21 Şubat’ta İran İslam Cumhuriyeti’nin 11. İslami Şura Meclisi seçimlerinin gerçekleşeceği gün uzun tartışmalardan sonra nihayet gelip çattı.
Son birkaç aya bakıldığı zaman İran’da çok fazla siyasi ve toplumsal olay yaşandı ve dünyayla birlikte Türkiye basınının da hep gündeminde kaldı.
Benzin fiyatına gelen artıştan sonra İran’ın kısa sürede her tarafına yayılan hayat pahalılığı protestoları ve yönetimin sert müdahalesi; İran’ın ortadoğu politikasını sahada uygulayan Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin Irak’ta öldürülmesi ve ardından Devrim Muhafızları’nın ABD üslerine saldırı gerçekleştirmesi; Ukrayna yolcu uçağının füzeyle vurularak düşürülmesi ve yönetimin günlerce bu gerçeği saklaması.
Bu olayları gözden geçirdiğimiz zaman, halk ve yönetimin arasının daha da açıldığını görebiliriz.
Tüm bu olayların ardından şimdi de İran’ın merkezinde olan Kum şehrinde koronavirüs alarmı çalındı ve İran Sağlık Bakanlığı İran'da 2 kişide koronavirüs tespit edildiğini açıkladı.
İran merkezli Mehr Haber Ajansı'na göre ülkede yeni tip koronavirüs saptanan iki kişi, hastanede hayatını kaybetti.
Bu olay ise başlı başına yeni bir olay ve krize yol açacaktır.
Korona halkı seçimden daha da soğutur
İran İslam Cumhuriyeti'nde seçimler ve katılım oranı tam anlamıyla onur meselesi olarak görülüyor.
Yönetim, geniş bir yatırımla seçimlerdeki katılım oranının yüksekliğini bugünlerde sıklıkla dile getirilen meşruiyet krizine bir cevap gibi görür maksimum yararlanmaya çalışıyor.
Bu sebepten en ufak eleştiri ve muhalefete tahammül göstermeyen İran, seçim döneminde ifade özgürlüğü alanında kontrollü bir açılımla siyasi heyecan ve rekabet ortamı yaratıp halkı oy vermeye teşvik etmeye çalışıyor.
Anayasa Koruyucular Konseyi'nin sert denetimi sayesinde seçilme hakkı kazanmak ciddi bir muhalefet olma ihtimali olup, gerçek rekabet edebilen birine imkansız ama yine de belli bir ölçekte rekabet atmosferini oluşturmak adına sistem içi çekişmelere müsaade edilirdi.
Fakat bu seçimlerde şu an milletvekili olanlar dahil en ufak eleştiri yapanlar rekabet ortamından kenara konularak adaylıkları veto edildi.
Devrim rehberi ve muhafazakarların Anayasa Koruyucular Konseyi eliyle adaylar listesinin tek tipleştirilmesi karşı cephe de itirazların yükselmesine yol açtı.
Kendini seçime girmeden mağdur ve mağlup gören reformcuların büyük çoğunluğu seçimlerin boykotuna karar alsalar da Ruhani ve hükümette olan ılımlı kesim yine Humeyni’nin “Nizam’ı korumak” ile ilgili yol haritasına uyarak seçime gireceklerini açıkladılar.
Özellikle büyük şehirlerdeki seçmenin daha da politik oy kullanacağı, seçime katılmayacağı beklenen bir durum; ancak sağlanan rant ve akrabalık; aşiret ilişkilerinin belirleyici olduğu küçük yerlerde hala seçimin sıcak geçirileceği umut ediliyor.
Fakat seçime son 2 gün kala koronavirüsün ortaya çıkması ve salgının yayılma tehlikesi ve korkusu insanların sandık başı gibi kalabalık yerlerde katılmalarını daha da zorlaştırabilir.
Bu olay bir taraftan seçimlere katılım oranını olumsuz etkilese de, öte yandan İran hakimiyetinin olası bir durumda suçu koronavirüs salgınının üzerine yıkmakta yardım edecek.
© The Independentturkish