Mu'tezile isminin kökenine dair birkaç not

Ömercan Kaçar Independent Türkçe için yazdı

Sünni (Ehl-i Sünnet) kaynaklar, "uzaklaşan, ayrılıp bir köşeye çekilen" manasına gelen Mu'tezile isminin kaynağını Mu'tezile'nin kurucusu Vâsıl b. Atâ'nın (ö. 131/748), görüşleri sebebiyle Hasan-ı Basrî'nin (ö. 110/728) meclisinden "ayrılmasına" dayandırıyor. 1

Ancak ilk defa ne zaman bu anlatının ortaya çıktığı ve kaynaklardaki yaygınlık oranı hakkında yeterince bilgi bulunuyor. 

Meşhur Eş'arî kelâmcısı Ebû Mansûr el-Bağdâdî, Vâsıl b. Atâ'nın Hasan-ı Basrî ile kader ve "el-Menziletu beyne'l-Menzileteyn" konularında ayrılığa düştüğünü ve bu "bidatinde" ona Amr b. Ubeyd'in (ö. 144/761) de katıldığını söylüyor.

Buna göre o ikisi, Hasan-ı Basrî tarafından meclisten uzaklaştırılmış ve Basra'ya giderek buraya yerleştiler.

Bağdâdî'nin anlatımında günümüzde yaygın olarak kabul edilen Hasan-ı Basrî'nin "Vâsıl bizden ayrıldı/itizal etti" şeklinde ifadesine rastlanmaz.

Bununla birlikte o, Mu'tezile'ye bu ismin verilmesinin "İslam Ümmeti'nden olan fasıkın ne mü'min, ne de kafir olduğuna" dair görüşlerinden kaynaklandığını ifade eder. 2

Bu şekilde o, bu mezhebin isminin ortaya çıkışını, Ehl-i Sünnet'ten ayrılan görüşlerine dayandırır. 
 

Sıffin Savaşı - Bel‘amî’nin Tarihname’sinden.jpg
Sıffin Savaşı - Bel'amî'nin Tarihname'sinden

 

İç savaş ve tarafsız kalanlar

Tarihî bilgiler ışığında Mu'tezile isminin iç savaşlara katılmayan tarafsız kalan ve bir köşeye çekilenler için kullanıldığı da biliniyor. 3

Öyleyse İslam'ın ilk asrında tahkir manasıyla kullanılmayan bu ismin mezhep mensupları tarafından kendilerine verildiği söylenebilir.

Ancak II. asrın ortalarından itibaren bu ismin Ehl-i Sünnet'ten ayrılanlar manasında kullanılmaya başlandığı görülür. 4

Bununla birlikte Mu'tezile'nin "başlangıç hikayesi"nin farklı şekillerde anlatan kaynaklar da bulunur.

Bu bağlamda Mu'tezile kaynaklarında Mu'tezile isminin kaynağıyla ilgili farklı görüşlere yer verilmiştir.

Ehl-i Sünnet tarafından Mu'tezile "aykırı" bir görüş olarak nitelendirilse de Mu'tezilîler kendilerini böyle görmez.

Örneğin, Mu'tezile âlimlerinden Ebü'l-Kâsım Abdullah b. Ahmed el-Belhî el-Kâ'bî (ö. 319/931), Vâsıl'ın Hasan-ı Basri ile hoca-talebe ilişkisine değinmekte ancak aralarında gerçekleşen bir husumet veya Vâsıl'ın itizaline (ayrılmasına) dair bir şey söylemez.

O, itizal yakıştırmasının sebebinin "menzile beyne'l-menzileteyn" görüşü sebebiyle yapıldığını söyler. 5


Belhî'nin anlatımında Vâsıl'ın ana akımdan ayrı bir yere konumlandırılmadığı tam tersine merkezî bir role büründürüldüğü görülür.

Bu durum ilk olarak onun Medineli olmasının vurgulanmasında kendini gösterir.

İkinci olarak, Belhî, Hz. Peygamber'in şehrine mensubiyetin yanında Vâsıl'ın silsile olarak ilmini Hz. Peygamber'den aldığını vurgular.

Vâsıl, Muhammed b. İbn Ebi Tâlib'den, o, Ebu Hâşim Abdullah b. Muhammed İbn Ali'den, o, Muhammed b. Ali'den, o Hz. Ali'den, Hz. Ali de Hz. Peygamber'den bu ilmi alır.

Ümmetten herhangi bir fırkanın bu isnadın bir benzerine sahip olmadığını vurgulayan Belhî, mezhebin Vâsıl'a dayandığını Vâsıl'ın da bu isnadla Hz. Peygamber'e dayandığını vurgular. 6
 

Josef Van Ess.jpg
Josef Van Ess

 

Josef Van Ess ve hafıza kaybı

Mu'tezile'nin kendini "aykırı" görmek istememesi anlaşılabilir olmakla birlikte Belhî'nin mezhebin kökenleriyle ilgili çok az ayrıntı verdiği dikkati çeker. Sanki geçmişle kurulan bağ zayıf ya da belli belirsizdir.

Bu noktada Oryantalist araştırmacı Josef Van Ess, Mu'tezile âlimlerinden mezhebin isminin kökenine dair kesin bir bilgiye sahip olmadıklarını belirtir ve bunu da Basra'dan Bağdat'a taşınan mezhebin yaşadığı "hafıza kaybına" yani geçmişle bağının kopmasına bağlar.

