İki bakış açısı arasında kalmış Filistin

Fotoğraf: AA

Şu cümleleri önünüze koysam açık, anlaşılması kolay ve sizin için büyük fayda sağlayacak gibi görünür: Gazze'deki ölümleri durdurmak, insanların kanını ve canını korumak, yaşanılabilir bir Filistin devleti kurmak, İsrail'in Gazze Şeridi'ne ve tüm Filistin'e yönelik savaşını önlemek, iki devletli çözümü tanımak istiyoruz.

Peki şimdi az önceki cümleyi bu paragraftaki cümle ile karşılaştırın: Kutsal savaş, Filistin'in nehirden denize kadar özgürleştirilmesi, direniş bayrağının ölümsüzlüğü, İsrail'in denize dökülmesi, haysiyet ve gurur şerbetinin içilmesi, Siyonizm'in, Büyük Amerikan Şeytanı'nın ve Siyonistlerin Araplar arasındaki ajanlarının yok olmasını istiyoruz.

Arap divan edebiyatı antolojisine eklenebilecek şiirsel sözler, eski meşhur hatiplerin sınıfından değil, zayıf sınıftandır. Ama bu sözler günün sonunda ne açları doyuracak ne de korkuyu güvence altına alacaktır.

Arapların, Gazze Şeridi'nde ve tüm Filistin'de yaşanan trajediye olan tavrı, yabancı bir annenin geçici olarak yeni doğan bebeği kucaklaması gibidir… Çocuklarının güvenliğine önem veren bir anne ve baba gibidir! Bu esnada İran rejimi ve onun Irak, Lübnan, Filistin ve Yemen'deki takipçileri ise yeni doğan bebeğe, onun güvenliği konusunda en ufak bir hassasiyet göstermeden pervasızca ve şiddetle yaklaşıyor!

Bu teşbih, dava insanları ile bunun ticaretini yapanlar arasındaki farklılıkların ruhuna ulaşmaya çalışan bir karşılaştırmadır.

Riyad ile Kahire tüm güçleri ve gayretleriyle Gazze Şeridi ve Filistin halkının güvenliğini sağlamaya, Filistin devletinin kurulması için çaba göstermeye ve bunun için uluslararası bir şemsiye oluşturmaya çalışıyor.

Birkaç gün önce Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, “Egemen bir Filistin devletinin kurulması önceliklerimiz arasındadır. Filistin devletinin olmadığı yerde güvenlik yoktur” ifadelerini kullandı. Bu sadece Suudi Arabistan'ın ve çoğu Arap ülkesinin görüşü değil, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı'nın da açıkladığı gibi, bölgesel istikrarın çözümünün bir Filistin devletinin kurulması olduğu konusunda hemfikir olan uluslararası toplumun yaklaşımıdır.

Mısır Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin ABD Merkezî İstihbarat Teşkilatı (CIA) Başkanı William Burns ile görüşmesinde, Gazze Şeridi'ndeki savaşın durdurulması ve çatışmanın daha geniş bir bölgeye yayılmasını önlemek için ciddi ve etkili adımlar atılması gerektiğini vurguladığı belirtildi.

Diğer yaklaşıma gelince, Londra merkezli el-Arab gazetesinin yazarlarından Hamid Kırman, bu iki yaklaşımı ve yolu karşılaştırarak bize şunu söylüyor: “İran Ortadoğu'da milisleri ve araçları vasıtasıyla kaos yaklaşımını sürdürmek istiyor ki bu da Suudi diplomasisinin bölgeye barış ve istikrar getirecek kapsamlı bir çözüm bulma önerisiyle çelişiyor.” Kırman ayrıca, Suudilerin çatışmayı çözme vizyonunun ‘Arap ve uluslararası düzeyde kabul gördüğünü ve popülerlik kazandığını’ ifade ediyor.

Bir Oryantalist ile bir Oksidentalist arasında, içindeki tüm samimiyet ve güçle Filistin davasını korumaya, doğru yola sokmaya çalışan biriyle, siyasi ateş fırınlarında yakıt olarak aromasını damıtmak için filtresini sıkan biri arasında büyük bir fark vardır...

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU