Sloganlardan grafitiye: Bir duvar hikayesi

Merter’de yol kenarında olan Tamek Fabrikası’nın duvarı, yaklaşık 20 yıldır üzerindeki grafitilerle mahallelinin göz zevkine hizmet ediyor

İstanbul Güngören'e bağlı Merter bölgesi 1958'den sonra yerleşim yeri olmaya başladı.

O yıllarda yeşillikler içerisinde olan muhitte zamanla konutlaşmma arttı. Binaların artmasıyla semt, yeşilliğinden yavaş yavaş uzaklaştı.

O dönemde şehrin dışında bir konumu teşkil ettiği için Merter'de 1965 yılında bir de Tamek Fabrikası açıldı. Fabrikanın etrafı önce tel örgülerle çevrildi. Ardından etrafına betondan duvarlar yapıldı. 


Fabrikanın bir duvarı E-5'e bakıyor. O duvar şu an reklam panolarıyla kaplanmış vaziyette ve kapitalist sisteme hizmet ediyor.

Ancak reklam panolarının bulunduğu duvarın tam karşısında yer alan muhalif duvar ise Türkiye sosyolojisinin küçük bir hatırasına şahit. 

İşçi hareketlerinin ön planda olduğu 60'lı yıllarda Merter bölgesi, sol kesim için önemli bir yerdi. DİSK'in Kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler, İstanbul Merter'de oturuyordu.

Hem de bahsettiğimiz duvarın birkaç yüz metre yakınlıkta… 


İşçi ve emekçi sınıfının aktif olduğu o yıllarda Merter de hareketliydi. Çünkü fabrikada çalışan yüzlerce işçi, yakınlarında bulunan sendika temsilcileriyle temastaydı.

Buna paralel söz konusu mahalle sakinleri ise Bülent Ecevit'e ve diğer sol gruplara yakındı.

Söz konusu fabrikada çalışan işçiler o dönem görüşlerini ve sloganlarını bu duvara yazıyordu.

60 ve 70'li yıllar solcuların mahallede ve fabrikada hakim olduğu,  duvarda onların sloganlarının yazılı olduğu yıllardı. 


Ancak işçi sınıfının öncülerinden olan DİSK Başkanı Kemal Türkler, bahsettiğimiz mahallede suikaste uğradı ve vefat etti.

2-3 ay sonra ise 12 Eylül askeri darbesi oldu. Söz konusu darbeyle solcular, işçiler, Kürtler, Aleviler pek çok baskılara uğradı.

Darbeden söz konusu duvar da nasibini aldı. Asker ve polis, o dönem üzerinde solcuların sloganlarının yazılı olduğu duvarı boyadı. Kısacası gri darbenin soğuk gri rengiyle bir süre göze hitap etti.


Sonraki yıllarda ortamın biraz normalleşmesi ile duvar yine tek tük sloganlarla arz-ı endam etti.

90'larda yükselen İslamcı dalganın etkisi burada da görüldü. Sol kitlenin baskın olduğu mahallede az da olsa İslamcı-muhafazakar kitleler mahalleye taşındı.

Duvara seyrek de olsa sağcı veya İslamcı sloganlar da yazıldı. 


Ancak büyük dönüşüm 2000'lerde oldu. Duvara grafitiler yapılmaya başlandı. Üstelik o dönemde Satanizm, kedi kesme gibi konular gündemdeyken…

Bir süre sonra mezkur duvar baştan sona grafitilerle dolmaya başladı. Mahalleli ilk başta anlam veremedi ve tedirgin oldu.

Ancak birkaç dikkatli bakışla grafitileri çizen gençlerin tehlikesiz insanlar oldukları görüldü.

Bir süre sonra ise mahallelinin fikri değişti. Bugün büyük çoğunluk söz konusu duvarı kendi mahallelerin renkli bir parçası olarak görüyor ve sahipleniyor. 


Duvar aynı zamanda yapıldığı günden beri çeşitli nedenlerle hem mahallelilinin hem de birçok insanın gündemi olmaya devam ediyor.

Şu anda üzerinde yüzlerce grafiti olan duvara mahalle sakinlerinin bir kısmı severek baksa da bazıları memnun değil.

Mahalle sakinlerinin aktardığına göre duvar, grafitiye yasal olarak tahsis edilen ilk duvarlar arasında yerini alıyor. 

Üstelik bugünlerde mahallede duvarın yıkılacağı yönünde iddialar da var. Mahalleli ise yıllarca kendilerine yoldaşlık eden bu duvarın yıkılması karşısında hüzünlü. 
 

 

Mahallede 30 yıl boyunca muhtarlık yapan Osman Kartal, duvarın artık mahallenin bir parçası olduğunu ve mahalle sakinlerinin de duvara karşı sempati beslediğini söylüyor.

İlk önce duvardaki grafitileri anlamadıklarını ve tereddüte düştüklerinin de altını çiziyor.

Duvarın macerasını anlatan Kartal, "1962'de geldim. Önce tel çit vardı. Özel alana girişi engellesin diye duvarı yaptılar. Duvar yapılınca keyif aldık ama sonra üzerinde siyasi sloganlar o dönem yazıldı. Sonradan yeni bir anlayış gelişti. Grafiti sanatı burada başladı. Tabi biz bunu da önce yanlış anlamıştık. Fakat daha sonraki süreçte bunun sanat olduğunu anladık. Sanatın bu duvarda güzel durduğunu düşünüyoruz. Mahallemiz de böyle düşünüyor. Biz bundan memnunuz. İlk zamanlarda biraz tereddüt ettik. Ama şu an hem mahalleli hem de mahalle kültürü bunu destekliyor" şeklinde konuşuyor. 


