Üye sayısı 5 binden fazla olan baroların 2 bin imzayla bölünebilmesine yol açan düzenlemenin yasalaşmasının ardından Hukukun Özgürlüğü Platformu'na mensup hukuk kuruluşlarının İstanbul'da ikinci baroyu kurmak için başlattığı çalışmaların ilk etabı sona erdi.
2 bin üyeyi aşan hukukçular, topladıkları imzaları Türkiye Barolar Birliği'ne (TBB) teslim edecek.
İkinci baronun kurucularından biri olan Hukukçular Derneği Genel Başkanı Cavit Tatlı, bu süreçte yaşadıklarını Independent Türkçe'ye anlattı.
''TBB, sistemi önce açtı sonra kapattı, çok zaman kaybettirdi''
Tatlı, TBB'nin online başvuruyu bir anda kapattığını söyledi.
"Önce e-imzayı açacağız dediler, günlerce bunu açmalarını bekledik" diyen Tatlı, "Açılınca çalışmalara başladık ama bir anda kapattılar. Neden kapattıklarını hala bilmiyoruz. Yeni baro çalışmalarıyla ilgili Türkiye'deki iki muhataptan biri biziz ama hiçbir bilgi vermediler. Sistem kapatılınca yine vakit kaybettik" diye konuştu.
TBB'nin, baro kurmalarını istemeyen bir yönetim kuruluna sahip olduğunu savunan Tatlı, bunu yaparak TBB'ye delege gönderme haklarının önüne geçmeye çalıştıklarını söyledi.
Tatlı, "Bu, seçme ve seçilme hakkına direkt bir müdahaledir" ifadelerini kullandı.
''İstanbul Barosu, 48 bin üyeye 1878'den beri ulaştı, hepimiz sisteme dahil olmaya mecburduk''
Tatlı, kuruluş süreci içinde ortaya atılan "İmza toplayamadılar" iddialarıyla ilgili şunları söyledi:
"Gazeteciler arıyordu ve kaç imza topladığımızı soruyorlardı. Biz de soranlara söylüyorduk. Mesela o güne kadar bin imza topladığımızı söylediysek gazetede ‘Yarısında kaldılar' diye haberler çıkıyordu. İddiaların kaynağı aslında buydu. Bizi '48 bin üye arasından 2 bin imza toplayamadılar' diye eleştiriyorlardı. Oysa İstanbul Barosu bu sayıya 1878'den bu yana ulaştı. Hepimiz avukatlık yapmak için bu sisteme dahil olmaya mecburduk. Şimdi tüm sistemi kurulmuş, kurumları oturmuş bir yapıdan kendi irademizle ayrılıyoruz."
Bu iddialarla birlikte üye olmak isteyen avukatların da kafalarında soru işaretleri uyandığına dikkati çeken Tatlı, "Pandemi süreci nedeniyle kalabalık toplantılar yapamadık. Bayram tatili ve adli tatil araya girdi. Avukatlar 'Vekaletnameler değişecek mi' diye sordu. Bir sürü tezvirat yapıldı. Çalışmayı bırakıp bunlara cevap vermeye kalksak işimizi yapamazdık. Ama nihayetinde bitirdik" ifadelerini kullandı.
''Öyle şeyler söylendi ki, 'Bu ben miyim' diyordum''
''Bilgi sahibi olmadan konuşanların lafları havada uçuştu. Hakkımızda öyle iddialarda bulundular ki bazen 'Bu ben miyim' diyordum. Aslında bunları söyleyenler bizim baroyu kuracağımızı biliyordu, sadece TBB'ye delege gönderemeyelim diye bunu yaptılar'' diyen Tatlı şunları söyledi:
''Kurmak istediğimiz baro içinde siyasi bölünmeler yaşandığını bile iddia ettiler. Biz avukatları siyasi görüşlerine göre ayırmıyoruz. Katılımcılığı, şeffaflığı, meslek ilkelerini önemsiyoruz. Siyaset yapacaksa zaten gelmesin. Burada baro siyaseti olacak gündelik siyaset değil. Herkesin ideolojik düşüncesi olabilir. Herkesi kendi görüşleriyle kabul ediyoruz. Solcuymuş, sağcıymış, ülkücüymüş… Bu bizi ilgilendirmiyor.''
