Tam 70 saat içerisinde hem Merkez Bankası Başkanı’nın hem de Hazine ve Maliye Bakanı’nın değişmesinin ardından herkesin aklında bir soru var: Bundan sonra ne olacak?
7 Kasım Cumartesi, aynı gün içerisinde Merkez Bankası’nın 23’üncü başkanı Murat Uysal’ın görevden alınması ve ABD’nin Joe Biden’ı Başkan seçmesiyle, yeni haftaya yeni rekorlar ile başlanacağı endişesi güçlenmişti.
Ancak “rekor” beklenenden farklı şekilde geldi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın 8 Kasım akşamı Instagram hesabından yaptığı istifa açıklamasını, 9 Kasım’da yüzde 90 verimlilikteki koronavirüs aşısı haberleri takip etti.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir 24 saatin, ekonomiden sorumlu bakan olmadan geçtiği 9 Kasım’da, Türk Lirası hem dolar hem euro karşısında yüzde 5 değerlendi. Lira, son iki yıldaki en hızlı yükselişini gördü. Uzun süredir 500’ün üzerinde seyreden, ülke risklerini açıklayan gösterge CDS, 459 baz puan ile hazirandan bu yana en düşük seviyeye geriledi.
Gece yarısı yayımlanan Resmi Gazete’deki açıklamayla Türkiye, 10 Kasım sabahına yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan ile uyandı.
Siyasete başbakanlığı döneminde Recep Tayyip Erdoğan’a danışmanlık yaparak başlayan Lütfi Elvan, ilk kez 2007’de AK Parti’den milletvekili seçilmişti. Bu görevi, 2018’e kadar devam etti.
Elvan, 2014 yerel seçimlerinde Binali Yıldırım'ın İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na aday gösterilmesi ile boşalan Ulaştırma Bakanlığı'na Aralık 2013’te atandı. Bundan üç yıl sonra atandığı Kalkınma Bakanlığı görevi ise Temmuz 2018’e kadar devam etti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı’nı yürütürken, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanması Lütfi Elvan için de, kendi deyimiyle, “sürpriz oldu”.
70 saat içinde yaşananlar muhakkak ki yalnızca Elvan için sürpriz değildi.
Pazartesi günü 8 liraya kadar çekilen Dolar/TL, haftanın ikinci işlem gününde 8 lira 38 kuruş seviyesine kadar çıktı. Yine 10 liraya dayanan Euro/TL ise 9 lira 70 kuruş seviyesindeki seyrini sürdürdü.
Uzmanlara göre haftasonundaki fırtınadan sonra piyasanın beklentileri de değişti. Bu nedenle de en azından Merkez Bankası’nın 19 Kasım’daki Para Politikası Kurulu’na kadar “bekleyiş” sürecek.
"Piyasa, Hazine ve Maliye bakanlıklarının ayrılmasını bekliyordu"
Piyasanın, Hazine ve Maliye Bakanlıklarının birbirinden ayrılmasını ve eski sisteme geri dönüş olmasını beklediğini söyleyen Trakya Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Sadi Uzunoğlu, bu ayrımın gerçekleşmediğini hatırlattı.
Uzunoğlu, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada “Hem maliye tarafını çok iyi bilmek hem de Hazine ile yanyana götürmek, bu koordinasyonu sağlamak çok kolay bir şey değil. O nedenle bu bakanlığın ikiye bölünmesi gerekiyor. Birisi harcamalardan sorumlu, diğeri gelirlerin toplanmasından sorumlu olacak. Birbirilerini denetleyecekler” değerlendirmesini yaptı.
Piyasanın beklediği kabine değişikliğinin de gerçekleşmediğini söyleyen Uzunoğlu, “Merkez Bankası başkanlığına da bir maliyecinin atanması da hayal kırıklığı yarattı. Naci bey, işin maliye ayağında çok güçlü bir kişilik. Merkez Bankası Başkanlığı daha farklı, piyasalarla daha içli dışlı olması gereken bir yapı” diye konuştu.
“Yine eski sistemde devam edecek ama sadece kişiler değişmiş olacak” şeklinde bir hayal kırıklığının oluştuğunu belirten Uzunoğlu, TCMB’nin 19 Kasım’daki toplantısına kadar kurdaki volatilitenin süreceğini söyledi.
"Her türlü aracı kullanmak" ne demek?
Sadi Uzunoğlu, Merkez Bankası Başkanı’nın “her türlü politika aracı kullanılacak” şeklindeki açıklamasının piyasada “çok keskin bir faiz artışı olmayacak” beklentisine yol açtığını da sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu’nun da hatırlattığı Merkez Bankası’nın “her türlü aracı”, yalnızca politika faizi olan “bir haftalık repo faizi” ile sınırlı değil.
Piyasa son dönemde politika faizinin artırılmayıp, diğer araçlar, “Gecelik Fonlama Faizi" ve “Geç Likidite Penceresi (GLP) Faizi” yoluyla faizlerin dolaylı yoldan artırılmasından şikayetçiydi.
Gecelik fonlama faizinde en düşük ve en yüksek oranlar yüzde 8,75 ve yüzde 11,75. GLP ise yüzde 14,75. Piyasaları asıl etkileyen, politika faizi, gecelik fonlama ve GLP’nin ortalamasıyla oluşan, “Ağırlıklı Ortalama Fonlama Faizi” ise yüzde 14,20’ye kadar çıktı. Bu durum, bankaların mevduatlara uyguladığı faizi yüzde 18’lere kadar çıkarmış durumda. Ancak resmiyette politika faizi: Yüzde 10,25
Piyasada yaklaşık bir ay önce “500-600 baz puan faiz artırımı olacak” beklentisinin oluştuğunu hatılatan Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi, şimdi ise bu kadar radikal bir değişim olamayacağı, faiz artsa bile 200-300 baz puanı geçmeyeceği, hatta faizlerin değişmeyeceği beklentisinin güçlendiğini hatırlattı.
"Bekle-gör politikası hâkim"
Uzunoğlu’na göre şu anda piyasa, önyargılı bakmıyor ancak “kişiler değiştiyse, ne yapacaklarını bekleyelim görelim” politikası da hâkim.
“Zaten başkanlık sistemindeyiz. Lütfi bey değil de Ahmet ya da Mehmet bey olsa da bu işin sorumluluğu, cumhurbaşkanında” diyen Prof. Dr. Uzunoğlu, “Naci Ağbal da zaten bütçenin hazırlayıcıları arasındaydı. Devreye farklı kişiler girmiş değil” değerlendirmesini yaptı.
Merkez Bankası'nın en çok eleştirildiği konu: İletişimsizlik
SPINN Danışmanlık kurucu ortağı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Özlem Derici Şengül ise piyasaların Lütfi Elvan’a bir şans vermek isteyeceğini ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakın bir isim olması dolayısıyla bir “şüphenin” de oluşabileceğini söyledi.
Şengül “Berat Albayrak ve Murat Uysal’ın faiz artırma taraftarı olduğu ve bu konuda çalıştığı yönünde bazı haberler çıkmıştı. Ancak her ikisinin de görevi bırakması söz konusu olunca ‘Beklendiği kadar faiz artırımı gelmeyebilir mi?’ fikri oluşmuş görünüyor” diye konuştu.
Independent Türkçe’ye konuşan Özlem Derici Şengül, piyasada 24 saat içinde oluşan negatif fiyatlamanın ardındaki ana nedeni şöyle açıkladı:
Naci Ağbal, piyasaların sevdiği bir isim. Çok pozitif bir fiyatlama ile karşılaştık. Ancak bugün baktığımızda “Rasyonelliğe doğru yönelim var. Kesinlike 500-600 baz puan faiz artacak” beklentisi anladığım kadarıyla piyasada artık yok. Belirsizlik ve faiz artırımının olmayacağı fiyatlanıyor.
Sıkılaştırma devam ediyor mu? Ediyor. Birdenbire gevşeme olmadı. Ortalama fonlama maliyetinde geri çekilme görmedik. Burada birinci olarak faiz artırımı gelip gelmeyeceği, ikincisi ne kadar olacağı, üçüncüsü de dil.
Biz şimdiye kadar Merkez Bankası’nın politikalarını eleştirdik ama eleştirdiğimiz en önemli konulardan biri de piyasayı yönlendirecek, piyasa ile iletişim dili olmamasıydı. Murat Uysal geldikten sonra sadece faiz kararı açıklama metinleri uzadı. Daha detaylı bilgi verildi. Ancak bu “forward guidance” dediğimiz ileriye doğru yönlendirme ile ilgili herhangi bir tasarrufu olmadı Merkez Bankası’nın.
Bu çok önemli bir eksiklik. Merkez Bankası Başkanı’nın medya aracılığıyla da çok fazla bir beyanda olduğunu görmedik. Fiyat istikrarını tesis edeceğine dair güven verecek mi? Belki kuvvetli bir faiz artışından sonra yeni bir artışa gerek olmayacak ama gerekirse de TCMB’nin orada olacağını bilmek önemli.
İki koşulda dolar/TL kuru, 8 liranın altına iner
Özlem Derici Şengül, “19 Kasım’a kadar piyasada bu belirsizliğin devam edeceğini ancak 8’lere doğru döneceğini beklemiyorum. Ancak faiz kararı ve iletişim koşulları yerine gelirse doların, 8 liranın altına geldiğini görürüz. Ardından da Joe Biden sonrası Türkiye-ABD ilişkilerinin nasıl şekilleneceği gibi yurt dışı gelişmelere bakılacak hem de yurt içinde kabine değişikliği ihtimali gibi politik gelişmelere odaklanılıcak” diye konuştu ve ekledi:
"Piyasa, Naci Ağbal’ı isim olarak daha güvenilir bulacaktır” diye düşünerek pozitif fiyatlama bekliyordum ancak şimdi “O kadar bağımsız hareket edemeyecek mi? Yine Saray’a soruldu, Saray’dan izin alındı. Para politikası kararı yine bu şekilde mi alınacak? Yiine aynı şeyler mi olacak, bağımsızlığı tehdit edecek uygulamalar mı olacak?” algısı hâkim.
Para Politikası Kurulu’nda para politikası ile ilgili daha tecrübeli, merkez bankası kökenli kişilere yer vermesi daha pozitif bir gelişme olur. Böyle bir durum “Saray’a danışarak değil de PPK ile alması gereken kararı alıyor” algısını güçlendirir.
"Berat Albayrak döneminde yabancı yatırımcı ile toplantıları daha sık gördük"
Özlem Derici Şengül, piyasanın yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’dan beklentilerini ise şu şekilde açıkladı:
Berat Albayrak’la birlikte yabancı yatırımcılarla telekonferans ya da Londra roadshow gibi iletişimleri daha sık görür olduk. Yabancı yatırımcı bu iletişimi bekliyor. Bu normalde, Maliye Bakanı’nın direkt sorumluluğunda değildir. Hazine eurobond ihracı yaptığı için roadshow’a çıkar veya aracı kurumlar, Türkiye ekonomisini anlatır. Ancak Berat Albayrak bu iletişimi daha sık yapınca yeni Bakan’dan da talep olacaktır.
Vergiler ne olacak, devlet harcamaları nasıl olacak, yüzde 4’lük büyüme hedefi var, hazine borçlanmalarında borç çevirme rasyosu çok yüksek devam etti, borçluluğa negatif yansıması olacak mı, borçlanma politikası faizlere nasıl yansıyacak gibi teknik altyapıyı yabancı yatırımcı test edecektir.
Sıkı para politikasına sadık kalma, mali disiplini öne çıkarma, pandemide bir genişleme yaşandı ama orta vadeli programda bunun kademeli olarak azaltılacağı taahüdü var. Bu taahüde uygun davranma gibi beklentileri olacaktır.
“Vergi düzenlemeleri başta olmak üzere mevzuatta öngörülebilirlik”, “piyasa dostu bir dönüşüm programı”, “mali disiplinin korunması”, “uluslararası normlara uygun, şeffaf, öngörülebilir, hesap verebilir politikalar”, yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın 10 Kasım’da yayımlanan ilk basın açıklamasında açıkladığı önemli taahütler arasındaydı.
"Kur-enflasyon sarmalından kurtulmak için sert faizi artışı gerekli"
Yalova Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Baki Demirel ise “Mesele Ekonomi” adlı YouTube kanalında yaptığı açıklamada piyasalarda 9 Kasım’da gerçekleşen iyileşmenin, hem yurt dışı kaynaklı olduğunu hem de Türkiye’de makro koşullarıdaki belirsizliğin azalacağı yönünde beklentinin güçlenmesinden etkilendiğini söyledi.
Demirel, bundan sonra asıl beklenenin bütçe performansının iyileştirmenin sağlanması, kur-enflasyon sarmalından kurtulmak için sert politika faiz artışının gerçekleşmesi ve gerçekçi, yol haritası olabilecek yeni bir makro planın hazırlanması olduğunu söyledi.
"Beklentilere kayıtsız kalınmasının riski yüksek, karşılanmazsa ciddi kur atağına dönüşür"
“Merkez Bankası ile uyumlu, dolarizasyonu ve kur riskini azaltıcı politikalara ihtiyaç var” diyen Demirel, “Merkez Bankası’nın kur riskinden kaçınmak için sert faizi artışı yapması beklentisi var. Bu beklentiler TL’yi destekledi. Bu beklentilere kayıtsız kalınamayacağını düşünüyorum. Kayıtsız kalınmasının riski daha yüksek” değerlendirmesinde bulundu.
Murat Uysal’ın yerine atanan Naci Ağbal’ın “Fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda tüm politika araçları kararlılıkla kullanılacaktır. Para politikasında, şeffaflık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde iletişim güçlendirilecektir” şeklindeki ilk basın açıklamasını da değerlendiren Demirel şunları söyledi:
Naci Ağbal’ın ilk açıklamasından anladığım fiyat istikrarı odaklı ortodoks bir politika izleneceği, dolayısıyla piyasaların beklentileri odaklı bir karar alınabileceği yönünde. Orta vadeli planda düşük faiz beklentisi var. Karşı karşıya kaldığımız durumda faizlerin yükseltilmesi ve daha sıkı para politikası gerekiyor. Beklentiler karşılanmazsa ciddi bir kur atağına dönüşeceğini düşünüyorum.
Demirel, Lütfi Elvan’ın atanmasıyla Bakanlık’ta başlayan yeni süreçle ilgili de “Türkiye’nin içinde bulunduğu borçluluk, bazı şeyleri hemen tersine döndürecek durumda değil. Çalışma arkadaşlarını kendileri belirleyebilir ve tandık isimler o görevlere gelebilir ama maliye politikasının başına daha farklı bir kadrodan kişilerin atanması kafalarda soru işaretleri yaratmıyor değil” dedi.
© The Independentturkish