ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, 3 Kasım’da yapılması planlanan ABD başkanlık seçimlerinden yaklaşık iki ay önce karmaşık ve çok amaçlı bir diplomasi turuna başladı.
Tura Pazartesi günü İsrail’e gerçekleştirdiği ziyaret ile başlayan ABD Dışişleri Bakanı, ardından Salı günü Tel Aviv’den Hartum’a gerçekleştirdiği ilk resmi direkt uçuşla Sudan’ı ziyaret etti.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Umman'ın da yer aldığı turun hedefinde birkaç gündem maddesi bulunuyor.
Resmi ziyaret turu, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Ortadoğu'da barış çabaları için bir başarı olarak nitelendirdiği, İsrail ile BAE arasında geçtiğimiz günlerde duyurulan tarihi anlaşma çerçevesinde gerçekleşiyor. ABD Yönetimi, diğer Arap ülkelerinin de BAE’nin yolundan gidip İsrail’i tanıyacakları konusunda iyimser olduğunu söylüyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Gözlemciler özellikle ABD başkanlık seçimleri için yapılan anketlerde Başkan Trump'ın Demokrat rakibi Joe Biden'ın gerisinde kaldığını ve aranın açıldığını belirtiyor.
Trump yönetiminin seçim kampanyasındaki başarısızlığı kapsamında Pompeo'nun Bahreyn ve Sudan üzerinde baskıyı artırmayı hedeflediği düşünülüyor.
Turun en önemli gündem maddesi İran
Turun, ABD Yönetimi’nin, İsrail ile Arap ülkeleri arasında barış anlaşmaları sağlama çabalarını güçlendirmenin yanı sıra özellikle BAE-İsrail barış anlaşması çerçevesinde İran'a karşı bölgesel çabaları yoğunlaştırma başta olmak üzere başka hedefleri de bulunuyor. Pompeo’nun Ortadoğu turunun başlamasından hemen önce, Beyaz Saray baş danışmanı ve ABD Başkanı'nın damadı Jared Kushner yaptığı açıklamada, “Anlaşma, İran’a karşı askeri yeteneklerini desteklemek için BAE’ye F-35 savaş uçağı satma olasılığını artırmalıdır” ifadelerini kullandı.
ABD merkezli Foreign Policy dergisine göre Kushner'ın bu hafta içinde Ortadoğu'ya bizzat seyahat etmesi bekleniyor. Tüm bu gelişmeler, Trump yönetiminin BM Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) İran'a uygulanan silah ambargosunu uzatma girişimiyle aynı döneme denk geldi. Girişim, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) tarafından onaylansa da Birleşmiş Milletler'deki (BM) diğer büyük ABD müttefiklerinden destek alamadı.
ABD Dışişleri Bakanı, geçtiğimiz hafta ABD’nin İran’a karşı yeniden BM yaptırımlarının uygulanması için tartışmalı snapback mekanizmasının etkinleştirilmesi talebinin destek görmemesi sonrası ülkesinin Avrupalı müttefiklerini ‘mollaların yanında yer almakla’ suçladı. Pompeo, ABD’nin Avrupalı ortakları, özellikle İran'a uygulanan silah ambargosunun uzatılması için ‘başka seçenek’ bırakmadıklarından ülkesinin İran'a karşı yeniden BM yaptırımlarının uygulanması için snapback mekanizmasını etkinleştirmeye başvurduğunu söyledi.
Pompeo mekanizmanın etkinleştirilmesi için resmen başvuruda bulunduktan sonra gazetecilere verdiği demeçte, “ABD dışında hiçbir ülke bir karar tasarısını sunma cesaretine ve inancına sahip değildi. Bunun yerine, İranlı mollaların yanında olmayı seçtiler. Almanya, Fransa ve İngiltere'deki dostlarımız bana özel olarak İran'a uygulanan silah ambargosunun kaldırılmasını istemediklerini söylediler” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Fransa, Almanya ve İngiltere, ortak bir açıklama yaparak, Washington'ın, Tahran'a yönelik 2015 nükleer anlaşmasını ihlal etme suçlaması çerçevesinde BM’den yeniden İran'a yaptırım uygulama talebini desteklemeyeceklerini duyurdular.
Gözlemciler, BAE-İsrail anlaşmasının uzun vadeli bir eğilimi resmileştirdiğini ve daha fazla Arap ülkesinin jeopolitik önceliklerini İsrail ile çatışmaktan İran'a karşı işbirliğine kaydırdığını söylüyorlar. İran meselelerinde uzmanlaşmış Amerikalı gazeteci Dan Haverty, ABD'nin aracılık ettiği anlaşmanın, Washington'ın İran'a karşı çok taraflı bir siper kurma yönündeki daha geniş çabalarını yansıtığını düşünüyor.
Sudan ve İsrail
Pompeo, Sudan’da Nisan 2019'da Ömer el-Beşir rejiminin devrilmesinden bu yana Hartum’a giden ilk üst düzey ABD’li yetkili olarak dün Sudan'ı ziyaret etti. Pompeo’nun ziyareti aynı zamanda 2004'ten bu yana bir ABD Dışişleri Bakanı'nın Sudan'a gerçekleştirdiği ilk ziyaret olma özelliği taşıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk ve Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya gelen Pomepo, görüşmeler sırasında ABD'nin sivil geçiş hükümetine verdiği desteğin yanı sıra Washington’ın Sudan ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi konusundaki desteğini ifade etti.
Pompeo’nun Hartum ziyareti öncesi Sudan’ın da tıpkı BAE gibi İsrail ile normalleşme anlaşması imzalamaya yakın olduğuna dair bilgiler basında yer aldı. Ancak Sudan Başbakanı Hamduk, İsrail ile normalleşme anlaşmasına varılacağı yönündeki haberleri reddederek İsrail ile görüşmeyi reddetti. Ancak yine de Amerikan medyası, iki taraf arasındaki görüşmelerin halen devam edeceğine dair güçlü bir inancın olduğuna ve Pompeo'nun turunun bu sürece önemli bir ivme kazandırabileceğine işaret etti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz Şubat ayında Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan ile Uganda'ya yaptığı ziyaret sırasında bir araya gelmiş ve normalleşmeyi sürdürme konusunda sözleşmişlerdi. Görüşme gizliydi ve gerçekleştikten sonra duyuruldu. Sudan ordusundan o dönem yapılan açıklamada, İsrail ile görüşmelerin Sudan'ın uluslararası arenada bir parya devleti olarka değerlendirilmesine son verme girişimi olduğu belirtildi.
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, Hartum'da
Öte yandan Pompeo'nun Sudan ziyareti, Etiyopya'nın Hartum Büyükelçisi Yibtalal Amero tarafından duyurusu yapılan Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in Hartum ziyaretiyle çakıştı. Büyükelçi Amero yaptığı açıklamada, iki ülke liderlerinin ikili ilişkiler ve taraflar arasındaki işbirliğini artırmanın yollarını ele alacaklarını söyledi. Diğer yandan Etiyopyalı Twitter kullanıcıları, Abiy Ahmed'in Sudan ziyareti sırasında Pompeo ile görüşme talebinin kabul edildiğini öne sürdüler. Ancak yapılan açıklamalarda ABD Dışişleri Bakanı ile Sudan ve Etiyopya liderleri arasında üçlü bir toplantı yapıldığına dair herhangi bir işaret yoktu.
ABD, Nil Nehri suyunun paylaşımı konusunda Etiyopya, Mısır ve Sudan arasındaki anlaşmazlıkları artıran Nahda (Hedasi / Rönesans) Barajı’yla ilgili bir anlaşma yapılması için taraflara baskı uyguladı. Üç ülke arasında ABD ve Dünya Bankası himayesinde başlayan ve yaklaşık dört ay süren müzakere turu geçtiğimiz Şubat ayında, Kahire’nin kabul ettiği, ancak Addis Ababa’nın Washington tarafından hazırlanan anlaşmayı imzalamayı reddetmesiyle başarısızlıkla sonuçlandı. Etiyopya, anlaşmanın kendisini uzun süren bir kuraklık halinde baraj rezervuarındaki suyu kabul edilemeyecek kadar düşük seviyelere indirmeye mecbur edeceğini, bununla birlikte anlaşmanın Mısır'ın Nil Nehri sularında talep ettiği adaletsiz payı kalıcı hale getirmek için tasarlandığını söyledi.
Etiyopya ayrıca, ABD’yi görüşmeler sırasında Mısır’ın lehine davranmakla ve bir gözlemci olarak rolünü aşmakla suçladı. Daha sonra Kahire ve Washington, Addis Ababa'ya bir anlaşmaya varılmadan baraj rezervuarını doldurmasının uluslararası yasal yükümlülüklerin ihlali olacağını bildirdiler. Ancak Etiyopya, barajını tek taraflı olarak doldurma hakkına sahip olduğunu öne sürerek bu iddiayı reddederken, baraj rezervuarının ilk dolum aşamasını geçtiğimiz Temmuz ayında gerçekleştirdi.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Şarku'l Avsat