''İkinci baroda 'avukat siyaseti' olacak''
İstanbul Barosu'ndan en büyük farklarının meslektaş sorunlarıyla ilgilenme noktasında şekilleneceğini belirten Tatlı, ''Tüm avukatların ortak sorunları var. Ortak sorunlar içinde yaşa, cinsiyete veya kurum yada serbest avukat olmalarıyla ilgili ayrı sorunlar ortaya çıkıyor. Biz bu sorunların hepsini çözeceğiz. İstanbul Barosu'ndan ayrılan avukatlar olarak sorunlarımızın çözülmediğini gördük. Meslek sorunlarını çözdüğümüz zaman aslında vatandaşın da adalet sorununu çözmüş oluyoruz. Adalet kültürü çok aşağılara indi. Bu kültürün yeniden güçlendirilmesi için diyaloğa ihtiyacımız var. Diyalog yoluyla mevcut sorunların büyük kısmı çözülebilir'' şeklinde konuştu.
İstanbul'da Yeni Bir Baro için çıkmış olduğumuz yolda 2.000'in üzerinde imza ile TBB'ye başvuruyoruz.
— İstanbul Yeni Baro (@2NoluBaro) September 23, 2020
Katılımlarından dolayı meslektaşlarımıza teşekkür ediyor,
Yeni Baromuzun Ülkemize ve hukuk dünyasına hayırlı olmasını temenni ediyoruz. #Hazırız pic.twitter.com/6i1BlKRiWE
''Hakim ve savcıların kararları etkilenmesin diye gerekirse vekaletnamelerde baro ismi olmamalı''
Tatlı, hakim veya savcıların avukatların kayıtlı olduğu baroya göre tutum takınıp takınmayacağına ilişkin soruya şu şekilde cevap verdi:
''Evet, böyle bir tehlike her iki baro için de var. Bunu önleyecek çözüm de biziz. Hiçbir şekilde buna fırsat vermeyeceğiz. Ben 10 yıldır bir derneğin başkanıyım. Dernek için dışarında ‘iktidara yakın' denilir. Ama kaybettiğim bir sürü dava var. Yargıtay'da 4 yıldır bekleyen dosyalarım var. Peki neden faydalanamıyorum? Biz bununla ilgili çözüm önerilerimiz var. Gerekirse vekaletnamelerde baro isimlerinin kullanılmaması sağlanabilir. Yargılama adil olması kadar adil de görünmesi. Başkaca çözüm önerilerine de açığız.''
''Eleştirilerin hiçbirinde zeka pırıltısı yoktu''
Kuruluş süreciyle ilgili hak etmedikleri birçok şeyin söylendiğini belirten Tatlı, "Biz icraatlara başlamadan tezviratlar devam edecek. Faaliyetlerimizle bu ön yargıları yıkacağız. Bu süreçte dilin çok kötü olduğunu gördük. Karşısındakinin ne olduğunu bilmeden çok incitici kelimeler kullandılar. İnsanız, ailemiz var. Olmadığımız şeyi söylüyorlar ve gerçekten çok kötü konuşuyorlar. Siyasiler için 'Eleştiriye katlansınlar' derdim ama bu yazılanlar çevremizdekileri etkiliyor ve seviyeyi aşağı çekiyor. Hiçbirinde de zeka pırıltısı da yok. Baktığınız zaman koca koca insanlar ama bu dille, bu bakış açısıyla, bu ön görüsüzlükle hiçbir yere gidemeyiz. Sonuçta toplumu yönlendiren bu sığ düşünceyle biraz daha karşılaşmış olduk. Böyle konuşan gazetecinin yazdığından da bir şey çıkmaz, böyle akademisyenin yetiştirdiği öğrenciden de bir şey olmaz. Bu ülkede sadece siyah ve beyaz mı var. Başka renkler yok mu" değerlendirmesinde bulundu.
© The Independentturkish