Halkbank’la yaşadığı mali sorunların ardından yönetimine el konulan İstanbul Şehir Üniversitesi’nin eski Mütevelli Heyeti Başkanı Ömer Dinçer, üniversitenin kapatılacağına yönelik tartışmaların ardından konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde müsteşarlığını yapan Dinçer, Milli Eğitim Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevlerinde de bulunmuştu.
Karar TV’den Yıldıray Oğur ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Dinçer, Süleyman Soylu’nun istifa kararının tek başına vermediğini düşündüğünü aktararak, “Belki de onun talimatıyla kararı verdi. Geçmişte istifa etmesini gerektiren çok olay yaşandı ama istifa etmeyi düşünmedi” dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"AK Parti'den ayrılmamızın arkasındaki temel saik...”
Müsteşarlığı döneminde Cumhurbaşkanının il müdürlerini ataması yetkisine itiraz ettiğini ve kısıtlayıcı taslak hazırladığını söyleyen Dinçer, “Şimdi Sayın Erdoğan çok farklı bir yerde duruyor. Yerel yönetimleri yönetecek kapasiteyi merkeze taşımanın doğru olduğu kanaatini taşıyor. Bu da konjonktüre göre konuştuğumz anlamına geliyor. Bizlerin AK Parti’den ayrılmasının arkasındaki temel saik buydu” ifadelerini kullandı.
"Otoriterleşmeye Erdoğan ile birlikte karşı çıktık”
Kamu Yönetimi Reformu taslağının mimarlarından biri olan Dinçer, bu reformla Türkiye’de otoriterleşmeye Erdoğan ile birlikte karşı çıktıklarını anlattı.
İstanbul Şehir Üniversitesi’nin karşı karşıya olduğu sorunun borç ya da finansan sorunu olmadığını, bunun siyasi bir mesele olduğunu kaydeden Dinçer ilk sinyalin ise AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’den geldiğini aktardı.
"Millet can derdindeyken birileri çıkar derdinde”
Son yasa teklifinin de bu siyasi meseleyi pekiştirdiğini belirten Dinçer şöyle konuştu:
"Millet can derdinde birileri koyun, çıkar derdinde. Teklifi bugünlerde getirerek sorunu daha itirazsız bir süreçle istedikleri gibi çözmek yolunu tercih ettiler. Teklif edilen kanunda İstanbul Şehir Üniversitesi’nin ismi açık bir şekilde geçmiyor ama düzenlemedeki her fıkra Şehir Üniversitesi ile ilgili adım adım ne yapılacağını tarif ediyor. Keşke İstanbul Şehir Üniversitesi’nin ismini açık bir şekilde, dürüstçe yazsaydılar. O zaman geçici maddelerde yer alacaktı ve genel hüküm olmayacaktı. Şimdi genel hüküm haline geldi. Hükümetten birileri herhangi bir üniversite ile ilgili farklı niyet taşıdığında bu hükümlere dayanarak istediği üniversiteyi istediği şekilde kullanacak. Bunun genel hüküm olması tüm vakıf üniversitelerinin sorunu halinde.”
“Bir kuruş yolsuzluk olsaydı...”
“Üniversitenin borcu vardı, gereğinden fazla borç aldı, ben de bu paraları çarçur etmiştim, olmayacak yerlerde kullanmışım ve ödeyemeyecek noktaya getirmiştim” iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirten Dinçer, “Üniversite yönetimine kaç aydır Marmara Üniversitesi yönetimi sahip. Orada bütün hesaplara vakıflar. Bütün alınan paraların madde madde nereye harcandığını görmüşlerdir. Bir kuruş yolsuzluk görselerdi beni bu durumda bırakırlar mıydı” şeklinde konuştu.