Havva Erkoç isimli semt sakini ise demografinin değiştiğini söylüyor.

Erkoç, "Yaklaşık 15-20 yıldır gençler buraya grafiti yapıyor. Ben açıkçası memnunum. İnsanlar için fazla bir sosyal yaşam alanları olmayan bir mahalle olmasına rağmen burada mahalle kültürü hakim. Biz 50 metrelik yolda en az 10 komşumuzla selam vererek gideriz. Güzel bir mahalleydi. Yalnız 1-2 senedir biraz güç aldığını düşünüyorum. Demografik yapısı değişti. Bu Türkiye genelini yansıtan bir durum. Ama duvarlarımız böyle. Bu ve buna benzer sanatları şehrin genelinde veya mahallemizde görmeyi severim" diyor.


1978' Merter'e gelen Coşkun Sucu ise, o dönemin 12 Eylül öncesi olduğuna dikkat çekiyor.

Merter'in sol kültür için önemli bir pozisyon teşkil ettiğini kaydeden Coşkun, "DİSK'in burda olması, rahmetli Kemal Türker'in burada yaşamış olması vs... Merter sol ağırlıklı bir mahalleydi ve halen devam ediyor. Fabrikanın tel şeklinde olan duvarının sonrasında bu duvar yapıldı. Buraya önce siyasi içerikli yazılar yazılıyordu. Polis ve Emniyet de sloganların üstünü kapatıyordu. Ama bu görüntüsü bence mahalleye renk getirdi. 20 seneye yakındır var. Görüntü olarak da güzel. Düz duvar olmasından daha güzel" diyerek duvarın zamanla değişen bir sosyolojiye paralel olarak değiştiğini vurguluyor. 


Fabrikada 1980'de çalışmaya başlayan Selahattin Yaral da o dönemi yakinen bilenlerden.

18 yıl kadar burada çalışan Yaral, "Duvarda 12 Eylül Harekatı'ndan sonra siyasi yazılar, sloganlar İstanbul'un her türlü semtinden silinmeye başlanmıştı. Ama tabi yazıların kalıntıları vardı. Burada bazı ufak yazılar kalmıştı. İşte MHP yazıları MARİ şeklinde karşıt görüşlüler tarafından yapılırdı. Ecevit, Geceviti şeklinde… böyle ufak tefek müdahalelerle yazılmış sloganlar karşı taraf tarafından tahrip edilirdi. Çünkü askeri yönetim vardı..." diyor.


Semt sakini Cumhur Bilgen Soyüstün'e göre ise bu fabrika geçmişe dayanan bir endüstri kurumu.

Mahalleliye fabrikanın ve duvarın bir miras olduğunu ifade eden Bilgen, "Bence bir endüstri mirası olarak, bina olarak önemli. Burada önemli bir üretim yapıldı. Fabrikanın semt ve semt insanıyla ilişkisi vardı. Bir kent ve semt belleği oluşturmak için önemli olduğunu düşünüyorum. Fabrika gayrı faal duruma düşünce bazı yazılar olduğunu tüm mahalleli olarak fark ettik. Duyduğumuz kadarıyla belediyenin desteğiyle de bu grafitiler yapıldı. Hiçbir zaman buradaki yazılama bitmedi. Halen devam ediyor. Güncelleniyor. Biz de ilgiyle izliyoruz. graffiti bir alt kültür gibi geliyor. Bazı sanatçılar içindekileri buraya yansıtıyorlar" diyor.  


Recai altuntaş ise grafitilerden memnun değil.

Bunların 12 Eylül'den sonra çıktığını kaydeden yaşlı adam, "Bunlar zırva başka bir şey değil. Nedir bu? Dank dung, falan filan… Bize yakışır bir şey değil. Çiçek olur, gül olur… bu nedir yani. Töremizde olmayan bir şey bu" diyerek bu kültürün Fransızlara özenti olduğunu ekliyor. 


Semtin gençleri Asya ve Sahra da memnun.

Okuldan döndüklerinde renkli bir duvardan geçmenin kendilerini iyi hissettirdiklerini söylüyorlar.

"Birkaç yıldır sürekli değişiyor. Önceden farklı şeyler vardı. Sürekli üzerine yenisi ekleniyor. Bence renkli güzel" diyen Asya'ya arkadaşı Sahra da destek çıkıyor.

Sahra, "Renklerin kombinasyonu benim çok hoşuma gidiyor. renk konusunda hassas bir insanım. Minibüste geldiğimde de bakmadım edemiyorum" diyor. 


Uzun yıllardır burada bir kahvehane işleten Mehmet Kazım Öztaş ise, bu duvarın bir sergi gibi olduğunu ve kendileri de bu resimleri seyrettiklerini aktarıyor:

Başlarda orası perde betondu. Üzerine slogan yazılıyordu. Belediye üstünü kapatıyordu. Sağ da, sol da yazıyordu. Bu 90'lara kadar devam etti. Ondan sonra birkaç sene temiz kaldı. Ondan sonra gençler grafitiyi çizdi. Baştan başa… Pırıl pırıl gençler bunlar.  Duvar gayet keyifli geliyor. Değişik değişik resimler görüyoruz. En azından bedava sergi seyrediyoruz. Caddeyi yürürken seyrediyoruz.


Mahallede aynı zamanda bir imar iddiası ortalıkta dolaşıyor. İmar söz konusu olduğunda duvarın yıkılacağını ifade eden eski muhtar Osman Kartal, "Yıllardır bu duvara alıştığımız için yıkılması halinde üzüleceğiz" diyerek duvarın mahallenin bir parçası olduğunu belirterek sözlerini bitiriyor.

 

DAHA FAZLA HABER OKU