"Göbeklitepe için asıl tehlike kar değil kum fırtınası"

12 bin yıllık geçmişiyle dünyanın en eski tapınağı olarak bilinen UNESCO Dünya Miras Listesi'ndeki yeryüzündeki ilk inanç merkezi Göbeklitepe yeteri kadar korunup korunamadığı ile gündemde 

Fotoğraf: Wikipedia

Tarihi 12 bin yıl öncesine dayanan Şanlıurfa Örencik köyü yakınlarındaki Göbeklitepe'yi kar kaplaması son dönemde mekanın ne kadar doğru korunduğu tartışmalarını beraberinde getirdi. 

Doğal etkenlerden korunması için 6 buçuk milyon euro tutarındaki 4 bin metrekarelik çelik bir çatı tarafından korunan Göbeklitepe'nin karla kaplanması ve kült mekandaki dikilitaşların üzerinin kar ile örtülmesi taşların ufalanma tehlikesini doğurdu. 

Tarihin sıfır noktası olarak anılan yerin keşfinde önemli rol oynayan arkeolog Prof. Klaus Schmidt'in eşi arkeolog Çiğdem Köksal Schmidt konuyu gündeme getiren kişiydi.
 


Schmidt, Facebook hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

Göbeklitepe’nin bir kısmını örten şimdiki çatının inşaatı Klaus aramızdan ayrıldıktan sonra başlamıştı. Yapım sürecindeki itinasızlıkları, projenin kağıt üzerindeki haliyle inşa edilen halinin farklılıklarını, endişelerimi defalarca paylaştım. (...) Göbeklitepe artık çok kişinin “nemalandığı” (bu kelimeden nefret ediyorum ama öyle) bir yer. Bu kadar faydasını gördüğünüz yeri bir de korumayı düşünün ey faniler. Hadi doğu tarafından C yapısı ortalarına kadar yağmur girdiğini biliyordum. (Çatı taşıyıcıları kağıt üzerindeki plandan daha yüksek yapıldı.) Ama eğer kar çatıya rağmen D yapısına, B yapısına kadar ulaşıp yerleşebiliyorsa çözüm aramak gerekir. Bilim danışma kurulu, koordinatör falan bu insanlar neden Göbekli Tepe’nin sorunları ile ilgilenmiyorlar?

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

Dikilitaşlar için tek ciddi sorunun kar yağışı olmadığını düşünenler de var. 

Arkeofili dergisine konuşan Prof. Dr. Mehmet Özdoğan da çatı örtüsünün yetersiz olduğunu, acilen başka önlemler alınması gerektiğini söylüyor.  

Zira tepelik bir noktada yer alan tapınak aynı zamanda şiddetli rüzgar ile beraber gelen kumların da hedefinde. 

Bu kumların dikilitaşların üstündeki kabartmalar ile çeşitli tasvirler için tehlike oluşturduğu öne sürülüyor.

Kum fırtınaları yüzünden kabartmaların eski canlılığında olmadığı, daha zor fark edildiği belirtiliyor. 

Profesör Özdoğan, “Göbeklitepe’de sorun yağış değil, rüzgarla gelen kum bombardımanı. Şimdiki çatılar yüksek, kumu ve rüzgarı engellemez” diyor.

Tepenin geneli için ciddi bir koruma stratejisi geliştirilememesi halinde ise orjinal kabartmaların müzeye alınması gerektiğini belirten Özdoğan, “Önce çatı örtüsü dışında, kazılmış çok geniş bir alan var, bunlar hızla aşınıyor, kabartmalar silinmeye başladı. Çatılar dairesel tasarım olduğu için ekleyerek genişletilemiyor. Oysa eski çatı, Hauptmann Bey’in yaptığı çatı, tamam güzel değildi ancak dörtgendi, kazı ile birlikte eklenerek genişleyebiliyordu” tespiti yapıyor.

 

Independent Türkçe, Arkeofili

DAHA FAZLA HABER OKU