Uzun yıllardır terör belası ile uğraşan Türkiye, 2015 sonundan itibaren kanlı saldırıların hedefi olmuştu. Bir yandan Irak ve Suriye’de gün geçtikçe sıkışan IŞİD, diğer yandan çözüm sürecinin ardından eylemlere hız veren PKK üst üste terör saldırıları düzenliyordu.
20 Temmuz’da Suruç ve 10 Ekim’de Ankara garındaki bombalı saldırıların faili olarak IŞİD gösteriliyordu. Suruç’ta 34, Ankara’da 100 kişi bu terör eylemlerinde hayatını kaybetmişti. 12 Ocak’ta Sultanahmet’te 12 Alman turistin öldüğü bombalı saldırının da arkasında da IŞİD vardı.
5 ay süren büyük operasyon
Türkiye bir ateş çemberinden geçiyordu. Büyük umutlar bağlanılan çözüm süreci sona ermiş, PKK’da Doğu ve Güneydoğu’da yol kesme adam kaçırma eylemlerine hız vermişti.
Diyarbakır, Şırnak ve Mardin'in bazı ilçelerinde PKK’nın öz yönetim ilanının ardından bölgede çok büyük operasyonlar başlatılmıştı. Çözüm sürecinde kentlerdeki gücünü arttıran PKK, hendekler kazmış, barikatlar kurmuştu. 5 ay sürecek çatışmalı bir ortamın fitili ateşlenmişti.
2016’ya da 2015’ten gelen bu terör rüzgarı ile girilmişti. Sultanahmet’teki patlamadan bir ay sonra bu kez Ankara’da bir askeri servis aracı bombalı saldırının hedefi olmuştu. 29 şehit 61 yaralı vardı. Türkiye bir kez daha yastaydı.
Hiçbir şeyden habersiz otobüs bekliyorlardı
5 yıl önce bugün akşam saat 18.45’te Ankara’nın en kalabalık yerlerinden Kızılay Güvenpark’ta evlerine gitmek isteyen insanlar otobüs bekliyordu. Maçtan çıkan taraftarlar, neşeli ve gürültülü öğrenciler … Soğuk mart akşamında Güvenpark’taki otobüs durakları günlerden pazar olmasına rağmen kalabalıktı.
Durağa bir otobüs yanaştı, bir iki kişi indi. Otobüsün kapısında birikenler binebilmek için önlerindekilerin ilerlemelerini bekliyordu. Bu sırada karşıdan gelen bir otomobil yavaşça otobüsün yanına yaklaştı ve büyük bir patlama sesinin ardından duraktaki otobüsten alevler yükseldi.
Ortalık mahşer yerine dönmüştü. İnsanlar çıkan yangının kızıllığında sağa sola koşturuyor, yaralılar feryat ederek yardım istiyordu. 2016 yılında gerçekleştirilen 20 bombalı saldırıdan üçüncüsün adresi Güvenpark’taki otobüs durakları olmuştu.
Futbolcu Umut Bulut’un babası da oradaydı
O gün o durakta Galatasaraylı futbolcu Umut Bulut’un babası Kemal Bulut da vardı. Galatasaray Gençlerbirliği deplasmanına gelmişti. Oğlu ‘Gelme, yorulma baba’ dese de fırsatı kaçırmak istememişti. 1-1 biten maçtan sonra Ulus’tan Kızılay’a yürümüş, evine gitmek için Güvenpark’ta otobüs bekliyordu.
Hamide Sibel Çetinkaya, Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışıyordu. 55 yaşındaydı. Eşini üç yıl önce kanserden kaybetmişti. İki kız çocuğu vardı. Cebeci'de oturan annesini ziyaretten dönüyordu. Kızılay’da metrodan indikten sonra evine gitmek üzere minibüse binecekti. Adı şimdi memleketi Nevşehir’de bir okulda yaşatılıyor.
Hayalleri yarım kaldı…
O durakta, 19 yaşındaki Elif Gizem Akkaya vardı. Türk Hava Kurumu Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğrencisiydi. Aslında mimar olmak istiyordu. O gün YGS sınavına girmişti. Sınavı iyi geçmişti. Dershaneye uğramış arkadaşlarını öğretmenlerini görmüş, eve gidiyordu. İçi kıpır kıpırdı, hayaller kuruyordu. Sevincini ailesiyle paylaşmak için sabırsızlanıyordu.
Çankaya Üniversitesi Uluslararası öğrencisi 20 yaşındaki Elvin Buğra Arslan saldırıya belediye otobüsünün içinde yakalanmıştı. Üniversite için şehir dışına gitmemiş, daha güvenli bulduğu için Ankara’da kalmıştı. Gençlerbirliği aşığı Elvin Buğra otobüse binerken annesini arayıp “otobüse bindim merak etme” demişti
Kerim Sağlam 23 yaşındaydı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencisiydi. Ankara’ya annesiyle birlikte yine üniversite öğrencisi olan ablasını ziyaret etmek için gelmişti. Etrafındaki herkes gibi kendisini eve götürecek otobüsü bekliyordu
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İki öğretmen adayı terör kurbanı oldu
Durakta otobüs bekleyenlerden birisi de Gazi Üniversitesi Kimya Öğretmenliği bölümü son sınıf öğrencisiydi Sümeyra Çakmak’tı. 24 yaşındaydı. 27 Mart’ta doğum günü vardı. Öğretmen olmak istiyordu. Ölüm onu Güvenpark’ta bulduğunda KPS sınavına hazırlanmak için gittiği dershaneden çıkmıştı.
