Suriye muhalefeti ve beklenen gelecek

"Halihazırda muhalefet dünyayı olmasını istediği gibi değil, olduğu gibi kabullenip ilişki kurarak geçmişten ders almış gibi görünüyor"

Fotoğraf: AP

Suriye'de yaşananlar şaşırtıcı değil, bunun çok ötesinde ve Vladimir Lenin'in şu tanımına uyuyor:

Onlarca yıl geçer de hiç bir şey olmaz, öyle bir hafta olur ki onlarca yıl içine sığar.


İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin şunu söyleyeceğini kim düşünebilirdi:

Biz müneccim değiliz, Allah'ın dilediği gerçekleşecektir.


Ardından "Direniş üzerine düşen görevi yerine getirecektir" diye de ekledi.

Yerine getirme sözcüğü, itibarı kurtarmak ve mağlup olduk dememek için gerekli bir ekleme, çünkü yenilginin Suriye'deki etkisi İran'dakinden daha az.

Kanıtı da İranlı milletvekili Ahmed Naderi'nin Meclis'teki şu sözleri:

Suriye'deki acizliğimizin sebebinin ne olduğunu bilmiyorum. Sebebi ne olursa olsun acizliğin ülkemizin çıkarına olmadığına şüphe yok.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu açıklamalar, İranlı askeri liderlerin Suriye'den, bir kısmının Tahran ve Bağdat'a doğru çekildiğine, bir kısmının da Lübnan üzerinden çekildiğine dair gelen haberlerin bir yansımasıdır.

Netanyahu'nun, eylül ayının sonlarında üst düzey bir Hizbullah komutanının suikasta uğramasının ardından "Çalışmalarımız başladı, Ortadoğu coğrafyasını değiştirmeye çalışacağız" dediğini hatırlatalım.

Birkaç gün önce de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başkan Esed'e elimizi uzattık, kendisi reddetti, muhalifler Şam'a doğru ilerliyor" demişti.

Başkan Putin herhangi bir açıklama yapmadı ve yardımı çekingen bir hava desteğiyle sınırlı kaldı, ardından Rusların Suriye'yi terk etmesini istedi.

Amerikalılar ise müdahale etmediklerini ve durumu izlediklerini söylediler.

Sahnenin bu gerçeküstü tablosu ne İran'ı ekarte etme konusunda uluslararası bir mutabakata varıldığına, ne de Suriye muhalefetinin Amerikalılarla koordineli hareket ettiğine işaret ediyor.

Daha ziyade, çatışan çıkarların iç tarafların özenle seçilmiş boş alanlarda hareket etmesine olanak tanıdığını gösteriyor.

Bu alanlar, iç tarafların, sahadaki durumla ve uluslararası değişikliklerin doğasıyla iyi bir şekilde başa çıkmasıyla genişleyebilir.

Bu sahne ve çatışmaları iç ve dış şeklinde iki eksende yorumlanabilir.


İç eksende, durgunluk çatışmanın özelliği haline gelmişti, ancak buna Esad'ın kazandığına inanmasını sağlayan önemli değişiklikler de eşlik etti.

Kazanan ise taviz vermez, aksine kazanımlarını biriktirir. Bu nedenle Arapların tekliflerini ve Türkiye Cumhurbaşkanının son yaklaşımını reddetti.

Bu teklifler cömert olmasına rağmen Esed bunların kendi yönetimi için zararlı olduğunu düşünüyordu çünkü bunlar devrimcilere tavizler verilmesini, sınırlı reformları ve genel affı içeriyordu.

Ona göre tüm bunlar zehirli bir reçeteydi çünkü kendisine karşı çıkanların geri dönmesini sağlayacaktı.

O ise Suriye'nin sadece yanında kalanların olduğunu söylemişti.

Kendisine karşı çıkanların mallarına el konulması, kimliklerinin ellerinden alınması yönünde bir kararname yayımlamıştı.

Böylece düşmanlarını kaçınılmaz yüzleşme seçeneğine zorladı ve onlar da askeri, ekonomik ve güvenlik alanında hazırlıklara başladılar.

Hayal kırıklıklarından ve yenilgilerden edinilen zengin deneyimlerden yararlanarak masa altında ve üstünde ittifaklar kurdular.
 


Dış eksene ise sürekli değişim damga vurdu.

İran zaferle övünüyordu.

Araplar İran ve Suriye'ye açılmanın gerekli olduğunu hissetmişlerdi.

İsrail planlamalarla meşguldü.

Rusya yüzünü Ukrayna'ya çevirmişti.

ABD seçimleri ve Filistin sorununa Araplarla uzlaşma yoluyla çözüm bulmakla meşguldü.

Sinvar darbesini gerçekleştirene kadar her şey Esad'ın lehine gidiyordu.

O zaman İsrail'in İran'ın kollarıyla bir arada yaşama konusundaki düşüncesi değişti.

İsrail'in başlattığı şiddetli savaş Gazze'de Hamas'ın tasfiyesine yol açtı ve Lübnan'da Hizbullah'ın belini kırdı.

Daha sonra Amerikan tehdidi korkusuyla İran'ın doğrudan müdahalesi olmadan Suriye'deki depolarını havaya uçurdu ve liderlerini öldürdü.

Bu durum Türklerin iç muhalefetin yanında konumlanmayı daha da hızlandırmalarını ve ona daha fazla destek vermelerini kolaylaştırdı.

Ruslarla Suriye'nin geleceği hakkındaki görüşmelerini, gelecekteki Suriye ordusunun bileşimini tartışma noktasına varacak kadar yeniden canlandırdı.

Ancak İran, İsrail'in kendisiyle veya milisleriyle doğrudan karşı karşıya gelmeye cesaret edemeyeceğini hesaplıyordu.

Bu, Erdoğan'ın Suriye sahnesini yeniden okumasına ve silahlı muhalefetin tekrarlanan saldırıyı başlatma taleplerini kabul etmesine olanak tanıyan bir boşluk yarattı.

Erdoğan, rejim ordusunun bu kadar çabuk çökmesini hayal etmediği için hedefin Şam olduğunu söyleyerek çıtayı yükseltmişti ve rejimin devrilmesiyle de bu gerçekleşti.

Bununla devrimin başında söylediği şu sözü teyit etmek istiyordu:

Şam'daki Emevi Camii'nde namaz kılacağım.


Pragmatizm ve faydacılık uluslararası ilişkilerin iki özelliğidir.

Askeri bir güç olduğu ve kırmızı çizgilere saygı gösterdiği sürece büyüklerin İslami silahlı muhalefetin yönetimine veya iktidara gelecek olanların onun içinde birleşmesine rıza göstermelerine kimse şaşırmamalı.

Bu nedenle Colani'nin bir Amerikan televizyonuna dünyayı Beşşar Esed'den daha iyi anlayan deneyimli biri gibi konuştuğunu gördük.

Heyet Tahrir el-Şam'ın feshedilmesi, siyasi eylem ve hukuk çerçevesinde herkese saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.

Çabasının Suriye'nin işgalden kurtarılması ve Suriye halkına kendi kaderini tayin hakkının sağlanması için olduğunu söyledi.

Sunucu kendisine geçmişini hatırlatınca da sakin bir tavırla şu cevabı verdi:

Tarihin belirli bir kısmındaki tutumuna göre kişiyi yargılayıp, bir değişmezmiş gibi üzerinde durulamaz.


Tecrübesinin ve bakış açısının değiştiğini, davranışlarına ve sözlerine bakılması gerektiğini de vurguladı.

Bugün hakkında bir yargıya varmak için tüm dünya dikkatini Suriyeli İslami muhalefete çevirmiş durumda.

Halihazırda muhalefet dünyayı olmasını istediği gibi değil, olduğu gibi kabullenip ilişki kurarak geçmişten ders almış gibi görünüyor.

Ilımlı yaklaşımını sürdürür ve iktidara katılımı kabul ederse Arap ve uluslararası tanınırlık kazanacak ve Suriye halkına geri dönecektir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU