Feribot, yat limanı, kruvaziyer limanı, çekek yerleri, tersane, iskele..
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Balıkesir-Çanakkale Bütünleşik Kıyı Alanları Planı'nda yok yok.
Bandırma, Ayvalık, Edremit, Karabiga, Çanakkale Merkez, Gelibolu Tarihi Yarımadası'nı kapsayan plana, TMMOB Çanakkale ve Balıkesir şubeleri ve yerel yönetimler de itirazda bulundu.
Gelibolu Tarihi Yarımadası içerisinde Gökçeada ve Bozcaada'yı da kapsayan ve 7 bölgede milli park alanları, tabiat parkı alanları, yaban hayatı koruma ve geliştirme alanları, tuzla alanları, sulak alanlar, arkeolojik-kentsel-tarihi-doğal sit alanları mevcut.
Toplam bin 356 kilometre kıyı uzunluğuna sahip 1/50000 ölçekli Balıkesir-Çanakkale İlleri Bütünleşik Kıyı Alanları Planı uygulanırlığı konusunda çevreciler, uzmanlar ve yerel yönetimler endişeli.
"Yat-kruvaziyer limanları kıyı tesislerini de beraberinde getirir"
Mimar İsmail Erten, planın Balıkesir ve Çanakkale'de kıyı alanlarında ancak Gelibolu yarımadasını, Gökçeada ve Bozcaada'nın tamamını kapsadığını söyledi.
Erten, "Çanakkale Boğaz Köprüsü planı çerçevesinde Balıkesir'den Tekirdağ'a uzanan bir otoban yapıldı. Bu otobanın kuzey bölgesi olan Bandırma, Gönen gibi yerler ve aşağıya doğru Çan'a hatta Kaz Dağları'na doğru inen alanda iki tane misyon belirlendi. Bir tanesi sanayi, diğeri de madencilik. Bu sanayi ve madenciliği kuzeydeki yük limanları ve diğer çekek yerleri vb. tersanelerle kıyı bağlantısı kurulmaya çalışılıyor. Güney bölgesindeyse (Ezine, Ayvacık, Edremit…) turizm ve tarım üzerine yoğunlaşan misyon biçilmiş planda. Bu misyona bağlı olarak turizmin yine denizle bağlantısını kurabilecek marina, feribot iskelesi, balıkçı barınağı ve kruvaziyer limanları vb. alanları tesis etmeyi planlıyor" dedi.
"Kuzeydeki madencilik, güneydeki turizmin sahillere doğru yayılmasının manivelası olarak görüyoruz bunu" diyen Erten, hiçbir zaman yat limanı ya da kruvaziyer limanın sahildeki 50 metrelik bir beton üzerine kurulmayacağını beraberinde kıyı tesislerini (alışveriş merkezleri, oteller, restoranlar…) getireceğine dikkat çekti. Erten, "Edremit Körfezi'nde bunu gerçekleştirdiğiniz zaman belki o bölgenin zengin alanları böylesine bir limanla yok olacak. Bunun gibi birçok yat limanı önerisi var. Kıyıların yağmaya açılması gibi biçimsel bir boyutu var bu planın" diye konuştu.
Planın, belirsiz yönleri olduğunu ifade eden Erten, bu sebeple planın ranta ve spekülasyona açık olduğunu dile getirdi. Erten, "Mesela liman tesislerinin nerede yapılacağı fiziki mekânda belli değil. Bir yere işaret konulmuş, o işaretin olduğu yerde 50 km'lik bir alan belirlenmiş, buraya kruvaziyer limanı yapılacak denmiş. Ancak orada kıyı ekosistemi, zeytinlik alanlar, doğal sit alanları, özellikle yerleşim yerleri (Asos, Behramkale gibi) doğrudan hedef haline geliyor" ifadesini kullandı.
"Plan sermayedar için bölgeye davet mektubu"
Mimar İsmail Erten, belirsizliklere bağlı olarak küresel yatırımcının ve büyük sermayenin bölgeye bir davet mektubu olarak yorumluyor planı.
Planda yer işaret edilmemesinin oradaki sermayenin belli bir süreden beri yaptığı arazi spekülasyonunun önünü de açtığına vurgu yapan Erten, "Bu planın 2018'den beri hazırlandığı söyleniyor. O tarihten beri, belli yatırımcılar, bakanlıklar bu kruvaziyer limanlarının yerlerini belirlemiş, oradaki arazileri de kapatmış olabilirler" şeklinde kaydetti.
Erten, "Bu plan kıyı alanlarının doğrudan tahribini açıyor. Bunun örnekleri Muğla kıyılarında mevcuttur. Kıyısal tahribin önünü açan spekülasyon ve ranta dayalı davet diyoruz buna" dedi.
Bozcaada yapılması planlanan kruvaziyer limanını adanın kaldırmasının mümkün olmadığına dikkat çeken Erten, "İstanbul'da Karaköy'ü düşünebiliyor musunuz? İki tane gemi yanaşıyor, İstanbul felç oluyor. Bozcaada böyle bir şeyi kaldıramaz. Dolayısıyla bence bu tür yatırımlar çok tehlikeli ve tahribin önünü açıyor. Bu coğrafyaya hiç yakışmıyor" diye konuştu.
