Çin'in Vuhan şehrinden dünyaya yayılan Kovid-19 salgını, futbol dünyasında da olumsuz etkilerini sürdürüyor.
Pandemi öncesindeki son sezonlarda Avrupa'nın en iyi liglerinin neredeyse tüm şampiyonları için istikrarlı bir büyüme görülürken, geçen sezon birçok kulüp için üzüntülü sonuçlar doğurdu.
Futbol ekosistemininin finansal sürdürülebilirliğinin bir bütün olarak sorgulanmasına neden olan Kovid-19 krizi, sektörün yaşadığı kırılganlığın ortaya çıkmasına öncülük etti.
KPMG Football Benchmark'ın yayınladığı rapora göre Avrupa'nın altı büyük liginin şampiyonu olan Liverpool, Real Madrid, Bayern Münih, Paris Saint-Germain, Juventus ve Porto'nun işletme gelirlerinde yaşanan düşüş dikkatlerden kaçmadı.
Premier Lig'de 30 yıl aradan sonra şampiyonluk sevinci yaşayan Liverpool, pandemi nedeniyle 47 milyon 600 bin euro (yüzde 8) gelir kaybı yaşadığı görüldü.
İspanya La Liga'da Barcelona'nın önünde şampiyonluğa uzanan Real Madrid ise 59 milyon 100 bin euro (yüzde 8) zarar etti.
Almanya Bundesliga'da üst üste 8. kez şampiyonluğunu ilan eden Bayern Münih, pandemi nedeniyle en az zarar eden kulüp oldu. Bavyera temsilcisi, 18 milyon 300 bin euroluk kaybıyla yüzde 3'lük gelirden uzak kaldı.
İtalya, Fransa ve Portekiz'de de durum benzer özellikler gösterse de rakamların büyüklüğü dikkat çekti.
Portekizli yıldız futbolcu Cristiano Ronaldo'nun da formasını giydiği Juventus, 62 milyon 200 bin euro (yüzde 13) zararla sezonu tamamladı.
Öte yandan Ligue 1'de şampiyonluğunu ilan eden Paris Saint-Germain, 95 milyon 400 bin euro (yüzde 15) zarar etti.
Portekiz şampiyonu Porto ise, rakipleri arasında gelirlerine göre en çok zarar eden kulüp oldu. Mavi-beyazlılar, 89 milyon euro ile yüzde 50'nin üzerinde kayıp yaşadı.
Spor Sosyoloğu Prof. Dr. Ahmet Talimciler, Kovid-19 pandemisinin dünya futboluna ekonomik zararları ve Türk kulüplerine etkisini Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
"'Taraftarlarla başka nasıl bir araya gelebiliriz'i organize etmek gerekiyor"
Futbol dünyasının zorlu bir dönemden geçtiğini ve bu sürecin özellikle futbol açısından kulüplerin daha farklı davranmalarının önünü açtığını söyleyen Talimciler, şu değerlendirmeyi yaptı:
Bazı ülkelerde belli oranlarda taraftarların tribünlere gitmesine imkan sağlandı ama Türkiye de dahil olmak üzere genel anlamda taraftarlar maçlara gidemiyorlar. Bu gelir kayıplarının önüne geçebilmek için bazı yöntemler var. İnternet üzerinden yapılacak uygulamalarla taraftarı tribünlere çekebilmek gibi olanaklar sağlanabilir. Birtakım kulüpler, taraftarlarla bütünleşmeyi sağlayabilecek organizasyonları hayata geçirdi. Futbol artık bir endüstri, bir iş ve şu an dünyada finansal futbol aşamasındayız. Tüm olay bunun üzerinden yürüyor. O zaman kulüplerin de taraftarlarla yeniden bir araya gelecek düzenlemeler yapması gerekiyor. Bu iş sadece futbol sahasının içi değil. Özellikle pandemi süreciyle beraber daha da değişmeye başladı. O yüzden 'taraftarlarla başka nasıl bir araya gelebiliriz'i organize etmek gerekiyor.
Gelir kaybına uğrayan kulüpler için seçeneklerin çok olduğunu aktaran Talimciler, "Örneğin kulübünüzün önde gelen futbolcularıyla taraftarların etkileşiminin sağlanabileceği organizasyonların online olarak düzenlenmesi ve buradan elde edilecek gelirin kulübe kalması gibi bir uygulama denenebilir. Kulübün organize edeceği faaliyetlerde bağış toplanması gibi gelir kalemleri de oluşturulabilir" şeklinde görüş belirtti.
"Türkiye'deki bütün takımların taraftarları başarı odaklı"
Avrupa'da şampiyon olan dev kulüplerin kombine satma oranı ile yıl içerisinde taraftarla sağlanan bütünleşmenin çok yüksek oranlarda gerçekleştiğini vurgulayan Talimciler, Türk kulüplerini Avrupa'dan ayıran şu noktaya dikkat çekti:
'Asla yalnız yürümeyeceksin' sloganıyla yola çıkan Liverpool ya da Bayern Münih gibi yıllardır kapalı gişe oynayan kulüpler var. Taraftarları ise bu sürecin geçici olduğunun farkında ve bu dönemde takımlarına sahip çıkmanın ne kadar önemli olduğunu da ortaya koyuyorlar. Bizim kulüplerimiz ise bu konuda daha şanssız. Bizdeki taraftarlık başarı üzerinden yürüyor. Kulüp başarılıysa daha çok maça gidiliyor. Fenerbahçelileri bu konuda biraz ayırsam yanlış yapmış sayılmam ama genel anlamda Türkiye'deki bütün takımların taraftarları başarı odaklıdır. O yüzden de başarı yoksa normal zamanda da tribüne gitmez. Üstelik böyle pandemi gibi olağanüstü durumlarda ise hiç gitmez.
Taraftarların tribüne gitmesini sadece bilet geliri olarak düşünülmemesi gerektiğinin altını çizen Talimciler, sözlerini şöyle sürdürdü:
Son yıllarda ortaya çıkan doğrudan satış dediğimiz gelirleri de düşünmek gerekiyor. Çünkü maç günü stadyuma gidip kulübe ait ürünleri de satın alıyorsunuz. Kulüpler için bu gelir de ortadan kalktı. Maça gitmemenin bilet gelirleri kadar kulüplere en büyük zararlarından biri de bu oldu. Böyle olunca sponsorların verdikleri paralar da azalıyor.
"Kulüplerin tekrar kendi normallerine dönmeleri için bir sarsıntı geçirilecek"
FIFA ve UEFA'nın pandemi sürecinin başında açıkladığı yardımların yetersiz olduğunu ve bu konunun kamuoyunda yeterince tartışılmamasını eleştiren Talimciler, federasyonların ve kulüplerin söz konusu kurumlardan maliyetine yakın krediler alabileceğini sözlerine ekledi.
Kovid-19 sürecinin bitmesiyle yeniden eski normale dönülemeyeceğini, bu nedenle de kulüplerin yaşayacağı zorlukların süreceğini belirten Talimciler, şu ifadeleri kullandı:
Bu sürecin belli bir dönem etkisi olacak. Örneğin haziranda Kovid-19 bitti, eylülde her şey normale dönecek gibi bir durum söz konusu değil. Bunun bir yansıması olacak. Kulüplerin tekrar kendi normallerine dönmeleri için bir sarsıntı geçirilecek. Sadece futbol olarak bakmayın dünya ekonomisi için de böyle olacak. Sporun geneline baktığınız zaman küresel bir hareket olacak. Taraftarların bu organizasyonlara katılmak için seyahat etmeleri söz konusu. Peki normale dönülünce insanlar kolaylıkla seyahat etmeyi düşünecekler mi? Geçiş süreci bu kadar kolay gerçekleşecek mi? Ya da her ülke kendi içinde birtakım düzenlemelerle zorunluluklar getirecek. Misal aşı meselesi. Gidilecek ülkenin aşı olup-olmayanı kabul edip-etmeme gibi bir durumu da ortaya çıkacak. O yüzden önümüzdeki süreç eskisi gibi yaşamayı mümkün kılmayacaktır. Geçiş süreci boyunca da ekonomileri daha kırılgan olan kulüplerin işi çok daha zor olacak.
"Türkiye'de 10 aydır amatör ligler oynanmıyor"
Geçtiğimiz dönemde Premier Lig yönetiminin alt liglere yaptığı ekonomik desteği hatırlatan Talimciler, "Premier Lig'i yönetenler şunun farkında: Alttaki ve amatör ligler varlığını sürdüremezler ve kapılara kilit vurmak zorunda kalırlarsa bu sadece onların ölümü anlamına gelmeyecek, aynı zamanda Premier Lig'in de ölümü anlamına gelecek. O yüzden de aşağıya el uzattılar" dedi.
Türkiye'de ise amatör liglere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir grup amatör futbolcu ile görüşmesi sonrası dikkat çekildiğini aktaran Talimciler, şunları kaydetti:
Gazetelerde şöyle bir haber gördüm: Sayın Cumhurbaşkanı'ndan amatör futbolculara müjde... Bu müjde falan değil. 10 aydır amatör takımlar, futbolcular, BAL Ligi, kadınlar ligi oynanmıyor. Yani siz spor basını olarak nasıl böyle bir haber yapabiliyorsunuz? 10 aydır bu insanların sorunlarını görmezden geliyorsunuz ve 10 ay sonra bu futbolculardan bir grup Sayın Cumhurbaşkanı ile karşı karşıya geldiğinde ve onlara el atacağını söylediğinde bunu müjde olarak veriyorsunuz. Bu hakikaten içler acısı bir haberdir.
"Türkiye'de Süper Lig haziran ayında başladı ve o zamandan bugüne kadar bu insanlar farklı mecralarda seslerini duyurmaya çalıştılar" diyen Talimciler, futbolu yönetenleri şu sözlerle eleştirdi:
Bu sezon başlarken de TFF görmezden geldi o insanları. Eylem yaptılar ama umurlarında değil. Türkiye'de futbolu yöneten bir kurum var ve o kurumun bu ülkenin amatör kulüpleriyle ilgili en ufak bir çalışması, düşüncesi yok. Böyle bir ülkede siz futbolu ileriye götürmeyi bekliyorsanız hayal kuruyorsunuz. Türkiye'de işler çok sıkıntılı bir yerde. Çok kötü bir yapılanmamız var. Biz futbol alanında pandemi dönemini çok kötü geçirdik. Burada birtakım düzenlemeler yapıp ligleri yeniden revize edebilirdik. Ama bunu yapmak yerine Süper Lig'i garip uygulamalarla 18'den 21'e çıkardık. Galiba pandemi döneminde maç sayısını artıran tek ülke biziz. Bu kadar komik bir şey olmaz. Alınan kararlara bakıyorsunuz. Sezon başında yabancı sayısını azaltacağız diyorsunuz, sonra 4 kulüpte fazla yabancı oyuncu var diye sayıyı daha da yükseltiyorsunuz. Ekonomik anlamda kulüplerin durumunu gerekçe göstererek bir karar alıyorsunuz ve sonra çıkıp kulüplere transfer yapın diyorsunuz. Burada ekonomi ve futbol nerede?
"Yönetime gelenler orada kalmak istiyor çünkü önemli bir rant var"
Türkiye'deki mevcut düzenin kulüplerin işine geldiğini öne süren Talimciler, "kulüpler, bir taraftan dernekler yasası ile yönetilmeye devam ediyor. Kongre yapılsın, eller oy için kalksın, ibra olsun sonra bitti. Kişilerin yaptıklarından sorumlu olmaları gibi bir durum söz konusu değil. O yüzden de yönetime gelenler orada kalmak istiyorlar. Orada gerçekten önemli bir rant var ve bunu değerlendirmek istiyorlar. Çünkü buradan doğacak maliyetlerin ceremesini kendileri değil sonraki yönetim çekiyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de Süper Lig kulüpleri de dahil birçok kulübün batma aşamasında olduğunu ve bu nedenle herkesin devletin eline baktığını aktaran Talimciler, sözlerini şöyle noktaladı:
Devlet yardım etsin, borçlarımızı ödesin ve bizi bu bataktan kurtarsın' diyorlar. Çünkü var olan düzenleme bunu bu hale getirdi. Hep şunu diyorlar: Siyaset futbolun içinde... Evet doğru ama futbol da siyasetin içinde, siyasetten çok fazla beklentiye giriyor ve 'Kötü yönetimlerimi gel temizle' diyor. Buradaki en tuhaf uygulamalardan biri bu. Avrupa'daki uygulamalara baktığınızda finansal futbol alanı siyaseti bu yapının içerisine karıştırmıyor. Siyasetin bu alana girmesi demek bu sıkıntılı durumun daha problemli hale gelmesini anlamı taşıyor. Buradan kurtardığınızda farklı alanlar açılıyor.
© The Independentturkish