Türkiye'de polemik eksik olmuyor. Hayatın her alanında bir şekilde insanlar taraflarını belli etmek için tartışmaların içinde yer alıyor.
Özellikle siyasette polemik kimi zaman farklı durumlara da yol açıyor.
Bunun son örneği bir televizyon kanalındaki tartışma programında eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Berhan Şimşek'in valiler için kullandığı "militan" ifadesinden sonra yaşandı.
Militan ifadesini sadece Şimşek kullanmadı. Onun gibi birçok CHP'li de aynı tabiri kullandı. Öyle ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "militan" ifadesinin hedef olan herkesi dava açamaya bile davet etti.
Şimşek'in son günlerdeki tartışmalardan dolayı ölüm tehditleri aldığı açıklandı. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Şimşek, tehdit aldığını ifade etti ve bunun içinde girişimlere bulunduğunu söyledi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"İnsanları korkutan bir yapı var"
Düşüncelerini dile getirdiği için tehditlere maruz kaldığını kaydeden Şimşek, insanları korkutmaya çalışan bir yapının olduğunu vurgulayarak, "Bu yapının var olduğunu herkes biliyor. Troller, Pelikanlar ve daha bir sürü maaşlı adamlar var. Söylediklerimizi çarpıtarak sosyal medyada kullanıyorlar" dedi.
Temmuz 2019'da yine yaptığı açıklamalardan dolayı tehditler aldığını ve bunun için girişimlerde bulunduğun hatırlatan Şimşek, "Avukatım o zaman ölüm tehditlerinden dolayı suç duyurusunda bulunmuş. Bana verdiği bilgiye göre adli birimlerimiz şimdiye kadar tek bir girişimde bile bulunmamış" ifadelerini kullandı.
Dönem dönem tehditler aldığını ifade eden Şimşek, bir televizyon kanalında kullandığı "militan" kavramının ardından kendisine yönelik tehditleri arttığını söyledi.
"Silah ruhsatı için başvurdum, koruma talep ettim"
Şimşek, şunları kaydetti:
"Bu 3-4 gün içerisinde çok ciddi tehditler aldım. Tarayacağız, vuracağız, öldüreceğiz tehditleri artmaya başladı. 13-14 tehdit içerikli mesaj aldım. Artık takip edemiyorum. Bununla ilgili olarak yurttaşlık hakkımı kullanmak istedim. İstanbul Valiliği'ne giderek koruma talebinde bulundum. Pazartesi günü evrakımı teslim edeceğim. Şunun altını çizmek istiyorum. Ben milletvekili olduğumda yanlış hatırlamıyorsam o dönemde 550 milletvekilinin içinde silah ruhsatı için müracaatta bulunmaya 6-7 vekilden biriydim."
Dünyanın silahla acı çekeceğini bilen ve düşünen bir insan olduğunu ancak yaşanan gelişmeler üzerine bu konudaki yasal yurttaşlık hakkını kullanmak zorunda kaldığını vurgulayan Şimşek, "Dünyayı değiştirecek olan sevgi, barış, bilgi, akıl, bilim ve kardeşliktir. Ben silah taşımaktan utanırım. Niye taşımak zorunda kalayım? Fakat insanı bunu taşımak zorunda bırakıyorlar. İsmet Paşa'nın güzel bir lafı var: ‘Eşkıyanın gece ne yapacağı belli olmaz'. Bundan hareketle bir tedbir olsun anlayışı ile böyle bir şey yapacağız. Silah ruhsatı için başvurdum. Ne zaman verirler bilemiyorum. Koruma tahsis etmek de onları takdirinde" değerlendirmesinde bulundu.
