Bilim insanları kırmızı eti tartışıyor: Kanserle bağlantılı mı, değil mi?

Bir hekim “Bu yazarlar, bence, kesinlikle her konuda hatalı" dedi

Kırmızı etin kanserle anlamlı bağlantısı olmadığını ileri süren araştırma, bilim dünyasında tartışma yarattı (Nicepik)

Kırmızı et tüketimini kesmenin kanser, kalp hastalıkları ve diyabet tehlikesini azalttığına dair kanıt bulunmadığını ya da çok az kanıt olduğunu ileri süren bilimsel çalışmanın ardından farklı bilim insanları makaleyle ilgili eleştirilerini dile getirdi.

Akademik tıp dergisi Annals of Internal Medicine'de yayımlanan makalede, 7 farklı ülkeden araştırma metodolojisi ve beslenme alanlarında uzman 14 kişinin oluşturduğu heyet, toplamda 54 bin kişiye ait verileri içeren çok sayıda çalışmayı inceledi.

Değerlendirme sırasında, çevre ve hayvan refahı üzerindeki etkileri göz önünde bulundurmadıklarını belirten heyet, kırmızı et veya işlenmiş eti beslenme düzeninden çıkarmanın bu besinlerle ilişkilendirilen hastalıkların ortaya çıkma ihtimalini azalttığına dair “istatistiksel açıdan anlamlı kanıt" bulamadığını ifade etti.

Makalenin yazarlarından Dr. Bradley Johnson'a göre bu bulgu, “et yiyen kişilerin bundan zevk aldığını ve yararlı bulduğunu, beslenme alışkanlıklarını değiştirmek konusunda da isteksiz olduğunu” söyleyen kamuoyu alıştırmalarıyla birleştirildi.

Johnson "Araştırma sonucunu (kanıtların düşük kalitede veya düşük kesinlikte olduğunu göz önünde bulundurarak) değerler ve tercihlere dair bildiklerimizle birleştirdiğimizde küçük bir tavsiyede bulunabiliriz: insanların çoğu için (ancak herkes için değil) doğru yaklaşım et tüketimini sürdürmeleri” diye ekledi.

Ancak bu çalışma, bilim camiasında ciddi bir tepkiyle karşılaştı. Bu tepkilerden biri, Harvard T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu Beslenme Bölümü'nün kaleme aldığı, kendi çalışmalarındaki verilerin yanlış yorumlandığını ifade eden 2 bin kelimelik reddiye oldu.

Bu reddiyede çarpıtıldığı belirtilen araştırmayı yapan bilim insanlarının yorumlarına da yer verildi. The Independent'a konuşan Dr. Johnson'ın "tavsiyelerimizi oluşturan sürecin başlıca kaynaklarından" biri olarak bahsettiği ABD'deki Kadın Sağlığı İnisiyatifi'nden (WHI) bir araştırmacı, yeni çalışmanın “WHI'den alınan verilerin yanlış kullanımı ve yanlış yorumlanması” olduğunu ifade etti.

 

 

Bu eleştiri yanıtlaması için Dr. Johnson'a iletildiğinde Johnson buna katılmadığını belirtti ve çalışmada kullanılan yöntemin (çoğunlukla ilaç testlerinde kullanılan bir sistem) "beslenme alanında şimdiye kadarki en kanıta dayalı yaklaşım" olduğunu öne sürdü.

Ancak The Independent'a konuşan Yale-Griffin Hastalıkları Önleme Araştırma Merkezi'nin kurucu yöneticisi Dr. David Katz şöyle söyledi:

Bu yazarlar, bence, kesinlikle her konuda hatalı. Aslında kendi çalışmalarıyla uyuşmayan noktalarda yeni ölçütler icat ediyorlar. Meslek yaşamım boyunca, gerçekten hiç buna benzer bir şeyle karşılaşmamıştım.

Et tüketiminin arkasında durma kararını “trajik” olarak nitelendiren Katz, bu çalışmanın kendi verilerinin de “daha fazla kırmızı et ve işlenmiş et kullanımının daha yüksek oranda ölüm, kalp hastalıkları ve diyabetle" ilişkisini "kayda değer ve tutarlı biçimde" gösterdiğini ekledi.

Oxford Üniversitesi'nde kanser epidemiyolojisi biriminin müdür yardımcısı, epidemiyoloji profesörü Tim Key de şunları söyledi:

İşlenmiş etlerin bağırsak kanserine neden olabileceğini gösteren pek çok güçlü kanıt var, hatta o derece fazla ki Dünya Sağlık Örgütü 2015'ten bu yana işlenmiş etleri kanserojen olarak sınıflandırıyor. (...) Günümüzün yeni yayımlanan raporları da özünde mevcut kanıtlarla aynı sonucu gösteriyor, ancak kanser araştırma uzmanlarının yaygın kanısının aksine, etkisini çok farklı tarif ediyor.

Kırmızı et ve işlenmiş et yemenin tehlike barındırmadığı fikrinin toplumda da yaygın biçimde kendini göstermesiyle ilgili endişelerini ifade eden Dr. Katz sözlerine şöyle devam etti:

Ben bir hekimim. (...) Bir hastayla bireysel olarak konuşuyorsam, 'Et yemek istiyorsan, gerçekten azaltman gerekiyor ama eğer bunu yapmak istemiyorsan, riski sadece biraz arttırır ve belki ilaçlarla bu durumu yönetebilirim' derim; bu, olayın bir yüzü. (...) Ancak burada, diyelim ki, her yıl bin kişiden birinin ölüm riskini değiştirmekten bahsediyoruz. Evet, bu tek bir birey için küçük bir tehlike olabilir. Ancak ABD nüfusu düzeyinde düşünürsek her yıl fazladan 325 bin kişinin gereksiz yere erken ölümü demek. Bu da kesinlikle küçük değil.

Harvard'ın eleştiri yazısı ayrıca, söz konusu yazarların etin çevresel etkilerini değerlendirmede yetersiz kaldığını söylüyor. Bu, araştırma ekibinin sınırlı kaynakları nedeniyle yaptığı bir seçim.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

EAT-Lancet komisyonunca yayımlanan bir rapor sonucunu aktaran Dr. Katz, insanlığın sürdürülebilir sınırlar içinde kalması için et tüketimini yüzde 90'a varan oranda azaltması gerektiğini dile getirdi ve şunları söyledi:

Biyoçeşitliliği yok ediyoruz, su kaynaklarımızı kurutuyoruz, okyanuslardaki asit oranını artırıyoruz, yani kendi evimizi kirletiyoruz. İnsan sağlığından bahsediyorsak, bunu hesaba katmadan konuşamayız. Bu gelmiş geçmiş en büyük insan sağlığı vakasıdır.

Dünya Kanser Araştırma Fonu, kanserojen özellikleri nedeniyle işlenmiş etlerin hepsinden uzak durmayı öneriyor. Birleşik Krallık Sağlık ve Sosyal Bakım Bakanlığı'ysa günde 90 gramdan fazla kırmızı et veya işlenmiş et yiyenlerin, bu miktarı bir buçuk sosise denk gelen 70 grama kadar düşürmesini tavsiye ediyor.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/health

Independent Türkçe için çeviren: Umut Can Yıldız

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU