Yunanistan’ın iki sınavı: Mülteciler ve pandemi

Yunanistan bir yandan yetersiz sağlık alt yapısı ile korona pandemisiyle mücadele ederken bir yandan da mültecilerin ülkeye girişini engellemeye devam ediyor.

Fotoğraf: fonirodopis.gr

İki cephede savaş veriyoruz.

Yunanistan son zamanlardaki durumunu böyle tanımlıyor.

Şu ana kadar 22 kişinin hayatını kaybettiği koronavirüs pandemisi nedeniyle Yunanistan da teyakkuz halinde.

Ancak Yunanistan pandeminin yanı sıra Meriç sınırındaki mültecilerin de ülkeye girmesini engelleme çalışmalarına devam ediyor. 

Vaka sayısının 821'e çıktığı ülkede Yunan Devlet Hastaneleri Çalışanları Federasyonu (POEDİN) 77 doktor ve hemşirede koronavirüs olduğunu duyurdu.

PODEİN sağlık çalışlarının tıbbi maske, özel kıyafet ve eldiven eksiliği nedeniyle virüse yakalandığını söyledi. 

Ülke genelinde sokağa çıkma yasağı ilan edilirken, market, eczane ya da banka gibi temel ihtiyaçların karşılanmasına izin veriliyor.

Ayrıca günde bir defa yalnız başına spora çıkmak ve köpeğini dışarı çıkarmaya ya da yardıma muhtaç birini ziyaret etmeye de izin veriliyor.

Atina’dan akademisyen Dimostenis Yağcıoğlu, bir kısa mesaj ile sokağa çıkmak için izin alındığından bahsetti.

Yağcıoğlu, “Dışarı çıkmamız lazımsa ve işe gitmiyorsak 13033'e dışarı çıkış nedenini (her neden 1'den 6'ya kadar numaralandırmış) adımızı, soyadımızı ve adresimizi yazıyoruz. Cevap yüzde 99 olumlu geliyor ve çıkıyoruz. Eğer polis durdurursa, kimliğimizi ve cevap SMS'ini gösteriyoruz” dedi. 
 

atina sokak.jpg
Fotoğraf: Twitter


Bir taksiye en fazla 2 kişi biniyor

Yağcıoğlu, çalışanların da özel bir evrak ve kimlikle her gün işine gidebildiğini söylerken, metro ve otobüs gibi toplu taşıtların maksimum yüzde 50 kapasiteyle çalıştıklarını ekledi.

Yağcıoğlu, çok zorunlu olmadıkça kimsenin metro, otobüs ya da tramvaya binmediğini belirtti.

Bir taksiye en fazla iki kişinin binebildiği söyleyen Yağcıoğlu ancak o iki kişiden birinin yardıma muhtaç olması şartı bulunduğuna da dikkati çekti. 

Yunanistan’da yaklaşık 1 milyon kişinin dışarıya çıkmak için SMS gönderdiğini ifade eden Yağcıoğlu, “İnsanlar dışarı çıkıyor” diyor. 
 

Dimostenis Yağcıoğlu.jpg
Dimostenis Yağcıoğlu


Yunan halkının genel olarak hükümetin aldığı tedbirlerin gerekliliğini, zorunluluğunu kabul ettiğini ve bunlara büyük ölçüde uyduğunu dile getiren Yağcıoğlu, “En büyük eksiklik test kitlerinin azlığı. Ancak hastaneye ciddi semptomlarla gidenlere test yapılıyor. Bir de 120-180 euro ödeyebilen, birkaç özel hastanede testi yaptırabiliyor ya da testi yapmak için eve özel sağlık personeli geliyor” diye anlattı. 

Yunanistan doktor ve sağlık personeli sıkıntısı nedeniyle Avrupa Birliği’nden destek istemişti.

Yağcıoğlu, bu sorun nedeniyle hükümetin yeni tedbirler aldığını söyledi. Buna göre 2 bin sağlık personeli işe alınırken, emekli doktorlara, tıp ve hemşirelik öğrencilerine de çağrı yapıldı.

Yağcıoğlu, “Şimdilik hastanelere koronavirüs semptomlarıyla giden hastalara bakılabiliyor. Ama hafif semptomlar gösterenlerin hastaneye gitmemesi, hastalığı evde geçirmesi tavsiye ediliyor” dedi. 

Yunanistan’da yaşlı nüfusu evde tutmanın zor olduğunu söyleyen Yağcıoğlu, “Yaşlıları evde kalmaya ikna etmek biraz zor oldu. Özellikle yaşlı kadınların çoğu her pazar kiliseye giderler ama zor da olsa kiliselerde ayinlerin yalnız iki üç kişiyle ve müminsiz yapılmasına karar verildi. Bir de burada sokağa çıkma yasağı herkes için. Yaşlılara özel bir kısıtlama yok” diye konuştu. 

Dün Yunanistan’da aynı zamanda Evangelismos Bayramı’ydı.

Ortodoks Hıristiyanlar her 25 Mart’ta Hz. Meryem'e Hz. İsa'yı doğuracağının Cebrail tarafından müjdelenmesini kutluyor.

Yağcıoğlu bu nedenle bir kilisede sıkıntı yaşandığını anlattı: 

Yalnız bir kilisede mesele yaşanmış. Ayinden sonra kapılar açılmış ve bazı müminler içeri girmiş. Sayısını bilmiyorum, ama galiba 10 kişiden fazla.

Dün aynı zamanda Yunanistan’ın bağımsızlık günüydü.

Tüm senelerin aksine tören sadece devlet erkânın katılımından ibaretti. Meydanlar bomboştu.

Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropulu’nun Meçhul Asker Anıtı’na çelenk bırakmasıyla başlayan törene, Başbakan Kiryakos Miçotakis, anamuhalefet partisi SYRIZA Genel Başkanı Aleksis Çipras, KINAL Genel Başkanı Foti Gennimata katıldı.

Törene katılanlar arasındaki sosyal mesafe de dikkat çekti. 
 


“Korona ile birlikte Yunanistan’ın hak ihlalleri meşrulaştı”

İdlib’de 34 askerin yaşamını yitirmesinin ardından Türkiye’nin kapıları açmasıyla birlikte Yunanistan’a doğru başlayan mülteci akınları da devam ediyor.

Meriç sınırında güvenliği en üst düzeye çıkaran Yunanistan, sınırından tek bir mültecinin bile geçişine izin vermiyor. 

Akademisyen Dr. Begüm Başdaş, Meriç’teki bu itmelerin sadece bugünkü koşullara ait bir durum olmadığını dile getirdi.
 

Dr. Begüm Başdaş.jpg
Dr. Begüm Başdaş


Başdaş, “İçinde olduğumuz bu günlerde sadece koronavirüs değil, Yeni Demokrasi Partisi’nin Avrupa ile iş birliği içerisinde yürüttüğü sınır politikaları, özellikle dış sınırların tamamen sığınmacıların düzensiz yollara gelişine kapanmış olması meselesi bu durumu çok daha sert bir hale getirdi” dedi. 

Sınırdaki duruma ilişkin çok fazla iddiaların dolaştığını söyleyen Başdaş, sokağa çıkma yasağı ve sivil toplum kuruluşlarından (STK) yapılan sınırlandırmalar nedeniyle bu iddiaları teyit edemediklerini ve yeni bilgiler alamadıkları söyledi.

“Yaşananlar sıcaklığını yitirdikten sonra maalesef ne Türkiye ne de Yunanistan tarafından sağlıklı güncel bilgi alabileceğimiz bir kurum yok” diyen Başdaş, şöyle konuştu:

Meriç çok zor ulaşılan bir yer, STK çalışmaları Yunan hükümeti tarafından engelleniyor, sınırdan geçenlerden yakalananlar gözaltına alınıyor. Bunlardan dolayı çok fazla bilgi edinemiyoruz. Çünkü şu anda avukatların en büyük sıkıntısı gözaltında tutulan sığınmacılara erişimlerinin olmaması.


Yunanistan’ın 1 Mart’tan itibaren sığınmacı kabulünü durdurduğunu hatırlatan Başdaş, “Bu Cenevre Sözleşmesi’nin ihlalidir. Bu tarihten sonra adalara gelenlerin çok büyük bir kısmı gemiyle ana karaya taşındılar. Onlar hakkında da bilgi alamıyoruz. Koronavirüsten önce de sınırlamalar vardı ama bu virüs ile birlikte hükümet kendisini meşrulaştıran hak ihlallerini sürdürmeye başladı” ifadesini kullandı.  