"Camiye, orduya ve yargıya siyaset taşınmamalı"
Tehditlerin artmasında "Cuma hutbeleri AKP Genel Merkezi'nde hazırlanıyor" açıklamasının da bir etkisi olup olmadığını sorduğumuz Şimşek, şunları söyledi:
"Ben teoloji etiğimi almış bir insan değilim. Ama Kelime-i Şehadet'in ne anlama geldiğini bilirim. Bu toprakların en güzel kelimelerinin de Ya Allah ya Muhammed ya Ali olduğunun bunun da büyük bir zenginlik olduğunun farkında olan birisiyim. Benim ifade ettiğim şu: Bu Diyanet İşleri Başkanı geldikten sonra kurumda Mustafa Kemal Atatürk'ün adı anılmaz oldu. Ben cuma gidiyorum ama hutbeyi dinlemiyorum. Ali Erbaş, o kurumun başında olduğu sürece de böyle davranacağım. Onun sürekli olarak şu sözü tekrarlıyorum: Camiye, kışlaya ve yargıya siyaseti taşımayın. Bu çok yanlıştır. Ordu, yargı ve valilerin militan gibi hareket etmemesi gerektiğini söylüyorum. Ben sadece ‘Kral çıplak' dedim. Bunun içinde tehdit ediliyorum. Varsın etsinler. Birilerinin bunu söylemesi gerekiyordu."
"Korku içinde yaşayan insan, korkuyu içinden atamayan insan hiçbir zaman özgür ve bağımsız olamaz" diyen Şimşek, "Bağımsız olmak ve insan gibi yaşamak istiyoruz" dedi.
"'Siparişle dayak senaryosunu' senaristler bile yazamaz"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin saldırıya tehdit edilen ve saldırıya uğrayan insanlara ilişkin açıklamalarına da değinen Berhan Şimşek, yıllarca sinema oyunculuğu yaptığı ve yazılan birçok senaryo katkıda bulunmasına rağmen, MHP Lideri Bahçeli'nin yazdığı senaryoya benzer bir şeyle karşılaşmadığını anlattı.
Şimşek, "Selçuk Özdağ'a yönelik saldırıya ilişkin bir kavga senaryosu yazıp bir sahne çeksen insanlar 'Bizimle dalga mı geçiyorsun?' diye sorarlar. Bahçeli'nin dediğine bakılırsa Selçuk Özdağ öyle bir senaryo yazmış ki, insanın hayret etmemesi mümkün değil. Sanki Özdağ, şöyle demiş, ‘Aman ha kafamı öyle bir kırınki kafama 18 değil, 17 dikiş atılsın. 5 parmağımı değil 2 parmağımı kırın.' İnsanın siparişle kendini dövdürmesi mümkün mü? Yapmasınlar lütfen. Gülünç oluyorlar. Süleyman Demirel'in tabiriyle bunlar abesle iştigaldir. Yazık, çok yazık. Üzücü durumlar." yorumunda bulundu.
Şimşek'e göre Türkiye birçok açıdan sıkıştı ve özgürlük alanları kısıtlandı. Bu nedenle de iktidar cephesinde sorunlara çözüm bulunamadığı için gerilim yaşanıyor. Ve bu da topluma gerginlik olarak yansıyor.
"O silahı taşımama vesile olanlar utanacaklar mı?
Toplumun farklı kesimlerinin bu gerginlikte payına düşeni aldığına ifade eden Berhan Şimşek sözlerini şöyle tamamladı:
"Tedbir takdiri değiştirir. Tedbir alıp, tevekkül içinde olmak durumundayım. Tehditleri alınca tedbiri almak zorunda olduğunu hissettim. Ne acıdır ki böyle bir şey yapmak durumunda kaldım. Vekil iken silah ruhsatı için başvurmayan bir insan aradan geçen 13 yılın ardından bugün gidip silah ruhsatı için müracaat ediyor. Bu bana göre Türkiye'nin 13-14 yılda geldiği durumu gözler önüne seriyor. Türkiye, can ve mal güvenliğinin olmadığı bir noktaya getirildi. Ben silahı taşımaktan utanacağım ama asıl utanç benim değil, Türkiye'nin bu durma düşürenlerindir. Ama o silahı taşımama vesile olanlar acaba utanacaklar mı?"
© The Independentturkish