Gökçeada'da yaşayan Rum vatandaş Zafir Pinaris'in işkenceyle öldürülmesine dair dava devam ediyor. İddianamede sanıklardan Erdoğan Baş'ın telefon konuşmaları yer aldı. Katil zanlısı Baş'ın telefonda "Umduğum gibi değil; bize verilen vaatleri tutmadılar" sözleri dikkat çekti. 24 Mayıs günü gözaltına alınan ve tutuklanan Baş'ın, cezaevine konulduktan kısa bir süre sonra hayatını kaybettiği öğrenildi.
Hikâyeyi baştan anlatalım…
Zafiris Pinaris 86 yaşındaydı. Gökçeada'da bir damda hayatını sürdürüyordu. Öldürülmeseydi, bugün belki yine aynı sadelikte hayatını sürdürecekti. Doğduğu büyüdüğü adada bir gün işkence ile öldürüldü Pinaris. 13 Mayıs günüydü. Gökçeada bu ölümle çalkalandı. Yıllar sonra bir Hıristiyanın öldürülmesi panik havası yarattı.
Pinaris adanın en yaşlı Rumlarındandı. Zengin bir adam olduğuna dair hikâye bütün adanın dilindeydi. Çocukları Yunanistan'da olan Pinaris, Gökçeada'nın merkezine 5 km uzaklıkta bulunan Zarife Tepesi'nde yalnız bir hayat yaşıyordu. Günlük işlerini adalılar hallediyor, kendisi de pek evinden çıkmıyordu. Gelin görün ki; bu yalnızlığı onu hedef haline de getirmişti. 2019'un 13 Mayıs günü yemek getiren komşuna kapıyı açmadı ilk kez. Kapıyı açan komşusu elleri kolları bağlanmış halde yerde buldu yaşlı adamı. Eve gelen jandarma Pinaris'in 1 gün önce öldüğünü değerlendirdi ve cinayetle ilgili soruşturma başlatıldı. 11 gün sonra operasyonlar neticelendirildi. Soruşturma kapsamında 8 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 5'i serbest bırakılmış, Erdoğan Baş, Mete Sarı ve Kadir Arslan isimli 3 şüpheli tutuklanmıştı. Davaya ilişkin detaylar ortaya çıkınca, cinayetin perde arkası da aralanmaya başlandı.
Cinayet nasıl işlendi
Cinayet Gökçeada'nın merkezinde yer alan Mete Sarı'nın sahibi olduğu Moonlight isimli bir kafede tasarlanmıştı. Şüphelilerden Erdoğan Baş'ın iki oğlu da Gökçeada Atatürk Anadolu Lisesi'nde öğrenciydi. Büyük oğlu A.B. Moonlight Kafe'de çalışıyordu. Erdoğan Baş savcılık ifadesinde oğullarını ziyarete geldiğinde Moonlight Kafe'de kaldığını söyledi. Baş, kafe sahibi Mete Sarı'nın "Tek başına yaşayan yaşlı Rum amcanın parası ile altınlarının olduğunu ve nasıl alabileceklerini sorduğunu, bu işi halledebileceğini" söyledi. İstanbul'a geri dönen Erdoğan Baş, olayı şüpheli Kadir Arslan'a anlattı ve cinayeti planlamaya başladılar.
13 Mayıs 2019 günü Erdoğan Baş ve Kadir Arslan Gökeçada'ya geldi. Mete Sarı kendi aracıyla, Baş ile Arslan'ı Pinaris'in evinin yakınına bıraktı ve kafeye geri döndü. Baş ve Arslan, havanın kararmasıyla birlikte, etrafı da kolaçan ettikten sonra Pinaris'in evine gitti. Kapıyı çalan Baş ve Arslan'ın "kimse yok mu" sorusuna Pinaris, "Buyurun evladım, içeriye geçin" diye yanıt verdi. Pinaris'ten su isteyen Baş ve Arslan yaşlı adamı etkisiz hale getirdi. Elleri ve ayaklarını plastik kelepçeyle bağladılar. Paralarının yerini sormaya, evi aramaya başlayan Erdoğan Baş, Kadir Arslan'a Pinaris'in başında durmasını söyledi. Paraları bulamayan Erdoğan Baş, Pinaris'e şiddet uyguladı. Pinaris'in parasının yerini söylemesi üzerine paraları alan Baş ve Arslan yaşlı adamı elleri ve kolları bağlı şekilde bırakarak ayrıldılar. Kafe sahibi Mete Sarı tarafından olay yerinden uzaklaştırılan şüpheliler, 7 bin euro çaldıkları halde Sarı'ya evden bin 300 euro çıktığını söyledi ve 500 euro verdi.
İddianamede olayın tek tanığı olarak yer alan Musa Taylan isimli şahıs ifadesinde, 13 Mayıs günü adada sırt çantalı iki erkek şahıs gördüğünü ve bu şahısların adalı olmadığını, söyledi. Bunun üzerine şahısların dışarıdan gelebileceği değerlendirildi ve feribot kamera kayıtları incelendi. Kayıtların yardımıyla Musa Taylan şüpheli şahısları tespit etti. Bunun üzerine 8 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan Erdoğan Baş, Mete Sarı ve Kadir Arslan'ın nitelikli yağma ve nitelikli kasten adam öldürme suçlarından yargılanmasına başlandı. Baş'ın oğlu A.B ise 18 yaşından küçük olduğu gerekçesiyle tutuksuz yargılanıyordu.
Ölüm raporuna göre; Pinaris'in aldığı darbeler sonucunda "kafa, göğüs, boyun travmasına bağlı gelişen beyin kanaması, göğüs kafesi kemikleri ile dil kemiği ve troid, kıkırdak kırıklarıyla birlikte gelişen solunum tıkanması nedeniyle öldüğü" belirtildi.
Dinlemeye takılan "vaat"
Davanın iddianamesinde ilgi çeken bir detay vardı. İddianamede, sanık Erdoğan Baş'ın soruşturma aşamasında telefonlarının dinlemesi kararı verildi. Buna göre, Baş'ın 17 Mayıs günü Z.C. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi kayıtlarında cinayet ve hırsızlık hakkında konuştukları görüldü. Z.C'nin "tatilin nasıl geçti?" sorusu üzerine, Baş'ın "Tatilim iyi, sonuçlandırdım" diye yanıt veriyordu. Katil zanlısı Baş'ın, Z.C.'ye cinayet haberini internetten görebileceğini söylemesi, Z.C'nin yeniden "nasıl, iyi geçmedi mi tatilin" sorusu üzerine ise şu yanıtı vermesi dikkat çekti: "Ya umduğum gibi değil, bize verilen vaatleri tutmadılar yani!"
Sanık Baş telefon görüşmesinde hırsızlık olayını ise şöyle anlatıyordu:
Erdoğan Baş: Ama şeyi de kurtardık canım.
Z.C.: Hı
Erdoğan Baş: Fazlasıyla kurtardık.
Z.C.: Vallah
Erdoğan Baş: Hee
Z.C.: İyi hayırlısı ya
Erdoğan Baş: Gemi yürür gemi yürüyecek kadar
Z.C.: Hee
Erdoğan Baş: Şey yapamadık.
Z.C.: İyi güzel dedim, şey yapmayayım dedim fazla rahatsız etmeyeyim.
Erdoğan Baş: Sıkıntı yok.
Resmi telefon kayıtlarında ortaya çıkan ve katil zanlısı Baş ile görüşen Z.C. isimli şahsın, iddianamede tanık olarak gösterilmemesi dikkat çekti.
Bu telefon görüşmesinin ardından, Erdoğan Baş 24 Mayıs günü yani olaydan 11 gün sonra gözaltına alındı. Baş'ın İstanbul Arnavutköy'deki adresinde yapılan aramada; Pinaris'e ait olduğu düşünülen 2 bin 850 lira ve 5 bin 300 euro nakit para, 3 adet kuru sıkı, yeni alınmış cep telefonu, cinayetin gerçekleştiği gün, yani 13 Mayıs 2019 tarihine ait İstanbul-Çanakkale seferi olan otobüs bileti ele geçirildi.
24 Mayıs 2019'dan itibaren tutuklu bulunan davada bugüne kadar 3 duruşma görüldü. Sanıklardan Erdoğan Baş 31 Ocak'ta cezaevinde öldü. Davanın dördüncü duruşması ise 25 Aralık 2020'de gerçekleşecek.