İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, hakkında eroin kaçakçılığı soruşturması yürüttüğü İran vatandaşı Naci Şerifi Zindaşti'nin FETÖ bağlantılarını da inceliyor. Bu soruşturmanın kilit noktalarından biri, Zindaşti'nin daha önce cezaevinde benzer suçlamayla tutukluyken dönemin İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz'ün yönlendirmesiyle gizli tanık olması çerçevesinde şekilleniyor.
Zindaşti'nin "Terazi" ismiyle gizli tanık yapıldığı 2010 tarihli soruşturmada verdiği ifadelerle çok sayıda hakim ve savcının görev yeri değiştirilmişti.
Savcılığa göre FETÖ bu soruşturmayı İstanbul Adliyesi'nde kendisine engel çıkarabilecek hakim ve savcıları tasfiye etmek için Zekeriya Öz'ün eliyle yürüttü. Zindaşti ise işbirliğinin karşılığını serbest bırakılarak aldı.
O günden sonra rahatlıkla yasadışı faaliyetlerini yürütebilen, hakkındaki soruşturmalardan haberdar olabilen Zindaşti'nin FETÖ ile irtibatı da devam etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2016/47969 numaralı soruşturmasına göre Zindaşti FETÖ mensupları ile PGP denilen kriptolu mesajlaşma programıyla irtibat kuruyor, FETÖ de talimatlarını bu sistem aracılığıyla Zindaşti'ye iletiyordu.
Türkiye hikayesi 1997'de başlıyor
Zindaşti hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü KOM ve İstihbarat Dairesi'nin ortaklaşa yürüttüğü bir çalışma da bulunuyor. İstanbul'daki soruşturmaya esas teşkil eden bu tahkikat raporunda Zindaşti'nin uluslararası eroin ticaretinin boyutu, diğer eroin baronlarıyla ilişkisi ve aile sırları da bulunuyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Zindaşti 1997 yılında İran'daki Evin Cezaevi'nde yine uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla yatıyordu.
O tarihte cezaevinden kaçan Zindaşti, Hakkari sınırından geçerek Türkiye'ye geldi. Güvenlik güçleri Zindaşti'nin Hakkari'den girmek için kullandığı pasaportun sahte olduğunu düşünüyor.
Çünkü İran makamları, bu tür bir suçlamayla tutuklanan birine aklanana kadar pasaport vermiyor.
İran'daki Nigar ile Türkiye'deki Leyla arasındaki bağ ne?
Soruşturmada üzerinde durulan bir başka iddia ise Zindaşti'nin eşinin kimliği. Zindaşti'nin Türkiye'ye girmesinin ardından İran'daki eşi Leyla Temerzade Zavyehjaki kaçak yollardan Türkiye'ye geldi. Burada Nigar Fırat isimli bir kadının kimliğini kullandı. Hatta bu kimlik üzerinden bazı tapu ve araç kayıtlarını üzerine geçirdi.
Konuyla ilgili İran makamlarıyla da temasa geçildi ve Leyla Temerzade'nin İran'dan temin edilen fotoğrafı ile Nigar Fırat kimliğindeki fotoğrafın aynı olduğu belirlendi.
Sonradan doğan Aslan ve Selale Zindaşti'nin ise aslında Leyla Temerzade'den doğduğu ancak nüfus kayıtlarında Nigar Fırat'ın çocuğu olduğu belirlendi.
Sahte kimlik skandalı soruşturulmadı
Polis raporlarına göre konu İçişleri Bakanlığı Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne bildirilse de araştırmak için bir soruşturma başlatılmadı.
Çünkü Nigar Fırat kimliğini kullanan Leyla Temerzade'nin vatandaşlık başvurusunda referans olarak Burhan Kuzu görülüyordu. Bu nedenle kamu görevlileri soruşturma yapmak için harekete geçmedi.
Bir diğer iddia ise bu dosyayı soruşturan polislerin dosyadan el çektirildiği ve görev yerlerinin değiştirildiği yönünde.
Yardım ettiğini kabul etti
Burhan Kuzu ise Zindaşti'nin kendisinden vatandaşlık için yardım istediğini kendisinin ise yardımcı olmayı kabul ettiğini söyledi. Konuyla ilgili Cumhuriyet'e konuşan Kuzu, Vatandaşlık Genel Müdürü'nün bir ay sonra kendisine döndüğünü ve "Hocam, bu adamın sıkıntıları falan var" dediğini belirterek, "Ben de sıkıntı varsa kalsın dedim. Bir daha da görmedim adamı, ilk ve son görüşümdü” diye konuştu.
© The Independent