Türkiye'yle Rusya'nın, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde uygulanmak üzere anlaşmaya vardığı ateşkes süreci dünya basınında da geniş yer buldu. Bu haberin dünyanın önde gelen yayın organlarında nasıl görüldüğünü derledik.
Washington Post: Rusya’yla anlaşma risk taşıyor
ABD’nin Washington Post gazetesinin internet sitesinde “Rusya ve Türkiye, Suriye’nin İdlib bölgesinde ateşkes konusunda anlaştı” başlığıyla yer alan haberde, bölge ve çevresinde 3 milyondan fazla sivilin yanı sıra binlerce muhalif savaşçının yaşadığı belirtildi. İdlib’de gerginliğin tırmanmasının ardından, aralarında Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da olduğu ABD’li yetkililerin Türkiye’ye destek açıklamaları yaparken, Rusya’yla yapılan dikkat çekici anlaşmaların risk taşıdığını da belirttikleri haberde hatırlatıldı.
NY Times: Putin’in hedefi NATO’yu bölme projesini korumak
New York Times’te Andrew Higgins imzasıyla yayımlanan haberse “Devlet Başkanı Vladimir Putin Türkiye’nin liderini Moskova’da karşılarken, birincil hedefi uzun vadeli NATO’yu bölme projesini korumak” ifadesiyle başlıyor. Yazıda, daha öncekiler gibi bu anlaşmanın da Suriye’deki çatışmaları durdurmasının çok da muhtemel olmadığı iddia edildi. 2016’daki darbe girişimi sonrasında Putin ve Erdoğan arasında gelişen ilişkilerin altını çizen Carnegie Moscow Center Direktörü Dr. Dmitri Trenin’in şu ifadeleri dikkat çekti:
Putin bu adamın sert, öngörülemez ve uğraşması zor biri olduğunu düşündü ama ‘Ona büyük yardımda bulundum ve hatırlayacaktır’ dedi. Bu umut şimdilik yok oldu. Putin için en önemli şey, sadakat. Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. (...) Kendisi ve diğerleri tarafından kral olarak görülen Putin, uluslararası ilişkileri de kralların işi olarak görüyor. Putin Rusya’nın çarı; Erdoğan da Türkiye’nin sultanı olmak istiyor, ancak değil. Her zaman güvensiz hissediyor ve kendi ülkesinde ciddi muhalefetle karşı karşıya. Putin kendi ülkesinin başında ve Erdoğan’dan çok daha güvende.
Washington Examiner’dan hakarete varan yorum
Trump destekçisi sağcı bir yayın organı olarak bilinen Washington Examiner’da ise anlaşma sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik hakaretamiz ifadelerin yer aldığı bir yorum yayımlandı. “Erdoğan, Putin’e diz çöktü” başlıklı, Tom Rogan imzalı yorum, ağır eleştirilerin ardından “Atatürk mezarında ters dönmüştür” cümlesiyle son buluyor.
DW: Daha önce de ateşkes oldu
Alman kamu yayıncısı Deutsche Welle'nin İngilizce sitesinde yayımlanan “Ateşkes başlarken Suriye’deki İdlib’de göreceli sükunet” haberde, daha önce de benzer anlaşmaların yapıldığı ancak yine de bir süre sonra çatışmaların başladığı hatırlatıldı. Türkiye’nin Bulgaristan ve Yunanistan’la olan sınırları göçmenlerinin geçişi için açmasının, Avrupa Birliği'yle Ankara arasında gerginlik yarattığı belirtildi.
BBC: İki liderin kimyaları tutuyor
BBC Dünya servisinin her sabah servis ettiği ve dünyanın en çok dinlenen haber podcast’i olarak bilinen Küresel Haberler Bülteni’nde (Global News Podcast) bugünün ana haberi Putin ve Erdoğan arasındaki İdlib anlaşmasıydı. Haberi “Putin ve Erdoğan anlaşmanın barış getireceği konusunda umutlu” diye veren bültende, BBC’nin tecrübeli Moskova muhabiri Steven Rosenberg’e bağlanılarak görüşleri alındı. Daha önceki antlaşmaların kalıcı barış getirmediğini hatırlatan Rosenberg, “bunun başarılı olmasının garantisi yok” dedi ve Türkiye’nin en temel taleplerinden biri olan Suriye güçlerinin İdlib’den çekilmesi konusunda Rusya’dan taviz koparamadığına vurgu yaptı.
1991’den beri Moskova’da bulunan deneyimli gazeteci, Suriye konusunda farklı cephelerde yer almalarına karşın Putin ve Erdoğan arasındaki işbirliğinin bozulmadığına dikkat çekerek şu yorumlarda bulundu:
Otoriter eğilimleri de olan bu iki güçlü lider tuhaf bir şekilde birbirlerine büyük saygı duyuyor ve son yıllarda geçirdiği büyük sınavlara karşın iki ülke arasındaki ilişkilerin rayından çıkmamasında bu iki güçlü karakterin birbirleri arasındaki ilişki var. 2015’te Türkiye’nin Rus uçağı düşürmesine, 2016’da Rus büyükelçisinin Türkiye’de öldürülmesine rağmen bu iki lider bunları atlatıp anlaşmalar yapmayı başardı. Bana kalırsa bunun nedenlerinden biri kişisel ilişkilerinde iki liderin kimyalarının tutması. Aynı zamanda Türkiye ve Rusya, birlikte çalışmanın hem siyasal hem de ekonomik olarak her iki ülkenin faydasına olduğunu düşünüyor.
Financial Times: Erdoğan Kremlin'in oyununa geldi
İngiliz basınından derleme yapan BBC Türkçe, Financial Times gazetesinin "Erdoğan'ın Putin'e yakınlaşması, Türkiye'yi zayıflattı" başlıklı başyazılarından birini bu konuya ayırdığını belirtti. Yazıda şu ifadeler dikkat çekti:
Türk lider dün Moskova'da Putin ile yaptığı görüşmelerde ateşkes konusunda uzlaşarak günü kurtardı. Bu, çatışmaların büyümesini şimdilik önleyebilir ve İdlib'de korkunç koşullarda mahsur alan 3 milyon kişiye rahatlama sağlayabilir. Ancak Rusya ve Türkiye hala ihtilaf halinde ve aralarında daha önce yaptıkları uzlaşmalar çökmüş durumda. Çatışmalar, kolayca yeniden alevlenebilir. (…) Türk lider, Putin'in anti-liberal kulübüne katılarak yeniden nüfuz ve prestij kazanabileceğini düşünüyordu. Ama ülke içindeki karşıtlarının vurguladığı gibi Kremlin'in oyununa geldi. Geçen haftaki saldırının ardından sosyal medyayı kapatarak tartışmayı engellemesi de şaşırtıcı olmadı.
FT: Avrupalılar ve Amerikalılar sorumluluğu üzerlerinden attı
Yazı şu satırlarla sona eriyor:
Her durumda, Avrupa utanç verici bir şekilde Suriye sorunundan elini eteğini çekti. Erdoğan'a gerçekten ihtiyacı olan şeyi veremez. Türk lider Avrupa'yı mülteci tehditleriyle sarsmayı seviyor ama ipleri elinde tutan Rus lider. Avrupalılar ve Amerikalılar Suriye felaketinin sorumluluğunu üzerlerinden attılar. Erdoğan'ın davranışı, onlara bunu gözden geçirmemek için bir bahane daha verdi.
Times: Kazanan Putin ama hem Rusya hem Türkiye için başarılı sonuç
BBC Türkçe’nin Times gazetesinin Orta Doğu Muhabiri Richard Spencer’dan alıntıladığı yazıda ise şu ifadeler ilgi topladı:
Yedi yıl boyunca İran, Şii milisler ve Rus hava gücü tarafından desteklenen rejim, isyancıları püskürttü. Ancak Türkiye, NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip. Ankara Esad'a karşı güç kullanmaya karar verdiğinde, etkileri görüldü. Rejim jetleri düşürüldü. Rusların tedarik ettiği hava savunma sistemleri, sosyal medyada üst üste oynatılan videolar çeken Türk İHA'ları tarafından yok edildi. Putin'in Türkiye'yle çatışma niyeti yoktu ve Erdoğan'a istediği her şey olmasa bile, bazı şeyler vermek zorundaydı. Erdoğan'ın bir tür güvenli bölge ve güney sınırındaki mülteci baskısının sona ermesini elde ettiği görülüyor. Daha da şaşırtıcı olanı anlaşmayla Türk ordusu, Esad ne kadar yasadışı bir işgal gücü olduklarını söylerse söylesin, M4 Karayolu'ndaki ortak devriyeleriyle 'egemen' Suriye'de resmi bir rol oynayacak.
Times muhabiri, "Genel olarak kazanan Putin. Erdoğan 2018'deki ateşkes hattına çekilme umudundan vazgeçmek zorunda kaldı. Ancak her iki taraf için de başarılı bir sonuç oldu" yorumunu yaparken, sonuç bildirgesinin Arapça yayımlanmamasının da "Suriye'deki savaşta iplerin kimlerin elinde olduğunu gösteren bir örnek" olduğunu vurguladı.
Middle East Eye: Kim kazandı, kim kaybetti?