“Kampta insanlar kendi kaderlerine terk edilmiş vaziyetteler”

Yunanistan’da en kalabalık mülteci kamplarından birisi de Midilli’de bulunan Moria Kampı.

Başdaş, şu ana kadar Moria Kampı'ndan kimseye koronavirüs tanısı konmadığını söylüyor.

Ancak bunun sağlık taraması yapılmadığından mı yoksa herhangi vaka olmadığından mı bilinmediğinin belirsizliğini dile getirdi.

Midilli Adası'nda bugüne kadar 3 kişiye koronavirüs tanısı konulduğu hatırlatan Başdaş, bunlardan bir tanesinin yurt dışı bağlantısı olduğunu söylerken, diğer ikisinin durumunun kritik olduğuna dair bir bilgi bulunmadığını kaydetti. 

Koronavirüsten önce Yunanistan’da kapalı kampların yapılması planlandığından bahseden Başdaş, şu ifadeleri kullandı:

Bu kapalı kamplar planlaması zamanında Midilli, Sakız, Kos adaları ve devlet arasında çok ciddi çatışma ve problemler ortaya çıkmıştı. O süreçte aşırı sağcı muhafazakar gruplar, gönüllülere, sığınmacılara ve gazetecilere saldırılara başlamıştı. Türkiye’nin kapıları açtık demesinden sonra daha da şiddetlendi. Bütün bu süreç içerisinde maalesef Moria gibi kamplarda çalışan gönüllülerin bir kısmı adayı terk etmek zorunda kaldı. Aynı şekilde gazetecilerde. Daha öncesinden başlayan hükümetin STK’ların ve insani yardım kurumların çalışmalarını denetleyecek ve daha da sınırlayacak hukuki çalışmaları vardı.

Yaklaşık 20 bin insanın bulunduğu Moria Kampı’nda, devlet tarafından sadece 1 ya da 2 doktor görevlendirildiğini söyleyen Başdaş, “Sınır Tanımayan Doktorlar gibi gruplar az kapasitede olsa yardım etmeye çalışıyorlardı. Bunların çok büyük bir kısmı hem sokağa çıkma yasağı hem resmi olarak görevli olmayan herhangi birinin kampa girişinin yasaklanmış olması hem de kampların giriş çıkışlarının da neredeyse tamamen kapatılmış olması söz konusu. Moria’da bir kapıdan bahsetmek mümkün değil ama daha fazla polis kontrolü ve daha fazla şiddet üzerinden insanların üst üste yaşadıkları bir alana dönüşüyor” diye konuştu. 

Başdaş, Moria’daki kamplarda sığınmacılar arasında bir dayanışma ağının da zamanla oluştuğunu anlattı: 

Kampta insanlar kendi kaderlerine terk edilmiş vaziyetteler. Bu yüzden de bir şekilde yol yordam bulmaya çalışıyorlar. Moria’nın yakınında küçük bir atölyede kendilerine maske yapmaya başladılar. Ancak bunlar yeni değil. Gıda olsun başka türlü birçok dayanışma biçimleri gerçekleşiyor.

Yunanistan’da mülteciler kendi kaderlerine terkedilmişlerdi. STK’lar bir yere kadar yetebiliyordu. Şimdi de tamamen oradan çekilmek zorunda kaldıkları için kendi başlarının çaresine bakıyorlar.

Tabi ki de biz Avrupa’da kurduğumuz söylemlerde; Avrupa Birliği’ne bu insanların uluslararası bir korumaya ihtiyacı olduğunu, adalarda refakatsız bulunan bin 500 çocuğun acilen çıkartılması gerektiği, insani koridorların kurulması gerektiğini söylüyoruz.

Ancak bir yandan da bilmemiz gerekiyor ki, sığınmacılar da herkes gibi direnci, gücü, yaşama arzusu olan bireyler. O nedenle hayatta kalmak için ne mümkünse yapıyorlar ve bütün her şeyi hayata döndürmeye çalışıyorlar.

