Muhaliflerin Fetih Ordusu adı altında kurduğu ve muhafazakar ya da ılımlı neredeyse tüm grupların aktif şekilde faaliyet gösterdiği Fetih Ordusu’nun en büyük kazanımı 2015’te İdlib kent merkezinin alınmasıydı.
İdlib’in ele geçirilmesiyle büyük bir stratejik üstünlük kazanan Suriye silahlı muhalefeti, “Rejimin kalbi” olarak da nitelendirilen Lazkiye önlerine kadar ilerlemeyi başardı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın memleketi muhalifler tarafından ele geçirilmek isteniyordu. İşte Rusya’nın gelişmiş savaş uçaklarıyla Suriye’de operasyonlara başlaması bu süreçle birlikte başladı.
İdlib’de başladı, İdlib’de mi bitecek?
Rusya her ne kadar operasyonların IŞİD’e yönelik olduğu argümanını kullansa da vurulan ilk hedefler Lazkiye kırsalındaki Türkmen gruplardı. Hiçbir IŞİD mensubununu olmadığı Halep merkezi gibi alanları da bombalayan Rusya, Suriye ordusunun askeri stratejisini belirledi ve rejimin 2011’den bu yana kaybettiği bölgeler tekrar hükümet güçlerinin eline geçti.
2015’te İdlib’in alınmasıyla yeni bir sayfa açan Suriye hikayesi, bu bölümün başladığı yerde sona ermek üzere. Çünkü Rusya’nın hava, İran destekli milis örgütlerin de kara desteğiyle ilerleyen hükümet güçlerinin önünde İdlib’e girmek için büyük bir engel kalmadı.
TSK’nın rejim hattının gerisinde 7 noktası var
Maaretunnuman’ın düşüşünün ardından bölgenin stratejik noktasında bulunan Serakib de rejim güçlerinin kontrolüne girdi.
TSK’nın geçtiğimiz hafta Serakib’in 3 girişine de kurduğu askeri kontrol noktaları ise rejimin askeri hattının gerisinde kaldı. 4 gözlem noktası ve 3 yeni askeri nokta ile birlikte hat gerisinde TSK’ya ait 7 askeri nokta var.
Serakib’in rejim tarafından alınması üzerine İdlib şehir merkezinin muhalifler açısından savunmasız kaldığını düşünen çok sayıda sivil daha evlerini terk etti. Şimdiye kadar göçlerin büyük kısmı İdlib’in kırsal ilçelerinden şehir merkezi ve Türkiye sınırına doğru yapılıyordu. Serakib’in ardından ise kent merkezine yakın noktalarda bulunan 50 bine yakın sivil daha evlerini terk ederek Türkiye sınırına yakın noktalara geldi.
Yine siviller zor durumda
Türkiye sınır boyunda uzun bir süredir yüz binlerce sivilin yaşadığı kamp alanları bulunuyor. Son kitlesel göçlerle birlikte 1 milyona yakın sivilin daha bölgeye gelmesi, zaten alt yapısı yetersiz ve kısıtlı insani yardımın ulaştığı bölgeyi daha da şişirdi.
İdlib’den kaçan sivillerden araçları olanlar şanslı. Herhangi bir araca sahip olmayanlar ise soğuk ve yağışlı havalarda sığınacak bir yer bulamıyor. Daha önce soğuktan bebek ölümlerinin yaşandığı bu bölgelerin önümüzdeki günlerde daha da kalabalıklaşması bekleniyor.
Serakib’in rejim tarafından alınması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Şam yönetimine ay sonuna kadar verdiği sürenin sonrasında yaşandı. Erdoğan rejimin Soçi mutabakatı sınırlarına geri çekilmesini istiyor. Türkiye, sınır hattında 20 binden fazla asker bekletirken rejimin ilerleyişi devam ediyor.
Abdullah Ağar: Astana güncellenmeli
Güvenlik Politikaları Uzmanı Abdullah Ağar, TSK’ya ait askeri noktaların rejim hattı gerisinde kalmasının bazı riskler ürettiğini ve bunun provokasyona çok açık olduğunu belirtiyor. Türkiye’nin yeni bir diplomatik süreç başlattığını ve buna ağırlık verdiğini vurgulayan Ağar, pratikte uygulanmayan Astana Mutabakatı’nın güncellenmesi gerektiğini vurguladı.
Rejimin Rusya desteğiyle İdlib’de ilerlemesinin, Türkiye ile Rusya’nın geliştirdiği ekonomik işbirliklerine de tehdit oluşturabileceğinin altını çizen Ağar, konunun bu yönüyle de okunması gerektiğini ifade etti.
© The Independentturkish