Eğer sabırlı olunursa, koalisyon hükümetleri uzlaşıların sağlanması ve sorunların çözülmesinde, tek partiye dayanan hükümetlerden çok daha kuvvetli olabilirler."
Eski İtalya Başbakanı Enrico Letta, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde yaptığımız kısa söyleşi sırasında böyle diyordu.
Türkiye'nin yaklaşan seçimleri hakkında yorum yapmak istemedi ancak kendi ülkesinde çetrefilli bir koalisyon ve hükümet kurma sürecini yaşayan Letta, bir koalisyonun başarıya ulaşmasını tek kelime ile özetledi: Sabır.
Hatta "Gerekirse koalisyonlara ve sabra dönük tavsiyeler verebilirim" dedi gülümseyerek ve ekledi:
Koalisyonların başarılı bir biçimde yönetilebilmeleri için öncelikle sabırlı olmak gerekiyor. Sabır en önemli varlığınız."
Sağ ve sol arasında köprü olmak için göreve gelmişti
Enrico Letta, İtalya'nın teknokrat lideri Mario Monti'den başbakanlık koltuğunu devraldığında tarih, 28 Nisan 2013'ü gösteriyordu.
O dönem 47 yaşında olan Letta'nın, merkez-sol ve merkez-sağ partilerden oluşan büyük bir koalisyonda köprü görevi görmesi bekleniyordu.
Başbakan olduğunda merkez soldaki Demokratik Parti'nin başkan yardımcılığını yürüten Letta, Mart 2021'den Mart 2023'e kadar da bu partinin lideriydi.
"Omuzlarımda büyük bir sorumluluk hissediyorum"
Göreve geldiğinde Letta'nın işi hiç de kolay değildi.
Zira, Euro Bölgesi'nin en büyük üçüncü ekonomisi, 2008 küresel krizinden en fazla etkilenen ülkelerden biriydi ve tabiri caizse belini doğrultamıyordu.
2008'de göreve gelen Silvio Berlusconi'nin başbakanlığı, 1,9 trilyon doları bulan yüksek borç, bütçe açığı, art arda daralan ekonominin üzerine seks skandallarının da patlak vermesiyle 2011'de sona ermişti. Hemen sonra gelen Mario Monti hükümetinin de ömrü yaklaşık 18 ay sürdü.
Berlusconi ve Monti'nin ardından bir jenerasyon değişimini temsil eden Letta'nın da güven oyu alması ve bir hükümetin kurulması iki ayı bulmuştu.
Göreve geldiğinde ülkesi ekonomik durgunluk, işsizlik, yüksek vergiler ve yolsuzlukla mücadele eden Enrico Letta, "Omuzlarımda büyük bir sorumluluk hissediyorum, bu kaldırabileceğimden fazla bir sorumluluk" demişti.
Yine o dönem en geniş koalisyonun sağlanması gerektiğini savunan İtalyan politikacı, "Bu hükümet, ‘her ne pahasına olursa olsun' değil, şartlar oluşursa doğacak" demişti.
Ve piyasaları rahatlatacağı düşünülen İtalya Merkez Bankası Başkanı Fabrizio Saccomanni'nin Ekonomi Bakanı, eski Avrupa Komisyoneri Emma Bonino'nun Dışişleri Bakanı olduğu hükümet kuruldu.
Makam aracını değil, kendi Fiat'ını kullanan başbakan
İtalyan siyasetinde kurumsal reformların olması gerektiğini savunan Letta, "yardımcılık makamı" sayısını azaltmayı, siyaseti istikrara kavuşturmak için seçim kanunu değiştirmeyi hedefliyordu.
"Sosyal hayata ahlakı geri getirecek, ülkeye hizmet edecek bir hükümet olacak" diyen Enrico Letta, İtalyan politikacıların alışık olduğu "geniş ayrıcalıklarının" aksine Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na giderken Fiat marka aracını kendisi kullanmayı tercih eden bir siyasetçiydi.
Ancak Letta'nın da başbakanlığı 10 ay sürdü.
Önce 2013'ün eylül ayında iktidar ortağı Silvio Berlusconi, hükümete verdiği desteği çekti, daha sonra aralık ayında Matteo Renzi, Demokrat Parti'nin yeni lideri oldu.
O dönem yolsuzluk suçlaması ile karşı karşıya olan Berlusconi, Letta'yı, "yasal yollarla siyasi suikast yapmakla" suçluyordu. Letta, Berlusconi'nin kemer sıkma politikalarının aksine büyümeye ağırlık veren programları savunuyordu.
Letta, kendisinden sonra başbakan olacak Matteo Renzi ile de bir süredir anlaşmazlık içerisindeydi.
Demokrat Parti yönetim kurulunun "Renzi'nin yeni hükümet" fikrini kabul etmesi üzerine Enrico Letta, Şubat 2014'te dönemin Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano'ya istifasını sundu.
İlk bakan olduğunda 32 yaşındaydı
Siyasete, 1990'ların ilk yarısında merkez sağ Hristiyan Demokratlara üye olarak başlayan Enrico Letta, İtalya'yı euroya hazırlayan finans bakanlığı ekibindeydi.
1998 yılında Avrupa Birliği İlişkileri Bakanı olduğunda 32 yaşındaydı. Kariyeri boyunca sanayi, ticaret ve zanaat bakanlığı da yaptı.
"Türkiye ve İtalya'nın Akdeniz'de çok büyük sorumlulukları var"
Lisansını Pisa Üniversitesi Uluslararası Hukuk, doktorasını Avrupa Birliği Hukuku alanında tamamlayan Letta, bir Avrupa yanlısı.
Aynı zamanda Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini destekleyen isimlerden.
Bu desteğini, 28-29 Nisan 2023 tarihlerinde gerçekleşen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada da dile getirdi.
Letta, İtalya ve Türkiye'nin, Akdeniz'deki iki önemli ülke olduğunu, Akdeniz bölgesinde çok büyük sorumlulukları olduğunu söyledi ve "NATO ittifakının temelini teşkil ediyoruz" ifadesini kullandı.
AB'ye giden yol Avrupa Siyasi Topluluğu
Letta'nın hem konuşmasında hem de Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada üzerinde ısrarla durduğu bir konu vardı: Türkiye, Avrupa Siyasi Topluluğu toplantısına ev sahipliği etmeli.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Avrupa Siyasi Topluluğu (European Political Community), Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından önerilen ve ilk toplantısı 6 Ekim 2022'de Prag'ta gerçekleşen yeni bir siyasi grup.
Macron'un ilk olarak mayısta Avrupa Parlamentosu'na sunduğu bu yeni oluşuma yalnızca Avrupa Birliği üyeleri dahil değil.
Prag'taki toplantıya AB üyesi 27 ülkenin yanı sıra Avrupa kıtasında bulunan ama AB üyesi olmayan 17 ülke de davet edilmişti.
Reuters'ın paylaştığı bilgilere göre Fransız diplomatlar, ilk etapta Türkiye'nin AST'ye davet edilmesine sıcak bakmıyordu ancak daha sonra Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından temsil edildi.
Yeni bir uluslararası kuruluştan ziyade bir siyasi tartışma platformu olan AST ile güvenlik, enerji, iklim ve ekonomi gibi konuların düzenli olarak masaya yatırılması amaçlanıyor.
Türkiye, 2024'te ev sahibi olur mu?
Enrico Letta'nın açıklamasına göre AST toplantılarının ikincisi Haziran 2023'te Moldova'da, üçüncüsü Ekim 2023'te İspanya'nın Granada kentinde, dördüncüsü ise Birleşik Krallık'ta gerçekleşecek.
Letta, Türkiye'nin Avrupa Siyasi Topluluğu toplantılarının ev sahipliğine adaylığını bir an önce koyması konusunda ısrarcı.
Zirve'de yaptığı konuşmada iş dünyasına seslenen "Seçimi kim kazanırsa kazansın, liderlerinizi bu konuda ikna etmek sizin göreviniz" diyen İtalya'nın eski başbakanı, "Türkiye, Avrupa Siyasi Topluluğu içerisinde lider ülke rolü üstlenebilir" açıklamasını yaptı.
Letta, bu adaylığın önemini şu şekilde açıkladı:
Böylesi bir adım Türkiye'yi AB'nin merkezine olmasa da ondan daha büyük olan Avrupa Siyasi Topluluğu'nun merkezine oturtacaktır.
Bu son derece iyi bir adım olacaktır ve ben eminim ki seçimlerden sonra Türkiye'nin Avrupalılaşma serüveni önemli bir başlık haline gelecektir.
"Türkiye ile Avrupa arasındaki yakınlaşmaya çok büyük yardımı dokunacak"
"Türkiye'nin AB ile çok daha yakın ilişkiler kurmasını umuyorum" diyen Letta, bu topluluğun neden bu kadar kritik olduğuyla ilgili olarak da "Çünkü Avrupa Birliği ile Türkiye gibi aday ülkeler arasındaki geçmişe dayanan sorunların çözümünü hedefliyoruz" açıklamasını yaptı.
"Eğer Türkiye bu platformda liderlik rolü üstlenebilirse, Türkiye ile Avrupa arasındaki yakınlaşmaya çok büyük yardımı dokunacaktır" diyen Enrico Letta, "Burada aynı zamanda geçmişi unutup ortak bir geleceğin inşasına odaklanmamız gerektiğini söylemek istiyorum" dedi.
"Göçmen Anlaşması yeniden tartışılmalı"
Letta ile konuştuğumuz diğer bir konu da 18 Mart 2016'da Türkiye-AB zirvesi sonrası yürürlüğe giren "göçmen mutabakatı"ydı.
Üzerinden yedi yıl geçen bu anlaşmaya göre Türkiye, Yunan Adaları ile başlayan düzensiz göçü önlemek için her türlü önlemi alacak ve göçmenler için insani koşulların iyileştirilmesi için Türkiye'ye 6 milyar euro ödeme yapılacaktı.
Avrupa Komisyonu'ndan Haziran 2022'de yapılan açıklamaya göre 2012'den bu yana Türkiye'ye yapılan insani yardım fonunun miktarı 3,34 milyar euro.
Enrico Letta'ya göre Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki göçmen politikaları yeniden tartışılmalı.
"Çünkü zamanla yeni zorluklar ortaya çıktı ve Ukrayna'daki savaş var olan çerçeveyi tümüyle değiştirdi" diye konuştu Letta ve "Bu nedenle göçmen konusunu tüm boyutlarıyla yeniden tartışmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum" açıklamasını yaptı.
İtalyan politikacıya göre, göçmen konusu tüm boyutlarıyla yeniden tartışılmazsa durum, hem Türkiye hem de AB için içinden çıkılmaz bir hâl alacak ve çok daha özen ve çaba gerektiren bir boyuta ulaşacak.
"Ekonominin, barış ve güvenliğin garantisi olduğunu zannettik"
Avrupa'daki tartışmalarda güvenliğin, savaşa kadar çok önemli bir başlık olmadığını aktaran Letta, "Biz Avrupalılar karşılıklı ekonomik bağımlılığın, barış ve güvenliğin garantisi olduğunu zannediyorduk. Ancak Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesiyle 'Ekonomik dayanışma iyi bir şey ancak güvenliğe de ihtiyacımız var' demeye başladık" ifadelerini kullandı.
Letta'ya göre güvenlik, yalnızca militarist bir olgu değil. İçerisinde göç sorunun da enerji ihtiyacının da olduğu geniş bir kavram. Ve bu kavram artık, ülkelerin bireysel bir sorunundan ziyade tüm Avrupa'nın sorunu.
© The Independentturkish