"Denizde tehlikeli madde taşıyan gemiler için otopark kurulması planlanıyor"
Planın hazırlanma sürecinde yerel yönetimlerin sürece katılmamasının doğru olmadığını söyleyen Erten, böyle planlamada yerel yönetimlerin baş aktör olması gerektiğini dile getirdi:
"Bütün kıyı belediyelerinin hepsi şaşkınlık içerisinde. Sadece belediyeler değil, yerel resmi kurumlar da bilgi sahibi değil. Gerçekten yangından mal kaçırmak gibi. Neyi neden yapıyorlar? Bunun altında tek bir gerekçe olabilir. Bazı büyük sermaye kesimleri bölgede kıyı yatırımlarını yapmak için bir altlık oluşturuyor."
Erten ayrıca Gökçeada ve Bozcaada'da denizde gemi otoparklarının kurulmasının planlandığını söyledi. Adaların rüzgar almayan taraflarında zehirli gemi depoları yapmayı öngören planlamada 4 yer belirlendiği belirten Erten, "Tehlikeli madde taşıyan gemilerin geçiş aşamasında orada beklemesini sağlayan alanları Gökçeada, Bozcaada, Saros Körfezi ve Edremit Körfezi'nde yapmayı planlıyorlar. Bunlar biliyorsunuz ki durduğu yerde asbest salıyor, koku salıyor, denizi kirletiyor. Bozcaada'nın Ayazma plajında böyle bir gemi otoparkı nasıl olur?" diye sordu.
"Yağma yalnızca kıyılar özelinde olmayacak"
Çanakkale Barosu Çevre Komisyonu üyesi Ali Furkan Oğuz da planın Çanakkale, Balıkesir il ana karaları ile Gökçeada ve Bozcaada'yı doğrudan ilgilendirdiği ifade etti. Bu planın adeta kıyıların yağması anlamına geldiğine söyleyen Oğuz, planın uygulanmasının getireceği olumsuz etkilerin yalnızca kıyılar özelinde olmayacağına dikkat çekti. Oğuz, "Mesela Karabiga bölgesine dev bir liman planlanmakta olduğunu plandan anlıyoruz. Bu limanın ise bölgeye yıllardır yapılması planlanan termik santrallerin ihtiyaçları için gerçekleştirilmek istendiği ortada" dedi.
Çanakkale'de termik santral karşıtı mücadelenin yaklaşık 20 yıl önce Çan Termik Santrali ile başladığını hatırlatan Oğuz, şöyle devam etti:
"Özellikle Karabiga Bölgesi'nde de ciddi bir termik santral planlaması mevcut. Bu bağlamda yaklaşık 20 yıldır verilen mücadelede yalnızca termik santraller için 20'ye yakın dava açıldı. Büyük çoğunluğu elbet kazanıldı. Bazı projeler tamamen durdu. Halen ÇED olumlu kararı alınmamış ya da süreci devam etmeyen projelerin yanı sıra davaları kazanmamıza rağmen revize edilerek ÇED olumlu kararı alınan projeler de mevcut. Sonuç itibariyle, Karabiga Bölgesi açısından değerlendirdiğimizde şu an faaliyet gösteren santraller İçdaş Termik Santralleri. Ancak halen biliyoruz ki, yıllardır söylenen; Karabiga Bölgesi'ne yaklaşık 20 adet termik santral planlandığı. Ve bu imar planı ile de ne yazık ki bu termik santrallerin alt yapısı hazırlanmış oluyor."
Oğuz, planın kapsamının oldukça geniş olduğunu söyleyerek, "Bölgenin birçok kısmı için tahribat söz konusu olacak. Ayrıca, Bölgedeki yerel yönetim ve halk planların dışında tutuluyor. Mesela, Çanakkale'nin Kilitbahir Köyü'ne balıkçı barınağı ve feribot iskelesi planlanıyor. Bu plana karşı davamızı açmıştık ve dava Çanakkale İdare Mahkemesi'nde devam ediyor. Fakat şimdiki planda da bu limana değinildiğini görüyoruz" diye konuştu. Oğuz, "Kilitbahir Köyü'ne Balıkçı barınağı ve feribot iskelesi yapılması durumunda denize ulaşım, yapılacak dolgu ile engellenecek. Balıkçı teknelerinin barınakta yer alması ile konutlarının önünde deniz kirliliği oluşacak, bu kirlilik aynı zamanda birtakım ağır kokuları da beraberinde getirecek. Aynı zamanda 1. Derece sit alanı olan Bölgenin dokusu bozulacaktır" dedi.
Oğuz, 3621 sayılı Kıyı Kanunu 5'inci maddesinde Kıyılar ile ilgili genel esaslar belirtildiğini ifade ederken o maddeyi bir kez daha tekrarladı:
"Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir."
Oğuz, planlanan balıkçı barınağının deniz dolgusu yaratarak, kıyı kenar çizgisi ile deniz ekosisteminin bozulmasına sebep olacağını söylerken, halihazırda iki adet feribot iskelesi zaten ihtiyacı fazlası ile karşıladığını dile getirdi. Oğuz, Çanakkale Köprüsü de tamamlandığında araç trafiği azalacağını belirtti.