“Bu mesele borç meselesi değil” diyen Dinçer, “Vicdanı olan herkes üniversitenin olduğu yere baksın ve ne yaptığımızı görsün. En iyi üç üniversite kampüsünden birini yaptık. Üniversitenin hukuki varlığına son verecekler ve kalkıp büyük bir lütufta da Bilim Sanat Vakfı’nı sahiplerine devredecekler. Mutlu mu olacağız bu düzenlemeyle?” İfadelerini kullandı.
Üniversiteyi kuran vakfın esas kurucusunun Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu olgunu, Davutoğlu’nun da siyaset yaptığını kaydeden Dinçer, konunun siyasi tarafının bu olduğuna değindi.
“Erdoğan, ortada hiçbir şey yokken 'Üniversiteye kayyım atayacağız' demişti”
“Canım yanıyor ve söylemek istiyorum” diyen Dinçer şöyle konuştu:
Sayın Erdoğan bir Bosna-Hersek ziyaretindeyken ülkede Erasmus veya birtakım ziyaretler nedeniyle gitmiş İstanbul Şehir Üniversitesi öğrencileri vardı. Öğrenciler ona muhabbetlerini göstermek için oteline gittiler. Ama Erdoğan öğrencilerin İstanbul Şehir Üniversitesi öğrencileri olduğunu öğrenince soğuk bir mesafe koydu ve açıkça ‘Üniversiteye kayyum atayacağız’ dedi. Bir cumhurbaşkanının ortada bir şey yokken bunu söylemesi ne anlama geliyor?
“YÖK Başkanı beni Cumhurbaşkanı ile görüşmem için ikna etmeye çalıştı”
İstanbul Şehir Üniversitesi yetkililerinin Halkbank ile görüşmeye gittiğinde genel müdürün ‘Bu bizim irademiz dışında, yukarıyla görüşün’ dediğini belirten Dinçer, “Bankaların yöneticileri, milletekili arkadaşlarım, eşim-dostum hatta YÖK başkanı benimle beni Cumhurbaşkanıyla görülmem için ikna etmeye çalıştı. Ben Allah’a iman ettim. Çözüleceğine inanmadım. Bu üniversite bize yazılmışsa bize geri gelecek” dedi.
“Hiçbirini affetmeyeceğim”
Kanun teklifine imza atan isimlere tek tek baktığını belirten Dinçer, “Hayatta kindar olmadım. Herkesle temasım oldu yine kin tutmayacağım. Ama bu teklife imza atanlar affetmeyeceğim. Öbür dünyada Allah hesabını sorsun. Hepsinin vicdanı başka söylerken elleri başka türlü yazıyor. Cenab-ı Allah’a, topluma karşı sorumluluk gibi ilkeler ortadan kalkmış görünüyor. Vekilliği korumak adına zillete katlanıyorlar. Ne diyebilirim” ifadelerini kullandı.
İstanbul Şehir Üniversitesi’nin 2 milyar liranın üzerinde potansiyele sahip olduğunu dile getiren Dinçer, “300 milyon lira karşısında bu kaynak heba ediliyor. Bunun hesabı sorulmayacak mı? Bunu israf etmenin mantısı olabilir mi” diye konuştu.
Dinçer şunları söyledi:
İstanbul Şehir Üniversitesi çnemli bir yerdedi. Türgev’in kurduğu üniversite organizasyon yapmadan önce bize müracaat etti. Biz ‘Sırlarımızı başkalarına vermeyelim’ diye düşünmedik. Arkadaşlarımız Türgev’in üniversitesi için sunum yaptılar. Onlar da bizi örnek aldılar ama bizim gibi olamadılar. Asla olma imkanı da yok. Bütün öğrencilere burs verdikleri halde kaliteli öğrenci alma şansına sahip olamadılar. Bu birikim meselesi. Bilim ve Sanat Vakfı, 40 yıllık birikimini kullanıyordu. Diğer üniversitelerden farklı bir misyonla üniversite kurmaya çalışıyordu.
Karar, Independent Türkçe