​Bir kez daha dünyanın sonu

Dünyanın sonu umudumuzu, aklımızı ve işimizi kaybettiğimiz zamandır. Geri kalanın ise bizimle hiçbir ilgisi yoktur ya da öyle olması gerekir

Görsel: AA

Garip fikirler ve ilginç fanteziler, ne kadar imkansız ve sezgisel akla uzak olurlarsa olsunlar özellikle felaket anlarında kendilerine bir yol, destekçiler ve onları pazarlayacak bir medya bulurlar.

Sınayıcı büyük savaşlar, yok edici kıtlıklar, yıkıcı doğal afetler, salgın ve pandemiler…

Bu zorlu aylarda, ufkumuzu kara bulutlarla kaplayan, ruhlarımıza kaygı ve şaşkınlık serpintileri serpen bir dizi kötülük biz insanlara üstün geldi.

Söz konusu kötülükler, yeni tip koronavirüs ya da Dünya Sağlık Örgütü’nün (büyük bir başarı gösterip!) adlandırdığı gibi Kovid-19 virüs salgınıyla başladı.

Korku ile kendisinden kaçanlar, köşeye sıkışmış şaşkınlar, yenilmiş sürgünler, zafer kazanmış savaşçılar arasında virüs dünyayı tepetaklak etti.

Onu takip edip hikayenin gerçekliğinden bütünüyle şüphe edenler ise kendisinde mantıklı hiçbir şey görmüyorlar.

Bana gelince, bu tür atmosferlerde endişe satıcılarının çoğaldığını ve ilginç bir biçimde bazılarının insanların göğüslerine üzüntü dumanını üflemekten ve morallerini bozmaktan hoşlandıklarını söylüyorum.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İngiliz The Sun gazetesi bugünlerde bilim adamlarının güneşin kış uykusuna yatacağına dair uyarılarını yayımladı.

Bilim adamlarına göre bu, güneşin engellenmesine ve enerjisinin minumum düzeye düşmesine yol açacak.

The Sun gazetesine göre bu da havanın soğumasına ve depremlerin yaşanmasına neden olacak.

Bu olaya Grand (Büyük) Solar Minimum (GSM) deniyor ve en son 1790 ve 1830 yılları arasında yaşanmıştı.

Söz konusu dönemde dünyada mini bir buzul çağı yaşanmış, mahsuller yok olduğu için kıtlıklar baş göstermiş ve güçlü yanardağ patlamaları gerçekleşmişti.

Gazete daha önce de modern çağda dünyanın sonu için verilen tarihler hakkında ilginç bir dosya yayımlamıştı.

Bunlardan bir tanesi de radyo yayıncısı ve yazar Harold Camping’in 1992 yılında yayımladığı “1994?” adlı kitabıydı.

Camping, bu kitabında Hz. İsa’nın Eylül 1994’te dünyaya geri döneceğini iddia etmişti.

Ancak modern çağda dünyanın sonu için verilen en ünlü tarih, ikinci bin yılın başlangıcı olan 2000 yılı ile ilgili teoriydi.

Buna göre, yeni bin yılın başlamasından saniyeler sonra dünyadaki bilgisayar sistemleri duracak, tüm dünya sistemi çökecek, savaşlar ve kaos yaşanacaktı.

2012’nin aralık ayında medya bu kez Maya takvimine göre dünyanın sonunun geldiğine ilişkin haberlerle çalkalanıyordu.

Bugün bu tür haberlerin ya modern kahinler ya da basında yer alan ve Facebook, Twitter, WhatsApp gruplarında paylaşılan ilginç haberler aracılığıyla yayıldığını görüyoruz.

İslam tarihinde de dönem dönem dünyanın sonunun yaklaştığına dair özel tahminlerini ya da Mehdi’nin zuhuru ile ilgili literatürü tekrarlayan birçok grup olmuştur.

Şiiler ve batini gruplar her ne kadar bunların başında gelse de Sünniler arasında da bu tür iddialarda bulunanlar vardı.

Sözgelimi, hicri 10’uncu yüzyılda yeni hicri bin yılın başlangıcına yakın bir dönemde vefat eden ünlü Mısırlı fakih ve edip Celaleddin Suyuti, "El-Keşf-ü An Mücavezeti Hâzihi-l Ümmeti El-Elfe" (Bu Ümmetin Bin Yılı Geçmesinin Keşfi) başlıklı güzel bir risale yayımlamıştı.

Bu risalede Suyuti, yeni bin yılın gelişi ile dünyanın sonunun geldiği düşüncesini reddetmişti.

Sözün özü, dünyanın sonu umudumuzu, aklımızı ve işimizi kaybettiğimiz zamandır. Geri kalanın ise bizimle hiçbir ilgisi yoktur ya da öyle olması gerekir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU