Filistin'de organ bağışı: Kültür mü ticaret mi?

Filistin'de ölümden sonra organ bağışlanması kültürü, bu konuyla ilgili yakın tarihli bir yasaya rağmen henüz yaygınlaşmış değil

Fotoğraf: AFP

“Neden organlarımı da kabre götüreyim ki? Her halükarda yok olup gideceğim ve benden geriye bir şey kalmayacağı için, diğer insanların hayatlarının kurtarılmasına vesile olmayı tercih ederim”

Bu sözler, bir vasiyet ve kayıt sistemi olduğu taktirde öldükten sonra organlarını bağışlamayı kabul eden bir gencin ağzından dökülüyor. Organ bağışını vasiyetine yazacağını ifade eden bir genç kız ise, bunun yalnızca yardım etme gibi insani motivasyonlardan kaynaklanmadığını, dini sebeplerinin de olduğunu, insanların hayatını kurtarmanın insanlara ecir sağlayacağını düşündüğünü ifade ediyor.

Filistin'de ölümden sonra organ bağışlanması kültürü, bu konuyla ilgili yakın tarihli bir yasaya rağmen henüz yaygınlaşmış değil. Hatta bazıları bu fikirden korkuyor. Korkma nedenlerinden biri ise öldükleri zaman iç organlarının ya da kornealarının söküleceğini düşündüklerinde kapıldıkları korku. Gözleri haricinde yalnızca organlarını bağışlamayı kabul edenler de var.

Kan bağı ya da evlilik bağı, önemli şartlardan

Sağlık Bakanlığı’nda kapsamında böbrek hastalıkları ve nakil işlemleriyle ilgilenen Abdullah el-Hatib, organ bağışında gerekli olan hususların sağlanması için Filistin'de 2010 yılında çalışmalara başlandığını belirtiyor.

Independent Arabia’ya konuşan Hatib, bu nakil sürecini bir sistem içine oturtan bir yasanın ise iki yıl önce tasarlandığını belirtiyor. Bu yasa çıkarılmadan önce de birinci dereceden akrabalar gibi kan bağı ya da evlilik bağı olmadan bağışın yasaklandığına değiniyor.

Hatib, söz konusu yasayla izin verilen, ölümden sonra organ bağışının farkındalık eksikliği nedeniyle Filistin’de henüz yaygın olmadığını ifade ediyor.

Özellikle de bireyin tıbbi olarak ölü kabul edildiği beyin ölümü sırasında organ verilmesi konusunda hasta yakınlarının bunu kolay kolay kabul etmediğini söylüyor. Sağlık Bakanlığı’nın bunun önemi hususunda bilinçlendirme programları yürüttüğünü ifade eden Hatib, şuan uygulanan tek şeyin sağ insanların yine sağ olanlara bazı organlarını ve kanlarını bağışlamasıyla sınırlı kaldığını da sözlerine ekliyor.

Organ bağışını ve naklini düzenleyen yasa kararı

Organların alınıp satılması ve finanse edilmesinin yasaklandığı bu yasayı, Filistin Yasama Konseyi'nin yokluğu nedeniyle, 2017’de Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas çıkarmıştı. Aynı zamanda bu yasa mucibince; Bağış veya nakil işlemlerinin, bunların nerede yapılacağının, organların bilimsel araştırmalar için kullanılıp kullanılmayacağının bağımsız ve yüksek bir komisyon tarafından onaylanması öngörüldü.

Nakil işlemlerinin şartları arasında; hem alıcının hem de sağ ya da merhum olan bağışlayanın veya bu bireylerin vasilerinin ya da velilerinin açık onayı, alıcının yaşaması için organ naklinden başka seçeneğin kalmamış olması, organların emniyetinin korunacağının ve dokunun alıcının vücuduna uyum sağlayacağının doğrulanması, bağışlayan bireyin 18 yaşından büyük ve akli dengesinin sağlam olması gibi hususlar bulunuyor. Cinsel organların ve kalıtsal özelliklere sahip organların nakli ise kesinlikle yasak.

Ağır hapis cezası ve yüksek para cezaları

Nakil işlemlerinin ticarete dökülmesi, üç ila yedi yıl arasında hapis cezasına sebep oluyor. Şayet bu tür bir suç, organize bir grup tarafından işlenmişse, kurban zihinsel engelli bir bireyse ya da işin içinde silah veya tehdit zoru bulunuyorsa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası söz konusu. Diğer yandan, organların nakli insan hayatı üzerinde bir tehlike teşkil edecekse, fail üç ila 10 yıl arası hapis cezasına ve 10 bin ila 20 bin Ürdün dinarı para cezasına çarptırılıyor.

Söz konusu yasanın ihlaline göre hapis ve para cezaları kademeli olarak artıyor. Bağışlayan ya da alıcının ölümü, işlemin baskı altında yapılması, yetkisi olmayan bir yerde ya da yasadışı bir şekilde yapılması gibi suçlar kapsamında para cezası 200 bin Ürdün dinarına kadar çıkabiliyor. Aynı zamanda bu işlemi gerçekleştiren kişilerin mesleğine bir yıldan beş yıla kadar el konması ya da gerçekleştirildiği tıbbi tesisin ruhsatının elinden alınıp kapatılması da öngörülen cezalar arasında.

Dinler ise şartlı bağışı teşvik ediyor

Bazıları vücudu temsil eden organların sökülmesinin haram kılındığını savunurken, Şeyh Salih Matan ise insan hayatını kurtaran böbrek ve kan gibi bağışların İslam dini açısından bazı şartlar kapsamında makbul ve müstehap olduğunu belirtiyor. Bu şartlar arasında naklin başarı oranının düşük olmaması, bağışlayan kişi ve ailesinin razı olması, iki taraf için de herhangi bir tehlikenin bulunmaması yer alıyor. Hristiyan din adamlarının bu konudaki görüşleri ise farklı değil.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Elif Turan

independentarabia.com/node/90741

DAHA FAZLA HABER OKU