Falaşa (Etiyopyalı) Yahudileri, Gazze Şeridi'ndeki savaşın, İsrail'de yaşadıkları sefalet ve ayrımcılığa son vermek için altın bir fırsat olacağına inanıyorlardı.
7 Ekim'de Hamas'ın saldırılarına yanıt olarak İsrail'i savunurken beyaz Yahudilerin yanında tek safta durmalarının, hayatlarının gidişatını değiştirecek ve onlara diğer Yahudilerden farklı olarak toplumlarında kök salmış yoksulluk ve işsizliği hafifletecek ayrıcalıklar vereceğini düşünüyorlardı.
Ancak ordu içinde karşılaştıkları ırkçı gerçeklik, arzularının hayalden başka bir şey olmadığını ortaya koydu.
Öyle ki askerler, özellikle temel iş ve ihtiyaçları ile ilgili her konuda kendilerini zor ve perişan koşullar içinde buldular.
İsrail medyasının haberine göre yedek askerlerin ifadeleri, ekipman, yemek ve uyku yerlerine dair eksikliğin devam ettiğini ve onlar için hazırlanan odaların aşırı kalabalık olduğunu gösteriyor.
Bu koşullar, normal yaşamlarındaki koşullardan çok da farklı değil.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Reddetme ve şüphecilik
Falaşa Yahudilerinin veya Beta İsrael Yahudileri (Habeş Yahudileri) olarak bilinen Yahudilerin çoğunun kökeni, Etiyopya'ya dayanıyor.
Dünyanın dört bir yanındaki Yahudilere İsrail'e göç etme, oraya yerleşme ve vatandaşlık alma hakkı veren 1950 tarihli İsrail Geri Dönüş Kanunu kapsamında, 1980'lerde ve 1990'larda kapsamlı bir şekilde İsrail'e nakledildiler.
İsrail'deki Falaşa Yahudi cemaatinin büyüklüğü yaklaşık 170 bin vatandaş olmasına, İsrail toplumunun yaklaşık yüzde ikisini oluşturmasına ve yaklaşık 100 bininin seçimlerde oy kullanma hakkı olmasına rağmen bu Yahudiler, çeşitli İsrail devlet kurumlarının kendilerini ikinci sınıf vatandaş olarak sınıflandırdığı, kendilerine yönelik 'ayrımcılık ve ırkçılık' olarak tanımladıkları uygulamalardan sürekli şikâyet ediyorlar.
Sıcak nokta olarak kabul edilen sınır bölgelerinde de yaşıyor olmalarının yanı sıra Etiyopya kökenli öğrencileri ten renginden dolayı kabul etmeyen okul koltuklarında ayrımcılığa maruz kaldılar.
İşgücü piyasasında olduğu gibi, diğer İsraillilere kıyasla daha düşük işlerde ve mesleklerde çalışıyorlar.
Yıllardır Falaşa Yahudileri tarafından bağışlanan kan üniteleri, iddiaya göre bulaşıcı ve kalıtsal hastalık korkusu nedeniyle çöpe atılıyordu.
Dünyanın her yerindeki diğer Yahudilerin aksine, Falaşa Yahudilerinin göçü, sıklıkla biri 'Musa Operasyonu' olarak bilinen ve ardından 1990 ile 1991 yılları arasında 'Süleyman Operasyonu' olarak bilinen gizli operasyonlar bağlamında gerçekleşti.
100 binden fazlası, Rus göçünün yanı sıra, Filistinlilerin demografik büyümesine karşı bir silah olarak hizmet etmek üzere getirildi.
Ancak onlara karşı ırk ayrımcılığı politikaları sürdürüldü ve Yahudilik dinine mensup olduklarını doğrulamak için onlara katı ve karmaşık prosedürler dayatıldı.
Öyle ki dinleri, İsrail toplumu ve üst düzey hahamlar için her zaman bir şüphe kaynağı oldu.
Ayrıca Yahudi yerleşim mahallelerinden izole edilmiş banliyölere ve yerleşim mahallelerine de yerleştirildiler; bunlardan biri İsrail'in Yukarı Celile'sindeki Safed yakınlarındaydı.
Etiyopyalı Yahudilerin bir kısmı da Aşkelon şehrinde yoğunlaşmış durumda ve ayrıca bir kısmı da Kudüs şehrinin etrafındaki Ramot, Beit Meir ve Zeev Tepesi gibi yerleşim bloklarına dağılmış durumda.
Bazı araştırmalara göre Batı Şeria'da Etiyopya kökenli İsrailliler, en yoğun olarak el-Halil yakınlarındaki Kiryat Arba yerleşim yerinde bulunuyor.
Yoksulluk ve işsizlik
İsrailli aktivistler ve analistler, Etiyopyalı göçmenlere yönelik ayrımcılığın ten rengi ve kültürlerindeki farklılığın doğrudan bir sonucu olduğu konusunda hemfikir.
Göçmenlerin çoğu izole topluluklardan geliyor ve çoğunluğu yoksul ve okuma yazma bilmiyor.
İş ve meslek alanlarında temel becerilerden yoksunlar. Bu da ilerlemelerini ve sürekli gelişen İsrail toplumuna entegrasyonlarını zorlaştırıyor.
İsrail'de genel işsizlik oranları yüzde 7,4'ü geçmezken, Etiyopyalı Yahudiler arasında bu oran yüzde 16'ya kadar çıkıyor.
İsrail genelinde yoksulluk oranı yüzde 15,8 iken, Etiyopya Yahudileri arasında ise bu oran yüzde 52'yi aşıyor.
Etiyopyalı Yahudi çocukların yüzde 49'u yoksulluk içinde yaşarken, diğer Yahudi çocuklar arasında bu oran yüzde 24.
Bazı araştırmalar, Etiyopya kökenli Yahudilerin ortalama gelirinin, İsrail'de çalışan Arapların gelirinden yüzde 30 ila 40 daha az olduğunu gösteriyor.
Antropolog Esther Hertzog, Falaşa Yahudilerinin "sokakları süpürmek ve banyoları temizlemek gibi düşük düzeyli işlerde çalışmak üzere" İsrail'e sürüldüklerini belirtti.
"Sefarad ve Aşkenazi Yahudileriyle aynı haklara sahip olmayan üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görüyorlar" diyen Hertzog, "Dini kurum, onların Yahudiliklerini tanımamaya karar verdi. İsrail'deki tıp kurumu da kanlarının geçerli olmadığına karar verdi" ifadelerini kullandı.
Falaşa Yahudileri, kendilerine yönelik ırkçı birikimler nedeniyle 2015 yılının Mayıs ayı başında Tel Aviv ve Kudüs'te isyan çıkararak öfkeli yürüyüşler başlattı.
Ancak İsrail hükümeti, o dönemde onları ve öfkelerini kontrol altına almakta hızlı davrandı ve 5 yıl içinde 9 bin Etiyopyalıyı ülkeye getirecek bir programı onayladı.
Hatta Falaşa ailelerini bir araya toplamaya yönelik programlara 100 milyon dolar, onların koşullarını iyileştirmeyi ve entegrasyonunu amaçlayan sosyal, eğitimsel ve ekonomik faaliyetlere ise 22 milyon dolar ayırdı.
Ancak yine de dışlandılar ve tecrit altında yaşadılar. 2019 yılında Etiyopya asıllı asker Solomon Tekah'ın İsrailli bir polis memurunun kurşunuyla öldürülmesinin ardından protestolar yeniden tırmandı.
İsrail'deki Etiyopya toplumunun sosyal ve ekonomik krizi derinleşti ve Falaşa Yahudilerinin maruz kaldığı ırkçılığa karşı gösteriler birkaç hafta devam etti.
Bu durum, 47 yıl süren bir gecikmenin ardından Hahamlar Yüksek Konseyi'nin Falaşaların Yahudi kökenlerini İncil öğretilerine göre tanımasına yol açtı.
Ancak analistlere göre itirafta herhangi bir esas bulunmuyor. Çünkü Falaşa Yahudileri siyah tenlerinin renginden dolayı bugüne kadar İsrail toplumuna kök salmış ırkçı kültürün acısını yaşıyorlar.
Tehlikeli göstergeler
İsrail'deki Etiyopyalı Yahudiler derneğinin başkanı Nigist Mengesha, "Bu toplumsal kesimin üyeleri, resmi kurumlar ve İsrail kamuoyu tarafından açık ırk ayrımcılığına maruz kalıyor" dedi.
Mengesha, "Büyük Siyonist projenin inşasına diğer Yahudi halkıyla birlikte katılmak için ülkeye geldik. Ama kimsenin bizi burada istememesi karşısında şaşkınlık yaşadık" şeklinde konuştu.
Etiyopyalı Yahudiler arasında intihar olgusunun arttığını belirten Mengesha, bunun Falaşa Yahudilerinin hayatlarının her alanında karşı karşıya kaldığı çok kötüleşen ekonomik ve toplumsal gerçeklikten kaynaklandığını dile getirdi.
İsrail'de demokrasinin temellerini güçlendirmek için çalışan Shomrim Merkezi'nin internet sitesine göre Etiyopyalı göçmenler arasında ikinci ve üçüncü nesil genç erkekler, İsrail ordusunda görev yapan askerler de dahil olmak üzere hem İsrail'deki hem de dünyadaki diğer nüfus gruplarından daha fazla intihar ediyor.
Merkez ayrıca, "Bu vakalar, resmi kuruma ve onun çeşitli makamlarına duyulan ölümcül güven eksikliği nedeniyle sürekli olarak daha da kötüleşiyor. Bu da bu genç adamların çoğunu kayıp durumda bırakıyor" dedi.
Sağlık Bakanlığı Enformasyon Daire Başkanlığı'nın Temmuz 2018'de hazırladığı raporda, "2010- 2015 yılları arasında Etiyopya'dan gelen genç Yahudi göçmenler arasındaki intihar oranının, İsrail genelinde aynı yaş grupları arasındaki ortalama intihar oranının sekiz katı olduğu" belirtildi.
İsrail Sağlık Bakanlığı'nın aynı yıl yayınladığı başka bir veride ise Etiyopya'dan göç eden Yahudiler arasındaki intiharların yaklaşık üçte birinin, 15-24 yaş arası erkekler arasında meydana geldiği ifade edildi.
Engelberg Çocukluk ve Gençlik Merkezi de daha önce yaptığı bir araştırmada Etiyopyalı gençlere özgü sorunlara çok az ilgi gösterildiğini ve onların İsrail toplumu içindeki durumlarının nasıl iyileştirilebileceği konusunda kamuya açık bir tartışmanın bulunmadığını belirtmişti.
Psikolojik baskı
İsrail ordusunun 2021 yılına kadar kabul ettiği resmi verilere göre, Etiyopyalı gençler (Falaşa), askerler arasında intihar olgusunda oldukça üst sıralarda yer alıyor.
Ordunun İnsan Kaynakları Departmanı tarafından toplanan bu veriler, savaş birimleri için askere alınan Falaşa Yahudilerinin oranı toplam nüfusa oranla çok daha fazla olsa da, geçen yıl orduda meydana gelen her 11 intihar vakasından üçünün Etiyopya kökenli askerler arasında olduğunu gösteriyor.
Shomrim raporları, askerlik yaparken intihar eden Falaşa askerlerinin ciddi sosyal baskı, ekonomik sıkıntı ve aile sorunları yaşadığını ortaya koydu.
Ruh Sağlığı Merkezi Direktörü ve Ulusal İntiharı Önleme Konseyi Başkanı psikiyatrist Gail Zaltzman, "Etiyopya kökenli genç Yahudiler, yalnızca kendi kuşaklarıyla karşılaştırıldığında değil, İsrail'de ve tüm dünyada intihar etme olasılığı en yüksek gruptur" ifadelerini kullandı.
Independent Arabia