 

maske moria.jpg
Fotoğraf: Twitter

 
“Refakatsız çocuklara insani koridor açmalı”

Yunanistan sağlık sistemindeki sıkıntılara da değinen Başdaş, “Yunanistan zaten çok uzun bir zamandır sağlık alt yapısı sadece sığınmacılar için değil tüm yaşayanlar için yetersiz doktor ve yetersiz sağlık alt yapısı bulunan bir ülke. Midilli adasında bir tane hastane var. Bir beyin kanaması olsa buna Midilli’de bakılması mümkün değil. Midilli’nin köylerine gittiğiniz zaman 1 tane doktor köy köy geziyor. Bir keresinde ayağıma çivi girmişti. 35 km başka bir köye gitmek zorunda kaldım müdahale edilmesi için. Genel olarak Yunanistan Korona tehdidi içinde çok büyük bir risk altında” şeklinde konuştu. 

Başdaş, Midilli ve sınırlarda koronaya karşı önlemlerin alınması gerektiğini vurgularken AB’nin Yunanistan’a destek vermesi gerektiğinden bahsetti: 

Şunu söylüyoruz: Şu an bir kişiye bile koronavirüsü bulaşırsa bu muhtemel 20 bin kişinin ölmesi anlamında gelir. Çünkü hiçbir tıbbi müdahale alanı yok.

Bu insanların ölmesine neden olabilir korona. Binlerce kişinin sınırda ölmesine neden olabilir. Saha çalışanları, insan hakları savunucuları olarak talebimiz bunun bir halk sağlığı sorunu olarak görünüyor olması. Hiç kimsenin arkada bırakılmayarak bu insanların korunması.

Ancak bu insanların korunmasını Yunanistan’ın sağlaması mümkün değil. Avrupa Birliği’nin ve AB kurumlarının çok ciddi bir şekilde nasıl sınırlara Frontex’i göndermeyi biliyorlarsa aynı şekilde sağlık görevlileri konusunda da yardımcı olmaları ve nasıl başka ülkelerden kendi vatandaşlarını getiriyorlarsa da en azından refakatsız çocuklara insani koridor açmaları gerekiyor.


Batı Trakya’da durum ne? 

Yunanistan’da Müslüman azınlığın bulunduğu Batı Trakya’da da koronadan kaynaklı ilk ölüm dün gerçekleşti.

Gazeteci Evren Dede, İskeçe’nin (Xanthi) Mustafçova (Miki) Belediyesi'ne bağlı Şahin (Ehinos) köyünden 77 yaşındaki bir vatandaşın hayatını kaybettiğini söyledi. 

Dede, hayatının kaybeden vatandaşın başka sağlık sorunlarının da olduğuna dikkat çekerek, İskeçe Devlet Hastanesi yetkililerinin il genelinde şu ana kadar 8 vaka olduğunu ve artış beklediklerini paylaştığını ifade etti. 

Dede, “Batı Trakya'da koronavirüs vakalarına bakan bir başka görevli hastane ise Dedeağaç Devlet Hastanesi. 24 Mart itibariyle 10 hastanın tedavisi sürüyor. Bugüne kadar yapılan açıklamalar doğrultusunda Batı Trakya'da 7 hastanın evlerinde karantinaya altına alındığı biliniyor. Dolayısıyla Batı Trakya’da toplamda şu ana kadar 17 vaka olduğunu ve artışın devam edeceğini söylüyorlar” dedi. 

“Özellikle yurtdışından Batı Trakya'daki köylerine dönen işçiler bölgedeki yetkilileri harekete geçirmiş durumda” diyen Dede, “İskeçe ilinde İtalya, Fransa, Hollanda, Belçika ve Almanya’da tersanelerde ve inşaat sektöründe çalışan 3 bine yakın kişi bulunuyor. Ayrıca yurtdışında okuyan üniversite öğrencileri de var. Mustafçova Belediyesi yetkililerine göre son dönemde aşamalı olarak bölgeye yurtdışından yaklaşık 500 kişi geri dönmüş durumda ve koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında alınan önlemler doğrultusunda bu kişilerin 14 gün boyunca evlerinde karantina altında kalmaları gerekiyor” diye konuştu. 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU