İsrail Yüksek Mahkemesi, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) ülke direktörünün sınır dışı edilmesi yönünde karar verdi. İnsan hakları grupları emsal teşkil eden davayı "özgürlükleri yıkıcı bir darbe" olarak nitelendirdi.
ABD vatandaşı ve gözlemci kurumun İsrail ve Filistin Bölgesi direktörü Omar Shakir, geçmişte yaptığı Filistin yanlısı yorumlara dayanarak İsrail'in boykot edilmesini desteklemekle suçlandı.
Shakir temmuzda çalışma ve oturma izninin feshedilmesine ve sınır dışı edilmesine yönelik mahkemenin daha önceki kararına karşı Yüksek Mahkeme'ye temyiz başvurusunda bulunmuştu.
Alt mahkeme, başlangıçta Shakir'in öğrenciyken yaptığı yorumların ve İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim yerlerinde HRW kapsamındaki faaliyetlerinin, Filistin yanlısı "Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar" (BDS) hareketini desteklemekle aynı olduğunu öne sürdü.
HRW, hem grubun hem de Shakir'in İsrail'in açıkça boykot edilmesi yönünde çağrıda bulunduğunu defalarca reddetti.
İsrail 2017'de yasa değişikliğiyle "BDS" desteğini etkin biçimde suç kabul etti. Dolayısıyla Shakir'in davası, İsrail'in tartışmalı BDS karşıtı düzenlemesini nasıl uygulayacağının turnusol testi olması açısından uluslararası ölçekte yakından takip edildi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yüksek Mahkeme, salı günü üç hakimin oy birliğiyle İsrail hükümetinin Shakir'e karşı attığı ilk adımı destekleyen bir karar verdi.
Avukatı, Shakir'in ülkeden ayrılması için 20 gününün olduğunu aksi takdirde sınır dışı edileceğini söyledi.
Eğer sınır dışı edilirse, çoğu giriş noktasının İsrail güvenlik güçleri tarafından kontrol edilmesi nedeniyle İsrail ve Filistin bölgelerine erişimini kaybedecek.
Esasında, İsrail'de ifade özgürlüğünün Filistinlilerin haklarının ana akımda savunulmasını kapsamadığını ilan ettiler. Bu sorun bir kişiden, organizasyondan hatta genel olarak insan haklarını savunmaktan çok daha büyük. Bu karar özünde İsrail'in temel demokratik değerlere bağlılığıyla çelişiyor. Eğer hükümet, işletmelerin insan haklarına saygı göstermesini istediği için HRW temsilcisini sınır dışı ediyorsa, bir sonraki sefer kimi atacaklar?
HRW'nin İcra Direktörü Kenneth Roth temmuzda The Independent'a, HRW'ye açılan davayı "insan hakları savunusuna karşı büyük bir saldırı" ve "gittikçe kötüleşen açmaz bir durum" diye nitelemişti.
Eğer bu İsrail hükümetinin yanına kalacaksa, sıradaki ne? Batı Şeria'nın işgal altında olduğunu söylemeyi mi yoksa Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvuruda bulunmayı mı yasaklayacaklar? Dünya'da, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nü engelleyen çok az sayıda devlet var, İsrail; İran, Kuzey Kore, Venezuela ve Küba gibilerinin olduğu nahoş kulübe katılıyor.
Yüksek Mahkeme kararı İsrailli yetkililer tarafından övgü almıştı.
İsrail İçişleri Bakanı Aryeh Deri, Shakir'in temyizinin reddedilmesinden "memnun" olduğunu söyledi.
Deri Twitter'da yaptığı paylaşımda, "Devlete karşı hareket eden herkes bilsin ki, burada yaşamalarına ya da çalışmalarına izin vermeyeceğiz" diye yazdı.
Aynı anda ülkenin Stratejik İlişkiler Bakanı Gilad Erdan, çalışma vizelerinin "İsrail'e zarar vermek isteyen yabancı boykot destekçisi aktivistlere verilmemesi gerektiğini" söyledi.
Erdan açıklamasında, "HRW isterse, Shakir'in yerine İsrail'e başka bir temsilci atanmasını hoş karşılarız" diye ekledi.
İsrail son yıllarda, İsrail'in meşruiyetini yitirmesini ve haritadan silinmesini hedeflediğini söyleyen Filistinlilerin başını çektiği BDS hareketine karşı sert bir tavır aldı.
BDS hareketi, kendisini Filistinlilerin hakları için şiddete başvurmayan bir kampanya diye tanımlıyor ve çatışmaya dair belirli bir çözümü desteklemediği söylüyor.
Shakir'e karşı açılan dava İsrail İçişleri Bakanlığı'nın, Shakir'in "devamlı" İsrail'in boykot edilmesi çağrısında bulunmasına dayanarak, hem HRW'ye katılmadan önce öğrenciyken 2006'daki aktivizmini hem de daha sonra grup için yaptığı çalışmaları öne sürerek çalışma vizesini feshetmesiyle Mayıs 2018'de başlamıştı.
Söz konusu dosya HRW'nin yakın zamanda yaptığı ve Airbnb gibi küresel turizm şirketlerinin, işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan İsrail yerleşimlerindeki işlemlerini uluslararası hukuka göre yasa dışı olması nedeniyle durdurmasını öneren araştırmada da yer almıştı.
İsrail'in boykot karşıtı yasası, İsrail'e ve sadece Batı Şeria'daki yerleşim yerlerine yöneltilen boykotlar arasında bir ayrım yapmıyor.
İsrail hükümetinin Shakir'in çalışma ve oturma vizesinin feshinin, nisanda Kudüs Bölge Mahkemesi tarafından onaylanması HRW'nin temyize başvurmasına sebep olmuştu.
Temmuzda davaya katılan Uluslararası Af Örgütü ve eski İsrailli elçilerden oluşan bir grup, bilirkişi brifinginde Shakir'in sınır dışı edilmesinin "ifade ve örgütlenme özgürlüğüne mantıksız ve orantısız bir sınırlama" olacağını öne sürmüştü.
Mahkemeye katılan grup o dönemde sınır dışı etme kararını "ülkedeki ifade özgürlüğüne yıkıcı bir darbe" ve insan hakları gruplarına "endişe verici bir sinyal" diye nitelemişti.
Mahkeme kararı İsrail içinden gelen eleştirilere de maruz kaldı.
İsrail'in en önemli insan hakları grubu B'Tselem kararın hukukun üstünlüğünü yansıtmadığını "fakat işgale hizmet eden yasal bir propaganda" olduğunu belirtti.
B’Tselem'in Genel Direktörü Hagai El-Ad, "Esas itibarıyla Yüksek Mahkeme'nin kararı, işgale karşı çıkmak için İsrail'de zaten sınırlı olan alanın daha da küçültülmesine ilişkin yasal bir onay belgesi veriyor. Onlarca yıldır, bu alan Filistinliler için mevcut değildi; artık uluslararası paydaşlar için daha da azalacak; ve yakında İsrailliler için de" diye ekledi.
Ancak, İsrail devleti lehine adli davaya katılan İsrail yanlısı lobi grubu NGO Monitor, Shakir'in İsrail'i "kötülediğini" söyledi ve salı günü açıklanan kararın "İsrail demokrasisinin önemli bir ifadesi" olduğunu belirtti.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east
Independent Türkçe için çeviren: Miraç Eren Dereli
© The Independent