The Economist dergisi muhabiri Nicolas Pelham, Londra’da yayınlanan haftalık raporları hazırlamak için İran’dan vize almayı 3 yıl bekledi.
Pelham, Haziran 2019’un ilk gününde meslektaşlarıyla birkaç defa ziyaret düzenlediği ülkeye seyahat etmesine ilişkin verilen onay sonrasında şaşkındı. Ama bu kez hedefinde yalnızca Tahran vardı.
Başkent Tahran’ın merkezindeki Simorgh adlı otelde kaldı. Yoğun nüfuslu sokaklarda gezindi. Görevinin sona ermesinin ardından Londra’ya geri dönmek için bavulunu hazırladı. Ancak otelden çıkış işlemlerini yaparken sivil kıyafetli 7 güvenlik personeli tarafından kuşatıldı. Söz konusu güvenlik personelleri, resmi askeri ve güvenlik üniformaları giymeyen, bağlı oldukları birimleri açıklamayan ve Devrim Muhafızları istihbaratı ile İstihbarat Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan unsurlar olarak bilinir.
Güvenlik personelleri, muhabire bir hakimin imzasını taşıyan bir belge göstererek kendisini 48 saat boyunca gözaltına alma hakkına sahip olduklarını belirtti.
Daha sonra İran Devrim Muhafızları’na bağlı oldukları ortaya çıkan güvenlik unsurları, Nicolas’ı otelde sorguya tabi tuttu.
Kendisinden bir avukat veya İngiltere Büyükelçisi’yle temasa geçmesinin ve Tahran’a yaptığı ziyaret hakkında sorulara yanıt vermesinin talep edildiği belirtildi.
Aktarılana göre Nicolas Pelham’a bildiği diller, ailesi ve İsrail’e kaç defa ziyarette bulunduğu hakkında sorular soruldu. Soruşturmacılar, Pelham’ın Farsça bilmediğine ikna olmazken muhabir 9 saat boyunca devam eden sorgulamanın ardından bilinmeyen bir yerdeki hücreye hapsedildi.
Tam da o sırada ABD, İran Devrim Muhafızları’nı terör örgütü olarak ilan etti. Pelham’ın Tahran ziyaretinden 3 gün önce de İngiltere, İran’a ait bir petrol tankerini Cebelitarık kıyılarında durdurmuştu.
‘The Economist’ muhabiri, bazı İranlı yetkililerin öncesinde kendisine ziyaret sırasında güvende olacağı garantisi verdiğini ancak ziyaretin zamanlamasının garip geldiğini yazdı.
Gözaltına alınmasının ikinci gününde tercümanının kendisine elinde olan kitapları satmayı kabul edip etmediğinin sorduğunu belirtirken Farsçayı bildiği konusunda da ısrar edildiğini vurguladı.
Nicolas Pelham Bir süre sonra Tahran’da ‘güvenli bir apartman dairesine’ transfer edildi. Ancak kendisine yatak odasının kapısını açık tutması ve gece boyunca ışıkları kapatmaması şart koşuldu.
Sorgusu, birkaç gün boyunca kaldığı dairede de devam etti. Avukat ve İngiltere Büyükelçisi’yle temasa her geçişinde de durumun “büyük bir dosya’ haline geleceği belirtildi.
Nicolas, Tahran’dayken bir hapishane hücresinde 21 gün geçirmiş ve tutukluluğu sırasında psikolojik işkenceye maruz kalmış bir ekonomistle tanıştığını aktardı.
‘The Economist’ muhabiri, soruşturmayı yapanın daha sonra kendisini Devrim Muhafızları istihbaratının bir üyesi olarak tanıttığını, kendisinden ‘içini rahatlatmak adına eşine telefon aracılığıyla bir mesaj göndermesini istediğini’ belirtti.
Yemek dağıtan görevlinin zili her çalışında nasıl tabancasına sarıldığını anlattı.
Aynı şekilde dil öğretmeni rolü oynayan bir soruşturmacının kendisine her gün Farsça eşyaların isimlerin öğrettiğini, hatta bir soruşturmacının da telefonundan açtığı Farsça bir şarkıyla dans etmeyi teklif ettiğini anlattı.
Soruşturmacı her sabah dairesine geliyordu. Üçüncü gün Pelham’a otele taşınmasını teklif ettiler ve şehri gezmesine izin verdiler. Ancak hiçbir şekilde gazetecilik faaliyeti uygulamaması, otel dışındaki her aktivitesi hususunda da her gün kendilerine bilgi vermesini istediler.
Soruşturmayı yürüten şahıs Pelham’a yurt dışını arama hakkına sahip olduğunu da belirtirken masrafların Devrim Muhafızları tarafından karşılanacağını söyledi. Soruşturmalar birkaç gün sonra gayri resmi bir nitelik kazanarak İsrail, Filistin, İran üzerindeki yaptırımlar ve Brexit hakkındaki görüşlerine yoğunlaştı.
Günler sonra kendisine, soruşturmaların sonucu olarak gazeteci olduğunun kanıtlandığı ve beş gün sonra ülkesine dönebileceği bilgisi verildi. Ancak yakın zamanda serbest bırakılacağı vaatlerine rağmen geri dönüşü 1 hafta sürdü.
Nicolas Pelham, soruşturmacılardan birinin kendisinden Londra’daki (Arsenal Futbol Kulübü’nün iç saha maçların yapıldığı) Emirates Stadyumu’nun fotoğrafını göndermesini istediğini aktardı.
Pelham, güvenlik unsurlarının eşliğinde bir yerden başka bir yere geçişi sırasında motosikletlilerin de kendilerini takip ettiğini, ayrıca sorgulanmak üzere birkaç defa başkentin merkezindeki ‘İnkılab Meydanı çevresindeki farklı dairelere çağrıldığını yazdı.
Pelham’a Tahran’a yaptığı ziyaret sırasında tanıştığı, rüşvetle suçlanan İranlı gazeteci hakkında da sorular soruldu.
4 Eylül’de kısa mesaj aracılığıyla kendisine ülkeden çıkış belgelerinin tamamlandığı bilgisi verildi. Pasaportunu sorduğunda ise kendisini otel resepsiyonuna yönlendirdiler. Ancak pasaportunu alamadı. Ardından Yabancılar Dairesi’ne yönlendirildi.
Nicolas Pelham, bir başka kuruma mensup güvenlik unsurlarının kendisini bir diğer soruşturma için çağırdıklarını belirtti. Soruşturmanın bitmesinden 10 dakika sonra kendisine seyahat vizesinin dolmuş olması nedeniyle Tahran’da geçirdiği günler için 200 dolar ödemesi gerektiği bilgisinin verildiğini söyledi. Pelham’ göre kurum, ‘Devrim Muhafızları’nın hatalarından kendilerinin sorumlu olmadığını bildirdi. Nicolas Pelham’a göre söz konusu unsurlar, hükümetin İstihbarat Bakanlığı’na bağlıydı.
The Economist muhabiri, para cezasını ödedikten sonra Tahran’dan ayrıldı. Not defterinin İngiltere Büyükelçiliği’ne teslim edileceği hususunda aldığı sözlere bu hiçbir zaman gerçekleşmedi.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin
independentarabia.com/node/90686