Gazeteci-yazar Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da evinin önündeki aracına konulan bombayla öldürüldü.
1993-2000 yılına kadar birçok kesime yönelik suçlamalar gündeme getirildi ama Mumcu'nun katilleri hiç yakalanmadı.
Ta ki; 6 Mayıs 2000 tarihine kadar. Bu tarihte şok bir operasyonla Selam gazetesinin sahibi, yöneticileri ve çalışanları gözaltına alındı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Adına "Umut" denilen operasyonda gözaltına alınanlara anında "Mumcu'nun katilleri" damgası yapıştırıldı. Aylarca yayınlar yapıldı.
Yargılama sonucunda Mumcu cinayetinde Hasan Kılıç, Yusuf Karakuş, Mehmet Şahin ve Mehmet Ali Tekin ceza aldı.
Kılıç, Tekin, Karakuş ve Şahin'in avukatları, Anayasa Mahkemesi'ne soruşturma ve yargılama sırasında "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkı ile "adil yargılanma" haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle başvuruda bulundu.
Yüksek mahkeme, "Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında hakkaniyete uygun ve makul sürede yargılanma haklarının" ihlal edildiğine hükmetti ve tutuklu sanıklar tahliye edildi.
Yargıtay aşamasında olan dosya ile ilgili kararın yakın zamanda verilmesi bekleniyor.
"Katil önce gelir"
Ancak organize suç lideri olduğu iddia edilen Sedat Peker'in, Uğur Mumcu cinayetinin Mehmet Ağar'ın uyuşturucu ve silah ticaretinden maddi çıkar elde edenlerle ilişkileri sonucu gerçekleştirdiği iddia etmesi yeni tartışmaları beraberinde getirdi.
Peker, Mehmet Ağar'ın gazeteci Mumcu'nun faili olduğunu iddia ederek şunları söyledi:
"Uğur Mumcu şehit ediliyor. Yanına ilk gelen kim, katil en önce gelir: Mehmet Ağar. Eşine diyor ki, 'Ben buradan bir tuğla çekersem devlet aşağı iner'. Bu meşhur sözdür. Devletin içinde yaşayanlar bunu bilirler. Uğur Mumcu, temiz adam, saf adam, tek başına bir adam."
"Çekin tuğlaları yıkılsın duvar altında kim kalırsa kalsın"
Videodaki açıklamalardan sonra Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu da sosyal medya hesabından cinayetin aydınlatılması çağrısında bulunarak şunları kaydetti:
"Senelerdir Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması için kim ne biliyorsa anlatsın, işin ucu kime dokunuyorsa dokunsun dedik. Bu görüşümüzü korumaya devam ediyoruz. Çekin tuğlaları yıkılsın duvar altında kim kalırsa kalsın."
Konuyla ilgili "İçimden Geçen Zaman" isimli bir kitapta yazan Güldal Mumcu, kafasındaki soru işaretlerinin giderilmediğini anlatıyor.
"Bize Komplo kuruldu"
Mumcu'nun "Çekin tuğlaları yıkılsın duvar altında kim kalırsa kalsın" çağrısına kulak verilip verilmeyeceği bilinmez ancak konunun çok daha uzun süre tartışılacağı görünüyor.
Çünkü dava kapsamında 5 yıl 6 ay cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılan Hasan Kılıç, Türkiye gazetesine yaptığı bir röportajında "Bize yönelik komplo kuruldu" ifadelerini kullanmıştı.
Aynı davadan yargılanıp ceza alan ve bir süre önce hayatını kaybeden gazeteci-yazar Mehmet Ali Tekin de "Bizim şahsımızda bütün Müslümanları; ekonomik, siyasi ve kültürel olarak sindirmeyi planladılar. Bize tezgah kuruldu" değerlendirmesinde bulunmuştu.
"Olayı kapatmaya çalıştılar ama uyduramadılar"
Dava olayını başından beri takip Hasan Kılıç'ın avukatı Cüneyt Toraman, konuyla ilgili Independent Türkçe'ye konuştu.
Gündeme gelen iddiaların ilk defa söylenen konular olmadığını ifade eden Toraman, Güldal Mumcu'nun yazdığı kitapta eşinin devletin içindeki bir grup tarafından öldürüldüğünü yazdığını söyledi.
Mumcu cinayeti davasının bir an önce kapatılması için birçok failin bulunduğunu aktaran Toraman, "6-7 kişi hakkında yargılama yapıldı. Olayı Hasan Kılıç, Mehmet Şahin ve Mehmet Ali Tekin'e yıkarak davayı kapatmaya çalıştılar ama uyduramadılar" dedi.
Davada gözcü olduğu iddia edilen Abdulhamit Çelik'in cinayetin işlendiği gün İstanbul'da düğünde olduğu ortaya çıkmasıyla "baltayı taşa vurdular tanımını kullanan Toraman, şunları kaydetti:
"Buna rağmen geri adım atmadılar ve Ankara'dan başka bir grubu davaya ekleyerek hepsi aynı örgüt diye ceza verdiler. FETÖ lideri Fetullah Gülen'in talimatıyla da dava Yargıtay'da onandı. Gülen konuyla ilgili gönderdiği gizli mesajda ‘onlara selam söyleyin, tevhitlerini bozmasınlar' diyor. Ne demek bu? Gülen burada Selam-Tevhid davasının bozulmaması talimatı veriyor. Şu an o talimatı uygulayan Yargıtay üyeleri Selam-Tevhid davasında yargılanıyorlar."
"Kumpas olmasaydı AYM ihlal kararı vermezdi"
Yargıtay'da karar aşamasında olan Selam-Tevhid davasında benzer birçok bilginin yer aldığını ifade eden Toraman, sözlerini şöyle tamamladı:
"İstanbul'daki mahkeme kararını verdi ve dosya şu an Yargıtay'da. Yakın zamanda kararını verecek. Davanın kumpas olduğu ortaya çıktı. Eğer kumpas olmasaydı AYM ihlal kararı vermezdi. FETÖ'nün kumpasları ortaya çıkınca Hasan Kılıç için AYM'ye bireysel başvuruda bulundum. Başvuruda ihlal olduğu kararı çıktı. Verilen karar ile beraber yeniden yargılama süreci başladı. Temennimiz hakkaniyete uygun bir şekilde sonuçlanmasıdır."
© The Independentturkish