Gazi Üniversitesi 4.sınıf İngilizce öğretmenliği öğrencisi Feyza Acısu’nun da hayali Sümeyra gibi öğretmen olmaktı. O da KPSS için gittiği kursan çıkmıştı. Feyza annesiyle telefonda konuştuğu sırada patlama oldu. Telefon kapandı.
ODTÜ’de elektrik-elektronik mühendisliği okuyan Ozancan Akkuş Gaziantepliydi. En yakın arkadaşı Ali Deniz Utanmaz’dı. Aynı dershaneye gitmişler, birlikte ders çalışmışlardı. Ali Deniz, 10 Ekim 2015’te Ankara Garı önünde meydana gelen 100 kişinin öldüğü bombalı saldırıda hayatını kaybetmişti.
Bu çocuklara kıyılır mı?
Lise öğrencisi Mehmet Emre Çakar, 16 yaşındaydı. Patlama sırasında Balgat’taki evine gitmek üzere otobüs bekliyordu. Karaciğer hastasıydı. Tedavisi için Kütahya'dan Ankara'ya taşınmışlardı. O kanlı saldırı olmasaydı Çakar’a babasından karaciğer nakli yapılacaktı.
18 yaşındaki Dorukhan Yusuf Özdemir, Ankara Altınel Spor Kulübü Genç Basketbol Takımı kaptanıydı, 16 yaşındaki Destina Peri Parlak, Ankara Ayrancı Anadolu Lisesi öğrencisiydi. Atakan Eray Özyol 15 yaşındaydı. Gölbaşı Doktor Şeraffettin Tombuloğlu Anadolu Lisesi’nde okuyordu.
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri Nusrettin Can ile kız arkadaşı Zeynep Başak Gülsoy ölüme el ele gittiler.
Nevzat Alagöz polis, Kemal Kalıç uzman çavuş, Murat Gül özel güvenlik görevlisiydi.
Mehmet Alan müzede çalışıyordu. Oğuzhan Duran Vakıflar Genel Müdürlüğünde başmüfettişti. Turgay Bulut taksici, Eyüp Ensar Ulaş çaycıydı.
Kanlı saldırıda 36 insan hayatını kaybetti, 344 kişi yaralandı. Daha Merasim sokağın matemi sona ermemişti. Tüm Türkiye’ye bir kez daha siyahlara büründü. Acı çok büyüktü.
Bombacılar PKK’lı çıktı
Saldırının ardından başlatılan soruşturmada iki saldırgan güvenlik kameralarından tespit edildi. İkisi de bomba yüklü araçta parçalanmışlardı. Yapılan DNA testlerinden sonra kimlikleri ortaya çıktı. Bomba yüklü aracı otobüsün üzerine süren teröristlerin PKK’lı Seher Çağla Demir ve Özgür Ünsal olduğu açıklandı.
37 kez ağırlaştırılmış müebbet, 10 bin 260 yıl hapis
Üç savcının yürüttüğü soruşturma bir yıl sürdü. Aralarında PKK/KCK'nın yöneticileri Murat Karayılan, Ali̇ Haydar Kaytan, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Hülya Oran ve Salih Müslüm'ün de bulunduğu 55 kişinin yer aldığı iddianame, 10 Mart 2017'de Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemes’ince kabul edildi.
İlk duruşması, 19 Haziran 2017'de görülen 8'i tutuklu 55 sanığın yargılandığı dava, 21 Kasım 2018'de karara bağlandı.
Sanık Mehmet Veysi Dolaşan, 36 kişiyi öldürme ve "devletin birliği, ülke bütünlüğünü bozma" suçlarından 37 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Ayrıca aralarında çocukların da olduğu 344 kişiyi "öldürmeye teşebbüs" suçundan da 10 bin 260 yıl hapis cezası alan Dolaşan'a "izinsiz patlayıcı bulundurmak, nakletmek ve muhafaza etmek" suçundan ise 16 yıl hapis ve 200 bin lira adli para cezası verildi.
Diğer sanıklar 3 ile 16 yıl arasında hapis cezalarına çarptırıldı.
Hedef değiştirmişler
22 Eylül 2018’de düzenlenen bir PKK operasyonunda elde edilen deliler saldırının detaylarını ortaya çıkarttı. Ele geçirilen bir mektupta sanıkların bir önce polise yönelik bir bombalı saldırı planladıkları, ancak zaman ayarlı bombanın patlamaması üzerine plan değiştirerek bir intihar eylemi gerçekleştirdikleri anlatılıyordu.
© The Independentturkish
