Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, ‘geleneksel bir oyuna düşmeme’ gerekçesiyle ülkedeki siyasi partilerin rolüne ilişkin hoşnutsuzluğunu yineledi. Tebbun, uzun bir süredir eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın tekeli altına olan ‘başbakanlık koalisyonuna’ değinirken, kitlesel hareketlere yöneldiklerine dikkati çekti.
Tebbun’un, cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmesinden bu yana siyasi partilere yönelik bakışı değişmedi. Göreve gelmesinden 7 ay sonra siyasi bir parti kurma ya da mevcut taraflardan herhangi biriyle koalisyon oluşturma fikrini reddettiğini yineledi. Ancak bu kez, mevcut siyasi oluşumlar pahasına kolektif harekete açık bir ‘eğilim’ gösterdi.
Dekor için taraflar
19 Temmuz Pazar günü bir televizyon kanalına açıklamada bulunan Tebbun, seçilmiş konseylerde (parlamento ve yerel konseyler) kendisini destekleyen siyasi bir partiye dahil olmama sözüne sadık olup olmadığı yönünde bir soruya, “Bunu belirttim ve hala buna bağlıyım. Tüm partilere mensubun ve tüm partiler de Cezayir toplumu çerçevesindedir. Cezayir toplumu ve gençliği adına kendimi aday gösterdim. Seçim kampanyası sırasındaki sözlerimi hatırlamak isteyen herkes, söylediklerime de kulak kesilebilir” ifadelerini kullandı. Abdulmecid Tebbun, “İlk olarak tüm Cezayirlerin cumhurbaşkanı olduğum için, ikinci olarak da sivil toplumun esas olması ve doğrudan vatandaşların günlük yaşamlarıyla ilgili olması dolayısıyla kişisel olarak ve deneyimlerden sonra, herhangi bir siyasi partiye ait olmayı reddediyorum” dedi.
Anayasanın gücü altında varlığını sürdürdüğünü belirten Tebbun, siyasi partilere de kapıyı kapatmak istemedi. Cezayir Cumhurbaşkanı, “Bu durum, mevcut ve yasal olarak onaylanmış bir çözüm niyetinin olduğunu anlamına gelmiyor. Taraflar, tam bir anayasal korumadan yararlanırken faaliyet gösterme hakkına sahiptir. Bir parti kurmam halinde geleneksel bir oyuna gireceğimize inanıyorum” dedi.
Tebbun, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çıktık ve önceliğimiz tüm vatandaşları olumlu etkileyen bir inşa sürecidir. Şahsen toplu hareketi teşvik ediyorum. Bu hususa özel bir danışman tayin ettim. Kolektif harekete son derece meyilliyim, çünkü vatandaşın günlük yaşamlarına önem veriyorum” ifadelerini kullandı.
Söz konusu danışmanın ise kolektif hareketten ve yurt dışındaki toplumdan sorumlu olan Milletvekili Nazih bin Ramazan olduğu belirtildi.
Dostluk öldü mü?
Cezayir gazeteleri, Tebbun’un dost partilerin ölüm belgelerini imzaladığını yazarken, eski meclis üyesi ve Nahda Hareketi liderlerinden Yusuf Hababe, “Tebbun, partilerle değil, sivil toplumla bir politika uyguluyor. Harşa Spor Salonu’nda yasaları ve hükümetin gelecek eylem planlarını onaylayacak mıyız? Gençlerimizi, derneklerin bir koşul, partilerin bir koşul ve sendikaların bir başka koşul olduğuna ve her birinin toplumda işlevleri olduğunu nasıl ikna edebiliriz?” ifadelerini kullandı.
Yazar Muhammed İvanugan, “Yasama seçimlerindeki başkanlık çoğunluğu siyasi bir partiye dönüşmezse, yönetim olamaz. Halk çoğunluğunun olmaması durumunda başkanlık çoğunluğu, bir partiye dönüşebilir. Tebbun’un açıklamalarında görüldüğü üzere geleneksel partiler onlara yük oluyor ve onlardan kurtulmaktan başka seçenekleri yok” dedi.
90 bin kurum
Siyaset Bilimi Profesörü Arbi Havas, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Yeni partilerin oluşumunu bozma kararı alırsanız bu durum, yaklaşan parlamento ve yerel seçimlerde geleneksel partilere hizmet eder. Yönetim, sivil toplumu cesaretlendirmeye yönelirse hangisini seçecek? İçişleri ve Yerel Toplumlar Bakanlıları, ulusal ve yerel olarak 90 bin kurum belirledi” dedi.
Cezayir Gönüllü Çalışma Derneği Başkanı Ahmed Malha, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanı Tebbun tarafından başlatılan girişim, sivil toplumun kamusal yaşamı çerçeveleme, insani ve kültürel eylemlerle vatandaşları etkilemedeki rolünü gösteriyor. Cezayir sivil toplumu, partilerin yok olduğu, karantinaya girdiği Kovid-19 salgınıyla mücadelesini kanıtladı. Hükümetin salgın karşısında gösterdiği performanstan da memnundu. Sosyal gruplar arasındaki uyumu güçlendirmeye katkıda bulunmadan, eleştirilere yönelmeyi tercih etti” ifadelerini kullandı.
Cezayir Gönüllü Çalışma Derneği Başkanı, “Gelecek dönem, özellikle bu dönüşüme adanan anayasa hususunda olmak üzere, Cezayir’de sivil toplumun rolünün siyasi ve kamusal yaşamda niteliksel bir değişimine tanıklık ediyor. Barışçıl halk hareketi ve Kovid-19 krizi sonrasında bir yandan partiler ve politikacılar arasındaki uçurum ortaya çıktı, diğer yandan da Cezayirlerin ezici çoğunluğu endişelerine acil çözümler aramaya yöneldi. Sivil toplum örgütleri ise gençlere bunu sunmayı başardılar” ifadelerini kullandı.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.