O, Mu'tezile'nin 762 yılında Halife Mansur'a karşı girişilen isyan sırasında bu ismi aldığını söylemekle birlikte bu ismin ilk defa bu tarihte ortaya çıktığının söylenemeyeceğini de ekler.

İsmin manası üzerinden yaptığı bir analizle bu ismin siyasi bir tarafsızlığı ifade edebileceğini belirten Ess, Irak'ta Emevîlerin son dönemindeki karışıklıkta böyle bir tavır segilendiği için mezhebin ismi olarak belirgin hale geldiğini söyler. 


Mu'tezile'nin kendini merkeze konumlandırması

Van Ess'in Mu'tezile'nin geçmişle kurduğu bağ hakkındaki "hafıza kaybı" nitelemesi isabetli bir yorum olarak görülmez.

Çünkü Van Ess, Ehl-i sünnet kaynaklarında olduğu halde Mu'tezile kaynaklarında rastlayamadığı "itizal" anlatıları nedeniyle bu görüşe ulaşmış görülür.

Halbuki Mu'tezile'nin kendisini marjinal göstermek isteyen anlatılardan sıyrılmak ve hasımlarının isimlendirme hikayelerini tekrar etmemek yönünde bir strateji güttükleri söylenebilir.

Yukarıda değinildiği gibi Belhî'nin eserinde Mu'tezile düşüncelerini Hz. Peygamber'e bağlamakta ve kendisini merkeze konumlandırır.

Dolayısıyla Ehl-i sünnet'in yaptığı gibi itizali esas alan tarih inşası Mu'tezile için tâli bir konudur.


Mu'tezile'nin isminin kaynağına dair görüşler aynı zamanda bu mezhebin İslam tarihinde nasıl konumlandırılacağına dair yaklaşımlara da işaret eder.

Bağdâdî, sapık bir fırka olarak gördüğü Mu'tezile'nin bidatlerine odaklanmakta ve onun Ehl-i sünnet'ten nasıl ayrı değerlendirilmesi gerektiğini açıklamaya çalışır.

Bunun tam karşısında ise Mu'tezilî âlimler kendilerini İslam'ın aykırı bir yorumu olarak değerlendirmek bir yana "ana akım" İslam düşüncesi olarak görür. Belhî Hz. Ali'ye uzanan silsileyi öne çıkararak bunu vurgular.

Mu'tezile'nin isminin kökenlerine odaklanan Van Ess'in Mu'tezile'nin "hafıza kaybı" olarak nitelemesindeki eksiklik Mu'tezile'nin hasımlarının iddialarına teslim olmama ve daha pozitif bir geçmiş inşa etme çabasını görmemesidir. 

Öyleyse yaşanana "hafıza kaybı" değil "bilinçli bir unutma" denilebilir. Çünkü temel mesele Mu'tezile'nin kendisini ana akım olarak konumlandırmak istemesidir.

Tabii olarak bu anlatıya uymayan her türlü olay/hikaye unutulmuş veya farklı bir şekilde anlatılmıştır denilebilir.

 

 

Kaynaklar:

1.  İlyas Çelebi, “Mu‘tezile”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/mutezile (18.04.2022).
2.  el-Fark beyne’l-fırak, s. 18.
3.  Hansu, Hüseyin. Mu‘tezile ve Hadis. İstanbul: Otto, 2018, s. 56.
4.  Mutezile ve Hadis, s. 57.
5.  Kitâbü’l-Makâlât, s. 115.
6.  Kitâbü’l-Makâlât, 116.
7.  Josef Van Ess, Mu’tezile: İslâm’ın Akılcı Yorumu-I, çeviren Veysel Kasar, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2008, cilt: 13, sayı: 20, s. 291-299.

el-Bağdâdî, Ebû Mansûr Abdülkâhir. Mezhepler Arasındaki Farklar (el-Fark beyne'l-fırak), çev. Ethem Ruhi Fığlalı (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1991).
el-Belhî, Ebü'l-Kâsım Abdullah b. Ahmed el-Kâ'bî. Kitâbü'l-Makâlât ve maahu
Uyûnu'l-Mesâil ve'l-Cevâbât, thk. Hüseyin Hansu, Râcih Abdulhamîd Kurdî ve Abdulhamîd Râcih Kurdî (İstanbul: Kuran Araştırmaları Merkezi (KURAMER), 2018).
Çelebi, İlyas. "Mu'tezile", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/mutezile (18.04.2022).
Hansu, Hüseyin. Mu'tezile ve Hadis. İstanbul: Otto, 2018.
İbn Hazm, Ebû Muhammed Ali b. Ahmed. el-Fasl, I-III, çev. Halil İbrahim Bulut (İstanbul: Yazma Eserler Kurumu, 2017).
  Josef Van Ess, Mu'tezile: İslâm'ın Akılcı Yorumu-I, çeviren Veysel Kasar, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2008, cilt: 13, sayı: 20, s. 291-299.
  Kâdî Abdülcebbâr, Ebü'l-Hasen Abdülcebbâr b. Ahmed.  Kitâbü usuli'l-hamse, nşr. Abdülkerim Osman (Kahire: Mektebetü Vehbe, 1996).

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU