Suriye Anayasa Komitesi ise yaklaşık iki yıldır devam eden müzakere ve tartışmaların doruğa ulaşmasının ardından ilk toplantısını 30 Ekim’de gerçekleştirmişti.
Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Anayasa Komitesi çalışmalarının başlaması konusunda temkinli bir iyimserlik içinde olduğunu açıkladı. Bunun tarihi bir an olduğunu söyleyen Pedersen, “Ciddi bir siyasi süreç başlatma ve Suriye krizine daha kapsamlı bir siyasi çözüme yol açmak için ilk adım olabilir” dedi.
Anlaşma taraflarına göre komitenin görevi ya yeni bir anayasa hazırlamak ya da mevcut anayasada değişiklik yapmak. Pedersen’in katkıları ile varılan anlaşma, oluşturulan genişletilmiş Anayasa Komitesi, 50’si hükümet, 50’si muhalefetin ‘müzakere heyetinden’ ve 50’si de sivil toplum üyelerinden olmak üzere 150 kişiden oluşuyor. Öneriler hazırlayıp formüle edecek olan küçültülmüş Anayasa Komitesi’nin ise 45 üyesi bulunuyor.
Pedersen’in iyimserliğine rağmen bu komite, görevi kaçınılmaz olarak birçok engel ve zorlukla karşı karşıya kalacaktır. Muhalifler kendi içerisinde ikiye ayrılıyor; bir kısım bu komiteyi toptan reddedip muhalefetin kendilerini temsil etmediğini düşünüyorlar. Hatta muhaliflerin temel ilkelerinden vazgeçtiklerini söylüyorlar. Ayrıca Komite’nin Suriye hükümetinin tarafında olan Moskova’nın hesaplarına uygun olarak oluşturulduğunu ifade ettiler. Öte yandan diğerleri Komiteyi önemli bir dönüm noktası ve muhalefetin askeri yoldan elde edemeyeceği bir başarı olarak görüyor.
Suriye hükümeti ile ilgili ise yeni bir anayasa hazırlanma olasılığı için açık kapı bırakılmasının olumlu bir gösterge olduğunu söyleyebiliriz. Bu, rejimin kesin bir dille reddettiği bir konuydu. Pedersen, Şarku'l Avsat’a verdiği röportajda, Suriye Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim ile yaptığı görüşmenin ardından rahatlamış görünmesi de bu olumlu göstergelerden biriydi. Muallim, söz konusu görüşmede, Suriye'nin karşı karşıya kaldığı zorlukların çözümlerine ulaşmaya hazır olduğunu belirtmişti.
Daha geniş bir siyasi çözümün ilk adımı olarak nitelendirilebilecek olan başarı elbette ki BM elçisinin muazzam çabası sonucunda kaydedildi. Bu çabayı, taşıdığı umut, iyimserlik ve açıklamalarında net bir şekilde görebiliyoruz. Tarafsız olduğu gayet açık. Pedersen, Suriye arenasındaki oyunculardan herhangi biriyle karşı karşıya gelmekten kaçınmaya oldukça özen gösteriyor. Bu Komite’nin dış müdahalelerden uzak tutulmasına da büyük önem veriyor. ‘Astana Süreci’ garantörlerinin bu Komite’nin çalışmalarına herhangi bir şekilde engel olmaması yönündeki beklentilerini dile getirmişti. Üç garantörün de Anayasa Komitesi’nin dayandığı 2254 sayılı kararı temel aldıklarına dikkat çekmişti.
Pedersen, son aylarda Komite’yi oluşturan üç tarafla da yoğun görüşmelerde bulundu. Bu Komite’nin yalnızca Suriyeli taraflar ve BM’yi kapsayacağı sonucuna varıldı. Astana Grubu ile proaktif bir diplomasinin olduğu bir gerçek ancak Pedersen, garantörlerin temsilcilerinin Anayasa Komitesi’nin çalışmalarına katılmadığını ifade etti. Bu komitenin uluslararası destek görmesini bekleyen Perdersen, Suriye toplumunun çeşitli kesimlerinden 150 kişiyi kapsayan Suriyeli tarafların, bu fırsatı değerlendirme ve modern tarihin en büyük insani krizlerinden birine kesin bir çözüme katkıda bulunacak adımlar atma konusunda teşvik edilmesini umuyor. Özellikle de yolun uzunluğu, devlet ve halkının şiddet ve terörden çok fazla zarar gördüğü ve görmeye devam ettiği, toplum içerisindeki büyük bölünmeler göz önünde bulundurulduğunda ülke topraklarında beş yabancı ordunun bulunması pek de şaşırtıcı değil.
Ayrıca BM Elçisi’nin, bardağın dolu tarafına bakmaya istekli olduğu ve boş kısmını görmek istemediği oldukça açık. Bu nedenle, bu komitenin başarıya ulaşması konusunda şüpheli olan herhangi bir tarafla görüşmede bulunmaktan kaçınıyor olabilir. Pedersen, zorluklara rağmen Komite’ye katılacak isimlerin seçildiği ve Suriyeli tarafların belirlediği genel ilkelerin kabul edildiği bir zamanda, somut bir başarı elde etmek için umut besliyor. Bu, BM ve Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarına, Suriye’nin egemenliği, birliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne duyulan saygıyı ifade ediyor. Suriye’deki politik sürecin seyri, Suriyeliler tarafından yönetilmekte. Askeri girişimler hiçbir şekilde krizi çözmedi. BMGK’nın 2254 sayılı kararı kapsamlı bir ateşkes uygulanması gerektiğine vurgu yapıldı. Sonuncusu ve en önemlisi bu ilkeler, ayrıca BM himayesinde serbest seçim yapılmasını da içeriyor.
Komite’nin karşılaştığı sorun ve engeller kolay olmayacak. Komite’nin işleyişi ile ilgili küçük ve büyük çapta iyi bilinen, kaçınılmaz sorunlarla karşı karşıya kalınacak. Bu nedenle iyimserlikte ileri gidilmemeli. Suriye arenasına ilişkin birkaç soru var: Tüm taraflar, acı verici tavizlerde bulunmaya gerçekten hazır mı? Cumhurbaşkanı'nın statüsü ve yetkileri, tekrar aday olma olasılığı ve partilerin siyasi geçiş sürecinde gösterebilecekleri esneklik konusunda hemfikir olmak mümkün müdür? Herkes ‘Allah geçmişteki taksiratımızı affetsin’ deyip yeni bir Suriye kurmak için yeni bir sayfa açabilecek mi yoksa yara derin mi?
Bölgede aktif rol oynayan ülkelerin Suriye’yi istikrara kavuşturma niyetleri var mı? Yoksa her devletin kendine ait bir gündemi, çıkarları mı var? Ellerindeki ipleri Suriyeli taraflar arasındaki bölünmeleri arttırmak için mi kullanacaklar? Anayasa Komitesi Suriye'deki çözüm için bir sihirli formül mü olacak yoksa çelişki ve detaylar denizi içinde mi boğulacak?
Nihayetinde Anayasa Komitesi’nin görevini başarıyla yerine getirmesi, bu sevgili ülkeyi her Arap vatandaşının kalbine yakın hale getirmeye istekli olan vatansever Suriyelilerin elinde. Sığ gündemler ve geçici nitelikteki çıkarlarını bir tarafa bırakıp, Suriye halkının çıkarlarını, istikrar ve güvenliğini her şeyin üstünde tutmaları gerek. Bu, öncelikle ilgili tarafların verebilecekleri tavizlere bağlı olacaktır. Çünkü Suriye hükümeti veya muhalefet önceki tutumlarında ısrarcı olursa, Komite başarısızlığa uğrayacak ve her şey başa dönecek. Bu nedenle de bir kenara itilecek.
Komite’nin açılış toplantısında konuşan muhalefet heyetinin başkanı Hadi el-Bahra’nın açıklamasına işarette bulunmamız gerek. Bahra, söz konusu konuşmada, Suriyelilere düşünme biçimlerini değiştirme ve duygusallığı bir kenara bırakıp gerçeklere göre hareket etme çağrısında bulundu. Yara ve kederleri tedavi edip gidermenin gerekliliğine işaret etti. Sonsuz bir kısır döngüye girmek yerine birbirini dinleme, ortaklıkları belirleyip anlaşmazlıkların üstesinde gelmeye çağırdı.
Tekrar söylemek gerekirse, Anayasa Komitesi doğru yolda büyük bir adım. Halkın ve vatanın menfaati söz konusuysa, herkesin bunu koruması gerekmekte. Bana kalırsa bu adımın bir alternatifi yok. Bu adımın alternatifi, bir çözüm sunulmaksızın anlamsız bir şekilde kan dökülmeye devam etmesidir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Şarku'l Avsat