Büyük Britanya merkezli Middle East Eye, “İdlib ateşkesinin kazananları ve kaybedenleri kim?” sorusuna verdiği yanıtta Suriye hükümet güçleri, Rusya ve Türkiye’yi kazananlar arasında sayarken, muhalifler ve Suriyeli göçmenleri kaybedenler arasına soktu.
Jerusalem Post: Türkiye büyük bir ödül
İsrail'in en önemli gazetelerinden Jerusalem Post’ta Jonathan Spyer imzasıyla, görüşmeler sürerken yayımlanan yazıda “Rusya’nın Türkiye’yi ayartarak Batı’dan koparma arzusu, topyekun savaşı engelleyecek gibi” denildi. Bu düşüncenin açılımıysa şöyle yapıldı:
Temelinde rövanşist bir güç olan Türkiye, Ortadoğu’da ABD’nin başını çektiği ve gerileyen düzenin zararı pahasına büyümek istiyor. Bu bakış açısından bakıldığında, kısmi farklılıklara rağmen, doğal stratejik bağı Rusya’yla. Moskova da bu düzeni tersyüz etmek istiyor. Türkiye büyük bir ödül. Esad’ın sınıra bayrağını çekmek için beklemesi gerekecekse, Putin bu ödülü kazanmak için onu muhtemelen bekletecek.
Haaretz: Vekalet savaşından süpergüçlerin çatışmasına…
İsrail’in bir diğer önemli yayın kuruluşu Haaretz de Zvi Bar’el imzalı ve “Suriye savaşı vekalet savaşından süpergüçlerin çatışmasına doğru gidiyor” başlıklı bir analiz yayımladı. Yazının son kısmı şöyle:
Bu militanlar dağıtıldıktan sonra, artık Esad’ın güçleri için askeri tehdit ya da bölgeye konuşlanma için engel olmaktan çıktıkları zaman, Türkiye Suriye’deki askeri varlığı için gerekçesini kaybedecek. Bu varlık Türkiye için hayati önemde, böylece ulusal güvenliğini tehdit olarak gördüğü Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlere karşı savaşını sürdürebiliyor. Eğer Rusya ve Türkiye militanların dağıtılmasıyla ilgili bir anlaşmaya varamazsa, Suriye’deki savaş vekalet savaşından, diğer ülkeleri de içine çekebilecek doğrudan bir cepheleşmeye dönebilir.
SANA: Türkiye ve Rusya Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı
Suriye resmi haber ajansı SANA’nın İngilizce sitesi, haberi “Başkan Putin İdlib’de ateşkes anlaşmasını duyurdu” başlığıyla gördü. Anlaşmanın terörle mücadeleye özel vurguda bulunduğu belirtilirken, “Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (…) Rusya ve Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına ve egemenliğine bağlılıklarını vurguladıklarını söyledi” ifadesi kullanıldı.
Press TV: Ankara cevap verme hakkı olduğunu iddia etti
Suriye'de Esad iktidarını destekleyen İran’da devlet televizyonuna bağlı yayın yapan İngilizce haber kanalı Press TV, anlaşmayı duyururken şu ifadeleri de kullandı:
Türkiye’nin Suriye’deki askeri eylemleri konusunda meydan okuyan Erdoğan, Ankara’nın Suriye güçlerine ‘cevap verme’ hakkı olduğunu iddia ederek, gelecekte Suriye’deki askeri hedeflere saldırabileceklerini söyledi. Ankara’nın İdlib’deki gözetleme noktalarını militanları desteklemek için kullandığını söyleyen Şam, ülkenin her karış toprağını yabancıların desteklediği militanlardan ve Tekfirci teröristlerden geri kazanmaya ant içti.
RT: Bu sonuncu kriz değil
Rusya Dış ve Savunma Politikası Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı ve Global Politikada Rusya dergisi Genel Yayın Yönetmeni Fyodor Lukyanov, ülkesinin RT televizyonunun internet sitesine konuyla ilgili hazırladığı yazıya, “Stres testi geçildi: Rusya ve Türkiye Suriye’de çalışmaya devam edecek” başlığını verdi. İki ülkenin bu krizin üstesinden gelmeyi başardığını vurgulayan Lukyanov, yazısını şöyle bitirdi:
Bunun son kriz olmadığı açık. Yeni bir gerginlik kaçınılmaz. Ancak sonraki sürtüşmelerin de aynı şekilde çözülmesi mümkün. Bu durumda ‘çalışan düzenleme’ zaman zaman ‘ateşle keşif’ anlamına da gelebilir ve üzücü bir şekilde insan kayıplarının olacağı da kesin olarak görülmeli.
© The Independentturkish