemine, sprinkler (yağmurlama) sistemine, alev dedektörlerine ve duman dedektörlerine rağmen geminin batması inanılır gibi değil.

Ayrıca gemide yaklaşık 400 güvenlik alarmı bulunuyor ve bunların her biri, bir arıza oluşması durumunda makine dairesinde ve köprü üstünde alarm çalabilir.

Tüm bu önlemlere karşı yangının nasıl bu derece kontrolden çıktığını anlamak güç.


Yangının kazanlardan birinin patlaması sonucunda çıktığı söyleniyor. Ancak Hark, 2014'ten 2016'ya kadar büyük bir restorasyon geçirmiş ve bu restorasyon sırasında kazanlarında iyileştirmeler yapılmıştı.

Hal böyleyken, bu şekilde bir patlamanın kontrolden çıkan bir yangına neden olması veya yapısında hasara neden olması ve makine dairesini su basması imkansız.

Hark'ın eski iki çalışanı arasındaki bir telefon görüşmesinin kaydı sosyal medya sitelerinde paylaşıldı.

İki çalışanın gemiden kurtarılan arkadaşlarına göre söz konusu ses kaydında geminin iki ana jeneratörünün aynı anda çalışmaması sonucunda birkaç kablo ve devrenin alev aldığı, bunun akabinde elektrik kesintisi yaşandığı ve bütün geminin karanlığa gömüldüğü ifade ediliyor.

Görünen o ki, acil durum jeneratörünü ve diğer küçük jeneratörleri çalıştırmak mümkün değildi ve gemi tamamen karanlığa gömülmüş durumdaydı.

Gündüz tankını gemiye elektrik sağlayan ana jeneratörlerden birine bağlayan borunun patladığı, jeneratör odasında kimse olmadığı için jeneratörün durduğu ve ayrıca gemide zifiri karanlık varken yangının hızla yayıldığı iddia edildi.

Makine dairesinde çıkan yangının nedeninin elektrik arızası mı, yanlış onarım ve bakımdan kaynaklanan bir hasar mı, geminin restorasyonu sırasında kalitesiz malzeme kullanılması mı yoksa herhangi bir ihmal mi olduğu şeklinde başka iddialar da mevcut.

Yangının asıl nedeni resmi olarak teyit edilmedi ve İslam Cumhuriyeti'nin de bunu yapacağı şüpheli.


Makine dairesindeki yangının sebebini ve gemideki elektrik kesintisini açıklamak için birçok olasılık olsa da, geminin nasıl batmış olabileceğini anlamak güç.

Yangın her zaman makine dairesinde ve farklı katlarda büyük hasarlara yol açabilir; ancak makine dairesini su bassa bile gemi ayakta kalabilir.

Uzmanlara göre, fotoğraflar geminin iskele veya sancak tarafına tehlike oluşturacak bir açıyla eğilmediğini ve esas olarak pupa (kıç) tarafının batıp pruva (baş) kısmının su üstünde kaldığını gösteriyor.

Bu fotoğraflar ışığında makine dairesinin gövde bölgesinde büyük bir çatlak veya delik nedeniyle sular altında kalma olasılığı göz ardı edilemez.

Hark'ın alt ve yan kısımlarının su sızmalarına karşı dayanıklı bir yüzeyden oluşan iki bütün katman içerdiği dikkate alınırsa yangın ve batma, sabotaj ve saldırı amaçlı bir eylem neticesinde yaşanmış olabilir.

Hark'ın batması, Umman Körfezi ve çevresindeki sularda yüzen başka gemilerde bir dizi patlamaya tanık olan bir dönemin ardından geldi.

Umman Körfezi ve çevresindeki sular hassas deniz rotalarının olduğu ve sıcak jeopolitik gerilimlerin yaşandığı bir bölge.

Nisan ayı başlarında, Yemen açıklarındaki Babülmendep Boğazı'nda yıllarca demirlenmiş bir gözetleme üssü olan MV Saviz adlı bir İran gemisi, iddialara göre İsrail komandoları tarafından hedef alınmış ​​ve tahrip edilmişti.

Çalışma ve eğitim açısından çeşitli yetenekleri olan Hark, İran donanmasının önemli bir parçasıydı. Hark'ın ardından İran donanması, resmi olarak ocak ayının ortasında donanmaya katılan Makran ile baş başa kaldı.

Hark'tan çok daha büyük olan Makran, şu anda bir fırkateyn eşliğinde Venezuela'ya doğru gidiyor.


Hark'ın batışı, İran'ın son yıllarda yaşadığı en büyük son deniz kazası. 2020 yılının Mayıs ayında Umman Körfezi'nde yapılan bir askeri tatbikat sırasında "Konarak" adlı bir İran gemisi, İran'ın Jamaran fırkateyni tarafından ateşlenen bir füze ile yanlışlıkla vuruldu.

Olay sonucunda denizcilerden 15'i öldü, 19'u ise yaralandı. 2018 yılının Ocak ayında yaşanan başka bir olayda, Jamaran'a benzer bir fırkateyn olan Demavend, Hazar Denizi'ne kıyısı olan Bender Enzeli açıklarında bir dalgakırana çarptıktan sonra battı.

1974 yılında İran Şahı, İran donanmasını yenilemek için Hark'ın inşa edilmesini tavsiye etmişti. Adını İran'ın Arap Körfezi'ndeki ana petrol limanı sayılan adadan alan geminin İngiltere'deki işlemleri 1980 yılında sona erdi.


Hark İran'a doğru yelken açmaya hazırdı, ancak İngiltere hükümeti gemiye ihracat ruhsatı vermeyi reddetti.

Margaret Thatcher liderliğindeki İngiltere, İran İslam Cumhuriyeti hükümetine, ABD elçiliğindeki ABD'li rehineleri serbest bırakmazsa Hark'a ihracat ruhsatı çıkarmayacağını bildirdi.

1981 yılının Ocak ayında ABD'li rehinelerin serbest bırakılmasının ardından İngiltere hükümeti, casuslukla suçlanan bir iş adamı olan İngiliz vatandaşı Andrew Pyke'ın İran'da tutuklu bulunması nedeniyle yakın bir gelecekte Hark için ihracat lisansı vermeyeceğini açıkladı.

Pyke'ın salınmasının ardından İran ve İngiltere hükümetleri arasında müzakereler başladı. Nihayet asıl teslim edilmesi gereken tarihten yaklaşık dört yıl sonra gemi, kapsamlı bir restorasyondan geçerek resmi olarak İran donanmasına katıldığı 5 Ekim 1984 yılında İranlı mürettebatı ile deniz yolculuğuna başladı.


Şah döneminde İngiltere'den Hark ve diğer gemiler ile birlikte ABD'den gemi ve denizaltıların satın alınması, İran'ın deniz varlığını Arap Körfezi ve Umman Körfezi sularının dışına doğru genişletme planının bir parçasıydı.

Hark destroyerlerinin ve ABD yapımı son derece gelişmiş üç destroyerin, Sistan ve Belucistan Eyaleti'nin güneyinde bulunan liman kenti Çabahar'daki bir üste İran Donanması'nın çekirdeğini oluşturması planlanıyordu.

Donanmanın, varlığını Hint Okyanusu'nun kuzeybatı kesiminde yoğunlaştırması bekleniyordu.


Hark'ın yapması gereken görevlere gelince, filoya petrol sağlıyordu ve lojistik yetenekleri ile silah, gıda, yakıt ve asker taşıyabiliyordu.

Hark, ithal edilmiş askeri teçhizatlar gibi değerli veya politik açıdan hassas varlıkların güvenli bir şekilde taşınması için de ideal bir gemiydi. Gemi, donanmanın uzun mesafe yapacağı zamanlarda gerekliydi.

Bu gemi olmadan İran'ın muhripleri ve fırkateynleri, yol boyunca birkaç limanı ziyaret etmeden geniş çaplı konuşlandırmalara başlayamazdı.


Hark, büyük ve ağır helikopterler taşıyabiliyordu ve bu sayede ait olduğu deniz grubuna denizaltı savaşlarında ek işlevsel güç sağlayabiliyordu.

2009'dan itibaren Hark, Aden Körfezi'nde veya Somali kıyılarında uzun bir süre korsanlıkla mücadele devriyelerinde birçok gemiye eşlik etti.

Yabancı ülkelerin limanlarına yapılan dostane ziyaretlerde de kullanıldı. Eğitim açısından ise Hark, Novşehr'deki İmam Humeyni Deniz Bilimleri Üniversitesi'nden çok sayıda deniz subayına eğitim verilmesi için uygun bir gemiydi.

Batmadan önce, gemide yaklaşık 200 öğrenci vardı. İran'ın art niyetleri molla rejimiyle doğmadı. İmparatorluk rejimi kalsaydı ya da geri dönseydi bugün durum nasıl olurdu bilemiyoruz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Gökhan Musab Çantepe

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU