Sudanlıların, ülkenin adının teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarılması karşılığında İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi konusundaki çağrıları yoğunlaştı. Siyasi güçlerden bazıları, Devlet Başkanlığı Konseyi’ni, (Egemen Konsey) ABD'nin İsrail ile normalleşme teklifini kabul etmeye çağırdılar. Diğer siyasi güçlerle birlikte bazı sosyal ve dini kuruluşlar ise normalleşme teklifine karşı çıkarak, bunu, Sudan'ın tarihi tutumları veya özgürlükler için çağrıda bulunan devrimiyle bağdaşmayan ‘ahlaksız bir tutum’ olarak değerlendirdiler.
Ümmet Partisi Genel Başkanı Mubarek el-Fadıl el-Mehdi ve Sudan Kurtuluş Hareketi - İkinci Devrim lideri Ebu’l-Kasım İmam el-Hac ve Doğu Cephesi’ni temsil eden Muhammad Hamid, dün Hartum'da düzenledikleri basın toplantısında hükümeti, Sudan'ın İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye çağırdılar. Ümmet Partisi’nin bir başka kanadı Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı ve Fadıl el-Mehdi’nin kuzeni Sadık el-Mehdi ise İsrail ile normalleşme fikrine karşı çıkıyor. Fadıl el-Mehdi basın toplantısındaki açıklamasında, ABD'nin Sudan’ı terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkarmak karşılığında İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi teklifi, 3 Kasım’a ABD’de yapılması planlanan başkanlık seçimleriyle ilgili olduğunu ve Sudan'ın ‘tarihi fırsat’ olarak nitelediği bu teklifi değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Mehdi açıklamasında, “ABD’deki başkanlık seçimlerinin sonuçları açıklandıktan sonra Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri’nde BAE'de kendisine yapılan teklifi kabul etmediği takdirde büyük bir krize girecek. Bu tarihi fırsattan yararlanmazsak Sudan’ın adı, daha uzun yıllar terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkarılmayacaktır” ifadelerini kullandı.
Sudan’ın eski başbakanlarından Milli Ümmet Partisi lideri Sadık el-Mehdi ise geçiş süreci hükümetinin ülkenin İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesi yönünde atabileceği her adıma karşı bir halk kampanyası başlatacağını duyurdu. İsrail ile normalleşme çağrılarını ‘teslim olma ve şantaj’ olarak nitelendiren ve bölgede barışla hiçbir ilgisi olmadığını belirten Sadık el-Mehdi, hükümetten herhangi bir tek taraflı girişimde bulunmama konusunda net bir şekilde açıklama yapmasını istedi. Aşırılık yanlısı grupların, bunun netleştirilmemesini ülkede kaos ortamı yaratmak için kullanabileceklerini söyleyen Mehdi, Sudan’ın adının terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkarılması karşılığında İsrail ile normalleşmenin, ‘Sudan halkının onurunu ayaklar altına alan bir şantaja’ olarak gördüğünü belirtti.
Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile geçtiğimiz Şubat ayında Uganda'nın Entebbe kentindeki görüşmeden ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun geçtiğimiz Ağustos ayında Hartum'a yaptığı ziyaretten bu yana Burhan ve ABD'li yetkililer arasında görüşmeler devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Abu Dabi'de Burhan ile Sudanlı bakanlardan oluşan bir heyet, ABD’li yetkililerle bir araya gelirken Sudan’da konuya ilişkin bölünmüşlük devam ediyor. Sudan hükümetinden konuya ilişkin yapılan resmi açıklamada, geçici bir hükümet olması sebebiyle normalleşme için İsrail ile görüşme yetkisi olmadığı belirtildi. Hükümet ayrıca, Sudan’ın terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkarılmasının normalleşme ile ilişkilendirilmemesini talep etti. Bu arada, hükümetteki askeri yetkililer, ülkeyi mevcut ekonomik ve siyasi krizinden çıkarmak için İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi için baskı yapmaya devam etti.
Normalleşme taraftarı sesler pragmatik bir açıdan olsa da daha yüksek çıkarken Sudan kamuoyu bölünmüş durumda. Aralarında Milli Ümmet Partisi, Sudan Komünist Partisi, Arap Sosyalist Baas Partisi ve Nasırcı Parti’nin de bulunduğu kanat ise normalleşmeye karşı çıkıyorlar. Normalleşme eğilimli girişimleri, anayasanın hükümetin sivil kanadına verdiği dış politikayla ilgili yetkiye ordunun müdahalesi olarak değerlendiren normalleşme karşıtları, ordunun normalleşmeye verdiği desteği, hükümetin sivil bileşeni karşısında konumlarını güçlendirme girişimi olarak görüyorlar.
Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Orgeneral Muhammed Hamdan Dakalu, sosyal medyada yayınlanan bir videoda, Sudan'ı ‘güvenli bir yer haline getirecek’ her şeyi yapacağını ve normalleşme için ‘aşiret liderlerinin’ onayını aldığını söyledi. Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Burhan da daha önce Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, İsrail ile normalleşmenin, Sudan’ın ulusal ve güvenlik çıkarlarına katkıda bulunacağını ve Sudan’ın çıkarları için elinden gelen her şeyi yapacağını söylemişti.
Bu arada, İsrail ile normalleşme çağrısı yapanlar, ‘Sudan-İsrail Dostluk Derneği’ adını verdikleri bir oluşumun faaliyete geçtiğini duyururken medyaya ve gazetecilere derneğin açılışına davet ettiler. Ancak daha sonra yetkililerin, derneğin düzenlemek istediği basın toplantısına yasak getirdiği ve basın toplantısının yapılacağı salonun ruhsatını geri almakla tehdit ettikleri açıklamasında bulundular.
Fadıl el-Mehdi’nin düzenlediği basın toplantısına geri dönecek olursak Mehdi, Abu Dabi’daki müzakerelerde, ABD’li müzakerecinin Sudan'a, Sudan'ın adının teröre destek veren ülkeler listesinden derhal çıkarılması ve Paris Kulübü’ne olan borçlarının silinmesi için destek verileceği bilgisini de içeren yazılı bir teklif sunduğunu söyledi. Mehdi’nin açıklamasına göre teklifte ayrıca, ABD’den mali destek verilmesi, yatırım ve insani yardım sağlanması ve Sudan’ın Ortadoğu'da yeni bir dönem başlatan Arap-İsrail Barış Anlaşması’na katılmasının desteklenmesi yer alıyor.
Sudan'ın terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkarılmasının ekonomik reformu finanse etmek için bir başlangıç ve temel bir koşul olduğunu söyleyen Mehdi, aynı zamanda bağışçıların ve finans kuruluşlarının Sudan'daki projeleri finanse etmek için krediler sağlanmasının yanı sıra Sudan bankalarının uluslararası bankalardan kredi almasının önünü açacağını söyledi. Mehdi, bunun, Sudan şirketlerinin ve Sudanlı iş adamlarının banka hesaplarının ve uluslararası bankalarla ilişkilerinin eski haline gelmesine de olanak tanıyacağını sözlerine ekledi.
ABD'nin teklifinin, zaman açısından 3 Kasım'da yapılması planlanan ABD başkanlık seçimleriyle ilişkili olduğunu söyleyen Mehdi, “Bu tarihi fırsatı kaçırmak, Sudan'ın daha uzun yıllar uluslararası ve ekonomik tecritte kalması anlamına geliyor. Bu, aynı zamanda, ekonomik krizin devam etmesinin ve ekonomik reform ve kalkınma programının başlatılamamasının yanı sıra ülkenin siyasi ve güvenlik olarak daha fazla istikrarsızlığa sürükleneceği demek oluyor” şeklinde konuştu.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Şarku'l Avsat