Gazze savaşı uluslararası sistemde reforma yol açacak mı?

BM'nin performansına yönelik çifte eleştiri ve uzmanlar, büyük güçlerin BMGK'nın karar alma mekanizmasını değiştirmeye onay vermeyeceğini söylüyor

Fotoğraf: Reuters

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Gazze'de insani ateşkes çağrısı yapması 40 gün sürdü.

Bu süre zarfında sivillerin öldürülmesi devam etti ve etkili bir uluslararası eylem mevcut değil.

Bu durum, başta BM olmak üzere uluslararası kuruluşların "ister uluslararası toplumun sivilleri füzelerden korumak, hatta yardım girişini kolaylaştırmak için baskı yapacağını ümit eden Filistin tarafından, ister BM Genel Sekreteri Atonio Guterres'in işgal faaliyetlerine yönelik konuşmasından hoşnut olmayan İsrail tarafından olsun" kriz sırasındaki performansına yönelik çeşitli eleştirilere yol açtı.

İsrail, Guterres'i istifaya çağırırken, dünyanın en büyük uluslararası örgütünün başkanlığından alınması için diplomatik kampanyayı sürdürüyor.

Savaşın patlak verdiği 7 Ekim'den bu yana, ABD'nin 18 Ekim'de insani ateşkes çağrısı yapan bir karar taslağını engellemek için veto kullanmasından sonra BMGK, ateşkes konusunda fikir birliğine varamadı.

Bir hafta sonra Rusya ve Çin, ateşkesi reddeden bir Amerikan karar taslağını durdurmak için veto hakkını kullandı.

Bu durum, uluslararası sistemin en önemli organının, daimi üyeleri arasındaki kutuplaşma nedeniyle hareket edemediğinin göstergesi olarak sayılıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Uluslararası acziyet

24 Ekim'deki BMGK oturumunda Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, BMGK'nın savaşı durdurmak amacıyla birleşik bir pozisyona ulaşmak için harekete geçmedeki başarısızlığının affedilemez olduğunu söyledi.

Aynı şekilde Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Şukri ise mevcut uluslararası krizle mücadele edilememesinin sonuçları konusunda uyardı.

Mevcut koşulların bölgeyi tehlikeli bir duruma sürüklediğini vurgulayan Şukri, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan da Filistin halkının bombardıman ve kuşatma altında acı çektiği bir dönemde uluslararası toplumun sessizliğini kınadı.

Prens Faysal, BMGK'nın Gazze'deki savaşı durdurma kararı alamadığına dikkat çekti. 

BM Genel Kurulu'nun 120 ülkenin ezici çoğunluğu tarafından savaşın sona erdirilmesi çağrısında bulunan bir kararı kabul etmesine rağmen örgütün tüzüğü, Genel Kurul kararlarının 15 üyeden oluşan BMGK kararlarıyla ayırt edilen bağlayıcı güce sahip olmadığını kabul ediyor.

Savaşın 40'ıncı gününde BMGK, 15 Kasım Çarşamba günü Malta tarafından sunulan, Gazze Şeridi'nde insani yardımın gelmesine izin vermek için yeterli gün sayısını içeren acil ve genişletilmiş bir insani ateşkes çağrısında bulunan bir kararı kabul etti.

Tasarı, 12 ülke tarafından onaylanırken, ABD, Rusya ve İngiltere çekimser kaldı.

İsrail Dışişleri Bakanlığı kararın açıklanmasından birkaç dakika sonra kararı reddederken, Konsey'e Gazze Şeridi'nde tutulan rehinelerin serbest bırakılması için çalışma çağrısında bulundu. 


Savaşın yansımaları

Halk düzeyinde ve resmi düzeyde her taraftan gelen eleştiriler devam ederken, Ortadoğu'nun manzarasını değiştiren Gazze savaşının gerçek olup olmadığı konusunda sorular ortaya çıktı.

Savaşın yansımaları ise küresel sistemin bu tür krizlerde daha etkili olabilmesine kadar uzanabilir.

Özellikle modern tarihin en kanlı savaşının ardından gelecekteki savaşları önlemek amacıyla gelen BM, artık sadece İsrail'in Gazze savaşında değil, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı ve diğer silahlı çatışmalarda da güçsüz görünüyor.

Eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Cemal Bayumi, gelecekte BM ve uluslararası kuruluşların yalnızca Filistin'e değil, genel olarak Ortadoğu'daki duruma ilişkin bakış açılarının değişmesi konusunda iyimser olmadığını ifade etti.

Bayumi, uluslararası kuruluşların İsrail'in ihlallerini caydırmaya yönelik sınırlı eylemlerinin dünyanın birçok büyük ülkesi tarafından kabul edildiğini vurguladı.

Independent Arabia'ya konuşan Bayumi, BMGK'nın, tarihi boyunca belirli ihlallere karşı bağlayıcı kararlar vermekte sıklıkla başarısız olduğunu, çünkü bu kararların, karara itiraz etme ve kararı durdurma hakkı olan büyük güçlerin çıkarlarına hizmet ettiğini dile getirdi.

Bayumi, 1990'lı yıllarda birçok ülkeye BMGK'ya daimî üye olma fırsatı verilerek uluslararası sistemde reform yapılması ve sistemin daha etkin hale getirilmesi yönünde girişimlerde bulunulduğunu söyledi.

Adaylar arasında Mısır'ın yer aldığını söyleyen Bayumi, ancak büyük güçlerin bunu reddettiğini ve nüfuzlarını sürdürmeyi ve çıkarlarını korumayı tercih ettiğini ifade etti. 

Bayumi, uluslararası toplumun ve örgütlerinin sahada gerçek bir etkisi olmayan sözlü propaganda forumlarına dönüştüğüne dikkat çekerken, BM'nin Gazze Şeridi'ndeki sivilleri korumadaki başarısızlığının esas olarak büyük güçlerin memnuniyetinden kaynaklandığını vurguladı.

Ayrıca çok taraflı uluslararası sistemin yapısında bir değişiklikten bahsetmek için henüz çok erken olduğunu belirtti.


Uluslararası sistemin olumsuzluğu

Aynı şekilde eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Masum Merzuk, mevcut uluslararası sistemin gerek şu anda Gazze'de, gerekse ondan önce Ukrayna'da, Irak'ta ve diğer birçok konuda olumsuzluğunu ortaya koyduğunu söyledi ve bunu yeni, daha adil ve daha insani bir sistemle değiştirmek için tüm dünya ülkelerinin dayanışmasının gerektiğini vurguladı.

Merzuk, mevcut sistemin yalnızca beş ülkeye, kendi çıkarlarıyla çeliştiğinde dünyanın üzerinde anlaştığı her şeyi engelleme hakkı tanıdığına dikkat çekti.

Büyük güçlerin gerçek iradesi olmadan uluslararası dünya düzenini değiştirme niyetinin de olmadığını belirten Masum Merzuk, "Mevcut dünya düzenini yıkıp yeni bir düzen oluşturabilecek şey, Dünya Savaşı'ndan sonra BM'nin kurulmasına benzer şekilde büyük güçler arasında nükleer bir savaşın çıkması gibi insanlığı sarsacak büyük bir olay olacaktır" dedi. 

Mısırlı diplomat, son yıllarda ABD'nin kendi politikalarına uymayan uluslararası kuruluşlara saldırdığına tanık olunduğunu ve UNESCO'dan çekildiğini belirtti.

Ayrıca 2018 yılında İsrail'e karşı kronik önyargı olarak tanımladığı durum nedeniyle İnsan Hakları Konseyi'nden de geri çekildiğini ifade etti. 
 


Büyük güçlerin onayı

Kahire Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü İkram Bedreddin, mevcut uluslararası sistemi ve onun küresel meseleleri ele alma biçimini değiştirme olasılığını 'neredeyse imkansız' olarak nitelendirirken, çünkü Dünya Savaşı sonrasında kurulan sisteme göre BMGK'nın beş daimi üyesinin onayını gerektirdiğini söyledi.

Bedreddin, büyük güçlerin kendi avantajlarından kendi istekleri doğrultusunda vazgeçmeyi kabul etmeyeceklerini, uluslararası hukukun ise hepsinin onayı olmadan değişime izin vermediğini vurgulayarak, "İsrail'in başta ABD olmak üzere dünya genelindeki ülkelerden aldığı büyük destek ışığında Gazze Şeridi krizine ilişkin BMGK ve BM oturumlarında neler olacağı bekleniyor" dedi.

BM organlarının her türlü hareketinin nihai olarak örgütün organları içindeki birincil otoriteye, daimi üye devletlerin siyasi iradesinin hakim olduğu BMGK'ya bağlı olduğuna dikkat çekti.

Mısırlı akademisyene göre İsrail'in BM Genel Sekreteri'ne yönelik eleştirisi, Washington'dan aldığı mutlak destekten kaynaklanıyor ve bu da İsrail'i herhangi bir yetkiliyi eleştirmeye cesaretlendiriyor.

Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, geçen salı günü yaptığı açıklamada, Guterres'in örgütü yönetmeye "yeterli olmadığını" söyledi.

Guterres'in Hamas hareketini kınamak için yeterince çaba göstermediğine dikkat çekerken, "Guterres'in açık ve yüksek sesle 'Tüm özgür ulusların söylediği gibi Gazze'yi Hamas'tan kurtarın' demesi gerekiyor" dedi. 

Açıklama, BMGK'nın 24 Ekim'deki oturumundan bu yana İsrail'in Guterres'e yönelik sert eleştirisinin devamı olarak geldi.

BM Genel Sekreteri, 24 Ekim'de Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırılarının birden ortaya çıkmadığını söylerken, İsrail Dışişleri Bakanı ise "Hangi dünyada yaşıyorsunuz?" ifadesiyle yanıt verdi.

Bu açıklamayı, İsrailli yetkililer ve politikacıların istifa etmesi yönündeki çağrıları izledi.

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU