Gazeteci yazarı Fehmi Koru, Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasındaki “Ahmet Altan” tartışmasını yazdı.
Koru, TBMM’de devam eden bütçe görüşmeleri sırasında İslam’ın Ahmet Altan’la ilgili sorusu üzerine Soylu’nun şu ifadeleri kullandığını aktardı:
Ahlaksızlık yapma, terbiyesiz adam. Sen provokatörsün. Sen Türkiye Cumhuriyeti’ne her zaman ihanet ettin. Sen hainsin. Senin provokatör olduğunu herkes biliyor. Sen FETÖ savunucususun.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ani patlamalar yaşayan insanların sağlık durumunu sorguladığını söyleyen Koru, şöyle devam etti:
Meclis’teki olayda bakanın muhatabı bir milletvekili. Üstelik tabip ve profesör unvanı da var. Böyle biri eleştiride buluyorsa, eleştirisi ne kadar ağır olursa olsun, nezaketle karşılanmayı ve aydınlanmak istediği konuda bilgilendirilmeyi hak eder.
“Hain” diye yaftalanmayı değil.
O sıfat, yani ‘hain’ sıfatı, ancak çok sınırlı kişiler ve belli konular için sarf edilebilir.
Ahmet Altan’ın yazdı ve konuştu diye üç yıldan fazla demir parmaklıklar arkasında tutulmasının, sonunda mahkeme kararıyla serbest bırakıldığı halde, gazetelerde yazılanlara göre, yine yeni bir yazısı yüzünden yeniden cezaevine gönderilmesinin, herkesten önce içişleri bakanlığı koltuğunda oturan kişiyi rahatsız etmesi gerekir.
Gazeteci yazar Ahmet Altan’ın yaşadıklarından dolayı Türkiye’nin ciddi eleştiriler aldığını belirten Koru, şunları söyledi:
Kişiler hakkında kullanılan ‘hain’ sıfatı ne kadar ağırsa, Türkiye için dışarıda yazılan ve söylenenler de ondan aşağı ağırlıkta sayılmaz. Türkiye yazarlarını ve gazetecilerini hapseden bir ülke muamelesi görüyor dışarıda.
TBMM’de komisyon görüşmelerinde bu konunun hatırlatılması, aslına bakılırsa, hükümet adına konuşanlara, dışarının bu tür eleştirilerini boşa çıkartmak için bir fırsat olarak değerlendirilmeyi hak ediyor.
Milletvekiline “Hain” diye saldırılmayı ise asla.
Hükümet, konuyla ilgili eleştirilere, “Ne yapabiliriz ki, konu yargının elinde; bizde yargı bağımsız, karışamayız” türü cevaplarla kendisini savundu bugüne kadar. Bakanın tavrı o savunmayı da geçersiz kılmış olmuyor mu?
Independent Türkçe