Birbirlerine, sonları hariç benzeyen bu iki hikaye, aslında fırsatların insanların hayatlarını nasıl şekillendirdirdiğini ve ne yazık ki kimi zaman da bir insanın başına gelebilecek en kötü olasılıkların 25 yaşındaki bir ömrü nasıl sonlandırdığını gösterecek bizlere.
Önce ilk hikayeyle başlayalım.
Nijerya göçmeni bir anne baba, evlatılarının gelecekleri için kaçak olarak Avrupa'nın yolunu tutuyorlar. Atina'nın Sepolia yerleşkesinde kaçak bir şekilde hayatlarını polislerden kaçarak geçiriyorlar.
Çocukları Giannis ve Thanasis'in güneş gözlükleri ve hediye biblolar sattığı akşamlarda karınları doyuyor bu Nijeryalı ailenin.
Büyük abi Thanasis o günleri "Sokakta oyuncak, gözlük, biblo, anahtarlık kısacası akınıza ne gelirse satıyorduk. Şayet olur da 10 dolar kazandıysak harika bir gündü bizim için. Çünkü o gün ölmeyeceğimizin garantisiydi o 10 dolar" sözleriyle anlatıyor.
İki Nijeryalı kaçak göçmen Giannis ve kardeşi Thanasis, çocukluklarını polis korkusu, aç kalmama telaşı ile geçirdiler.
Ancak yazının başında da dile getirdiğim gibi bu hikaye fırsatların insanların hayatlarını nasıl şekillendirdirdiğiyle ilgili...
Adeta filmlere konu olacak şekilde, bu iki kardeşin ve hatta Nijerya göçmeni ailenin hayatını Atina'da bir Yunan değiştiriyor.
O isim Spiros Vellinaitis.
Giannis ve kardeşi Thanasis, 10 dolar kazandıkları günlerden kalan zamanlarda sokaklarda futbol oynuyorlardı.
Hatta babaları Nijerya'da futbol oynamıştı bir zamanlar.
Hayallerinde Nijerya'dan çıkıp Avrupa'ya giden futbolcuların hikayeleri vardı.
Spiros Vellinaitis işte bu anda devreye girmişti; 13 yaşında kardeşleriyle birlikte futbol oynarken Giannis'i keşfetmişti.
Keşfetmişti; ancak ortada bir sorun vardı. Giannis'i keşfeden Spiros Vellinaitis basketbol koçuydu.
Giannis ise hayatında hiç eline bir basketbol topu almamıştı, bırakın turnikenin nasıl atılacağını top sektirmeyi bile beceremiyordu.
Giannis'in dünyasında iki şey vardı; polislerden kaçıp kazanacağı 10 dolar ve futbol.
Ve tek bir soru sordu Spiros Vellinaitis, Giannis'e;
Basketbol oynamak ister misin?
Giannis'in koça yanıtı ise adeta "Ağlatıyor beni beni acı gerçekler'' şarkı sözündeki gibiydi;
Aileme maddi açıdan yardım etmek zorundayım. Çalışmazsam aileme bakamam. Üzgünüm!
Koç Spiros Vellinaitis'in ısrarı, belki de inadı, bugün modern basketbolun kaderini değiştirdi.
Filathlitikos kulübü genel menajeri ile konuşan koç, o dönem Giannis'in ebeveynlerine iş bulmak dışında kulübe bağlılığını kesin olarak sağlamak için aileye para yardımında sağlayarak Giannis'i sokaklardan alıp basketbola kazandırdı.
Sonrası bilinen hikaye...
Önce genç takımda fark yarattı, ardından A takıma çıktı. Tüm Yunanistan'ın konuştuğu bir isimdi. Hatta vatandaşlık bile aldı. Ailesine de hem de.
Artık ismi Giannis Antetokounmpo'ydu.
Evet, doğru duydunuz.
Geçtiğimiz günlerde NBA tarihindeki en yüksek ücretli sözleşmeye imza atarak 5 yılda 228,2 milyon dolar alacak olan Giannis Antetokounmpo!
