Amerika dünyaya liderlik etmeye hazır mı?

Biden'ın sözleri, neoconlar tarafından geliştirilen 1997 Yeni Amerikan Yüzyılı belgesinin bir yankısıdır

ABD başkanı seçilen Joe Biden, geçen çarşamba günü yaptığı Şükran Günü konuşması sırasında / Fotoğraf: Carolyn Kaster/AP

ABD Başkanı seçilen Joe Biden, geçen çarşamba günü, Şükran Günü münasebetiyle Amerikan ulusuna hitaben bir konuşma gerçekleştirdi.

Biden'ın Amerikalılar arasında bir birliğin sağlanması gerektiğine dair vizyonunu açıkladığı konuşmayı Amerikalılar ve tüm dünya dinledi.

Biden, bu konuşmayla Amerika'nın dünyaya liderlik etmeye hazır olduğuna ve müttefikleriyle birlikte çalıştığında daha güçlü hale geldiğine atıfta bulundu.


Biden, daha önce, yönetiminde bulunabilecek olası kişilerin bir bölümünü tanıttığı sırada yaptığı konuşmada aynı şeye vurgu yapmıştı.

Biden ekibinin Amerika'nın geri dönüşünü yansıtacağını, özellikle de Başkan Trump'ın ABD'yi izole ve yalnız bir ülke konumuna düşürmesinin ardından bunu gerçekleştireceklerini belirtti.

Biden kendi ekibinin ABD'nin moralini yeniden inşa edeceğini ve müttefikler arasında iyimserlik yayacağını kaydetti.

Belki de Biden'ın yaklaşmasından korktuğu tek tabir "Amerika dağın üstündeki bir şehir" tabiridir. Bu söz Amerikan rolünün dünyadaki vizyoner derinliğini temsil eder.


Öncelikle Biden yönetimine başarılar diliyoruz. Yurtiçi ve yurtdışında uzlaşmacı ve hoşgörülü bir yönetim olmasını diliyoruz.

Ancak vâkıa, bu yönetimin tüm iç ve dış zorluklara cevap verebilecek "filozof taşına" sahip olup olmadığının sorgulanmasını gerektiriyor.


Yoksa dünyaya liderlik edilmesi şeklindeki ütopik öneri, Amerikan stratejik planının uygulanmasının ötesine mi geçiyor?

Amerikan hegemonyasının talep edilen ve arzulanan çizgisinden sapan başkanın araçlarından farklı araçlar kullanılsa da… Bununla ne demek istiyoruz?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Şükran Günü konuşması sırasında Biden, 1990'ların sonlarına uzanan bir düşünceye atıfta bulunarak; yirmi birinci yüzyılın bir Amerikan yüzyılı olması gerektiğini vurguladı.

Biden'ın sözleri, neoconlar tarafından geliştirilen 1997 Yeni Amerikan Yüzyılı belgesinin bir yankısıdır.

Yeni Amerikan Yüzyılı hedefi, dünyayı bir Amerikan karakteriyle boyamak, Çin'in gelecekte liderlik etmesinin önünü tıkamak ve Rus çarının önderliğini bir dereceye kadar geri kazanmasını engellemekti ve hala da öyle.

Ancak, bazılarının tarihi komplodan ibaret olarak gördüğü düşünceden uzak, tasarlarken ve planlı stratejiler yapılırken, stratejinin hedefleri, belirleyenin gözünde kaybolmaz.

Bu hedeflere düz çizgileri takip ederek ulaşamazsa, hedefine ulaşmak için engelli arazilere girer. Bu söylediklerimizden bağımsız olarak Biden ve ekibi adına iyi niyet varsayımı ile hareket ediyoruz.

Ne var ki şu soru zihinlerde merak konusu olarak duruyor;

Yeni yönetim ve onu çevreleyen ve meşruiyetini şu ya da bu şekilde etkileyebilecek "kargaşa" dünyaya liderlik edebilir mi?


Lafı fazla uzatmayacağım; Biden'ın uzun süre Amerikan'ın iç siyaseti hakkında konuştuğunu ve bugünkü tutumunun bizim sorumuzu cevaplamadığını görüyoruz.

Bunun sebebi özellikle bu konunun çok derin olması ve basit bir seçim yarışından öte bir durum olması olabilir.

Biden ve yönetimi, Amerikan toplumsal dokusunun duvarında bir çatlağın meydana geldiğini fark edebilir.

Bugün Amerikalılar iki kamp şeklinde bir iç bölünme içindeler; ilki ikinciye, ikincisi ise ilkine karşı kimlik nefreti taşıyor.


İlk grup Beyaz Anglo-Sakson Protestan grubu, "WASP" olarak adlandırılanlar. Kendilerini yeni Kenan topraklarında veya vaat edilen ikinci topraklardaki ilahi hakkın sahipleri olarak görürler.

Ve diğer grup, yaygın bir entelektüel isyan uyandıran ve hala da öyle olan Başkan Andrew Jackson'dan sonra Jacksonianlar olarak bilinenlerdir.


Amerika'nın eritme potası veya domates çorbası fikrini reddederek, Amerika'nın farklı bileşenlerden oluşan bir mozaik olduğunu ve farklı etnik kökenlerin sahibi olarak görülmesi gerektiği görüşündedirler.

Bu, Biden yönetiminin karşı karşıya olduğu gerçek zorluk budur. Biden yönetimi, kendisine oy verenler ile Trump'a oy verenler arasındaki küçük farkın sadece siyasi değil, ideolojik ve etnik mezhepçiliğin ve partizanlığın boyutunu yansıttığını görüyor.


Biden, Şükran Günü konuşması ve Delawar'de, yönetiminde bulunabilecek olası kişilerle ilgili yaptığı konuşması öncesinde, Foreign Policy dergisinin son sayısı ekim/kasımda yayımlanan bir makalesinin başlığı ile Amerikalıları ve dünyayı kışkırttı:

Amerika neden yeniden dünyaya liderlik etsin?


Biden, makalede, ABD'nin "ütopik rüyayı" tek başına gerçekleştirebileceğini göstermek için yumuşak ve sert iki gücü aynı anda zikretti.

Biden, yolda rehberlik etmenin ABD'nin sorumluluğu olduğunun ve bu yeteneğe sahip başka bir gücün bulunmadığının altını çizdi.


Yeni ABD Başkanı Biden yazdı ancak şeytanın avukatı bu makalenin satırlarının dışına çıkıp soruyor:

Açık Semalar Anlaşması'ndan ve Orta ve Kısa Menzilli Füzeler Anlaşması'ndan çekilen ABD dünyaya nasıl yeniden liderlik edebilir?

Aynı şekilde UNESCO, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Pasifik Ortaklığından çekilen bir ülke dünyaya nasıl yeniden liderlik edebilir?


Biden, Obama döneminde Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten John Kerry'yi iklim meselelerinden sorumlu özel temsilcisi olarak atadı.

Kerry gerçekten iyi biri. Ancak gerçek şu ki, yeni yönetimin ABD'nin içerisindeki karbon topluluğuna karşı koyup koyamayacağını araştırmak gerekir.

İklim anlaşmalarına, özellikle de fosil yakıtlara dayalı ABD endüstrileri üzerinde etkisi olan Paris Anlaşması'na yeniden dönmek mümkün müdür?


Joe Biden tarafından ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi olarak atanması beklenen Linda Thomas-Greenfield, "çoğulculuğun ve diplomatik araçların Washington semalarına geri dönmesi" hakkında konuştu.

Bu teorik olarak iyi bir söylem, ancak, Biden'in Amerika'nın dünya liderliğine ilişkin "yeniden özgür ve demokratik dünya" adını verdiği üstün vizyonuyla çelişmiyor mu?

Sonuç olarak; ABD'nin dünyaya liderlik etmeye hazır olduğu fikri şüpheli görünüyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU