Pandemi sürecinde önemi en çok hissedilen alanlardan biri de sağlıklı gıda üretiminin gerekliliği oldu.
Sanayide teknolojide ne kadar ilerlersen ilerle şayet yeterli gıda üretemiyorsan toplumsal sıkıntı hatta kaos kaçınılmaz oluyor.
Dolayısıyla dünyada bir zamanlar önemsenmeyen tarım artık stratejik sektörler arasında görülüyor.
Tarım deyince de hiç kuşku yok ki ilk akla gelen çiftçiler oluyor.
Kimi ülkelerde tarım sektörü artık şirketleşen büyük çiftçiler tarafından yürütülürken bir zamanlar dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden 1'i olmakla övünülen Türkiye'de halen bu işten geçinen yüzbinlerce aile var.
Her yıl 14 Mayıs günü Dünya Çiftçiler Günü olarak kutlanırken, bugün dün Türkiye'de tam kapanma, gündemin farklı konularla meşgul olması nedeniyle sessiz sedasız kutlandı.
Oysa Türkiye'de çiftçiler zor bir süreçten geçiyor.
Ne var ki çok değil 40 yıl öncesine kadar nüfusun kayda değer bir bölümünün köylerde yaşayıp çiftçilikle, hayvancılıkla geçindiği Türkiye'de çiftçi sayısı her yıl azalıyor.
"Hem tarımda çalışan hem kayıtlı çiftçi sayısı azalıyor"
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez'in verdiği bilgiye göre Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre 2011 yılında tarımda sigortalı çiftçi sayısı 1 milyon 121 bin 777'di. Bu sayı 2020 yılı sonunda 547 bin 75'e düştü.
Çiftçi Kayıt Sistemi'ne (ÇKS) kayıtlı çiftçi sayısının 2017'de 2 milyon 100 bin olduğunu söyleyen Suiçmez, şöyle devam etti:
2017'den sonraki veriler resmi olarak açıklanmadı. Ancak Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) SGK ile İŞKUR'un 2020 yılı Ekim ayı verilerini değerlendirerek oluşturduğu İstihdam İzleme Bülteni'ne göre, bu sayı 2020'nin Ağustos ayında 1 milyon 803 bine düştü. Bu sayı dışında kayıt dışı yaklaşık 2-2,5 milyon eklenirse 3,8-4,5 arası bir sayı var. Bu rakamı bilmemek bile aslında kabul edilemez bir durum.
"Tarım yapanların zorunlu olarak yaptığı, fırsat bulunca kaçtığı bir alan"
"Bu mesleği gençlere tavsiye eder misiniz?" sorusuna Suiçmez, şu cevabı verdi:
Gelecekte ne olacağı belli olmayan hiçbir mesleği tavsiye etmiyoruz. Çiftçiler öncelikle önünü doğa koşullarına bağlı olarak göremiyor. Tarım sektörü bir planlamaya bağlı olmayan, destekleri net olmayan ve bir reel sektör olarak görülmediğinden dolayı yapanların zorunlu olarak yaptığı, fırsat bulunca kaçtığı bir alan.
"Gençlerin çiftçilikle ilgilenmesi için sosyal yaşam da canlandırılmalı"
Sadece kayıtlı çiftçi sayısının azalmadığını aynı zaman da çiftçilikle uğraşan genç sayısının da azaldığını söyleyen Suiçmez, şunları söyledi:
Genç çiftçilerin köylere dönmesi için sadece kazanması yetmiyor. Bunun için köyde sosyal yaşamın ve sağlık hizmetlerinin de yeterli olması, gelişmesi lazım. Örneğin köyde kalmayıp ilçede bile kalacaksa o ilçede sinema, tiyatro vb. gibi sosyal etkinliklerin ve hayatın olması gerek. Sosyal yaşamın zayıf olduğu yerlerde gençler artık tutmak kolay değil. Hem ekonomik sıkıntı hem de toplumsal sosyal faaliyetler açısında yetersizlik varken bizim ülkede tarımın gençleşmesi çok zor. Öyle farklı meslek sektörlerinden insanlar, her yıl ekim gerektirmeyen meyve bahçesi gibi işlere yönelse bile bu tek başına çözüm değil.
"Çiftçiler, çocuklarını köyde tutamıyor"
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da çiftçilerden biri. Sarıbal'a göre çiftçiler Türkiye'de büyük sorunlar yaşıyor.
"Çiftçiler göç etti. Köyde kalanlar yaşlılar" diyen Sarıbal, "Köyde de kentte de yoksullaştırlar. Köyde kalanlar çocuklarını köyde tutamıyor. Çiftçiler borç sarmalı içinde. Çünkü giderler çok fazla. Ürettiği giderlerini karşılamıyor. Çalışarak geleceklerini göremiyorlar" ifadelerini kullandı.
"Çiftçi, Türkiye'de itibarı olmayan bir kesime dönüşmüş durumda"
Çiftçi sayısının düştüğünü belirten Sarıbal, "Kredi aldığında kredi sigortalanıyor ama çiftçinin kendisinin sigortası yok. Köylerde yeterli okul, sosyal tesis yok. Köyler hem ekonomik hem sosyal olarak boşaltılmış durumda. Çiftçi köyde de itilmiş kakılmış durumda. Çiftçi, Türkiye'de itibarı olmayan bir kesime dönüşmüş durumda" diye konuştu.
"Çiftçi, uluslararası tekellerle karşı karşıya bırakılıyor"
Pandemi sürecinde dünyada çiftçilerin önemi anlaşılıp, desteklendikleri halde Türkiye'de patates, soğan gibi ürünlerin çiftçinin elinde kaldığını söyleyen Sarıbal, şöyle devam etti:
Hiçbir ülke çiftçisini uluslararası tekellerle rekabete sokmadı ve destekledi. Türkiye ise çiftçilerini uluslararası tekellerle karşı karşıya getirdi. Elektrik, su, mazot, gübre her şey çok pahalı. Çiftçi ürünü satınca bile maliyetlerini karşılayamayacak durumda. Soya, pamuk, nohut gibi birçok ürünü dışarıdan alıyoruz. Sadece geçen yıl dokuz milyar dolarlık ürün aldık.
"Bir de kuraklık olursa çiftçi tefecinin eline düşecek"
Şanlıurfalı çiftçi Abdullah Melik ise başka bir soruna dikkati çekti. Melik'e göre özellikle Anadolu'da giderlerini karşılayamayan çiftçiler, kimi zaman son çare olarak tefecilere başvuruyor.
Aynı zamanda Ziraat Mühendisleri Odası Şanlıurfa Şube Başkanı olarak görev yapan Melik, çiftçinin bu yıl ciddi bir kuraklıkla mücadele ettiğini belirtti. Melik, "Zaten çiftçi birçok sorun ile uğraşıyor. Bir de kuraklık yaşanırsa çiftçiler bu defa arazisini satacak ve tefecilerin eline düşecek" dedi.
"Çiftçiler için acil eylem planı gerekiyor"
Melik, kısa vadede acil eylem planı hazırlanması gerektiğini belirterek sözlerini söyle tamamladı:
"Tarım kredi ve Ziraat Bankası borçlarının silinmesi gerekiyor. 2020 üretim sezonu için çiftçi ve gübre ücretsiz sağlanmalı ki bir önceki yıldan borçlu olan üretici kazansın. Yaşamın var olabilmesi için çiftçiyi sürekli var etmemiz lazım."
© The Independentturkish