Pegasus kazasında kara kutu deşifre edildi: Pilot hatası düşük seviyede

"• Pistin sonunda ‘stop way’ adı verilen bu gibi durumlarda uçağı hasar almadan durduracak yumuşak toprak zeminli saha yerine dik eğim bulunması nedeniyle uçak aşağıya yuvarlandı"

Fotoğraf: AA

Pegasus Havayolları’na ait uçağın Sabiha Gökçen Havalimanı’na inişinden sonra duramayarak pistten çıkması sonucu üç kişinin yaşamını yitirdiği kazada, kara kutu deşifre edildi.

5 Şubat’ta yaşanan kazanın kara kutusu Almanya’nın Braunschweig şehrindeki Alman Havacılık Kaza Soruşturma Bürosu tesislerinde önceki gün ABD’li yetkililerin nezaretinde deşifre edildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Buna göre yapılan tespitler şöyle:

Olumsuz hava şartları nedeniyle Pegasus’un kaza yapan uçağına inişinden hemen önce yıldırım düştü. Yıldırımlara karşı donanımlı uçaklar bundan etkilenmiyor. Ancak her iki pilot da prosedür gereği konsantrasyonlarını yıldırımın uçağın aletlerine bir etkisi olup olmadığına odakladı.

Bu sırada uçağı kaptan pilot kullanırken ikinci pilot ise iletişim ve aletlerin takibi görevine odaklanmıştı. Kule daha önceki iki uçağın pisti pas geçtiğini söyledi. Ancak bu uyarısını havacılık terminolojisine göre İngilizce yapması gerekirken Türkçe yaptı. Kaptan “Anladım” diye cevap verdi ancak  iletişimden sorumlu Hollandalı ikinci pilot anonsu anlamadığı ve inişe saniyeler kaldığı için kokpitte koordinasyon bozuldu.

Bu sırada bir başka uçak, kaza yapan uçaktan hemen önce aynı arka rüzgarla kalkış yaptı. Bu da pilotlara her şeyin normal akışı içerisinde olduğu hissini yarattı.

O sırada arka rüzgar saatte 26.4 kilometre süratle esiyordu. Pegasus Havayolları arka rüzgar pas geçme limiti saatte 28 kilometre olduğu için pilotlar toleranslar içinde olan uçakla iniş kararı aldı.

Pilotlar uçak indiği anda normal frenleme yapmaya başladı. Uçağın sürati saatte 98 kilometreye kadar düşmesine rağmen o anda aniden arka taraftan gelen rüzgarın sürati saatte 51 kilometreye çıktı. Bu itiş sürati arttırdı.

Pilotlar yine de duracaklarından emin oldukları için sert frenlemeden vazgeçerek ıslak zeminde kaymamak için kendi aralarında konuşarak pistin ortasındaki değil sonundaki çıkıştan dönmeye karar verdi. Bu sırada kabin içerisinde her şey normal olup uçak yavaşladığı için hostesler “Telefonlarınızı kullanabilirsiniz” anonsu yaptı.

Pilotlar sıklıkla kullanılmayan pistin sonundaki dönüşe doğru geldiklerinde iyice yavaşlamak için tekrar fren yaptı. Ancak muhtemelen uçak, pist üzerinde bulunan daha önceki yüzlerce iniş kalkışla oluşan lastik izlerinin üstüne inince kaymaya başladı ve hız hiç kesilmedi. Sorun tam olarak bu anda başladı ve pilotlar bir anormallik olduğunu bu sırada anladı.

Pilotlar sert frene geçmelerine rağmen uçak 17 saniye boyunca pistin son 700 metresini kayarak ve hiç yavaşlamayarak kat etti. Bu süre ve mesafe normal zemin olması halinde daha hızlı bir uçağın bile durması için yeterliydi.

Pistin sonunda ‘stop way’ adı verilen bu gibi durumlarda uçağı hasar almadan durduracak yumuşak toprak zeminli saha yerine dik eğim bulunması nedeniyle uçak aşağıya yuvarlandı.

Dik zeminin kaymaması için yapılan istinat duvarı uçağın parçalanmasına ve hasarın artmasına neden oldu. Ancak yetkililer bu durumun aynı zamanda uçağın motorlarının koparak gövdeden ayrılmasına neden olduğu ve böylece uçakta yangın çıkmadığı görüşünde de birleşiyorlar.

Ajanslar

DAHA FAZLA HABER OKU