"Bu planlar yapılırken halka başvurulmadı"
Gökçeada ve Bozcaada için ise tehlikeli madde taşıyan gemilerin demirleme sahası olarak belirlenmesi planda yer alıyor. Oğuz da, Mimar İsmail Erten ile aynı görüşü paylaşarak, böyle bir düşünce hayata geçtiğinde oluşacak sorunların deniz ekosistemini ve denizin kirlenmesini doğrudan etkileyeceğini ve telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceğini ifade etti. Ayrıca Oğuz, adalarda yaşanan turizm yoğunluğunu da arttıracak yat limanı ve kruvaziyer limanlarının planlandığına dikkat çekerek, bu planlar yapılırken adalarda yaşayan halkın hiçbir şekilde fikirlerine başvurulmadığını söyledi.
Oğuz, itirazların kabul edilmemesi planın iptali ya da talep edilen yönde revize edilmemesi durumunda ise hukuk mücadelelerini sürdürerek yargı yollarına başvuracakları dile getirdi.
"Adadaki koyların fiziki durumu kruvaziyer limanını kaldırmaz"
Bozcaada Belediye Başkanı Hakan Can Yılmaz da konuyla ilgili itiraz ettiklerini ifade etti. Yılmaz, ada için planlanan kruvaziyer liman ve yat limanını zaten aşmakta olan yükü bir kat daha artıracağını söyledi. Yılmaz, "Önerilen kruvaziyer limanı ile ilgili planda mekansal yer seçimi, tür gibi seçimler belirtilmiş. Ön çalışma da yok. Hatta, ülkenin halihazırdaki iskele bölgesinde de adanın diğer koylarında da fiziki durum bu ölçekte bir kruvaziyer limanı karşılayacak durumda değil" ifadesini kullandı. Yılmaz, kruvaziyer limanın plandan çıkarılmasını istediklerini itiraz metninde de belirtiklerini söyledi. Yılmaz, planlanan yat limanına ilişkin olaraksa, Ulaştırma Bakanlığı'nın halihazırda 2012'den beri devam eden bir çalışması olduğunu hatırlattı. Yılmaz, "Bu balıkçı barınağın genişletilmesinin yat limanı için yeterli olduğunu düşünüyoruz. Adanın herhangi bir noktasındaki ikinci bir yat limanı istemediğimizi söyledik" dedi.
Plandaki asıl tehlikenin adanın güney ve batı kıyılarında tehlikeli madde taşıyan gemiler için demirleme sahasının belirlenmesi olduğunu ifade eden Yılmaz, "Böyle bir alanın ayrılması hem bölge denizinin kirlenmesine hem kıyıdan kirlilik riski oluşturmasına, bekleyen gemilerden basılabilecek bazalt ve sintine suların sahil kesimlerinde kirliliği doğrudan etkilemesine yol açıyor. Özellikle o bölgede neredeyse türü son bulmaya yaklaşan deniz çayırları var. Bu gemiler için yapılması planlanan demirleme sahası oradaki ekolojik dengenin bozulmasına da neden olacak. Biz itirazımızda demirleme sahası projesinin iptal edilmesini ve bununla da kalmayıp adanın hiçbir bölgesinde böyle bir alanın sağlanmaması şeklinde görüş bildirdik" diye konuştu.
"Adada karayollarını genişletiyorlar, bize sormuyorlar"
Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin 1/50000 ölçekli Balıkesir-Çanakkale İlleri Bütünleşik Kıyı Alanları Planı'na itiraz ettiklerini söyledi. Çetin, "Bu planın ne olduğunu bilmiyoruz" diyerek, hazırlanan planın karışık olduğunu ifade etti. Çetin, "1/50000 ölçekli Balıkesir-Çanakkale İlleri Bütünleşik Kıyı Alanları Planı'na esas alt ölçekli uygulama imar planlarını kim yapacak? Bununla ilgili esas yok" dedi.
Çetin, planlama sürecinde yerel yönetimlerin konunun dışında tutulmasına ilişkin olarak, "Burada bir makamı temsil ediyoruz. İnsan hiçbir şey olmasa nezaketen sorar. Gökçeada'da Karayolları, yolları genişletiyor bize görüş sormuyorlar. Kıyılarla ilgili plan yapıyorlar bize sormuyorlar" diye konuştu.
Çetin şöyle devam etti:
"Bizim ülkemizde yapmakla korumak arasındaki ince çizgiyi bir türlü yakalayamadık. Ya tamamen yapamazsın ya da yaparken talan edilir. Niçin teknik üniversiteler var. Bu ekosistemi koruyarak yeni yaşam alanları üretmek için var ama en baştan yanlış olunca hiçbir şekilde doğru sonucu yakalamıyoruz. Bacasız sanayiye sahip olan Yunanistan'a bir bakın. Adalarda ekosistemi koruyarak insanlara farklı yaşam alanları, destinasyonlar yaratmışken tüm dünyanın tercih sebebi oluyor."
© The Independentturkish