İlk hikaye mutlu sonla biten bir hikayeydi...
Ancak madem dosyaya Atina sokakları ile başladık trajedisiz bir Yunan hikayesi anlatılamaz
Ancak trajedi bu sefer Yunanistan'da değil İstanbul sokaklarındaydı.
Hem de Giannis'e çok benzer bir hayatın öyküsüydü bu...
Tek fark sonu mutlu bitmedi. Aksine büyük bir dram, çözümsüzlük ve geride kalanların unutamayacağı br ölüm bıraktı.
2005 yılında suyun öte yakasına bir başka Nijeryalı, futbolcu olma hayaliyle gelmişti.
O da tıpkı hayaline giden yol için mücadele ediyor; gündüzleri ve hatta geceleri saat satıyor, gözlük satıyordu. Hafta sonları da kurdukları bir takımla kendini gösterebilmek adına futbol oynuyordu.
Nijeryalı olmasına rağmen üzerinde yıllar sonra gördüğümüz Gambiya forması vardı.
Kimse onun yeteneğini keşfedemedi.
20 Ağustos 2007'de uyuşturucu taşıdığı iddiasıyla Taksim'de gözaltına alındı
Beyoğlu Emniyeti'nde öldürüldü.
O isim Festus Okey'di!
İlk soruşturma tutanağını sanık polis Cengiz Yıldız'ın hazırladığı, Okey'e ateş edilme mesafesini kanıtlayacak olan kanlı gömleğin ise hastanede kaybedildiği anlaşıldı.
Beyoğlu 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, dört yıl boyunca ölenin Okey olup olmadığını araştırdı.
Nijerya'ya gönderilen yazının yanlış makama gönderildiği ortaya çıktı.
İkinci gönderim işlemi, İngilizce değil, Arapça olduğu için geri çevrildi.
Kasım 2011'de gönüllü avukatlar, Okey'in Nijerya ve Güney Afrika'daki ailesini buldu.
Kardeşi Tochukwu Gameliah Ogu'nun müdahilliğini üstlenen avukatlar, taraf olabilmek için mahkemeye başvurdu.
Fakat mahkeme, 13 Ocak 2011'deki kararında, talebi reddetti.
Yıldız, "taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçundan dört yıl iki ay hapse çarptırıldı.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını yeniden inceleyerek, bozulmasına hükmetmişti.
Ve sonunda gelinen noktada Nijeryalı Festus Okey'in 13 yıl önce Beyoğlu Polis Merkezi'nde bir polis tarafından vurularak öldürülmesine ilişkin görülen davada, duruşma savcısı sanık polis memurunun "taksirle ölüme neden olmak" suçundan 6 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti.
20 Ağustos 2007'de Beyoğlu Emniyeti'nde ne olduğunun yanıtı hala belirsiz!
Bu iki hikayeyi anlatma nedenimize gelirsek...
Giannis Antetokounmpo muhtemelen Festus Okey'i tanımıyor
Festus Okey'in ailesi de Giannis Antetokounmpo'nun hikayesini bilmiyor.
Tıpkı sizler gibi.
Ben bu iki hikayeyi tek bir haberde anlatmak istedim.
Çünkü bu iki hikayenin ortak noktaları; daha önemlisi fırsatların insanların hayatlarını nasıl şekillendirdirdiği ve ne yazık ki kimi zaman da bir insanın başına gelebilecek en kötü olasılıkların nasıl büyük bir trajedi doğurabileceğinin en somut örnekleriydi.
Ve uzun zamandır yazmak istediğim bu dosyadan sonra Giannis Antetokounmpo'nın formasını giydiği Milwaukee Bucks forması alıp arkasına Festus Okey yazacağım.
Çünkü tabutunda "Gidiyoruz, teşekkürler Türkiye" yazan o 25 yaşındaki gence bir borcum olduğunu düşünüyorum.
© The Independentturkish